6 Temmuz 2025 04:04

Siyasi, askeri ve medyatik: Avrupa’nın soykırım ortaklığı büyüyor

Fransa’da Macron, İsrail'e destek için ırkçı partiyle iş birliği yaptı. İngiltere’de BBC çalışanları, kurumun soykırıma katkısına isyan etti. Almanya’da ise İsrail’e hükümet desteğine itiraz artıyor

Siyasi, askeri ve medyatik: Avrupa’nın soykırım ortaklığı büyüyor

Fotoğraf: 902.gr

Gazze’de aylardır süren İsrail bombardımanı, on binlerce sivilin yaşamını yitirmesine, milyonlarcasının açlık ve yokluk içinde yaşamasına neden oluyor. Bu insanlık suçları karşısında Fransa’da iktidar ve aşırı sağ, İsrail’e karşı atılması gereken en basit diplomatik adımları dahi engellemeye devam ediyor. Cumhurbaşkanı Macron’un vekilleri ve ırkçı Ulusal Birlik (RN) milletvekilleri, Avrupa Birliği ile İsrail arasındaki ortaklık anlaşmasının askıya alınmasını ve Fransa’nın Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) kararlarına uyma yükümlülüğünü hatırlatan bir değişiklik önergesini reddettiler.

Almanya’nın İsrail’e kayıtsız şartsız desteği de Gazze Şeridi’ndeki insani felaketi derinleştiren etmenlerden biri. Ekim 2023’ten bu yana Alman hükümeti İsrail’e 485 milyon avro değerinde silah teslimatını onayladı. Almanya’nın bu politikası sadece halkın tepkisini çekmekle kalmıyor, şimdiki Başbakan Friedrich Merz’in (CDU) partisi içinde de muhalif seslerin çıkmasına da neden oluyor.

Öte yandan İngiltere’de kamu yayıncısı olan BBC’nin 100’den fazla çalışanı yönetime bir mektup yazarak “İsrail yanlısı halkla ilişkiler faaliyetleri yapmaya zorlanıyoruz” tepkisi gösterdi. Gazeteci Owen Jones bu hafta kendi internet sitesinde BBC çalışanlarıyla ilgili skandalı yazdı: “Bu, çağımızın Batı gazeteciliğinin en büyük skandalıdır. Bu BBC gazetecileri seslerini yükselttiler. Diğer gazeteciler de aynısını yapmalıdır.”

Fransa: Macroncu ve Le Penci vekiller uluslararası hukuka saygıya karşı oy kullandı

Aurelien Soucheyre
Humanite

Macroncu vekiller, çarşamba günü, Cumhuriyetçiler (LR) ve aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) milletvekilleri, Avrupa Birliği ile İsrail arasındaki ortaklık anlaşmasının askıya alınmasını ve Fransa’nın Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) kararlarına uyma yükümlülüğünü hatırlatan bir değişiklik önergesini komisyon toplantısında reddetti. Bu iki oylama, Fransa’nın uluslararası alandaki inandırıcılığını bir kez daha sorgulanır hale getirirken, sol partiler kararı Netanyahu Hükümetine verilmiş yeni bir “boş çek- serbest yetki” olarak değerlendirdi.

Gazze’de İsrail’in bombardımanları ve soykırım politikaları sürerken, Fransa bir kez daha etkili bir tutum almaktan geri durdu. Avrupa İşleri Komisyonunda toplanan milletvekilleri, Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) Milletvekili Clémence Guetté tarafından sunulan ve AB-İsrail ortaklık anlaşmasının askıya alınmasını öngören önergeyi oy çokluğuyla reddetti.

Macroncular, sağcılar ve aşırı sağcılar; Boyun Eğmeyenler, komünistler, ekolojistler (Yeşiller) ve sosyalistlerin ortaklaşa desteklediği önerinin geçmesini engellemek için birlikte hareket etti. Oylama sonrası konuşan Clémence Guetté, “Tarih, korkakları ve iş birlikçileri ağır şekilde yargılayacak. Mücadele sürüyor” diyerek tepki gösterdi. Ardından, Ekolojist Vekil Sabrina Sebaihi tarafından sunulan daha uzlaşmacı bir öneri de benzer şekilde reddedildi.

