1 saatlik düşüş 231 bin kişiye iş

Rapora göre, kayıtlı sektörlerde tam zamanlı istihdam edilen, işçi statüsündeki çalışanlar için haftalık çalışma sürelerinde 1 saatlik düşüş, 231 bin kişiye istihdam kapısı açıyor. Fazla Mesailerle çalışma sürelerinin Avrupa Birliği ortalamasına çekilmesi 2 milyon 750 bin tam zamanlı istihdam yaratmak anlamına geliyor.  

Türkiye’de çalışma sürelerinin Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında açık ara önde olduğunun ifade edildiği raporda, ortalama resmi haftalık çalışma süresinin Fransa’da 35 saat olduğu, AB-27 ortalamasının ise 38.6 saate kaldığı, buna karşın Türkiye’de bu rakamın 45 saat olduğu belirtiliyor. Buna göre Türkiye’de işçiler AB üyesi ülkelerle karşılaştırıldığında ortalama 6.4 saat daha fazla resmi haftalık çalışma süresine sahip.  

Normal çalışma sürelerine baktığımızda ise Türkiye’de tam zamanlı bir işte çalışan bir işçinin fazla mesailer dahil ortalama haftalık çalışma süresi, Norveçli bir işçinin 14.5 saat Avusturyalı bir işçinin 9.7 saat üzerinde.
Normal çalışma sürelerinin, resmi çalışma süreleri de dikkate alındığında bu denli yüksek olmasının temel nedenlerinden birinin fazla mesailer olduğunun belirtildiği raporda, Avrupa ülkelerinde fazla mesai süreleri incelediğinde, en yüksek fazla mesai sürelerinin Türkiye’de olduğunun ve fazla mesailerin Türkiye’de AB-27 ortalamasının 3 katına yaklaştığı vurgulanıyor.

Rapora göre Türkiye, en uzun çalışma sürelerine sahip olan ülkeler arasında Dünya genelinde de ön sıralarda yer alıyor. 48 ülke arasında yapılan değerlendirmeye göre Türkiye 45 saatlik resmi haftalık çalışma süresi ile en fazla çalışma süresine sahip ilk 14 ülke içerisinde yer almakta.

Haftalık resmi çalışma süresi bakımından Türkiye, Zimbabwe, Sri Lanka, Tanzanya ile 45 saatlik haftalık calışma süresine sahip ülkeler liginde yer almaktadır. Buna karşın, aralarında Ermenistan, Arnavutluk, Endenozya, Kore, Madagaskar’ın da bulunduğu 33 ülke, Türkiye’den daha az resmi haftalık çalışma süresine sahip.

ÜCRETLİ  İZİN HAKKI YETERSİZ

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giriş sürecinde, özellikle ticaret, sanayi, enerji vb. alanlarda ciddi yaptırımları itirazsız olarak kabul ederken, çalışma yaşamını ilgilendiren temel konularda gerekli adımları atmamakta ısrar ettiğinin vurgulandığı raporda Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nın, “emekçiler için en az dört haftalık ücretli yıllık izin sağlama” fıkrasına çekince konulduğu hatırlatılarak, Ak Parti hükümetinin kendi ülke emekçilerine evrensel standartlarda izin hakkını yok saydığı vurgulanıyor.

Rapora göre, ILO verileri üzerinden 99 Dünya ülkesi esas alınarak yapılan hesaplamada, Türkiye, 14 günlük minimum ücretli izin hakkı ile en düşük ücretli izin hakkının bulunduğu 35 ülke arasında yer alıyor.
Buna göre Türkiyeli işçiler, Angola, Fas, Güney Afrika, Kamboçya, Cezayir başta olmak üzere söz konusu Dünya ülkelerinin 4’te 3’ünden daha az ücretli izin hakkına sahip durumda.  

Avrupa’da Çalışan Başına Ortalama Hastalık İzni (2008) dikkate alındığında bir yıl içerisinde 4.6 gün ile en az hastalık izni alan işçilerin Türkiye’de olduğu buna karşın, Bulgaristan’da hastalık izninin 22, Portekiz’de 11.9, Çek Cumhuriyeti’nde 10.8, Norveç’te 10.2, Polonya’da 9.7, İsveç’Te 9.1, Fransa’da ve Macaristan’da 8.3, Romanya’da 7.8, İtalya’da 6.7, Almanya’da 6.6, İrlanda’da 6.4, İngiltere’de 5.5 gün olduğu vurgulanan raporda, Türkiye’de işçilerin hasta da olsa çalışmak zorunda kaldığı ifade ediliyor.   

İŞÇİYE AB DÜZEYİNDE HAK, İŞSİZLİĞİ DÜŞÜRÜR

Rapora göre Türkiye açısından tam zamanlı çalışanların olağan haftalık çalışma sürelerinin AB-27 ülkeleri ortalaması olan 41.8 saate indirilmesi 2 milyon 750 bin tam zamanlı istihdam yaratmak anlamına geliyor. 45 saat hedefinin anlamı ise 1 milyon 867 bin kişiye iş bulunması demek. Sonuç olarak olağan çalışma sürelerinde 1 saatlik indirim ortalamada 231 bin kişiye yeni iş yaratıyor.

Raporun sonuç  bölümünde, “Türkiye açısından yıllık ücretli izinler, hastalık izinleri, haftalık çalışma süreleri, fazla mesailerle, işçilerin insani kapasitelerini zorlayan bir tempoda çalıştırıldıkları görülmektedir. Bunun sonucu olarak açığa çıkan iş kazalarının sonuçları, Türkiye’yi Dünya ülkeleri arasında en üst sıralara taşımaktadır” denilerek, bu kanayan yarayı durdurmak ve işsizliğe gerçekten çözüm üretmek isteniyorsa, çalışma sürelerinin kısaltılması mutlaka gündeme gelmesi gerektiği ifade ediliyor. (İstanbul/EVRENSEL)

BABACAN’A GÖNDERME

8 saatlik işgünü talebinin ve işçi sınıfının mücadelesinin simgesi olan 1 Mayıs’a 1 hafta kalmışken Devlet Bakanı Ali Babacan’ın, çalışma sürelerine ilişkin açıklamalarında da gönderme yapılan raporda şu görüşlere yer verildi:  
“Devlet Bakanı Babacan çalışma sürelerinin kısaltılmasında, bir yöntem olarak Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartının ilgili hükümlerini göz ardı ederek, resmi çalışma sürelerinin kısaltılmasını söz konusu etmemekte, çözümü daha az kişi ile daha çok iş yapmak anlamına gelen, işçinin daha kolay işten çıkarılabildiği esnekliği, işin niteliğini ve işçinin gelirini düşüren kısmi zamanlı çalışmayı yaygınlaştırmakta aramaktadır. Yani 60 saat üzerinde çalışan 6 milyon kişi için bir sorun görmemektedir.

Halbuki, raporda da ifade edildiği gibi çalışma sürelerinin ve fazla mesailerin AB düzeyine indirilmesi işsizliğin çözümünde önemli bir adım olacaktır.  AK Parti Hükümeti, altına imza attığı sözleşmelerin gereğini yapmak, emekçilerin ağır çalışma koşullarının hafifletilmesini esas almak bir yana, çalışma koşullarını iyice zorlaştıracak uygulamaları gündeme sokmaya çalışmaktadır.  İşçilerin talebi gelir kaybına uğratılmaksızın resmi çalışma sürelerinin derhal 40 saate çekilmesidir. DİSK, bu talep konusunda gündeme getirilecek her türlü girişimi desteklemeye hazırdır”.