İzmir'de direniş ve grevdeki işçiler, belediye işçilerinin yanında
İzmir’de direnişte/grevde olan işçiler, saldırıların sadece belediye işçilerine yönelik olmadığını belirterek "Bu baskıları ancak birleşik ve ortak mücadeleyle aşabiliriz" dedi.

Fotoğraf: Emirhan Durmaz/Evrensel
İLGİLİ BAŞLIKLAR

İzBB Başkanı Cemil Tugay, bin 30 işçinin işten çıkarılacağını açıkladı

Cemil Tugay'ın işten çıkardığı İzBB işçisi: Bir ilacın kutusu 16 bin lira, nasıl ödeyeceğim?
Emirhan Durmaz
İzmir – İzmir Büyükşehir Belediyesinde (İzBB) 23 bin işçinin toplu sözleşme talepleri için greve çıkmasının ardından işçileri hedef gösteren İzBB Başkanı Cemil Tugay, belediye iştirakleri İzdoğa, İzulaş ve İzbeton’da 1030 işçinin işten çıkarılacağını ilan etti. İzmir’de sendika ya da toplu sözleşme hakları için direnişte/grevde olan işçiler, bu saldırının sadece belediye işçilerine yönelik olmadığını söylüyor. İşçiler, “Bu baskıları yalnızca birleşik ve ortak mücadele ile aşabiliriz” diyor.
Petrol-İş Aliağa Şubesinin örgütlü olduğu Temel Conta İş Yeri Temsilcisi Sinem Kaya, “İşçilerin anayasal hakları olan sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi için ne kadar zorlu mücadeleler vermek gerektiğini yaşayarak öğrendik” diyor.
Temel Conta’da 192 gündür grevde olduklarını, anayasal hakları olan sendika haklarını da istediklerini belirten Kaya, “Biz sadece kendimiz için değil, sendikalaşma talebiyle direnen yahut patronların zulmüne boyun eğmek zorunda bırakılan emekçi kardeşlerimiz için direniyoruz. Bugün ister Temel Conta patronu olsun ister İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı olsun; sadece kendi çalışanını değil bütün işçi sınıfını cezalandırıyorlar. Daha doğrusu hak arayan, daha iyi ücret, daha iyi bir yaşam için mücadele eden işçiler susturulmaya çalışılıyor” dedi.
‘Mücadeleler birleştirilmeli’
Mücadele etmeden kazanıma ulaşmanın mümkün olmadığını dile getiren Sinem Kaya, şöyle devam ediyor: “Her zaman daha iyi şartlar için mücadele etmemiz ve birleşmemiz gerekiyor. İş kolu, sendika ve konfederasyon ayrımı yapmaksızın birleşmeliyiz. Bizim direniş çadırımız herkese açık, çünkü biz hak kavgası, ekmek kavgası, gelecek kavgası veriyoruz.”
İzBB Başkanı Cemil Tugay’ın işten çıkarmalara ilişkin sendika ve işçileri suçlamasına değinen Kaya, “Hakkını arayan işçi ve sendika nasıl suçlu olabilir? Sendikalar zaten bu yüzden yok mu? Grev kırıcılığı yapmak, işçileri üzen, yıpratan söylemlerde bulunmak ve arkasından işçi kıyımları neden? Neden fatura sendikanın ve işçilerin?”
‘Yaptıklarınızın bedelini işçiye ödetemezsiniz’
Grevin sürdüğü, Petrol-İş İzmir Şubesinin örgütlü olduğu, DYO Boya İş Yeri Baştemsilcisi Gökhan Karakoç da İzmir Büyükşehir Belediyesinde 1030 işçinin işten atılmasına tepki gösteriyor: “Burada adeta şantaj var. Belediye Başkanı ‘Enflasyon farkından vazgeçin yoksa şu kadar işçiyi işten atarım’ diyor. Toplu sözleşme işçinin anayasal hakkı, bunu elinden alamazsınız. Ayrıca şimdiki Belediye Başkanı önceki başkanı suçluyor. Kamuda devamlılık esastır. Sizin yaptıklarınızın bedelini işçiye ödetemezsiniz.”