Fransız milletvekillerinin Netanyahu hükümetine verdiği mesaj açık: Fransa, yaşanan katliam karşısında sessiz kalarak bir kez daha onursuz bir tutum sergiledi. Ancak bu pasifliğin ötesine geçildi; Macroncular ve RN milletvekilleri, solun tüm çağrılarına kesin biçimde karşı çıktı.

Sosyalist milletvekilleri tarafından sunulan ve Fransa dahil tüm Avrupa ülkelerinin UCM kararlarına uyması gerektiğini hatırlatan değişiklik önerisi de Gabriel Attal ve Marine Le Pen’in destekçileri tarafından reddedildi. Uluslararası hukukun her zamankinden daha fazla baskı altında olduğu bir dönemde alınan bu karar, sol vekillerin sert tepkisine yol açtı. Bu tutum, Birleşmiş Milletlerin rolünün açıkça reddedilmesi ve Netanyahu hükümetine verilen yeni bir “serbest yetki” olarak yorumlandı.

Çeviren: Ali Rıza Yıldırım

Gazze’de insani kriz: Bebek maması silaha dönüşürse

Harald Neuber
Telepolis

İsrail’in Gazze Şeridi’ne uyguladığı ablukanın sivil nüfus için yıkıcı sonuçları oldu. Hayati önem taşıyan bebek mamasından yoksun bebekler bundan özellikle etkileniyor. Le Monde ve BBC gibi medya kuruluşlarına göre, İsrail güvenlik güçleri tıbbi yardım görevlerindeki yabancı doktorların ülkeye getirmeye çalıştığı birkaç kutu toz süte bile el koyuyor.

Hastanelerde doktorlar yetersiz beslenen bebeklerin hayatlarını kurtarmak için çaresizce mücadele ediyor. Gazze’deki sağlık yetkililerine göre, mart ayından bu yana en az 50 bebek gıda eksikliğinden öldü. Binlerce çocuk da akut yetersiz besleniyor. Han Yunus’taki Nasır Hastanesinin Yenidoğanlar Ünitesinin Başkanı Dr. Ahmad al-Fara, “Bu çocuklar yavaş yavaş bir ölümle karşı karşıya” diyor.

İsrail, 2 Mart’tan bu yana, orada hâlâ 24 İsrailli rehine tutan Hamas’a baskı yapmak için Gazze Şeridi’ne insani yardım girişini durdurdu. Birleşmiş Milletler ablukayı sivil nüfusa karşı “Acımasız bir toplu cezalandırma” olarak tanımlıyor ve İsrail’i yardım teslimatlarına izin vermeye çağırıyor. BM Acil Durum Yardım Koordinatörü Tom Fletcher, “Yardım ve kurtardığı sivil hayatlar asla kaldıraç olarak kullanılmamalı” diye uyarıyor.

Gazze Şeridi’ndeki insani felaketin ışığında, Eski Alman BM Büyükelçisi Christoph Heusgen, Almanya’nın İsrail’e yaptığı silah ihracatının durdurulması çağrısında bulundu. Çatışma ekim 2023’te başladığından beri, Alman hükümeti İsrail’e 485 milyon avro değerinde silah teslimatını onayladı.

Heusgen, haftalık gazete Freitag’a verdiği röportajda “Hiçbir koşulda Filistin halkına karşı savaşta kullanılabilecek silahlar tedarik etmemeliyiz” dedi. Uluslararası Ceza Mahkemesinin Gazze’de soykırım tehlikesini çoktan gördüğüne dikkat çekti. Almanya, mahkeme tarafından olası bir soykırımın suç ortağı olarak kınanmamaya dikkat etmelidir.

Heusgen ayrıca Başbakan Friedrich Merz’in (CDU) İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarıyla “Kirli işimizi yaptığı” yönündeki açıklamasını eleştirdi. Bunun uluslararası hukukla bağdaşmadığını savundu. Merz’in başkanı olduğu Hristiyan Demokrat Birlik siyasetçisi, “Bunlar uluslararası hukukun ihlalleridir. Bunları bu şekilde kabul ve ilan etmeliyiz” dedi.

