22 Haziran 2025 04:20

Sermaye savaşa hazırlanırken emekçiye ‘sıfır zam’ dayatması

Avrupa'nın Gündemi'nde bu hafta Fransa'da emekçilere "sıfır zam" dayatması, Almanya'da İran'a saldırlar üzerine tartışmalar ve İngiltere'de kürtaj hakkına dair yasa taslağının reddedilmesi var.

Sermaye savaşa hazırlanırken emekçiye ‘sıfır zam’ dayatması

Görsel: Pixabay

Fransa’da İktidar bloku, 2026 bütçesi için sosyal harcamaların ve kamu giderlerinin dondurulmasını öngören “sıfır zam yılı” önerisini masaya koydu. Bütçenin en önemli kısmı ise silahlanmaya ayrılıyor. Zenginlerden ve büyük sermayeden vergi alınmasına yönelik her türlü öneri ise yine sağ grup ve Marconcular tarafından reddediliyor.

Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in deyimiyle “Batı’nın kirli işlerini üstlenen” İsrail, İran’a saldırısını sürdürüyor. Başta ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya olmak üzere G7 ülkeleri İran rejimini çökertmek, Ortadoğu’ya kendi çıkarlarına göre çeki düzen vermek için İsrail’e kayıtsız destek sundular. Ortadoğu konusunda Uzman Gazeteci Karin Leukefeld, NachDenkSeiten haber sitesinde gelişmeleri değerlendirdi.

Bu hafta İngiltere’de kürtajı bir insan hakkı olarak değerlendiren ve kadın sağlığını temel alan bir yasa tasarısı reddedildi. Tasarıyı sunan İşçi Partisi Milletvekili Stella Creasy durumu değerlendirdi: “Salı günü parlamentoda yapılan oylama kaçırılmış bir fırsattı  ve ilerici kesimin önemli tartışmaları sağın şekillendirmesine izin verdiğinin kanıtıydı.”

Fransa’nın vergi politikası: Sıfır zam yılı önerisi zenginleri vergiden muaf tutmak için

Gaël De Santis
Humanite

Sosyal KDV’den sonra iktidarın yeni “sosyal saldırı “ fikri gündemde: 2026 yılı boyunca bakanlıklara ve sosyal yardımlara ayrılan ödeneklerin dondurulması. Elbette zenginlere verilen hediyelere dokunulmadan. İşin aslı ne, birlikte bakalım.

Bir yıl zam olmayacak . Bütçe açığını azaltmak ve hükümetin düşmesini engellemek amacıyla, iktidar cephesinden bazı milletvekilleri ve senatörler sıra dışı bir önlem öneriyor: “Sıfır zam yılı “ adı altında bütçe dondurma uygulaması. Senato Maliye Komisyonu Başkan Yardımcısı Michel Canévet’in açıklamasına göre, “2026 yılı boyunca devlet ve sosyal güvenlik tarafından yapılan ödemelerin (enflasyona göre) artırılmaması, devletin harcamalarının geçen yılki seviyede tutulması ve memurların maaş katsayısının dondurulması” hedefleniyor. Bu öneri, Senatodaki merkez sağ grubun yanı sıra birçok Macron yanlısı milletvekili tarafından da destekleniyor.

Le Monde gazetesine göre, 2026 yılı için öngörülen yüzde 1.4’lük enflasyon oranı dikkate alındığında, bu uygulama sayesinde 26 milyar avro “tasarruf” edilebileceği belirtiliyor. Canévet ise şunları söylüyor: “Kimse kaybetmiyor, çünkü RSA (dayanışma geliri) , engelli yardımı veya kira yardımı gibi sosyal ödeneklerde kesinti yok. Ama artış da yok.”

Ancak kiralar ve temel ihtiyaç fiyatları yükselmeye devam edecek. Canévet, bunu da şöyle savunuyor: “Yalnızca yardım alanlar etkilenmeyecek, yüksek gelir grupları da vergi dilimleri güncellenmezse daha fazla katkı verecek.” Ama bunun adil olup olmadığını kamuoyuna bırakıyorlar.

