
Tarihin yapıcıları ve yazıcıları
Ünaldı’dan İzmir’de belediye işçilerinin grevine kadar geçen yıllarda günbegün tarihe not düşen Evrensel bir muamelat defteri değil; Türkiye işçi sınıfı mücadelesinin örgütleyicisi oldu.

Fotoğraf: Polat Çağlayan
İsmail Cem Şimşek
[email protected]
İşçi sınıfının politik kılavuzu bilimsel sosyalizmin kurucuları Karl Marx ve Friedrich Engels’in 1848’de yayınladığı Komünist Parti Manifestosu’nun daha ilk sayfalarında yazılı: “Bugüne kadarki tüm toplum tarihi, sınıf mücadeleleri tarihidir.”
17. yüzyılın başlarında ilk deneyimi sunulan “gazetecilik” adı altındaki yayıncılık faaliyeti tam da manifestoda tarif edildiği gibi burjuvazi ve proletarya arasındaki savaşta karşıt güçlerin birbiri üzerinde kurmaya çalıştığı ideolojik-politik hegemonyanın en önemli araçlarından.
Bugün yüksek kağıt ve baskı maliyetlerini, dağıtım giderlerini dahi karşılamayan bir “ticari faaliyet” olmasına, koca koca holdinglerin “mali zarar”a rağmen bu araçtan vazgeçmemeleri; katlanılan maliyetin ne uğruna olduğunun ipuçlarını veriyor. Bu açıdan gazete yayıncılığını en kaba haliyle toplum tarihinin günlük kaydedicisi olarak ifade edebiliriz.
Öncülleri bir yana Evrensel de 30 yıldır Türkiye’de sınıf mücadeleleri tarihinin kaydedicisi, işçi sınıfının hafızası oldu. Ünaldı’dan İzmir’deki son belediye grevine ücret savaşlarını; SEKA’dan TÜPRAŞ’a, Telekom’a ve Tekel’e kamu işletmelerinin özelleştirilmesine karşı verilen mücadeleleri; DESA Deri’den Flormar’a ve As Plastik’e sendikal direnişleri günbegün tarihe not düşen Evrensel bir muamelat defteri değil; Türkiye işçi sınıfı mücadelesinin örgütleyicisi oldu.
Ancak bu yazının amacı tarihsel referansların arka arkaya dizildiği bir romantik güzelleme değil. En güncel iki örnek üzerinden Evrensel’in sınıf mücadelesinde üstlenme iddiasında bulunduğu rolü kısaca açıklamaya çalışacağız.
***
Antep’te fabrika fabrika yayılan ek zam eylemlerinin karşıtları kimi zaman CHP’li kimi zaman da AKP’li patronlardı. Mücadelenin özneleri ise yine AKP’li, CHP’li, MHP’li, DEM Partili işçilerdi. Başpınar’da birkaç haftaya yayılan direniş dalgası sınıflar savaşında kapitalistlerin, asgari ortak talepleri etrafında birleşerek mücadeleye atılan işçilerin püskürtülmesinde çarpıtmayı, karartmayı ve dahi devletin ideolojik ve zor araçlarını nasıl hunharca kullandıklarını en yalın haliyle bizlere bir kez daha gösterdi.
İnsanca yaşanacak ücret için fiili grevler gerçekleştiren Başpınar işçileri, sahipliği patron illiyetli yerel gazetelerin manşetlerinden hedef alındı; patronlara plaket veren valiye tanınan yetkilerle tehdit edildi, bastırılmaya çalışıldı; her çıktıkları fabrika önünde TOMA ve polis kalkanlarıyla yüz yüze kaldı. Fiili grevler önce Antep halkının, ardından tüm Türkiye nezdinde itibarsızlaştırılmaya, yalnızlaştırılarak dağıtılmaya çalışıldı.
