25 Mayıs 2013 05:16

Direnişi nakşetmek

Fotoğraf ekleyenler, “Biz de varız” mesajlarını iletenler, haberler, videolar paylaşanlar, Ahmet Kaya şarkıları koyanlar, birbirlerinin mesajlarına “helal olsun”, “alem delikanlı görsün” yorumları yapanlar. Burası İstanbul’daki nakış işçilerinin üç binden fazla üyesi olan Facebook grubu. En çok pa

Direnişi nakşetmek
Paylaş
Çağdaş Günerbüyük

Talepler, zaten sahip oldukları ama gasp edilmiş haklarından başka bir şey değil. Sigortasız işçi çalıştırılmaması, cumartesi gece çalışmamak, 13.00’te paydos yapmak, tatil mesailerinin isteğe bağlı ve zamlı olması, her yıl başında yeniden patronla masaya oturmak, istedikleri bu.

Her şey, Veysi Ekinci’nin anlatımıyla, bir cenazeyle başlamış. Veysi, “patron arkadaşın cenazesine gitmesine izin vermeyince çok zoruma gitti” diye anlatıyor. “Rıfat’ı aradım, ne kadar nakışçı arkadaşın varsa söyle, 5 Mayısta toplanalım dedim.” 5 Mayısta farklı atölyelerden yüzlerce işçi bir araya gelince, cesaretleri artmış. Facebook grubunun hızla büyümesiyle de, işyerlerinden temsilcilerin seçildiği bir komite oluşturulması uzun sürmemiş. Şimdi ilk hedef 1 Haziran. Cumartesi 13.00’te paydos edip toplanacaklar. Talepleri kabul edilinceye kadar da grevi sürdürmeye kararlılar.

İstanbul’un Bahçelievler ilçesi civarında beş binin üstünde işçinin çalıştığı irili ufaklı nakış atölyelerinin birindeyiz. Koca makinelerin sesinden içeri gelenleri duymak zor. Ziyaret bilerek 22.00’ye, çay saatine denk getirilmiş. On beş kafanın aynı anda çalıştığı, penyenin üstüne yıldızlar nakşeden makine duruyor. Işığın yanıp söndüğü kafada ip bitmiş. Artık moladan sonra değişecek. Konuşulacaklar var. Daha önce gidilen, irtibatın sürdüğü bir atölye burası. Bir sıkıntı olup olmadığı kontrol ediliyor. “Birlik beraberliğiniz tam mıdır?​” Tam, iki vardiya da 1 Haziranda Şirinevler Karadeniz Parkı’nda olacak. “Konuştunuz mu patronla, ne diyor?​”, “Haklısınız da diyor, diğer nakışlar da cumartesiyi kaldıracak mı?​” Evelallah, bu dava onun için.

Moraller iyi, sohbet sürüyor. Aradığı bir başkasından Veysi’ye mesaj geliyor, “Üzgünüm, sonra ararım.” Veysi gülüyor, tekrar arıyor. “Sevgiline atacağın mesajı attın herhalde?​” Öyle hakikaten, sevgilileriyle, karılarıyla konuştuklarından çok haberleştiklerinin farkındalar. Gülüyorlar. Orada da bir sıkıntı yok, herkes 1 Haziran için kararlı.