Savunma ve adalet hariç, her şey dondurulacak

Sağın gözünde, tüm bakanlıkların ve sosyal yardımların aynı kefeye konarak dondurulması politik açıdan avantajlı: Böylece hangi alandan kesinti yapılacağına dair kamuoyuna hesap verme derdi kalmıyor. Yeşiller Partili Senatör Ghislaine Senée bunu şöyle özetliyor: “Kimseyi kızdırmamak için karar almamayı tercih ediyorlar. Ama bu herkese yük bindirmek demek” ve bu yük elbette en çok yoksulları ve yoksul kesimleri etkileyecek.

Üstelik bu dondurma kararı her alan için geçerli değil. Sosyal yardımlar kesilirken, ordu ve adalet gibi “devletin temel görevleri” sayılan alanların bütçeleri korunuyor. Savunma ve adalet harcamaları için zaten önceden belirlenmiş artış yasaları mevcut. Nitekim ordu bütçesi 2025’ten 2026’ya yüzde 3 oranında artırılacak.

Tüm bu tartışmaların arasında, “sıfır zam yılı “ önerisi ciddiyet kazanıyor. Kamu Hesapları Bakanı Amélie de Montchalin, 18 Haziran’daki Senato Maliye Komisyonu toplantısında, bu öneriyi teknik olarak hesaplamada yardımcı olacaklarını duyurdu: “Vergi tabanlarının yerel yönetim düzeyinde dondurulması ne anlama gelir, bakabiliriz” dedi.

Bu öneri teknik olarak bile kuşkuyla karşılanıyor. LFI (Boyun Eğmeyen Fransa) Milletvekili ve Maliye Komisyonu Başkanı Éric Coquerel’in belirttiğine göre, Bakanlıklar bütçe artışı ve personel alımı taleplerini önceden gönderdi. Sağ cephede bile bu öneri, “Ne yapılmak istendiği belli değil” gerekçesiyle eleştiriliyor.

Sayıştay Başkanı Pierre Moscovici, 8 Haziran’da katıldığı bir radyo programında, bu tür tek seferlik önlemlerin etkisiz kalacağını söyleyerek, “Kamu politikalarının yapısal biçimde reforme edilmesinden yanayım” dedi. Çünkü böyle bir uygulama, kamu hizmetlerine zarar verecek.

PCF (Fransa Komünist Partisi) Milletvekili Nicolas Sansu ise kaygılı: “Eğitim harcamaları artmadan nasıl olacak? Kamu borcunun faizi ne olacak? Sağlık sigortası harcamaları nasıl dondurulacak?​” diyor. Çünkü ilaç fiyatları artıyor, nüfus yaşlanıyor. Bu yüzden Nicolas Sansu, öneriyi şu şekilde değerlendiriyor: “Bu, kamu maliyesi krizini çözemeyen bir iktidarın günü kurtarma girişimidir.”

Macroncular ve aşırı sağ el ele

Bu “sıfır zam yılı “ tartışması, Macron iktidarının vergi sistemine dokunmak istememesinin bir yansıması. Sansu, “Servetleri vergiye tabi tutmak gerekir” diyor. 2025 bütçe görüşmelerinde de benzer bir tablo yaşanmıştı: Sol partiler 50 milyar avrodan fazla ek gelir getirecek değişiklikler önermişti. Ancak Macroncular bu önerilere karşı çıkmak için aşırı sağla birlikte oy kullandı.

Örneğin, 12 Haziran’da Senatodaki sağ çoğunluk, “Zucman Vergisi” olarak adlandırılan ve zenginlerin servetlerinin en az yüzde 2’si kadar vergi ödemesini öngören teklifi reddetti.

“Sıfır zam yılı “ önerisi, kamuoyunu 2026 bütçesinde uygulanması beklenen kemer sıkma yasasına hazırlıyor. LFI’li Coquerel, “40 milyar avroluk tasarruf hedefi nasıl tutturulacak bilmiyorlar. Bir hafta sosyal KDV, bir hafta sıfır zam/yıl önerisi geliyor” diyor.

Bu hedeften vazgeçmeye hiç niyetleri yok. Başbakan François Bayrou, temmuz ayında bu tasarrufları nasıl yapacaklarına dair planlarını açıklayacak. Amaç, 2029’a kadar bütçe açığını AB kurallarına göre yüzde 3’e indirmek.

Bu hedef doğrultusunda yeni bir müttefik daha buldular: RN’nin (Ulusal Birlik) eEkonomi Sözcüsü Jean-Philippe Tanguy, 10 Haziran’da, bütçe açığını yüzde 3’e indirmeyi hedefleyen bir plan sundu. Elbette onun planında da zenginlerden ve büyük şirketlerden tek kuruş alınmıyor...

