09 Mayıs 2011 11:02

İş, barış ve geleceğimizi istiyoruz

Avcılar Yeşilkent Mahallesi ve Başakşehir Ziya Gökalp Mahallesi; birbirine uzak gibi görünen ancak benzer sorunların yaşandığı iki emekçi bölgesi. Sorulduğunda göç, işsizlik, yoksulluk, eğitim ve tabii ki bir türlü gelmeyen barışın en büyük sorunlar olduğu anlaşılıyor.Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bl

İş, barış ve geleceğimizi istiyoruz
Paylaş
Elif Görgü

Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu İstanbul 3. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Abdullah Levent Tüzel’in seçim bürolarının açılışlarına katıldığı bu mahallelerde halkın yaşadığı sorunlar, emekçilerin seçimden neler beklediklerinin de bir göstergesi.

‘ÖNCE BARIŞ SONRA İŞ’

Romanından Tokatlısına, Alevisinden Kürdüne kadar farklı kültürlerden emekçilerin yaşadığı bu mahallenin en büyük sorununun işsizlik olduğunu söylüyor Mehmet Amca. 1994 yılında savaş yüzünden memleketi Cizre’den kalkıp geldiği mahallede halkın daha çok inşaat işleri ile Esenyurt ve çevresindeki fabrikalarda çalıştığını belirtiyor. Ancak yine de en büyük sorunun barışın kazanılması olduğunu düşünüyor: “Önce barış sonra işsizlik sorunudur sorunumuz. Sonra fabrikalarda da sorun çoktur. İş çok ama işin bedelini alamıyor kimse. Hepimizin birbirimize sahip çıkmamız lazım. Milletvekillerimize sahip çıkacağız onlar da bize sahip çıkacaklar. Seçildikten sonra haklarımızı savunsunlar, sorunlarımıza sahip çıksınlar, barış istesinler. Kardeşlik olsun, ölüm olmasın, kan dökülmesin istiyorum ben.”

‘AYRIMCILIK KALKSIN İSTİYORUZ’

18 yaşındaki Hazal 2 yaşındayken Yeşilkent’e yerleşmiş ailesi. “İlk geldiğimizde su yok, elektrik yok, her yerde çamurdu, çalışamıyorduk.” diyor Hazal. O bugün bir tekstil işçisi. İşyerinde sömürüldüklerini ancak ayrımcılıktan da çok çektiklerini anlatıyor: “Kürt-Türk ayrımcılığı var. Çok zor şartlarda yaşıyoruz. Bir an önce bu sorunların çözülmesini istiyoruz. İşyerinde bir şey konuştuğumuz zaman darılıyorlar, eskisi gibi davranmıyorlar bir daha. Bizi kötü görüyorlar. Onlar da insan biz de insanız bu ayrımcılık sona ersin. Artık barış olsun, Türk-Kürt kardeşlik olsun, ayrımcılık olmasın istiyoruz. Türk, Kürt ve Romanların oluşturduğu Yeşilkent’te de eskiden mahalleliler arasında etnik kökenden kaynaklı sorunlar yaşandığını söylüyor Hazal, ama ekliyor; “Ama yavaş yavaş düzene girdi inşallah devamı da gelecek”

‘TEKSTİLDE ÇALIŞMAK ÇOK ZOR’

Bir başka tekstil işçisi genç de 17 yaşındaki Ebru. “Tekstilde çalışma koşulları çok zor. Toz içinde çalışıyoruz. Her gün mesai yapmaktan bıktık artık. Maaşımızı alamıyoruz, hakkımızı alamıyoruz. Çok çalışsak bile en fazla 400 lira alabiliyoruz” diyor. Milletvekili adayından neler beklediğini sorduğumuzda ise “Maaşların yükselmesini istiyoruz. Çok yorgun düşüyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz ama olmuyor. Sadece Kürtler yok ama herkes aynı koşullarda çalışıyoruz. Ben Kürtlüğümü seviyorum, gurur duyuyorum. Bizi hor görmesinler istiyorum” diye yanıtlıyor.

AKP Hükümeti döneminde Bahçeşehir, Boğazköy, Esenkent gibi bir çok bölgeyle birleştirilerek dev bir ilçe haline getirilen Başakkent’in bazı bölgelerinde toplu konutlar hatta lüks siteler yükseliyor ama bu beton yığınları yoksul mahalleleri gizleyebilecek kadar büyük değiller. Ziya Gökalp Mahallesi de Yeşilkent gibi 1990’lı yıllardan bu yana bölgeden çok göç almış ama mahallenin gençlerinden Adem “Azeriler ve Göçmenler var” diyor. Seçim bürosunun açılışı oldukça kalabalık ve coşkulu; Adem’e kendisinin ve bu kalabalığın neden Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’nu desteklediğini soruyoruz, “Çünkü Kürdüz, ikinci sınıf insan muamelesi görüyoruz, bu bitsin istiyoruz” diyor.

Sidar 17 yaşında ve 14 yaşından beri tekstil işçisi. 18 yaşındaki Evin ilk işine 8 yaşındayken girmiş. 14 yaşından beri işçilik yapan Semra 20 yaşında. Önce sorunları konuşuyoruz. En çok okuyanı ilkokul 5’e kadar okuyabilmiş bu cıvıl cıvıl üç genç kız, maddi sorunlar nedeniyle okulu bırakıp çalışmak zorunda kalmışlar. “Az ağlamadık okumak için ama okuyamadık. Burada çocuklar okula bile gidemiyorlar” diyorlar.  

Ekliyor Semra, “Ben okula gidiyordum abla ama yok aidat parası, yok bilmem ne parası.. Her gün her gün para istiyorlar. Ben de çalışıyorum artık.”

Ancak eğitimin paralı hale getirilmesi sorunu her yerde olduğu gibi onların mahallelerinde de devam ediyor. Sidar, kardeşinin okulunda aidat ödemeyenlerin ailelerine temizlik yaptırıldığı söylüyor, “Ben de kaç kere gittim sıraları sildim” diyor. Bir başka ilköğretim öğrencisi de aidat ödemeyenlerin sınavlara alınmadığı anlatıyor.

Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu Adayı Tüzel’i neden desteklediklerini onlara da soruyoruz, Evin, “Güveniyoruz adayımıza destekliyoruz. Bizi Erdoğan’dan kurtaracak. Erdoğan gitsin yeter ki” diyor. Sonra Semra söz alıyor: “Barış olsun. Gelecek istiyoruz, rahat bir yaşam istiyoruz, özgür özgür gezmek istiyoruz...” (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

'Hrant Dink Türkiye toplumuna bir ayna tuttu'

SONRAKİ HABER

Avcı: Kürtler artık Erdoğan’a inanmıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...