13 Haziran 2025 10:41

Toplu sözleşme süreci ve şanlı grevimiz

İZENERJİ işçisi


İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir işçileri olarak gerçekleştirdiğimiz yedi günlük grevimiz, kitleselliği ve kararlılığı ile sadece İzmir’e değil ülke gündemine de damga vurdu. Mücadelemiz coşku yaratan etkisi ile İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) işçilerinin gücünü göstermiş, etkisi İzmir sınırlarını aşmıştır. Verdiğimiz mücadele, şüphe yok ki emek mücadelesinde hafızalarda yer edinecek bir mücadele olmuştur. Hafızalarda yer edinecek bir mücadele olmasının yanı sıra sonuçlar ve dersler çıkarmak, dostu düşmanı tanımak açısından da her grev de olduğu gibi biz işçiler adına öğretici bir okul olmuştur.

İşveren, işverenliğini yaptı ve ücretlerimiz başta olmak üzere haklarımıza ilişkin her türden çarpıtmaya başvurarak İzmir kamuoyunda toplu sözleşmemize (TİS) ve grevimize karşı bir cephe oluşturmaya çalıştı. Bu cepheyi oluştururken grev kırıcılığından baskı ve tehditlere kadar her yola başvurdu.

Yaşanan eksiklikler ve çıkarılacak dersler

Üzülerek söylemeliyim ki işveren ve etrafında birleşen karşı güçlerin, sendikamıza oranla daha örgütlü ve hazırlıklı olduğu görülen savaşta, sendikal cephenin ise hazırlıksız ve kararsız tavrı öne çıktı. Tek adam iktidarı ve sermaye programları eliyle bütün iş kollarından işçilere yönelik başlatılan saldırının bizim toplu sözleşme sürecimizle bağı önceden öngörülerek, sözleşme sürecinin bu yanıyla da zorlu geçeceği ve hazırlığın da buna uygun yapılması gerekirken rutine bağlı bir görüşme süreci işletildi. Oysa iş yerlerine ve iş yeri komitelerine yaslanan bir örgütlülükle işçilerin daha fazla görev ve inisiyatif almasıyla doğru bir önderlik gerçekleştirilebilirdi.

Beş ay süren görüşmeler boyunca iş yeri iş yeri yapılması gereken hazırlık toplantılarıyla grev hazırlık komitelerinin belirlenmemesi, düzenli aralıklarla iş yerlerinde ve kent merkezlerinde üç şirket olarak ortaklaşa yapılması gereken uyarı eylemlerinin gerçekleştirilmemesi, greve hazırlanmak bir yana son güne kadar beklenilmesine sebep oldu. Sendika şubelerindeki tüm bu hazırlıksızlık, plansızlık ve kararsızlıklar bu savaşta işçilerinin görkemli kitlesel eylemliliğini zayıflatan etkenlerin başında gelmiştir. Beş ay boyunca anlaşmazlığın nedenlerinin ve taleplerimizin haklılığının İzmir halkına anlatılması adına doğrudan biz işçilerin de görev alacağı bilgilendirme çalışmalarının yapılamamış olması, belediye başkanının basın yoluyla yaptığı yanıltmalara güçlü şekilde cevap verilememesine neden oldu.

Geçmişteki deneyimlerimiz ve sınıf dayanışmasıyla ilerlemeliydik

Bir diğer önemli eksiklik ise sınıf dayanışması konusunda yaşandı. Yedi günlük grevimiz boyunca grev alanına kamu emekçileri sendikaları ve birkaç siyasi parti dışında bir dayanışma ziyareti bile gerçekleştirilemedi. Oysa grevde olan dört şubeyi dışarıda tuttuğumuzda Genel-İş’in diğer altı şubesi ve örgütlü olduğu ilçe belediyelerindeki işçilerin grevimizi sahiplenmesi ve dayanışma göstermesi başta olmak üzere konfederasyon ayrımı gözetmeksizin iş kolumuz ve dışındaki tüm örgütlü işçilerin dayanışması sağlanmalıydı. Ancak o zaman grev hakkı saldırılarına ve grev kırıcılığına karşı güçlü bir sınıf dayanışması ortaya konabilirdi. İşte ancak o zaman grevimiz, tüm İzmir işçi ve emekçilerinin grevi haline gelebilirdi. Ancak o zaman kamuoyunda oluşan tablonun aksine “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” duygusu tüm İzmir’de ve ülkede hakim olabilirdi.  