Çeviren: Ali Rıza Yıldırım

İsrail’in ‘diriliş savaşı’ ve etkileri

Karin Leukefeld
NachDenkSeiten

Doğu Akdeniz ile Basra Körfezi arasında hiç kimse savaş istemiyor, İsrail Lideri Benyamin Netanyahu hariç. Netanyahu, İsrail ile bir “diriliş savaşı” içinde olduğuna inanıyor. 7 Ekim 2024’te İsrail güvenlik kabinesine yaptığı bir konuşmada, İsrail’in “bölgedeki güvenlik gerçekliğini” değiştirdiğini ve değiştirmeye devam edeceğini ilan etmişti.

İran’a yapılan saldırının olduğu gece, İsrail ordu komutanı “Geri dönüş olmadığını” söyledi. Şimdi İsrail’in yoluna kim çıkarsa çıksın “Ağır bir bedel ödeyecek.” İsrail’in “diriliş savaşı”ndaki yedinci cephe, İran’ı moloz ve küle çevirmeyi amaçlıyor. İran, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde yer alan uluslararası hakkı olan saldırıya savunma hakkına dayalı direniyor. Ancak İsrail ve destekçileri, saldırgan olan İsrail’in kendini savunma hakkını kabul ediyor ve İran’ın geri adım atmasını talep ediyor. İsrail, ABD’yi İran’a karşı savaşa kendi adına müdahale etmeye çağırdı. ABD bölgeye daha fazla asker ve silah gönderdi, İngiltere daha fazla savaş uçağı tedarik ediyor ve Almanya silah ve para tedarik etmeye devam ediyor. ABD Başkanı Donald Trump, çözülmesi gereken önemli meseleleri gerekçe göstererek Kanada’daki G7 zirvesinden erken ayrıldı.

Gazze’de her gün onlarca kişi İsrail tarafından öldürülüyor, kıyı şeridindeki yıkım devam ediyor ve aynı zamanda Gazze’de çok sayıda İsrail askeri ve istihbarat personeli de öldürülüyor. 7 Ekim 2023’ten bu yana öldürülen Filistinlilerin sayısı 55 bin 400’ü aştı. Batı Şeria’da, tüm Filistin toplulukları şu anda birbirlerinden izole edilmiş durumda ve İsrail, 900 kontrol noktasını ikinci bir duyuruya kadar kapattı. Cenin gibi kamplardaki yüzlerce Filistin evi İsrail tarafından yok ediliyor ve insanlar yerlerinden ediliyor. Güney Lübnan’da, İsrail birlikleri Lübnan topraklarında yedi üs kurdu ve sakinlerin köylerine geri dönmesini engelliyor. İHA saldırıları neredeyse her gün gerçekleşiyor ve resmi ateşkes başladığından beri (27 Kasım 2024) 180’den fazla kişi öldürüldü. İsrail ateşkese uymuyor. Suriye’de İsrail, Suriye’nin neredeyse tüm askeri üslerini yok etti ve güney Suriye’nin büyük bir bölümünü kontrol ediyor. Irak’ta, Haşdi Şabi milislerine ait üsler bombalanıyor. İsrail hava kuvvetleri, ABD liderliğindeki IŞİD karşıtı koalisyon ve ABD birliklerinin koruması altında, İran’a yönelik saldırıları sırasında büyük ölçüde engellenmeden ülkenin üzerinde uçuyor. Mossad, İran’a silah ve savaşçı kaçakçılığı yaptığı iddia edilen Erbil Havaalanının (Kürt özerk bölgesi) yakınında bölgesel bir merkez bulunduruyor. Arap dünyasının en yoksul bölgesi olan Yemen’de, İsrail hava kuvvetleri ve donanması, Hudeyde’deki liman tesislerini ve Sana’daki binaları bombalıyor.

Bu ülkelerin hiçbirinin güçlü ulusal orduları yok. Ekonomileri, yıllardır süren savaşlar ve krizler ile AB ve ABD yaptırımları nedeniyle harap oldu. Kendilerini koruyamasalar ve halklar siyasi değişim istese bile, tüm bu devletlerin halkı devam eden İsrail işgallerine ve savaşlarına karşı çıkıyor.

