25 Mayıs 2025 04:20

Trump’ın yeşil enerji kaynaklarına yönelik arzusu

“ABD’nin kamu arazilerini keşif için açması konusundaki ısrarı karbon emisyonlarını azaltmakla ilgili değil. Aslında, onları arttırmaya kararlı. Mesele ABD kapitalizmini güçlendirmek."

Trump’ın yeşil enerji kaynaklarına yönelik arzusu

Trump ve Şi | Fotoğraflar: AA, Düzenleme: Evrensel

Joshua Frank*

Eski meşe ağaçları Arizona’nın Tonto Ulusal Ormanı’ndaki devasa kayaların üzerinde yükseliyor. Burası Oak Flat, Batı ve San Carlos Apaçileri de dahil olmak üzere Amerikan yerlileri için kutsal bir bölge. Batıdaki diğer pek çok arazi gibi burası da iklim değişikliğiyle mücadele adına ama en önemlisi para için çok uluslu madencilik çıkarlarının ciddi tehdidi altında.

Nesli tükenmekte olan kirpi kaktüsleri ve ocelot yaban kedisi de dahil olmak üzere çeşitli kurak arazi türlerine ev sahipliği yapan bu biyolojik açıdan zengin arazinin altında, dünyanın yeşil enerjiye geçişini sağlayacak teknolojiler için hayati önem taşıyan iletken metal olan zengin bir bakır yatağı yatıyor.

Apaçiler ve yaşam savunucuları, ABD hükümetinin 1852 Santa Fe Antlaşması’nda koruma sözü verdiği Oak Flat’in geleceği için yasal bir savaş veriyor. Ulusal tarihi yerler sicilinde kayıtlı olan Oak Flat, son 60 yıldır madencilikten korunuyordu. Ancak bu koruma statüsü 2014 yılında Arizona Senatörleri John McCain ve Jeff Flake’in Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası’na ekledikleri bir maddeyle, Oak Flat’in 2 bin 400 dönümlük kısmını dünyanın en büyük ikinci metal ve madencilik şirketi Rio Tinto ile muhtemelen dünyanın en büyük madencilik şirketi olan BHP’nin ortak madencilik girişimi Resolution Copper’a devrederek anlaşmayı baltalamasıyla saldırıya uğradı. Bu bariz ve sinsi bir arazi gasbıydı.

Madencilik devine göre bugünkü plan, Oak Flat’i “blok mağara madenciliği” adı verilen ve bakır cevherini aşağıdan patlatarak üstündeki zeminin kendi ağırlığı altında çökmesine neden olan yeni bir süreçle kazmak. Sonuçlar felaket olacak ve 1.8 mil genişliğinde, 1.000 fit derinliğinde bir krater yaratacak.

Görünüşe göre bu tür etkiler bugünlerde sadece iş yapmanın (Ve sözde iklim değişikliğiyle mücadele etmenin) bir bedeli. Resolution Copper, Oak Flat madenciliğinin 40 yıl boyunca 40 milyar tondan fazla bakır üretebileceğini, 140 milyar dolardan fazla kâr sağlayabileceğini ve 200 milyon elektrikli araca (EV) yetecek kadar bakır sağlayabileceğini tahmin ediyor. Madenin yaratacağı devasa çukura ek olarak, sonunda 50 kat yüksekliğinde olması ve San Francisco’nun Golden Gate Park’ından üç kat daha büyük bir alanı kaplaması beklenen operasyondan kaynaklanan zehirli atık, Apaçilerin ve diğer komşu yerli ulusların bilinmeyen sayıda tarihi ve geleneksel kültürel alanını da gömecek.

***

Kritik mineraller söz konusu olduğunda, Çinliler sadece madenlerin çoğunu kontrol etmekle kalmıyor, aynı zamanda dünyadaki işleme tesislerinin çoğunu elinde tutuyor ve işletiyor. Kritik mineraller yarışında başka hiçbir ülke Çin’e yaklaşamıyor. Çin, son 20 yılda toplam 57 milyar dolar ile dünya çapındaki kritik mineral projelerinin çoğunu finanse etti/ediyor. Dünya rezervlerinin yüzde 35’ini elinde bulundurmakla birlikte, bu rezervlerin çıkarılmasının yüzde 70’inden ve işlenmesinin yüzde 87’sinden sorumlu.

