08 Mayıs 2011 11:52

Suriye halkları kazanacak

Ülkesinde yıllarca mücadele etmiş ve bu yüzden tutuklanmış Faraj Bayrakdar Suriye'deki son gelişmelerle ilgili sorularımızı oldukça açık bir biçimde yanıtladı.Kuzey Afrika ve Orta-Doğu ülkelerinde meydana gelen ayaklanmaların Suriye’ye daha geç yansımasının nedenleri nelerdir?Arap ülkelerini saran tsunami

Suriye halkları kazanacak
Paylaş
Murat Kuseyri


Kuzey Afrika ve Orta-Doğu ülkelerinde meydana gelen ayaklanmaların Suriye’ye daha geç yansımasının nedenleri nelerdir?

Arap ülkelerini saran tsunami dalgasının ülkemize geç yansımasının temel sebebi, Suriye rejiminin 40 yılı aşkın süredir uyguladığı baskı rejimidir. Arap ülkelerindeki diktatörler birbirlerine çok benzeseler bile öte yandan her ülkenin kendine özgün koşulları var. Suriye’de halkın üzerinde Mısır ve Tunus’la kıyaslanmayacak derecede yoğun bir baskı var. Yine de isyan dalgasının Suriye’ye ulaşması gecikmeli de olsa kaçınılmazdı. Nitekim 15 Mart günü devrim dalgası Suriye’ye ulaştı.

Ayaklanma nasıl başladı?

Olaylar yaşları 10 ila 15 arasında değişen 15 çocuğun Dera’da sokaklara çıkarak duvarlara slogan yazmaları ile başladı. Bu çocuklar, Tunus’ta başlayan ve diğer ülkelere yayılan ayaklanmalardan etkilendiler. Duvarlara “Demokrasi ve Özgürlük İstiyoruz, Diktatörlük Yıkılacak” gibi yazılar yazdılar. Esad rejimi çocukları tutukladı. Aileleri çocuklarının bağışlanmalarını ve serbest bırakılmalarını istedi. Ama bu talep reddedildi. Aileleri ve yakınları çocukların serbest bırakılmaları için gösteriler yapmaya başladılar. Tepkiler ve gösteriler sonucu çocuklar serbest bırakılsalar da çocuklara işkence yapıldığı anlaşıldı. Çocuklardaki morartılar ve bazılarının tırnaklarının çekilmesi bölgede tansiyonu yükseltti. Yıllardır baskı altında tutulan halk korkuyu yenerek gösteriler örgütlemeye başladılar. Esad rejimi ordu birlikleri aracılığıyla Dera’yı abluka altına aldı. Dera’da elektrik ve suyu kestiler. Şehri bombaladılar ve gösteri yapanların üzerlerine ateş açtılar. Öldürülenlerin cenazelerinin  yakınları tarafından alınmasına dahi izin vermediler. Dera’da ne kadar insanın öldürüldüğünü bilemiyoruz, ama gösteriye katılan vatandaşlar yüzlerce kişinin öldürüldüğünü ifade ediyor. Ayaklanma süresince bazı askerler katliama karşı çıktılar ve silahlarını bırakarak halkın saflarına katıldılar. Halka ateş açanlarla buna karşı çıkan askeri iki birlik arasında anlaşmazlık çıktı. Bu askeri gruplar arasında silahlı çatışmalar oldu. Öte yandan gösteriler diğer yerleşim birimlerine de sıçradı. Köylerde bile gösteriler yapılmaya başlandı. Benim köyüm Humus’un yakınlarında bir köydür. Orada da gösteri yaptıkları için 3 kişiyi öldürdüler ve onlarca kişiyi yaraladılar.
 

Suriye’de halk neyi talep ediyor?

Halk başlangıçta demokrasi ve özgürlük talebiyle -olağanüstü halin kaldırılmasını, yolsuzlukların son bulması isteğiyle- sokaklara çıktı. Ama Dera ve diğer yerlerdeki katliamlardan sonra halkın talebi rejimin yıkılmasını ve Esad’ın istifa etmesini isteyecek ölçüde genişledi.
 

Gösterilere ve ayaklanmalara önderlik eden herhangi bir siyasi akım var mı?