Burada yürünecek yol ve atılacak adımlar sendikamızın ve şubelerimizin mücadele tarihinde yer almaktadır. KHK’li arkadaşlarımıza yönelik yapılan yetki itirazı saldırısına karşı 2019 yılında genel başkanımızın küçük bir 15-16 Haziran gerçekleştirdiniz diyerek övgüyle bahsettiği İZENERJİ işçilerinin mücadelesine destek amacıyla ESHOT’un kontak kapattığı, iş makineleri ile çöp arabalarının yollara dizildiği, ilçe belediye işçilerinin yolları kapattığı tarihi günde işverene nasıl geri adım attırdığımız bilinmektedir. Grev dönemimizde böylesi bir dayanışma sergilenebilseydi grevimizden büyük kazanımlarla çıkılması mutlaktı. Daha da önemlisi böylesi tarihi bir mücadele elden ele dilden dile yayılarak ülke genelinde işçi sınıfı mücadelesine büyük bir moral olacaktı. 

Bir diğer elde, toplu sözleşmemizin sonuçlarına, neleri kazandığımıza ve neleri kaybettiğimize bakacak olursak; birkaç başlık altında değerlendirebiliriz. Ancak öncelikle bu noktada bir önceki dönem toplu iş sözleşmemize dair kısa bir özet geçmek yerinde olacaktır. Hatırlanmalı ki kongremiz sonrasında şube yönetimi değiştiğinde 59 madde yeni kazanımlarla birlikte bağıtlanmış ve geriye 14 maddemiz kalmıştı. Bu 14 madde kalan oturumlarda yeni yönetim tarafından hızla kabul edildi, buna ilişkin tepki gösterildiğinde ise “Bu TİS bizim sorumluluğumuzda değil. Bir sonraki TİS maddelerinin hepsi bizim sorumluluğumuzda olacak” denildi. Bu dönem ise greve çıkıldığı gün üzerinde anlaşılamayan 18 maddemiz vardı ve bu maddelerin birçoğu maalesef hak kaybı ile sonuçlandı.

TİS talebimiz ‘eşit işe eşit ücret’ mi; diğer şirket işçilerinin ücretlerini tartışmak mı?

Bu dönem TİS taslağımız her dönem olduğu gibi biz işçilerle birlikte konuşuldu, tartışıldı ve o şekilde hazırlandı. Ancak TİS görüşmeleri başından itibaren taslağımız ve taleplerimiz üzerinden değil, İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki diğer şirketlerin TİS'leri ve ücretleri üzerinden tartışmaya açıldı. İşverenin bu taktiksel saldırısına karşı sendikamız zaman zaman basına verilen ve diğer şirket işçilerini işaret eden açıklamalarla doğru bir cevap veremedi. Aynı işler arasındaki ücret farkı vurgulanarak ortaya konan “eşit işe eşit ücret” talebi en haklı talebimizken, sendikal rekabete alet edilen tartışmalar gündemin sürekli olarak aleyhimize çevrilmesine neden oldu. Bu da ilk defa İzmir kamuoyunda belediye işçilerinin ücretlerinin tartışıldığı bir süreci beraberinde getirdi. 