Rejim değişikliğini ve Yeni Yönetici Ahmed el Şara’yı destekleyenlerin büyük bir kısmı, yalnızca Suriye’de İran’a karşı savaşı olumlu karşılayabiliyordu. Ülkedeki kaynaklara göre, İran tarafından baskı altına alındılar. Hiç kimse İran tarafından belirli bir baskıyı tarif edemese de, açıkça İran karşıtı duygunun dini bir temeli olması daha olasıdır. Suriye’deki Sünni Müslümanların çoğunluğu, İran’daki (ve bölgedeki) Şii Müslümanları ve Aleviler gibi mezheplerini rakip ve hatta kafir olarak görüyor.

Arap Körfez ülkeleri İran ile anlaşmazlıklar yaşıyor olabilir, ancak 2023’ten bu yana önemli ölçüde yakınlaştılar. O yıl, Çin -Irak ve Umman’ın yıllarca süren hazırlık çalışmaları sayesinde- Suudi Arabistan ve İran’ı bir araya getirmeyi ve iş birliği anlaşmaları imzalamayı başardı. Her iki devletin de Çin ve Rusya ile iyi ilişkileri var; iş birliği yapmak ve bölgeyi geliştirmek istiyorlar, yok etmek değil. Dahası, İran, Birleşik Arap Emirlikleri de dahil olmak üzere bölgedeki diğer devletleri de içeren BRICS milletler topluluğunun bir üyesi. Suudi Arabistan üyelik başvurusunda bulundu.

Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri de Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleriyle ilişkilerini sürdürüyor. Bu üç ekonomik ağır siklet ile İsrail arasında açık ve örtülü bir iş birliği de var. Ancak her ülke kendi ilişkilerini belirler; İsrail ile temaslar koordine edilmez veya aralarında tartışılmaz. Bu, Filistinliler ve Gazze savaşı ile başa çıkmak için de geçerlidir. Savaşın gidişatına bağlı olarak bölgedeki ilişkiler değişecektir, ancak yönü belirsizliğini korumaktadır.

İsrail’in İran’a yönelik sebepsiz saldırısı, İsrail’in en yakın ortağı olan ABD’nin İran ile nükleer programı hakkında müzakere ettiğini iddia etmesine rağmen başladı. Şimdi birçok şey, ABD müzakerelerinin İran’ı yanlış bir güvenlik duygusuna sürüklemek ve böylece İsrail için mümkün olan en başarılı sürpriz saldırıyı kolaylaştırmak için bir bahane olduğunu gösteriyor. Doğu Akdeniz ile Basra Körfezi arasındaki bölgedeki ABD dış politikası, Beyaz Saray’dan çok Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon’daki “derin devlet”, neomuhafazakarlar tarafından yönetiliyor. İsrail hükümet başkanı onlarla mükemmel ilişkiler sürdürüyor. Donald Trump bu grubu etkisiz hale getirmeye çalışıyor, ancak açıkça başarısız oldu. Bu zayıflığı örtbas etmek için çok sayıda çelişkili açıklama yaptı.

Dışişleri Bakanı Rubio gibi, ABD’nin bilgilendirildiğini ancak saldırıların hazırlıkları veya yürütülmesinde yer almadığını vurguladı. Bu açıklama Trump’ın çeşitli açıklamaları ışığında mantıksız. İran liderliğine yönelik hedefli suikast, ABD ve muhtemelen İngiliz istihbarat bilgilerinin -muhtemelen İngiliz istihbarat teşkilatı MI6 aracılığıyla- İsrail ve onun dış istihbarat teşkilatı Mossad ile paylaşıldığını gösteriyor. Tüm bunlar Arap Körfez ülkelerinin düşünmesi için bir duraklama sağlamalı, özellikle de Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan kendi ulusal nükleer programlarını geliştiriyorken. Şu anda kendilerine ne olabileceğini görebiliyorlar.

Son olarak, Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Afganistan, Pakistan ve Avrasya’daki İran’ın diğer komşuları, en azından Rusya hakkında görüşmeler yapılmalı. Bu başka bir yerde gerçekleşecek. Tüm bu devletler, İsrail’in istediği İran’ın istikrarsızlaşmasından etkilenecekler, ancak savaşa karşı çıkmaya devam edecekler mi? İsrail ve Batılı ortakları, İran ve komşu ülkelerdeki etnik ve dini gruplara sızmak, kendilerini silahlandırmak ve İran ulus devletine karşı ayaklanmak için şimdiden çok çalışıyorlar.