Ayaklanma, on yıllardır süren baskı ve teröre karşı bir başkaldırı. Ama ne yazık ki halk örgütsüz, ayrıca ayaklanmaya öncülük yapacak bir parti veya örgüt yok. Ama halk eylemler yaparak ayaklanmalar sırasında örgütlenmeyi öğreniyor. Yeni örgütlenme biçimleri ortaya çıkıyor. Bir kaç hafta önce farklı farklı yerleşim birimlerinde komiteler kuruldu. Bu komiteler birbirleri ile ilişki kuruyorlar ve eşgüdümlü protestolar yapmaya çalışıyorlar. Hükümet gazetecilerin olayları izlemelerini yasaklamış bir durumda. Sadece devlet radyo ve televizyonu çekim yapabiliyor. Yeni nesiller, İnternet ve teknolojiyi kullanmakta oldukça başarılı. Gösterilerde çıkan olayları  cep telefonlarıyla kaydederek yurtdışına yollayabiliyorlar.
 

Esad rejimi ülkedeki ayaklanmaların ABD’nin ve batının tahriki sonucu ortaya çıktığını iddia ediyor? Siz bu iddiayla ilgili neler söylemek istersiniz?

Arap ülkelerindeki diktatörlerin, kendilerine karşı oluşan ayaklanma ve gösterilere karşı hazır reçeteler var. İlk olarak ayaklananları ABD ve İsrail yanlısı olarak suçlarlar. Esad halklarına  ve dünyaya, İsrail’e karşı olup Filistin halkını desteklediği gerekçesiyle ABD ve İsrail tarafından yıkılmakla tehdit edildiğini söylüyor. Esad rejimi diktatörlüğünü sürdürebilmek için her zaman bu kartı kullandı. Halk uzun yıllar bu yalanlara kandı. Aslında ABD ve İsrail, Esad rejiminin yıkılmasını isteyen bir tarafta yer almıyor. Esad 1974 yılından bu yana Suriye-İsrail sınırlarını güvenlik altına aldı. Biz ABD ve Batı ülkelerinin zaman zaman Suriye ile çelişkileri olsa da Esad rejimini desteklediğini biliyoruz. Ama halk bugün sokaklara çıkıp protesto eden çocukların arkasında ABD ve İsrail’in olmadığını biliyor. Suriye rejimi ahmakça bir oyun oynuyor. Devlet televizyonlarında El Cezire’nin gençleri sokağa dökmek için Suriye’ye uyuşturucu soktuğunu iddia ediyor. İddialarını güçlendirmek için her türlü hileyi yapıyor. Üzerinde El Cezire yazan uyuşturucu poşetleri hazırlayan devlet bunları resmi televizyonlarda gösteriyor. Halkın El Cezire Televizyonunu seyretmesini istemiyorlar.

ABD ve Batı ayaklanmaların ardından diktatörlere karşılarmış gibi bir tutum takındılar. Siz onların bu tutumlarını nasıl karşılıyorsunuz?

ABD ve Batılılar 40 yıldır Kuzey Afrika ve Orta-Doğu ülkelerindeki diktatörleri desteklediler. Ayaklanmalar başladığında bile gizli veya açık diktatörlerin saflarında yer aldılar. Artık silahların, tankların, topların halkın mücadelesini bastıramadığını gördüklerinde diktatörlere karşılarmış gibi tutum takındılar. Böylelikle halklara kendilerinin demokrasiden yana oldukları mesajını vermeye çalışıyorlar.
 

Ben batılıların Suriye’ye yönelik askeri bir müdahalede cesaret edeceklerini sanmıyorum. Ayrıca bizim zengin petrol ve maden yataklarımız mevcut değil. Libya’ya petrolü olduğu için kolayca müdahale ettiler. Suriye halkları dış müdahalenin her türlüsüne karşı çıkar. Suriye halkı ABD ve batılılardan yardım değil, Esad rejimine verdiği desteğin çekilmesini istiyor.

Kürt halkının ayaklanmalardaki rolü nedir?