Buna karşılık ABD, “kritik mineraller listesi”nde yer alan 50 mineralin 12’si için tamamen Çin ve diğer ülkelere bağımlı ve 28’i için de yüzde 50’den fazla ithalata bağımlı. Bu mineraller arasında alüminyum, kobalt, grafit ve lityum gibi metaller yer alıyor. “Kritik” olmaları, arzlarının yetersiz olduğu anlamına gelmiyor. Örneğin, ABD’de halihazırda bakır arzı fazlası var, bu da Oak Flat’te önerilen madeni daha da gereksiz ve sinsi kılıyor. Saçmalığa ek olarak, Çin’in Chinalco Holdingi Rio Tinto’nun neredeyse yüzde 15’ini elinde tutuyor, bu nedenle Oak Flat’te maden çıkarmak sonuçta yine Çinlilere yarayacak.

Trump’ın ‘aldatmaca’ olarak nitelendirdiği iklim ya da yeşil enerji politikalarını umursamadığını biliyoruz. Yine de bu kaynaklara hakim olanın küresel ekonominin geleceğini yönlendirme gücüne sahip olduğunu anlıyor. 24 Nisan’da İçişleri Bakanlığı, Trump’ın teşvikiyle, çevresel incelemeleri ortadan kaldıracağını ve kamu arazilerinde petrol, gaz ve kritik minerallerin geliştirilmesini hızlandıracağını açıkladı. İçişleri Bakanı Doug Burgum yaptığı açıklamada “Amerika Birleşik Devletleri’nin beklemeye tahammülü yok. Amerikan enerjisinin ve kritik minerallerin -ekonomimiz, askeri hazırlığımız ve küresel rekabet gücümüz için elzem olan kaynakların- geliştirilmesini hızlandırmak için gereksiz gecikmeleri ortadan kaldırıyoruz” dedi.

Burgum, çalacak gerçek bir zil olmasa bile alarm veriyordu. Ne de olsa ABD’nin zaten ne yapacağını bildiğinden daha fazla fosil yakıtı var. Haftalar önce, Trump’ın tırmanan gümrük vergisi savaşının ortasında Çin, ABD’ye kritik minerallerin sevkiyatını durdurmakla tehdit ederek misilleme yapmış ve Trump’ın Amerikan imalat sektörünü yeniden canlandırma umutlarını suya düşürmüştü.

Ancak Burgum’un fermanında (ve Trump’ın ondan önceki acil enerji kararnamesinde) birkaç sorun vardı. Birincisi, bir madenin faaliyete geçmesi önemli miktarda zaman alır (ortalama 16 yıl) ve bunun sorumlusu her zaman çevresel incelemeler değildir. Kaynağı bulmanız, yatırımcıları toplamanız ve yollar ve diğer tesisleri de içerebilecek gerekli altyapıyı inşa etmeniz gerekir. Bunların hiçbiri, çevresel incelemeler olmasa bile Çin’in tehdidini dengeleyecek kadar hızlı gerçekleşmeyecek. İkinci olarak, ABD’nin arka bahçesinde çok sayıda kritik maden bulunmasına rağmen, bunları işlemek için gerekli işleme tesislerine sahip değil. Rafineri merkezleri olmadan bir sürü yeni metal çıkarmak, hepsini benzine dönüştürecek rafineriler olmadan milyonlarca galon petrol pompalamaya benzer şekilde boşuna bir egzersizdir.

Yine de bu gerçek, maden zenginliğine erişim için Ukrayna ile bir anlaşma yapmaya çalışan ve Grönland’ınkini de ele geçirmeyi hedefleyen aşırı hevesli Trump’ı durdurmadı. Maden hakimiyeti konusunda ABD’nin Çin’in gerisinde kalmasını uzun zamandır eleştiren Elon Musk’ın Trump’a geç de olsa harekete geçmesini tavsiye ettiğine şüphe yok.

Böylesine kritik bir maden madenciliğinin iklimin geleceği için ne anlama geldiği belirsizliğini koruyor. Ancak Trump’ın da açıkça ortaya koyduğu gibi, ABD’nin kamu arazilerini keşif için açması konusundaki ısrarı karbon emisyonlarını azaltmakla ilgili değil. Aslında, onları arttırmaya kararlı. Mesele ABD kapitalizmini güçlendirmek, maden şirketlerini zenginleştirmek ve Amerika’yı (ve şüphesiz Donald Trump’ı) yeniden büyük yapmak.

(Alıntı)

Evrensel'i Takip Et