Siyaset Bilimci Prof. Dr. Cangül Örnek: “Türkiye uzun erimli bir seçimsizleştirme sürecinde”
Siyaset Bilimci Cangül Örnek, CHP’li belediyelere yönelik operasyonları gazetemize değerlendirdi: “Türkiye seçimsizleştirme sürecinde. Bu koşulda yapılacak Anayasa 12 Eylül Anayası’ndan farksız olur.”

Fotoğraf: Şerif Karataş/Evrensel
Elif Ekin Saltık
[email protected]
CHP’li Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in gözaltına alınmasına tepkiler sürerken, 19 Mart’tan bu yana CHP’li belediyelere yönelik operasyonları gazetemize değerlendiren Siyaset Bilimci Prof. Dr. Cangül Örnek, Türkiye’nin uzun erimli bir seçimsizleştirme sürecinde olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de seçimlerin göstermelik olması, hep Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ya da onun gösterdiği isimlerin seçilmesi üzerine uzun vadeli bir strateji kurulduğuna dikkat çeken Örnek, “Biz bu stratejinin ayaklarını izliyoruz, ancak tabii ki güncel gelişmeler de etkili oluyor. Uzun vadede strateji işlemekle ve bunun amacının ne olduğu çok açık olmakla beraber bir de daha güncel gelişmeler de bu operasyonlarda etkili oluyor” diye konuştu.
CHP’nin “kurultay” tartışması içerisine çekildiğini hatırlatan Örnek, kurultay kararının ertelenerek, tartışmanın devam etmesinin arzulandığını vurguladı. Muhalefetin çok uzun süredir ilk defa AKP’nin istediği çizgiye gelmekte direniş gösterdiğini söyleyen Örnek sözlerine şöyle devam etti: “Daha önce defalarca bu konuda AKP’nin istediği adımları atan bir CHP’den söz etmek zorundayız. Şu an bir direniş var. Özgür Özel halkın da yarattığı baskıyla bu konuda bir direniş sergiliyor. Şimdi bunu kırmaya dönük hamleler izliyoruz. Bunlardan bir tanesi Özgür Özel’le ilgili bir fezlekenin Meclise getirilmesiydi. Şimdi ise ‘Biz alfabetik sırayla başladık, boyun eğeceğiniz ana kadar bunu sürdüreceğiz’ ile devam ediyor. Muhalefetin nasıl bir tavır takınacağı, bu baskıyı nasıl göğüsleyeceği çok önemli. Burada halkın desteğinin alınması çok önemli. İnsanların operasyonlarla ilgili ayrıntıları takip edebildiğini düşünmüyorum, inandığını da düşünmüyorum. Herkes bu yaşananların siyasi bir operasyon olduğunu biliyor. Bu siyasi operasyon sürdürülüyorsa buna karşı direniş de siyasi olmak zorunda. Muhalefetin yapması gereken de bundan sonra bu direnişi sergilemek.”
“Bu koşullarda yapılacak anayasa 12 Eylül Anayasası’ndan farksız”
Böyle bir koşulda yapılacak Anayasa’nın 12 Eylül Anayası’ndan farksız olacağını belirten Örnek, “Orada da iktidara tek başına el koyan ve neredeyse toplumda hiçbir ses çıkmaması için her türlü baskı koşulunu uygulayan bir otorite yaptırmıştı anayasayı. Onların asker olmasıyla yeni dönemde aynı otoritenin sivil olması arasında nitel bir fark yok. Yine var olan anayasa, anayasal haklar askıya alınmış, meclis işlevsizleştirilmiş, toplumsal muhalefet ve siyasi muhalefet odakları büyük baskı altına alınmış durumda. Yapılan şey 12 Eylül anayasasının yeni bir versiyonu. Buna da Türkiye’nin daha özgür, daha adil bir ülke olması arzusunda olan hiç kimsenin destek verebileceğini düşünmüyorum. 12 Eylülcüler o anayasayı tek başlarına yaptı, ama siz yeni bir 12 Eylül anayasasını buna bir de toplumsal meşruiyet sağlayarak yaparsanız bunun siyasi sonuçları çok ağır olur. Dolayısıyla bu sürecin tamamen terk edilmesi gerekiyor, hiçbir şekilde Meclis işliyormuş gibi bir görüntünün oluşturulmaması gerekiyor. Şu an yapılan şey AKP’nin uyguladığı baskı koşullarına meşruiyet sağlamaktır. Bunun ötesinde bir anlamı yok” dedi.
“Çözüm süreci Türkiye ilke ilgili yürütülen bir süreç değil”
CHP’li belediyelere yapılan operasyonların daha önce bölge illerinde HDP’li belediyelere yapıldığını, yine 31 Mart 2024 sonrası DEM Parti’li kimi belediyelere kayyım atandığını hatırlattığımız Örnek, “Türkiye’de bir coğrafyada seçim eğer hükümsüzse bu çok rahat başka coğrafyalara da yayılır. Kimin seçildiğinden bağımsız olarak yurttaşların seçme ve seçilme hakkına sahip çıkması her durumda gerekirdi. Bu ne yazık ki Türkiye’de yeterince anlatılamadı, ortak bir tavır sergilenemedi” dedi. Bu operasyonların Kürt sorununun çözümüne dair yürütülen sürece etkilerini de değerlendiren Örnek şunları söyledi: “Çözüm sürecinin açıkçası çok da çok Türkiye ile ilgili yürütülen bir süreç olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’deki Kürtlerin haklarına dair bir talep de şu an dillendirilmiyor. Anayasa görüşmeleri dışında Türkiye’yi ilgilendiren herhangi bir şey de yok. Bu daha çok Suriye’deki gelişmelerle ilgili olarak geliştirilmiş bir süreç. Her iki tarafın aktörleri de daha çok böyle pozisyon tutuyorlar. Ülkenin daha iyiye gidebileceği beklentisi içerisinde değilim. Tabii ki silahların susması çok olumlu bir şey ama silahlar geçici olarak burada susturulsa bile tüm bölge büyük bir savaş ortamına çekilmiş durumda. Biz bu bölgenin bir parçasıyız. Bütün komşularımızda bunlar olurken bunların bir vadede Türkiye’ye geri dönmeyeceğini hiçbir zaman söyleyemeyiz. Süreci daha bölgesel dinamikler üzerinden değerlendirmek gerekiyor ve tarafların da buna pek bir itirazı yok açıkçası. Kimse de bu evet Türkiye ile ilgili bir süreçtir açıklaması yapmıyor.”
Evrensel'i Takip Et