Suriye rejimi 60 yıldan bu yana Kürtlerin en temel haklarını inkar ediyor. Kürtlerin kültürel, sosyal, politik hakları yok. 50 yıl önce bir sayım yaptılar. Bunun sonucu olarak yüz binlerce Kürt’ü vatandaşlıktan çıkardılar. 11 yıl önce Başer Esad iktidarı babasından devraldığında Kürtlerin tüm problemlerini çözme sözü vermişti. 2004 yılında Kürtler baskılara karşı ayaklandılar. Rejim ayaklanmayı kanla bastırdı. Şimdi Kürtlerin son ayaklanmalarını bastıramayacağını anlayınca geçenlerde yine aynı vaatleri tekrarladı. Esad güneydeki ayaklanmayı bastırabilmek için kuzeyi yani Kürtleri yatıştırmaya çalıştı. Ama Kürtler oynanan.  oyunun bilincinde.  Kürtler artık vatandaşlık verilmesini yeterli bulmuyorlar, özgürlüklerini istiyorlar. Bunun için de güneydeki ayaklanmayı destekliyorlar.
 
Türkiye ve Suriye arasındaki işbirliğini nasıl yorumluyorsunuz?

Her iki ülkede de Kürt sorunu var. Kürtlere karşı birbirlerini destekliyorlar ve işbirliği yapıyorlar. Geçmişte Suriye, Öcalan’ın ve PKK’lilerin Suriye’de barınmalarına izin verdi. Bunu Kürtleri destekledikleri için değil, Türkiye’ye karşı ellerinde koz bulundurmak için yaptılar. Şimdi ise Türkiye ile Kürt direnişini kırmak için bir araya geliyorlar.

İşçiler ayaklanmaya katılıyorlar mı?

Tunus ve Mısır’ın tersine Suriye’de bağımsız sendikalar ve demokratik kitle örgütleri yok. Tüm örgütler Esad denetiminde. Devletin kurduğu sendikaların başında rejimin adamları yer alıyor. Ama tüm bunlara rağmen işçiler meydanlara çıkıp ayaklanmalara katılıyorlar.

Devrimci ve Komünist Partiler ayaklanma içinde yer alıyorlar mı?

Esad rejimi devrimcilere ve komünistlere karşı amansızca saldırıyor. Suriye Komünist Emek Partisi üyelerinin yüzde doksanı 1990 ve 2000’li yıllarda tutuklandı. Ayaklanmalar sürecinde partinin 4 üyesi daha gözaltına alındı. 20 yıldır cezaevlerinde yatan arkadaşlarımız var. Eski Sovyet yanlısı parti ikiye bölündü. Onların da çok güçleri yok. Şu dönem mücadeleye partilerden öte gençler önderlik ediyor. Bir kısmını tanıyorum. Binlerce genci seferber edecek yeteneğe sahipler ve devrimi başarıya ulaştıracaklarına inanıyorum. (Stockholm/ EVRENSEL)


FARAJ BAYRAKDAR KİMDİR?

Faraj Bayrakdar, 1951’de Suriye’de doğmuş Arap bir yazar ve şair. 1987 yılında Suriye Komünist Emek Partisi üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Yaşamının 14 yılını Suriye zindanlarında geçirdi. Tutukluluğunun ilk 6 yılı boyunca izolasyona maruz kaldı ve dış dünyayla ilişkisi tamamıyla kopartıldı.


SİGARA KAĞITLARINA YAZILAN ŞİİRLER

Faraj Bayrakdar’ın radyo, gazete, kağıt ve kalem edinmesi tutsak edildiği süre boyunca yasaktı. Fakat o şiirlerini sigara kağıtlarına yazarak dışarıya göndermeyi başardı. “Kanatları Açık Bir Güvercin” adlı ilk şiir kitabı bu şekilde yayınlanabildi. Farklı dillere çevrilen şiir kitabı, 1998’de Hellman-Hammett ödülü, 1999’da ABD PEN şiir ödülünü aldı. PEN yazarlar birliği ve diğer insan hakları örgütlerinin oluşturdukları kamuoyu baskısıyla  2000 yılı Kasım ayında özgürlüğüne kavuşabildi. 2007 yılında da İsveç PEN’in Kurt Tucholsky ödülünü alan Bayrakdar, son 6 yıldır iltica ettiği İsveç’te yaşıyor.

ÖNCEKİ HABER

Direnişteki işçilere aile desteği

SONRAKİ HABER

'Hrant Dink Türkiye toplumuna bir ayna tuttu'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...