Bu sırada laf arasında geçiyor, gidilen atölyede patron ücretsiz izin lafları etmeye başlamış. “Hayda, neden haber vermediniz?​” Daha bugün olmuş. “Zarf atıyorlar arkadaşlar, patronlar taktik yapıyor.” Patronlar zaten sürekli irtibat halinde, toplantılar yapıyorlar, haberleri geliyor. Hafta içinde Yenibosna’daki bir başka atölyede olanlar hatırlatılıyor. İşçiler taleplerini iletmek için patronla konuşuyorlar. Sözcü seçtikleri arkadaş, “Bu işte hep beraberiz, kardeş gibi olduk” diyor. Patron sinirleniyor, işçiye hakaret edip kovuyor. “Şimdi gelsin bakalım kardeşlerin peşinden.” Vardiyadaki 12 işçi birden o anda işi bırakıyor, aşağı iniyor. Makinelerin gürültüsü içinde elleriyle aşağıyı işaret etmenin bir tek anlamı var. Toplanıyorlar. Patron iki gün dayanabiliyor. Başkasını daha yüksek maaşla işe almaya çalışıyor, ama işsiz arkadaş sayfadan duymuş bir kere. Kimseyi bulamayan patron, yalvar yakar işçilerini arıyor. Kovduğu işçiyi geri alıp, cumartesi izni taleplerini kabul ediyor. “Kağıda yazalım imzala” diyorlar. “Tamam” diyor, “Ne getirirseniz imzalarım. İki günde on bin lira zararım oldu. 1 Haziranda ben de geliyorum desteğe.”

Çaylar, sigaralar bittiğinde yüzler gülmüş, herkesin kendine güveni daha bir gelmiş. “Patronların taktiğine kanmayalım arkadaşlar” deyip ayrılmak gerek, daha gidilecek yerler var. 1 Hazirana çağıran afişlerle bezeli yoldan bir başka atölyenin yolu tutuluyor. Burası, ilk kez gidilen yerlerden biri. Makineler kapalı, işçiler içeride oturuyor. Tişörtlerin üstüne kalp şeklinde pullar dizerken durmuş. Pullar bu sene moda, ama kalp yarım kalmış.

Önce şaşırıyorlar gelenleri görünce. “Ben Veysi, belki duymuşsunuzdur.” Duymuşlar tabii, yüzlerdeki merak yerini heyecana bırakıyor. Bildiriler ellerine ulaşmış, 1 Hazirandan haberleri var. Sayfayı takip ediyorlar zaten, işyerinde bile telefonlara hemen mesaj geliyor. “Sayfa”nın, nakış işçilerinin Facebook grubunun adı olduğunu herkes biliyor. “Sayfayı biliyorsanız, neden desteğinizi yazmadınız?​” Dertliler. Oturmalarının sebebi, iki aydır maaş alamıyor olmaları, onlar da işi ağırdan alıyor. İş mi yok? Hayır, pazarları mesaiye bile kalıyorlar kaç haftadır. Ama patron, bir tek işçilere verecek parayı bulamıyor. Mücadeledeki kararlılıkları paylaşılıyor, moraller veriliyor. Aşağı inince kazanıyorlar, bu artık herkesin malumu. Oturdukları plastik taburelerde öne eğilmiş işçiler arasındaki birlik duygusu herkesin gözü önünde büyüyor, güçleniyor.

Nakışçıların durumu hep kötüye gitmiş. On yıllık nakış işçisi Veysi, resmi tatilini istediği için kovulduğunu anlatıyor. Yıllardır usta yetişmemesi, sektördeki kölelik koşullarının işçileri bıktırmasından. Çalıştıracak işçiyi patronlar zor bulur, güçlerinin farkındalar. Bir hafta gündüz, bir hafta gece, günde on iki saat çalışmak, bazen pazarın bile fiilen tatil olamaması demek. Ailelerine vakit ayıramamak herkesin canını burnuna getirmiş. Sayfada kumaş pantolonlu yakışıklı bir fotoğrafını paylaşan genç işçinin verdiği moral dillerinde; “Arkadaşlar şu cumartesiyi alalım da, artis gibi gezelim.”

Yine telefon. “Biz Birçî Nakış’tan arıyoruz.” Birçî Nakış var mıymış, herkes birbirine soruyor. İş anlaşılınca hep birlikte gülüyoruz. Birçî, Kürtçe’de “aç” demek. Oranın adı da 1 Haziranda değişecek.

ÖNCEKİ HABER

Katil bilirdik asla insan bilmezdik

SONRAKİ HABER

Men-i Müskirat’ın yolu Al Capone’den geçmiş

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...