İsrail’in ekim 2023’te başlattığı saldırıdan bu yana, 20 bin çocuk olmak üzere 50 binden fazla Filistinli Gazze Şeridi’nde öldürüldü. Son tahminler bu sayının 75 binin üzerinde olduğunu gösteriyor. Sadece yardım kuruluşları tarafından yapılan gıda dağıtımı sırasında 400’den fazla kişi öldü.

Sınır Tanımayan Doktorlar, İsrail ve ABD tarafından desteklenen yardım sistemini “İnsani yardım kisvesi altında bir mezbaha” olarak kınıyor. BM Genel Sekreteri António Guterres bunu “Korkunç boyutlardaki, insan yapımı bir insani kriz” olarak nitelendiriyor.

Heusgen’e göre bir şey açık: “İsrail şu anda statükonun geri dönmesinin pek olası olmadığı kadar büyük bir yıkım yaratmak için elinden gelen her şeyi yapıyor.” İsrail’in Doğu Kudüs ve Batı Şeria’daki eylemleriyle birleştiğinde, Eski ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin uyarısının gerçekleşeceği ve İsrail’in Güney Afrika’nın bir zamanlar olduğu gibi bir apartheid devleti haline geleceği tehlikesini görüyor.

Her iki taraftaki nefret göz önüne alındığında, Heusgen Gazze için ateşkesin olası olmadığını düşünüyor. Aynı zamanda, bir terör örgütü olarak tanımladığı Hamas’ı sert bir şekilde eleştiriyor. Eylemleri “barbarca ve haksız.”

Gazze ve Filistin toprakları için bir gelecek sağlamak amacıyla Heusgen uluslararası toplumun acilen harekete geçmesini talep ediyor. Papa XIV. Leo bunu yerinde bir şekilde şöyle ifade etti: “Diplomasi silahları sustursun. Milletler geleceklerini barış çalışmalarıyla şekillendirsin - şiddet ve kanlı çatışmalarla değil.”

Çeviren: Semra Çelik

BBC çalışanları: İsrail yanlısı halkla ilişkiler faaliyetleri yapmaya zorlanıyoruz

Owen Jones
Gazeteci

Bu yıkıcı bir müdahaledir. Yüzden fazla BBC çalışanı, Genel Müdür Tim Davie’ye bir mektup yazarak, kurumun İsrail’in sözcüsü haline geldiğinden şikayet etti.

Mektup, 300 başka gazeteci ve medya profesyoneli tarafından da imzalandı: Bunlardan biri de benim.

Fotoğraf: Palestine Action (@Pal_action)

Mektupta şöyle deniyor:

BBC’nin İsrail/Filistin haberlerinde aldığı şeffaf olmayan editoryal kararlar ve sansür uygulamaları konusunda endişelerimizi dile getirmek için bu mektubu yazıyoruz. “Gaza: Medics Under Fire/Gazze: Ateş Altındaki Hekimler” belgeselinin yayımlanmasının reddedilmesinin kararın sadece bir tanesi olduğunu düşünüyoruz.

Bu, BBC’nin İsrail konusunda “korkusuz ve tarafsız” habercilik yapmadığını bir kez daha gösteriyor.

Mektupta, araştırmanın yayımlanmaması kararının, içeriğin BBC kuralları ve editoryal politikasına uygun olarak onaylanmış olmasına rağmen BBC yönetimi tarafından alındığı belirtiliyor ve bunun “Siyasi bir karar gibi göründüğü” ifade ediliyor. Mektupta, BBC’nin yanıtının, kuruluşun “İsrail hükümetini eleştirdiği algısı yaratma korkusuyla felç olduğu”nu gösterdiğine de değiniliyor.

Mektup, imzacıların “BBC’den taraf olmasını istemediğini”, sadece BBC muhabirlerinin “Gerçekleri şeffaf ve uygun bağlamda aktararak işlerini yapmalarına izin verilmesini istediğini” vurgulamaktadır. İmzacılar, çarpıcı bir başarısızlığa dikkat çekmektedir: Bir kuruluş olarak, Birleşik Krallık hükümetinin Filistinlilere karşı savaşa katılımına ilişkin önemli bir analiz sunmadık. Silah satışları veya bunların yasal sonuçları hakkında haber yapmadık. Bu haberler, BBC’nin rakipleri tarafından yayımlandı. Bu, bu arada, BBC’nin birçok çarpıcı ve skandal niteliğindeki başarısızlığından biridir. BBC, İngiliz hükümetini hesap sorma yükümlülüğü olan bir kamu hizmeti yayımcısıdır ve bunu yapmamıştır.