Çeviren: Semra Çelik

Solun çekingenliği nedeniyle kürtaj Birleşik Krallık’ta hâlâ suç sayılıyor

Stella Creasy
The Guardian

Dünya çapında karşıtlar güçlerini birleştiriyor. Kürtaj karşıtı, transseksüel karşıtı, göçmen karşıtı, insan hakları karşıtı ya da sadece kendilerine benzemeyen herkese karşı olanlar iş birliği yapıyor; birbirlerini güçlendiriyor ve siyasi ve kültürel başarılarını paylaşıyorlar. Onların retoriği artık tartışmalarımızı ve giderek artan bir şekilde oy sandıklarımızı domine ediyor. Buna karşılık, bazıları ihtiyatlı olmayı, hatta teslim olmayı savunuyor, sanki sessizce konuşursak veya sosyal adalet konusundaki hedeflerimizi sulandırırsak halkın aşırı uçlara sürüklenmesini engelleyebilirmişiz gibi. Bunun sonuçlarına tanık olduğumuzda, başka bir geleceğin mümkün olduğunu göstermek için bizi harekete geçiren değerleri savunmanın zamanı geldi.

Salı günü, parlamento İngiltere ve Galler’de kürtajı Kuzey İrlanda’daki gibi modern ve düzenlenmiş bir temele oturtma fırsatı buldu: Bir insan hakkı olarak kürtaj. Bunun yerine, bu hizmetin sağlayıcıları ve destekçileri bu konudaki oylamayı açıkça engelledi ve milletvekillerine başka bir değişiklik önerisini desteklemelerini, bunun yerine “Sınırı aşan” kadınlar için kovuşturma muafiyeti elde etmelerini söyledi. Buna karşılık, benim önerdiğim değişiklik daha da ileri giderek, “Kadınların güvenli ve yasal kürtaja erişebilmelerini sağlamakla ilgilenen herkese koruma” sunacaktı.

Sadece sağlık çalışanları da dahil olmak üzere herkesin eski yasalar uyarınca yıkıcı kovuşturma ve soruşturmalara maruz kalmasını durdurmak için değil, aynı zamanda her yıl kürtaj yaptıran 250 bin kişinin kürtaja erişimini korumak için de kritik bir fırsat kaçırıldı. Sonuç olarak, kürtajı suç sayan yasalar hâlâ yürürlükte ve iktidara gelenler kürtaja erişimi engellemek isteyenler tarafından istismar edilmeye hazır.

Donald Trump’ın oyun kitabının siyasetimizi giderek daha fazla domine etmesiyle, ne için ve ne zaman mücadele edileceğine dair bu tür kararlar önümüzdeki aylarda ve yıllarda daha da zorlaşacak ve daha da önemli hale gelecektir...

Kadınların bedenlerini kültür savaşlarının savaş alanı olarak kullanan ağlar sadece ABD’de değil. Avrupa’nın dört bir yanında, kürtaja erişimi kısıtlayan ve yasaklayan düzenlemeler, aşırı sağcı siyasi gruplar tarafından gündeme getiriliyor ve iktidara geldiklerinde kabul ediliyor. Polonya’da kürtaj 2020’den beri fiilen yasaklanmıştır. İtalya’da Giorgia Meloni yönetiminde kürtaj karşıtı aktivistler artık kürtaj kliniklerine kadar girmeye teşvik edilmektedir. Viktor Orbán yönetiminde Macaristan’da kürtaj yaptırmak isteyen kadınlar artık tedaviden önce fetüsün kalp atışlarını tekrar tekrar dinlemek zorunda. Göç, cinsiyet ve etnik köken gibi konularda nefretin çapraz yayılması bu konuda da mevcut...

