24 Mayıs 2025 04:51

Tersaneden videolar paylaşan İzzet: Çalıştığımız koşullar bilinsin istedim

TikTok'ta yüzüne taktığı çorabı çıkardığında madencileri andıran kapkara suratıyla tanınan Tersane İşçisi İzzet, "Ben bu koşullar görünsün istediğim için çekiyorum bu videoları" diyor.

Tersaneden videolar paylaşan İzzet: Çalıştığımız koşullar bilinsin istedim

Görseller: İzzet'in videosundan alınan ekran görüntüsü | Kolaj: Evrensel

Eren Yüceboy
[email protected]


İstanbul – Tersane İşçisi İzzet’in mesaisini bitirdikten sonra çektiği videoyu hatırlayanlar vardır. Yüzüne taktığı ince tül bir çorabı kafasından çıkardığında madencileri andıran kapkara suratıyla; 26 saniyelik videosuna tersanelerin bütün bir çalışma koşullarını sığdırmış ve on binlerce işçinin mağduru olduğu bu koşullar onun videosunda kristalleşmişti.

Şahsi TikTok hesabında paylaştığı bu video TikTok’tan sonra X’te de paylaşılmış ve milyonlarca görüntülenmeye ulaşmıştı. Hayatının 26 saniyesine tanık olduğumuz İzzet’e çokça yorum yapıldı. Bu yorumların kimisi destek içerikliydi, kimisi de İzzet’e dair eleştirileri barındırıyordu.

Destek mesajları genellikle, tersanenin kirinden pasından dolayı kararmış suratına methiyeler diziyordu. İzzet’in yüzündeki pislikte, alnında biriken terde “emeğin kutsallığına” tanıklık ediliyor ve kutsallık da yüceltildikçe yüceltiliyordu. “Selam olsun emekçilere” ya da “En büyük kabadayı evine ekmek götürendir” gibi cümlelerde somutlaşıyordu bu kutsama hali. Oysa İzzet’in, yaptığı işin kutsanmasına dair bir ihtiyacı söz konusu değildi. Sadece görünsün, bilinsin istiyordu. Sosyal medyadaki gösteri furyasının bir parçası olmayı değil ama farkına varılmayı istiyordu.

"Bu koşullar görünsün diye"

Şöyle anlatıyor İzzet: “Ben normalde TikTok’ta tersaneden bir şey paylaşmam. Kendimi paylaşırdım. Bir yerlere gittiysem oraları paylaşırdım. Bir gün kafama esti, çekeyim, paylaşayım dedim tersaneyi de. Video tuttu. Ondan sonra tersaneden daha sık video paylaşmaya başladım. İnsanların bazıları destek veren şeyler yazıyorlar, ‘Helal olsun’ falan diyorlar. Hoşuma gidiyor tabii, yalan yok. Ama benim amacım ünlü olayım, insanlar beni görsün, çok zor bir iş yaptığım için beni takdir etsin, sevsin; bunlar değil. Ben o video tuttuktan sonra şunu fark ettim: İnsanlar tersaneyi bilmiyorlar. On binlerce işçi bu sektörden ekmek kazanıyor bir şekilde ama insanlar tersanenin ne olduğunu bile bilmiyorlar. Marmaray’da Tersane diye bir durak var. Her gün sayısız insan biniyor Marmaray’a, görüyor Tersane durağını; ama çok azı biliyor tersanenin ne olduğunu. Videonun ilk paylaşıldığı günlerde, insanlar benim yanımda, Marmaray’da benim videomu izliyorlardı. Ama sadece izleyip geçiyorlar. Ne beni biliyorlar ne de tersanedeki çalışma koşullarını. Ben bu koşullar görünsün istediğim için çekiyorum bu videoları.”

On beş kişi bekar evinde

Peki, nedir bu koşullar? 26 saniyesine tanıklık ettiğimiz çalışma koşulları nasıldır İzzet’in?

Henüz 22 yaşında İzzet. Bir buçuk yıldır tersanede çalışıyor. Öncesi, inşaat işçiliği. “İnşaatta kalmaktansa iş öğreneyim” demiş, kaynakçılığı öğrenip icra etmek üzere tersaneye başlama kararı almış. Ama kaynakçılığın tehlikeli olduğunu işitmiş, göz sağlığı için zararlı olacağını düşünmüş ve kaynakçılık yapmak yerine temizlikçilik yapma kararı almış. Önce temizlikçi olarak başlamış işe. Bugünlerde de yıkamacı olarak çalışıyor tersanede. “Yüksek basınçlı suyla gemi tankı yıkar, temizleriz” diye tanımlıyor İzzet yaptığı işi. Karşılığında aldığı yevmiye 1500 lira yalnızca. Düne kadar Esenyalı’da bir bekar evinde kalıyormuş. Son birkaç gündür ise İçmeler’de bir başka bekar evinde. On beş kişi kalıyorlar bahsettiği bu evde. “Ama insanlar bunları bilmiyor” diye de ekliyor hayatını anlatırken.

"Ertesi gün kullanmak mümkün değil"

İnsanların bilmediği şeyler hakkında acımasız eleştirilerde bulunabildiğini söylüyor İzzet. Gelen destek mesajları hoşuna gittiği gibi, kendisini üzen ve canını sıkan eleştiriler, yorumlar da gelmiş videosuna: “Maske takmazsan tabii ki yüzün bu hale döner, nerede senin güvenlik ekipmanların falan yazmışlar videolara. Hep bilmediklerinden yazıyorlar böyle. Halbuki ben zaten maskeyle çalışmışım. Ona rağmen yüzüm o hale gelmiş. Sadece videoyu çekmeden önce maskeyi çıkarmışım. Zannediyorlar ki maskesizim. Vizör maske kullanıyoruz ama yetmiyor. Her gün bir buçuk saat yüzümü yıkıyorum. Her gün kendi cebimden para verip çorap alıyorum. Çünkü demir çapaklar yırtıyor maskeyi. Ertesi gün kullanmak mümkün olmuyor.”

Aytıntepe’den başlıyor ve Tersaneler Caddesi hattında ilerleyerek körfez boyunca devam ediyor tersaneler bölgesi. Türkiye’nin bu en büyük tersane üssünde irili ufaklı toplamda 50’ye yakın işletme bulunuyor. Askeri bir üssü andıran yüksek duvarlarla çevrilip korunan bu işletmelerin içinde 30 bini aşkın işçi ekmeğini kazanmanın çabası içerisinde. Devasa gemilerin, 25-50 metreyi bulan yüksek kule vinçlerin arasında işçilerin yalnızca bedeni değil, hikayeleri de küçülüyor ve görünmez kılınıyor. Bu görünmeme halinin değişmesi için cürmünün ne kadarına yetebileceğini bilen, mütevazı bir çaba veriyor İzzet: “Benim videom izlenirse bir şey değişmez. Ama hiç değilse insanlar bilmiş olur.”

@tersane_ci34 #emek#uykusuzluk #hediye#yaşam ♬ yener çevik sarhoşum - gercekoldschool

ABONE OL

Evrensel'i Takip Et