Ve bu gerçekten çok önemli bir iddia. Mektupta şöyle deniyor: Bu tesadüfen değil, kasıtlı olarak gerçekleşmiştir. BBC’nin bu alandaki haberlerinin çoğu, Filistin karşıtı ırkçılıkla tanımlanmaktadır.

Mektupta önemli bir isim geçiyor. Şöyle diyor: Kılavuzun tutarsız bir şekilde uygulanması, BBC Yönetim Kurulu ve BBC Yayın Standartları Komitesinde Sir Robbie Gibb’in rolünü gündeme getiriyor. Jewish Chronicle gazetesiyle yakın bağları olan, defalarca Filistin karşıtı ve çoğu zaman ırkçı içerikler yayımlayan bir yayın organının, BBC’nin yayın kararlarında, “Gazze: Ateş Altında Hekimler” programının yayımlanmaması kararı da dahil olmak üzere, herhangi bir şekilde söz sahibi olması bizi endişelendiriyor.

Sir Robbie Gibb çarpıcı bir vaka çalışmasıdır. Bir Tory (Muhafazakar Parti) bakanının kardeşi olan Gibb, mezun olduktan sonra BBC’ye siyasi araştırmacı olarak katıldı ve ardından Tory Gölge Maliye Bakanı Francis Maude’un baş danışmanı oldu. Daha sonra BBC’ye, amiral gemisi niteliğindeki güncel olaylar programı Newsnight’ın yardımcı editörü olarak geri döndü, ardından Daily Politics gibi BBC siyasi programlarının editörü oldu ve burada Ana Sunucusu Andrew Neil ile yakın bir şekilde çalıştı. Neil, o dönemde aşırı sağcı Spectator dergisinin başkanıydı. 2017’de Tory Başbakanı Theresa May’in iletişim direktörü oldu. Ardından BBC’ye geri dönerek yönetim kuruluna katıldı.

Toryler ve BBC arasındaki bu döner kapı sizin başınızı döndürmüşse, affedin.

BBC’nin bu konuyla ilgili haberlerinin “İzleyicilerimizin beklediği standartların altında” olduğu konusunda son derece endişeli olduklarını belirterek, şunları ekliyorlar: Robbie Gibb’in hem Yönetim Kurulundaki hem de Editörlük Standartları Komitesindeki rolünün savunulamaz olduğunu düşünüyoruz. BBC’yi izleyicilerimiz için daha iyisini yapmaya ve tarafsızlık, dürüstlük ve korkusuz ve kayırmasız habercilik değerlerimize yeniden bağlılık göstermeye çağırıyoruz…

Evet, işte bu da günümüz Batı gazeteciliğinin en büyük skandalının bir başka örneği.

BBC ve diğer kuruluşlar, İsrailli liderler ve yetkililer tarafından yapılan soykırım ve suç niyetine dair açıklamaları ya tamamen silmiş ya da gömmüş ve bu açıklamaların soykırım ve suç niteliğini açıklamayı reddetmiştir. Bu açıklamalar, İsrail’in ileride yapacağı şeylerin en doğru yol haritasıydı, ancak BBC, izleyicilerini İsrail’in niyetleri konusunda tamamen yanılttı, bu açıklamaları sanki paralel bir evrende yapılmış gibi ele aldı ve bunun yerine Batı izleyicileri için tasarlanmış İsrailli yetkililerin aldatıcı açıklamalarına odaklandı.

BBC, İsrail devletinin yalan beyan ve iddialarını defalarca haberlerine konu yaptı ve İsrail’in defalarca yalan söylediğine ve güneşin altında işlenebilecek her türlü savaş suçu ve insanlığa karşı suçu işlediğine dair ezici kanıtlara rağmen, bunları güvenilirmiş gibi ele aldı.

Filistinlilerin sesleri çok daha az yer buldu ve sanki sanık sandalyesindeymiş gibi yargılandı, oysa İsrail yanlısı sesler böyle bir muameleye maruz kalmadı. Zulümler ve savaş suçları görmezden gelindi ve örtbas edildi. Savaş suçlarını ortaya çıkaran araştırmalar görmezden gelindi veya çok az yer verildi.

