TPI işçisi sadece kendileri için değil tüm işçi sınıfı için direniyor
TPİ'da fabrika yönetimi işçilerin yüzde 100 zam teklifi karşısında zarar ederim bahanesini sürdürüyor. Grevdeki işçiler, 'Kârdan zararların sebebi biz değiliz ' diyerek mücadeleye devam ediyor.

Fotoğraf: Evrensel
Kemal Keskin
[email protected]
18 Haziran Çarşamba günü saat 14:00’te TPI yönetimi ve Petrol-İş Genel Merkezi, şube yönetimi ve temsilcilerle Menemen T2 Fabrikasında işveren ile görüştü. Yapılan görüşmede TPI yönetimi yüzde 30 olan teklifini yüzde 50 olarak yükseltti. Sendikanın ve işçilerin kabul edeceği bir durum olmadığı için görüşmeden bir sonuç çıkmadı.
Fakat bir sonraki görüşme de uzak görünmüyor. Anlaşılan başta TPI Composites’ten sorumlu Gökhan Serdar olmak üzere TPI yönetimi her kapitalistin yaptığı gibi “Zarardayız, sipariş yok, Çin pazarda siparişleri alıyor ya da alacak, istediklerinizi kabul edersek işe başladığınızda ücretlerinizi ödeyemez duruma geleceğiz, kapatmak ya da işçi çıkarmak zorunda kalacağız” gibi yöntemlerle kârdan zarar etmek istemediğini dile getirmiş görünüyor. Kapitalistlerin bilindik yöntemi anlayacağınız.
Kapatmak niye olur ki? Zarar edersin, zarar edilen bir işi kim sürdürmek ister, kapatır gidersin. Öyle ki bu davulla zurnayla duyurularak niye yapılsın. Oysa kapatmaya karar verecek olsalar işçiye bile sormadan bir gecede pılıyı pırtıyı toplayıp arkalarına bakmadan gitmezler mi? Varsayalım ki kapatacaklar; işçiler “haklarımızdan vazgeçtik, açlığa yoksulluğa boyun eğeceğiz yeter ki gitmeyin her şey o güzel hatırınız için” desinler isteniyor. Bu da olmayacağına göre bu fasıl burada kapansın.
‘22 bin 500 TL’nin üzerine yüzde 100 zam olsa 45 bin TL eder’
İşçiler, “22 bin 500 TL’nin üzerine eklenecek zam en az yüzde 100 olsa bile 45 bin TL eder. Bu para ülke koşulları düşünüldüğünde hangi ihtiyacı karşılar? Kaldı ki 1 aydan fazladır cebimizden yiyoruz. Borcu olan arkadaşlar kredi çekerek bankaya borçlandı. Ev sahipleri ödenemeyen kiraların parasını istiyor. Evin temel ihtiyaçları karşılanmaz oldu. Çoluk çocuk perişan. Bütün bunlar yaşanırken bugüne kadar nasıl idare etmek zorunda kaldıysak bundan sonrası için de dayanırız” diyor.
Ocak ayında başlayan sözleşme aylardır sürdüğü için alınacak sözleşme farklarının da borçlara gideceği söyleniyor; “Çalışılmayan günlerin de taleplerden biri olmasını istiyoruz” deniyor.
“TPI grev boyunca üretimin yapılmadığı her saat, her dakika zarar etmiyor mu? Ne kadar dayanacaklar? TPI ne kadar zarar etmeye devam edecek yaşayıp görelim. Gökhan Serdar bu zararla TPI’da ne kadar kalır şapkayı önüne koyup bir güzel düşünsün. Bizim bu saatten sonra kaybedecek neyimiz olabilir? Gökhan Serdar ve TPI yönetimi kendi derdine yansın” diyor işçiler.
“Hakkımız olanı istiyoruz”
İşçiler, “Bizi yoksullukla sınayan, geçinemez hale getiren kendileri değil mi? İş buraya geldi ise onlar düşünsün. Hakkımız olanı istiyoruz, kârlarına ortak olmuyoruz. Ter döküyor ve alın terimizin karşılığını istiyoruz. Bundan doğal daha ne olabilir” diye ekliyor.
“Tüm bunlardan yola çıkarak öldük bittik demek yerine çözüm üretilsin. Hem ortada bir yanlış, hata varsa burada işçi sorumlu tutulamaz. İşçiler hep üretti, kimyasal ortamda çalıştığını bile bile TPI’ya kazandırdı. Ciğerlerimiz soldu. İşten ayrılan birçok işçi sağlık sorunları yaşıyor” diyen işçiler, sırf bu kötü çalışma koşullarından dolayı işi bırakıp gidenlerin olduğunu söylüyor.
Bir fatura çıkarılacak ve ödetilecek olursa bu işçilere değil TPI yönetimi ve yöneticilerine çıkarılmalı. Gökhan Serdar ve ekibi süreci iyi yönetemedi ya da krize dönüştürdü ise ihaleyi işçilere kesemeyecekleri gibi bu sorumluluktan da kaçamazlar.
‘İşçiler taleplerinin karşılanmasını istiyor’
Sonuç olarak üretim TPI yönetimi için bir zorunluluk. Gelinen noktada artık bunu erteleyemez durumdalar. Yolun sonu göründü. İşçiler de üretmek, çalışmak istiyor ama onların da taleplerinin karşılanması gibi bir zorunlulukları var. Bu kadar kısa ve öz.
Grevin başladığı ilk günden bugüne işçilerle birlikte bazen grev nöbetlerinde sabahladık. Bazen şakalarını, neşelerini, bazen üzüntülerini paylaştık. Dün grev görüşmesinde halaylarına, coşkularına ve de kararlı duruşlarına şahit olduk. Kimi zaman 6 Temmuz 2022 direnişini gündem ettik. “TPI işçisi kazanırsa işçi sınıfı kazanacak” dedik. TPI işçisi bu sorumlulukla hareket etti. 6 Temmuz 2022’de kazandıkları gibi bugün de kazanma inancını ve kararlılığını bir kez daha gösteriyorlar. “Direnişin simgesi TPI işçisi” sadece slogan olmanın ötesinde TPI işçisi bu sorumlulukla hareket ediyor. Biliyorlar ki sadece kendileri için değil tüm işçi sınıfının gözü kulağı burada ve onlar için de kazanmak istiyorlar. Hem kendilerine yeni bir yol açarken hem de işçi sınıfına yol açma mücadelesi veriyorlar. Biz TPI işçisinin tarihi görevi yerine getireceğine inanıyoruz.
Evrensel'i Takip Et