‘Hedefleri çocukları daha erken sanayiye sürmek’
Zorunlu eğitimin kısaltılması, merkezi sınavlarda değişiklik tartışmalarını değerlendiren Eğitim Sen yöneticisi İzzet İldeş “Eğitimde çocukların değil sermayenin ihtiyaçları gözetiliyor” dedi.

Fotoğraf: Vural Nasuhbeyoğlu/Evrensel
Eylem Nazlıer
[email protected]
Eylem Nazlıer
AKP iktidarının eğitim alanındaki her düzenlemesinin altından piyasacı ve gerici bir yaklaşım çıkıyor. Eğitim alanındaki değişiklikler önce vakıf adı altındaki bazı kuruluşlar tarafından dile getirilerek tartışılması sağlanıyor. Son dönemde gerici vakıflar, dernekler hedeflerine sınavları, zorunlu ve karma eğitimi koymuş durumda. Tepki çeken bu tartışmalara Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de ‘Tartışma iyidir, biz de takip ediyoruz’ gibi yuvarlak cevaplar vererek aslında yaşananlardan memnun olduğunu belli ediyor. Hedefte ise zorunlu eğitimin kısaltılması ve mesleki eğitime yönlendirmenin erken yaşa çekilmesi var.
‘Sınıfsal bir müdahale var’
Eğitim Sen Genel Örgütlenme Sekreteri İzzet İldeş | Fotoğraf: Kişisel Arşiv
Gündeme getirilen değişiklikleri ve neyin amaçlandığını Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Örgütlenme Sekreteri İzzet İldeş ile konuştuk. İldeş, eğitim alanına yönelik doğrudan sınıfsal ve ideolojik bir müdahaleyle karşı karşıya olduğumuza dikkat çekerek “Amaçları çocukları eğitime, okula kazanmak değil. Çocukları erken yaşta sanayiye, işe sürmek istiyorlar” dedi. Zorunlu eğitimin son dört yılı için ‘3+1, 2+2 veya 16 yaşından sonra zorunlu olmasın’ tartışmasının yapıldığını hatırlatan İldeş, tüm hazırlıkların nedenin sermayeye yaratılacak ucuz işgücü sayısının artırılması olduğunu söyledi. Liselerde eğitim süresinin düşürülerek çocukların daha erken yaşta okuldan koparılmasının amaçlandığına işaret eden İldeş, “Amaç çocukların üstün yararı değil, sermayenin ihtiyaçlarıdır. Bu hamleyle hem çocuk işçiliğinin yaygınlaştırılması hem de dini ve ideolojik kuşatmanın derinleştirilmesi isteniyor. Zorunlu eğitimde yıl sayısını azaltmak çocukların geleceğini karartmaktır” dedi.
‘Eğitim piyasaya entegre ediliyor’
Hazırlanan raporlarla doğrudan laik eğitimin hedef alındığını, okul türleri arasında ayrımcılığın önünün açıldığını ve tüm eğitim sisteminin buna göre yeniden dizayn edilmek istendiğini dile getiren İldeş “Liseler artık ideolojik rıza üretim merkezlerine ve giderek meslek odaklı, piyasaya entegre bir yapıya dönüştürülmek isteniyor. Ortaokul düzeyinde başlatılan mesleki eğitim merkezi (MESEM) bu uygulamalarının ana halkasıdır. Örgün eğitimin yerini sermayeye ucuz iş gücü yetiştiren pratikçi atölye programları alıyor” ifadelerini kullanarak çocukların ilkokuldan itibaren bir mesleğe yönlendirilmeye çalışılması açıkça çocuk emeğinin hedeflendiğini söyledi.
‘Sınavlar torpile açık olsun isteniyor’
Merkezi sınavlara ilişkin ‘açık uçlu soru, referans ve sertifika’ gibi değerlendirme yöntemlerinin konuşulmasının bile kabul edilemeyeceğinin altını çizen İldeş “Böylelikle nesnel ölçme ve değerlendirme ortadan kaldırılmak isteniyor. Referans mektuplarıyla, sertifikalarla, kayırmacılığa açık ve torpili meşrulaştıran bir yapı kurulmak isteniyor. Bu yalnızca sınav sistemini değil, tüm eğitim yapısını şirketlerin, vakıfların ve dini cemaatlerin denetimine açmak anlamına gelir” dedi.
‘Kız çocukları eğitim dışına düşer’
Zorunlu eğitim süresinin kısıtlanmasıyla en fazla yoksullar, kızlar ve mülteci çocukların eğitimin dışına itileceğine vurgu yapan İldeş, “Kız çocuklarının okuldan erken koparılması, eğitim hakkının gasbının yanı sıra erken yaşta evliliklerin ve istismarın önünü açacaktır” uyarısını yaparak toplumun tüm kesimlerinin eğitimin piyasaya ve gerici ideolojiye teslim edilmesine karşı laik, bilimsel ve kamusal eğitim için mücadele etmesi gerektiğini söyledi.
Evrensel'i Takip Et