Belediyedeki grev sürecine de değinen Karakoç, “Grev işçinin anayasal hakkıdır. Belediye fırsatını bulduğunda hükümet gibi işçinin grevine saldırmaya kalkıyor. Bunu yapamazlar. Grevden rahatsız oluyorlarsa, işi o noktaya getirmemeliler. İşçinin hakkını verirsen, işçiler arasında adaletsizlik yapmazsan grev de olmaz. ‘Eşit işe eşit ücret’ bütün işçi sınıfının ortak talebi ve mücadele alanıdır. Bu talebi görmezden gelerek işçiyi-işçiye, işçiyi-halka kırdırmaya çalışarak halkçı belediyecilik olmaz” ifadelerini kullandı.
‘Patron da belediye yönetimi de aynı şeyi söylüyor’
İşçi sınıfının tüm kazanımlarının ve kayıplarının ortak olduğunu kaydeden Karakoç, “Nerede bir işçi kazanım elde ediyorsa ya da bir kayba uğruyorsa bu bütün işçi sınıfını etkiler. Kimse ‘bana ne’ diyemez. Bugün belediye işçisinin hakkı olanı elinden alırlarsa, yarın bize de yapılmayacağının garantisi yok. Ülkede olumsuz giden ne varsa hemen bedelini işçi ve emekçilerin sırtına yüklüyorlar. Belediye Başkanı diyor ki para yok. Bizim patronlar da aynısını söylüyor. Bizler artık bu yalanlara inanmıyoruz. Patronlar kârlarını üçe, beşe katlıyorlar. Kusura bakmasınlar bizim de hakkımızı verecekler. Belediyelerde de ballı ihalelerden, lükslerinden vazgeçecekler” diyor.
Karakoç birleşik mücadelenin önemine değiniyor: “Burada birkaç ay önce işçi kurultayı düzenlenmişti. DİSK’ten ve Türk-İş’ten birçok sendika katıldı. Ortak taleplerimiz etrafında, örgütlü-örgütsüz, konfederasyon farkı gözetmeden birlikte hareket etme konusunda hemfikir olundu. Bize tam da bu lazım. Şimdi bütün fabrikalarda patronlar ve hükümet anlaşmış, yüzde 30’u dayatıyorlar. Hepsi aynı dili konuşuyor. Bizde de öyle olmalı. Mesela sendikalar bir araya gelerek ‘Biz de gerçek enflasyona göre yüzde 100 zam istiyoruz’ diyecek. Bütün işçi sınıfı bu kararın arkasında birleşecek. O zaman kazanırız.”
Grevin sürdüğü TPI’dan bir işçi de “Tüm işten atmaları kınıyoruz. Emek bizi ortaklaştırıyor. Direnişimiz de ortak olmalı. Sınıf dayanışması içinde olmalıyız” diyor. Çalışanları halkla karşı karşıya getiren bir belediyecilik anlayışının kabul edilemeyeceğini kaydeden TPI işçisi, “Sendikaları suçlayan sosyal belediyecilik olmaz. Sendika bir işçi için sermayeye karşı önemli bir kalkandır, hepimizin bunun bilincinde olmamız gerekir” diyor.
‘İster özel, ister belediye olsun, patronların emek düşmanlığında farkları yok’
İşçilerin TEKSİF’e üye oldukları için işten atıldığı DIGEL Tekstil’de 152 gündür direniş sürüyor. İşçilerden Rumeysa Kişi, “Ben 152 gündür sendikalı olduğum için kapı önündeyim. Şimdi de 1030 belediye işçisini aynı şekilde kapının önüne koydular. Patron ister özel olsun ister belediye, emek düşmanlığında farkları yok. Biz sendikalı olduğumuz için işten atıldık, onlar da itiraz ettikleri için. Fabrikada da, belediyede de mücadele eden işçi kardeşlerimizle omuz omuzayız. Emekçiyi hiçe sayan herkesin karşısındayız, direnen her işçinin yanındayız” diyor.
Belediye yönetiminin işten çıkarmalarla ilgili sendikaları suçlamasının doğru olmadığını söyleyen Kişi, şöyle devam ediyor: “Bu saldırılar sadece belediye işçisine değil, bütün işçi sınıfına gözdağıdır. Ama biz korkmuyoruz, susmuyoruz. Birimize yapılan hepimize yapılmıştır. Güçlü dayanışma için birbirimize güvenmeli, sürekli iletişimde kalmalı ve ortak mücadele etmeliyiz. Sendikalarla birlikte hareket edip, direnişleri büyütmek şart.”
Evrensel'i Takip Et