Kültür savaşları şiddetlendikçe, solun mavi köklerini değil, gerçek köklerini ortaya koyması ve en iyi haliyle nasıl özgürlük sağladığını göstermesi gerekiyor. Bu, yoksulluk, eşitsizlik ve adaletsizliğin birçok bireysel biçim alabileceğini, ancak toplu olarak yıkıcı olduğunu kabul eden bir hikaye anlatmak anlamına gelir. Her biri, her topluluktaki insanların potansiyellerini gerçekleştirmelerini engeller ve bu da onların yeteneklerinin sağlayabileceği faydalardan yararlanamayacak olan hepimizin zararına olur. Haklar -ister insan hakları, ister üreme hakları, ister ekonomik haklar olsun- bu tür bir özgürlüğün başlangıç noktasıdır. Gelecek vizyonumuz, eşitliğin başarıya ulaşma yeteneğini özgürleştirdiği bir vizyondur -ırk, cinsiyet, din veya yaşınız ya da siyasi görüşünüz ne olursa olsun.

Önümüzdeki aylarda ve yıllarda, ilerici değerlere yönelik saldırılar yoğunlaşacaktır. Bunlarla karşı karşıya kaldığımızda, kürtaj yasamızı 21. yüzyıla uygun hale getirmek için kaçırdığımız bu fırsat, hepimize politikada yarım yamalak önlemler almamızın doğru olmadığını hatırlatsın. Politikada, hayatta olduğu gibi, şans cesur olanların yanındadır ve bu güçlerin çocuklarımızdan çalmak istediği alternatif gelecek, bizim bunun için mücadele etmemizi gerektirir; en azından buna karşı çıkanların asla tatmin olmayacağını bildiğimiz için.

Önümüzdeki süreçte, ilerici sonuçlar elde etmek için pişmanlığın yerinin olmadığını biliyoruz. Ancak bu anı hatırlamak ve ondan ders çıkarmak hayati önem taşıyor.

Çeviren: Sarya Tunç

(Dış Haberler)
10 Temmuz 2025 12:20

Portekiz basınında Orkun Kökçü iddiası: Beşiktaş'la anlaşma tamam

Beşiktaş’ın yoğun uğraş verdiği Orkun Kökçü transferi ile ilgili anlaşmanın gerçekleştiği iddia edildi. Kökçü için Beşiktaş’ın 30 milyon avro ödeyeceği öne sürüldü.

Portekiz basınında Orkun Kökçü iddiası: Beşiktaş'la anlaşma tamam

Fotoğraf: AA

İçerik yükleniyor...

(A Bola)
10 Temmuz 2025 18:17

Yargıtay TTB Merkez Konseyi’nin görevden alınması kararını bozdu

Yargıtay, TTB Merkez Konsey’in görevden alınması kararıını usul yönünden bozdu. Karara dair açıklama yayınlayan TTB dava düşmeli açıklaması yaptı.

Yargıtay TTB Merkez Konseyi’nin görevden alınması kararını bozdu

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

10 Temmuz 2025 18:58

Danıştay mahalleliyi haklı buldu: Harmandalı çöp tesisi kapatılacak

İzmir’in Çiğli ilçesindeki Harmandalı çöp depolama tesisinin kapatılması için açılan davada Danıştay, mahalleliyi haklı buldu.

Danıştay mahalleliyi haklı buldu: Harmandalı çöp tesisi kapatılacak

Fotoğraf: DHA

İçerik yükleniyor...

(AA)
10 Temmuz 2025 17:04

Aydın Çine’deki orman yangını kontrol altına alındı

Aydın'ın Çine ilçesinde ormanda çıkan yangın havadan ve karadan müdahaleyle kontrol altına alındı. Yangında 2 hektarlık alan tahrip oldu.

Aydın Çine’deki orman yangını kontrol altına alındı

Fotoğraf: DHA

İçerik yükleniyor...

(DHA)
10 Temmuz 2025 17:00

Bu hafta 6 film vizyona girecek

Sinema salonlarında bu hafta biri animasyon, biri yerli yapım olmak üzere altı yeni film vizyona giriyor. James Gunn imzalı yeni “Superman” filmi ise oyuncu kadrosu dikkat çekiyor.

Bu hafta 6 film vizyona girecek

Kolaj: Evrensel

İçerik yükleniyor...

(AA)
10 Temmuz 2025 22:38

Yeni "Dune" filminin resmi adı belli oldu

Frank Herbert’in Dune evreni, Denis Villeneuve’ün yönetmenliğinde Aralık 2026’da “Dune: Part Three” ile devam edecek.

Yeni

İçerik yükleniyor...

(Beyaz Perde)

Evrensel'i Takip Et