Taban ücretimize gelen ilk teklif yüzde 11,54 oldu, ardından gelen yüzde 26,19’luk teklif ise sendikamız tarafından ücret tartışmaları ile kamuoyuna açıklandı. Greve birkaç gün kala ise bu teklifin ilk 6 ayı içeren üçüncü enflasyonumuz ortadan kaldırılarak verildiği açıklandı ve işveren tarafından adeta yanan aleve benzin döküldü. Ocak 2025 itibarıyla yıllık enflasyonunun yüzde 42 olduğu koşullarda yüzde 29,16’lık zam teklifi ile haklı olarak greve çıktık. Yoksulluk sınırının 82 bin lira olduğu, açlık sınırının 30 bin liraya yaklaştığı bir yerde greve çıkılması en doğrusuydu. Masada uzlaşma olmuyorsa işçiler olarak en doğal ve anayasal hakkımız üretimden gelen gücümüzdü, grevdi. İZENERJİ, İZELMAN ve Egeşehir işçileri olarak bu haklarımızı kullandık. 28 Mayıs gecesi dört şube başkanı ve şube sekreterimiz ile grev pankartını hep birlikte astık ve her zaman olduğu gibi bu grevde de bana nerede görev verilirse, üzerime düşen ne görev varsa yapmaya hazır olduğumu kendilerine ilettim.

Uzun yıllar sonra İzmir’de greve çıkıldı ama konuşulan sadece işçinin maaşı oldu, sosyal medya ve basında yaratılan olumsuz algı maalesef kırılamadı. Oysa birçok ilçe belediyesinde de grevler yaşandı ancak kamuoyunda grev karşıtı bir tutum sergilenmedi. Ancak İzBB grevi böyle olmadı. İşveren tarafının sosyal medya ve basında yaptığı açıklamalara karşı sendika yönetiminin açıklamaları grev karşıtlığını bertaraf etmeye yetmedi. 

Yola çıkarken söylenen ve rakamlarla da kamuoyuna açıklanan İZBETON, İZULAŞ ve İZDOĞA ile eşitlenmekti ancak bırakın diğer şirketlerle eşitlenmeyi, İZENERJİ işçileri olarak en çok ortak alanda birlikte çalıştığımız İZELMAN ile aramızdaki fark dahi açıldı ve böyle giderse açılmaya da devam edecek. Yüzde 30 ve enflasyon artı yüzde 2 refah payıyla biten bir sözleşme imzalandı. Greve çıkan ve mücadele eden işçiler her zaman kazanır, bu yine böyle oldu ve İzBB işçileri gücünü ve neler yapabileceğini gördü, birlikte mücadele etmeyi ve dayanışmayı deneyimledi. Ancak tarihe geçecek bu mücadeleye rağmen birçok hakkını kaybetti.

Kayıplarımız

Bugün geldiğimiz noktada toplu sözleşmemizde yer alan ve her ay net 4 bin TL tutarına denk gelen işe devam primi ve rapor teşviki, her ay bin 500 lira olarak sabitlenerek cebimizden net 2 bin 500 lira eksilmiş oldu. Dışarıdan lise ve üniversite eğitimi alan işçilerin aldığı eğitim yardımı dört yılla sınırlandırıldı. Toplu sözleşme kitapçığımız elimize ulaştığında daha net göreceğiz, ancak umuyoruz ki bilmediğimiz ve işveren eliyle geçirilen ve hak kaybına uğramamıza neden olan başka bir madde yoktur. 

Evet, grevimiz bir okuldu ve bu okulda çok şey öğrendik. En başta da sınıf dayanışmasının ne kadar önemli olduğunu öğrendik. Çünkü üzülerek kendi sınıfımızdan insanların bile yalan yanlış bilgilerle ücretlerimizin yüksekliği ve haksızlığı üzerinden yorumlar yaptığını, işverenimizi desteklediğini gördük. Ancak biz biliyoruz ki bu ülkede bizim aldığımız ücretler yüksek değil, aksine yoksulluk sınırının oldukça altında. Ama şunu da öğrendik ki farklı iş kolları ve iş yerlerinden kapitalist çalışma ve ücret koşulları altında sömürülen milyonlar olarak birleşmeden, çıkarlarımızın ortak olduğunu görerek birlikte mücadele etmeden uğradığımız emek sömürüsünü yer yer sınırlandırsak bile ortadan kaldıramayız.

