Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi (DOSB) Başkanı Mustafa Fidan’la yönetim kurulu üyeleri Güneydoğu Gazeteciler Cemiyetinde gazetecilerle bir buluşma gerçekleştirdi. Son 3 yıl içindeki faaliyetlerini açıklayan OSB yönetiminin gündemi "ekonomik kriz" ve sanayicilerin durumuydu.

OSB yönetimi halihazırda 3 etapta faaliyet yürüten OSB’nin 4. ve 5. etaplarına dair çalışmaların devam ettiğini aktardı. Sanayinin böylesi büyüdüğü, firma sayısının arttığı Diyarbakır’da OSB’nin cazibesi görünüşe göre bir hayli yüksek. 2022 yılında 243 olan aktif firma sayısı bugün 370. Geçmişte OSB’de 7 bin 500 kişi istihdam edilirken bu sayı bugün 23 bin. 5. etap bittiğinde ön görülense 45 bin kişinin OSB’de istihdam edilmesi. Yani bölgedeki üretim kapasitesi ve ekonomik hareketlilik ciddi anlamda artmış durumda.

Okul görünümlü sömürü düzeni

OSB Başkanı bunları söylerken OSB’de bir meslek yüksek okulu istediklerini de dile getirdi. Özetle “Meslek lisesi zaten var ama bir MYO da olursa öğrenciler buradan çıkıp OSB’de işçi olur” dedi Başkan. Bu sözler birkaç gün evvel AA’nın paylaştığı bir haberi anımsattı hemen. Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı 62 mesleki ve teknik Anadolu lisesinden döner sermayeye sahip 16’sında atölyelerde yapılan üretimlerden son dört ayda 68 milyon lira gelir elde edilmiş. Döner sermayeler 2022, 2023 ve 2024 yıllarında ise toplam 459 milyon 382 bin 349 lira ciro yapmış. Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Şirine Eronat “Bu çok güzel bir rakam. Bu rakamı daha ileriye taşıyacağız” sözleriyle çocuk emeği sömürüsünün artarak süreceği mesajını verirken, patronların “istihdam, iş olanağı” gibi süslü sözler arkasına sakladığı iştah kabartıcı sömürü düzenini devam ettirme istediği bir kez daha kendini gösteriyordu.

Düşük ücretin üstünü örtme yöntemi: İş var, çalışmak istemiyorlar

OSB Başkanı Fidan, banka kredilerinde yüksek faizlerin devam ettiğinden, firmaların finansman bulamadığından yakınırken, “Sanayiciye yüzde 60 yüzde 70’e varan faiz oranları var. Biz enflasyonla, faizle mücadele ediyoruz. Durumu iyi olan firmalarımız var, sıkıntı çekenlerimiz var. Konkordato ilan etmek üzere olan firmalar var. Devletin bu işe bir an önce el atması, sanayiciye de büyük bir faiz desteği vermesi lazım” dedi. Fidan bunları söylerken, MÜSİAD ve hükümetin “bölgesel asgari ücret” konusuna dair sözlerini hatırlattığımızdaysa “Buradaki hiç kimse işçiye asgari ücretin altında ücret vermiyor. Ben de vermiyorum. Bir işçi 24-25 bin lira ile işe başlıyor. Ama biz çalışacak insan bulamıyoruz. Elinizde 100 tane 200 tane kişi varsa gönderin hemen çalışmaya başlasınlar. ‘Çaycı, şoför, masa başı çalışacak işçi’ ilanı vereyim sayısız başvuru olur ama kimse fabrikada çalışmak istemiyor” sözlerini sarf etti. İktidarın yoksulluğu ve işsizliği yönetmek için kullandığı bu argüman patronlar için de kullanışlı bir hale gelirken, OSB’deki 2 bini aşkın işçinin çalıştığı İSKUR firmasınsa asgari ücretle çalışan işçilerden birinin şubat ayında söylediği şu sözleri hatırlatma ihtiyacı duyuyoruz: “Bırakın çözümü, süreci, insanlar geçinemiyor. 22 bin liraya kim nasıl geçinsin. Tencere kaynamıyor. Asıl bunları yazmanız gerek. Enflasyon rakamlarını açıklıyorlar hep yalan.”

“İşçinin hakkını vermeyen muvaffak olmaz”

Fiili olarak bölgesel asgari ücretin uygulandığı bölge illerinde kimi iş yerlerinde işçilerin asgari ücretin yarısına çalıştırıldığını ifade ettiğimizde ise Fidan, OSB’de hiçbir firmanın böyle bir şey yapmadığını vurguladı ve “Böyle bir şeyi ne gördük ne de duyduk. Merdivenaltı bir yer yapmışsa bunu OSB’ye mal etmek yanlış olur. Söylenti var, ispatı yok. Diğer yandan kim işçinin hakkını yerse muvaffak olmaz, burnundan gelir. Allah onları bırakmaz, Allah belasını verir” dedi. Verilen teşvik paketlerinin patrona çok da olanak sağlamadığını dile getiren Fidan, “Gönül ister ki işçiye 50 bin lira verelim ama mümkün değil” diye konuştu. 

“Barış sağlanması siyasi ve ekonomik açıdan güçlenmeyi sağlayacak”

İsrail’in İran saldırıları ve çözüm süreci de buluşmanın bir gündemiydi. Fidan, İran’da devam edecek bir savaşın kendilerine de büyük sıkıntı yaratacağını, bu ekonomik krizde Türkiye’nin ve Türkiye sermayesinin bunu kaldıramayacağını ifade etti. İç barış ve çözüm sürecinin Diyarbakır OSB sanayicilerini mutlu ettiğini vurgulayan Fidan, “Bizlere büyük umut vermektedir. Ülkemizin 50 yıldır yaşadığı çatışmalı sürecin doğrudan ve dolaylı maliyeti 2 trilyon doları aşmıştır. Eğer bu kaynaklar daha yapıcı şekilde kullanılsaydı, Türkiye bugün dünyanın ilk 10 büyük ekonomisinden biri olurdu. Barışın sağlanmasıyla Diyarbakır ve bölgenin siyasi ve ekonomik açıdan güçlenmesi, dış güçlere karşı daha dirençli hale gelmesi mümkün olacaktır” dedi.

Maple Çikolata Yönetim Kurulu Başkanı ve Diyarbakır OSB Yönetim Kurulu Üyesi Yüksel Kaya’nın bu konudaki sözleri ise fazlasıyla dikkat çekiciydi: “İsrail-İran çatışması Irak’a yaptığımız yatırımları etkileyecektir. Savaşlar kötüdür ama keşke (Suriye) savaş bitmeseydi. Şara hükümeti gelir gelmez, vergiyi artırdı, bu da bizim ihracatımızı etkiledi.”

Yaşanan ekonomik dalgalanmaların sorumlusu olmadıkları halde faturanın kesildiği işçi, emekçiler, molalarının kaldırıldığı, nefes bile alamadıkları kölelik koşullarında asgari ücretle, sendikanın “s”sinden habersiz çalıştırılırken, patronlar da daha fazla kâr için ağlamaya devam ediyor…

SATRANÇ

İster bilgisayara isterse rakiplere karşı oyna...

Reklam