Antepli işçilerin kısmi kazanımlar da elde ettiği bu mücadele sürecinde Evrensel kritik rol üstlendi. Fiili grev dalgasının ilk mayasının atıldığı işçi kurultayından son güne kadar Başpınar işçileri mücadeleyi örgütlemenin bir aracı olarak Evrensel’i kullandı. Başpınar’daki çeşitli fabrikalardan gazetemize ulaşan mektuplarla mücadelenin talepleri tartışılırken, fiili grevlerin sürdüğü dönemde ise gün gün ve hatta saat saat yine gazetemize ulaştırılan bilgi, haber ve videolarla parçalı seyreden her mücadelenin deneyimi bir yenisine hazırlanan bölgedeki tüm fabrikaların deneyim ortaklığına dönüştü. Başpınar patronlarının devletin tüm imkanlarından yararlanarak bu mücadeleyi boğmak istemesine karşı Evrensel’in aracılığıyla işçilerin sesi ve haklı talepleri yurdun dört bir yanına ulaştı.
***
Gelelim İzmir’de 23 bin belediye işçisinin grevine… Antep’tekinden farklı olarak İzmir’de grevin karşıtı mevcut iktidarla politik çıkar çatışması halindeki büyükşehir belediyesi yönetimi idi. Ancak bu çıkar çatışması grevin karşıtının belediye işçilerinin mücadelesine karşı kullandığı araç ve yöntemleri değiştirmedi. Grevci işçilere karşı İzmir halkı kışkırtılmaya çalışılırken yine gazeteler araç, çarpıtma ise yöntem olarak kullanıldı. Haftanın en az birkaç günü iktidarın ekonomi politikalarının emekçileri nasıl yoksulluğa sürüklediğini manşetlerine taşıyan gazeteler için yoksulluk sınırı üzerinde, eşit işe eşit ücret talebiyle çıkılan grevin karşısında konumlanmak fikri ve sahipliği burjuva olan bu gazeteler için elbette bir çelişki değildi ve olamazdı da.
Grevin sürdüğü hafta boyunca İzmir halkının yoksulluğunun sebebi belediye işçilerinin talep ettiği ücretlermişçesine yürütülen propaganda ile belediye emekçilerinin grev iradesi kırılmaya çalışıldı. Artık bu gazetelerin manşetlerini iktidarın ekonomi politikalarının eleştirisinden çok Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın tehdit ve manipülasyonlarla dolu demeçleri süslüyordu.
Belediye işçileri ise bu çarpıtmalarla dolu propagandalara Evrensel üzerinden yanıt verdi. Taleplerinin meşruiyetini ve bu taleplerin yalnızca kendileri değil işçi sınıfının diğer tüm bölükleri için de ne derece vazgeçilmez olduğunu gazetemiz üzerinden anlattı.
***
Türkiye’de sınıflar mücadelesi başıyla sonuyla Evrensel’in arşivine kaydedildi. Her yenilgi, kazanım ya da zaferden çıkarılacak dersler de aynı sayfalara not düşüldü. Tüm bu kayıtlar kendi dönemi içindeki hareketler arasında yatay bir ilişkinin gelişmesine imkan verirken üst üste biriktirilen dersler ise sınıfın toplam birikimine dönüşüyor. Sınıfın gazetesi, sınıfının bilgisini onun politik bilincine dönüştürebildiği oranda sınıflar savaşındaki etkili rolünü oynayabilir. Bu rol işçi sınıfı yayıncılığı açısından yalnızca düne dair bir tarif değil aynı zamanda yarına dair bir rotadır.
İşçi sınıfı mücadelesinin ilerleyen aşamaları mücadelenin ilerletilebilmesi açısından Evrensel’e duyulan ihtiyacı artıracağını, daha kritik görevler yükleyeceğini biliyoruz. Evrensel’i de yarına bu bilgiyle hazırlıyoruz. Yarının yolunu 30 yılda aştığımız eşikler kadar eksiklerimizden de dersler çıkararak açabileceğiz. Yazımından basımına ve dağıtımına kadar eksiksiz bir işçi gazetesini yaratmak için işçi sınıfının tüm kesimlerini el ele vermeye çağırıyoruz. Bu davet bizim…
Evrensel'i Takip Et