O yüzden bugünden başlayarak kendi iş yerlerimizde örgütlülüğümüzü arttırmaya ve sendikamızı iş yeri komiteleri ve temsilciliklerden başlayarak mücadeleci bir biçimde yenilemeye ve başta bugün şehrimizde sürmekte olan DYO, TPI, Temel Conta, Digel Tekstil fabrikalarında süren grev ve direnişlerin kazanımla sonuçlanması ve tüm işçi ücretlerinin insanca yaşayacak bir ücret düzeyine çıkması adına verilen mücadeleyi yükseltelim! Belediyemizdeki toplu işten çıkarma hamlesini geri püskürtmek, tek bir işçi arkadaşımızın bile işinden olmasına engel olmak için birleşelim! Bu vesileyle, İZENERJİ işçileri olarak başta tüm İzmir halkını ve emekten, alın terinden yana tüm kurum ve kuruluşları işçi kıyımına dur demek üzere mücadeleye çağırıyoruz!

10 Temmuz 2025 12:20

Portekiz basınında Orkun Kökçü iddiası: Beşiktaş'la anlaşma tamam

Beşiktaş’ın yoğun uğraş verdiği Orkun Kökçü transferi ile ilgili anlaşmanın gerçekleştiği iddia edildi. Kökçü için Beşiktaş’ın 30 milyon avro ödeyeceği öne sürüldü.

Portekiz basınında Orkun Kökçü iddiası: Beşiktaş'la anlaşma tamam

Fotoğraf: AA

İçerik yükleniyor...

(A Bola)
10 Temmuz 2025 16:38

Manisa’da ormana sıçrayan yangın kontrol altına alındı

Manisa'nın Turgutlu ilçesinde tarım arazisinde çıkan yangın ormana sıçradı. Alevler, 1 saatte kontrol altına alınırken soğutma çalışmaları sürüyor.

Manisa’da ormana sıçrayan yangın kontrol altına alındı

Fotoğraf: DHA

10 Temmuz 2025 18:02

Hatay Erzin’de toplu hayvan ölümleri, gözler fabrika atıklarında

Hatay Erzin’de aynı derede son bir buçuk yılda 150 hayvan zehirlenerek öldü. Köylüler, sanayi atıklarına işaret ederek kapsamlı bir soruşturma ve çevresel denetim talep ediyor.

Hatay Erzin’de toplu hayvan ölümleri, gözler fabrika atıklarında

Fotoğraf: DHA

Volkan Pekal
[email protected]


İçerik yükleniyor...

10 Temmuz 2025 20:03

EMEP Dikili İlçe Örgütü’nden Queen işçilerine dayanışma ziyareti

EMEP Dikili İlçe Örgütü, Queen Flowers’ta işten atılan işçilere dayanışma ziyaretinde bulundu: “Queen işçisi yalnız değildir."

EMEP Dikili İlçe Örgütü’nden Queen işçilerine dayanışma ziyareti

Fotoğraf: Evrensel 

İçerik yükleniyor...

(Evrensel)
10 Temmuz 2025 17:04

Aydın Çine’deki orman yangını kontrol altına alındı

Aydın'ın Çine ilçesinde ormanda çıkan yangın havadan ve karadan müdahaleyle kontrol altına alındı. Yangında 2 hektarlık alan tahrip oldu.

Aydın Çine’deki orman yangını kontrol altına alındı

Fotoğraf: DHA

İçerik yükleniyor...

(DHA)
10 Temmuz 2025 18:17

Emsal teşkil edebilir: Edirne’de mahkemeden proje okul atamalarına yürütmeyi durdurma kararı

Mahkeme, öğretmen atamalarında liyakat, kariyer ve objektif kriterlerin gözetilmediğini belirterek yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Emsal teşkil edebilir: Edirne’de mahkemeden proje okul atamalarına yürütmeyi durdurma kararı

Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel

İçerik yükleniyor...

(Haber Merkezi)

Evrensel'i Takip Et