Filistinlilerin hayatları, İsraillilerin hayatlarından sonsuz derecede daha az değerliymiş gibi muamele gördü, “katliam” gibi duygusal terimler Filistinli kurbanlar yerine İsrailli kurbanlar için kullanıldı ve insanileştirici kelimeler Filistinli kurbanlara göre İsrailli kurbanlar için orantılı olarak çok daha fazla kullanıldı.

“Hamas sağlık bakanlığını yönetiyor” gibi cümleler, Gazze’deki ölü sayısına olan güveni sarsmak için standart olarak kullanılırken, Uluslararası Ceza Mahkemesinin Benyamin Netanyahu ve eski savunma bakanı hakkında tutuklama emri çıkardığı gibi temel gerçekler göz ardı edildi.

İsrail’in soykırım yaptığı konusunda, İsrailli soykırım akademisyenleri de dahil olmak üzere soykırım akademisyenleri arasında bir konsensüs olduğu gerçeği, bu akademisyenlerin silinmesiyle birlikte bastırıldı.

Daha da devam edebiliriz.

Bu, çağımızın Batı gazeteciliğinin en büyük skandalıdır. Bu BBC gazetecileri seslerini yükselttiler. Diğer gazeteciler de aynısını yapmalıdır.

Çeviren: Sarya Tunç

(Dış Haberler)
15 Temmuz 2025 15:28

Çin ekonomisi, ABD ile ticaret savaşlarına rağmen yüzde 5,2 büyüdü

Çin ekonomisi, ABD ile ticaret savaşlarına rağmen yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 5,2 büyüdü.

Çin ekonomisi, ABD ile ticaret savaşlarına rağmen yüzde 5,2 büyüdü

Görsel: Midjourney/Fırat Turgut/Evrensel

İçerik yükleniyor...

(Ekonomi Servisi)
15 Temmuz 2025 13:03

Bölge barolarından ortak açıklama: İşkence hiçbir koşulda kabul edilemez

İstanbul’da İstanbul’da aynı aileden 10 kişinin işkence edilerek gözaltına alındığı iddiasıyla açıklama yapan 16 baro tarafından yapılan açıklamada, “İşkence hiçbir koşulda kabul edilemez” denildi.

Bölge barolarından ortak açıklama: İşkence hiçbir koşulda kabul edilemez

Fotoğraf: MA

15 Temmuz 2025 11:37

Ünye Devlet Hastanesi yoğun bakımında klimalar arızalandı: 20 gündür müdahale edilmiyor

Ordu’nun Ünye ilçesinde bulunan Devlet Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde klimaların 20 gündür çalışmadığı ortaya çıktı. Durum, hem hastaları hem de sağlık çalışanlarını kritik risklerle karşı karşı

Ünye Devlet Hastanesi yoğun bakımında klimalar arızalandı: 20 gündür müdahale edilmiyor

Fotoğraf: Google Street View

İçerik yükleniyor...

(Karar)
15 Temmuz 2025 15:12

MHP'li Başkanvekilinden İBB Başkan Vekili Nuri Aslan'a 'tutuklama' iması

MHP'li Başkan Vekili Orhun Ayhan'dan İBB Meclisinde İBB Başkan Vekili Nuri Aslan'a 'tutuklama' imasında bulundu. Aslan, 'Getirin kelepçeyi, bir ben kalmıştım zaten!' diyerek tepki gösterdi.

İçerik yükleniyor...

(ANKA)
15 Temmuz 2025 13:08

HBO’nun Harry Potter dizisi çekimlere başladı: İlk kare yayımlandı

Warner Bros. stüdyolarında çekimleri başlayan yeni Harry Potter dizisinin başrolü Dominic McLaughlin’in Harry kostümüyle yer aldığı ilk kare yayımlandı. Dizi 2027’de izleyiciyle buluşacak.

HBO’nun Harry Potter dizisi çekimlere başladı: İlk kare yayımlandı

Aidan Monaghan/HBO

İçerik yükleniyor...

(Kültür Servisi)

Evrensel'i Takip Et