23 Mayıs 2025 04:37

Süper talan yasasına karşı çevre derneklerinden tepki: Sermayeye dikensiz gül bahçesi

Enerjide süper izin yasasının meclise gelmesi bekleniyor. Yasayı konuştuğumuz çevre dernekleri, sermayeye dikensiz gül bahçesi sunulduğunu vurgulayarak, “Haklarımız için mücadeleye çağırıyoruz" dedi.

Süper talan yasasına karşı çevre derneklerinden tepki: Sermayeye dikensiz gül bahçesi

Fotoğraf: Evrensel

Özer Akdemir
[email protected]


Enerji sermayesine jet hızla izin verecek ‘enerjide süper izin torba kanunu’nun Meclise gelmesi bekleniyor. Meclis başkanlığına sunulması planlanan taslağa göre maden faaliyetine ilişkin resmi süreçler en az yarı yarıya kısaltılacak. İktidarın sermayenin yağmasını kolaylaştıracağı bu torba yasayı; doğayı, yaşam alanlarını, tarım alanlarını sermayenin yağmasından korumak için mücadele edenlerle konuştuk. Maden ve enerji şirketlerine karşı mücadele edenlerin kurduğu çevre dernekleri, iktidarın sermaye için dikensiz gül bahçesi oluşturduğunu söyleyerek, mücadeleye çağırdı.

‘ÇED süreci 2 yıl sürmeli’

Bir proje için düzenlenmesi gereken çevresel etki değerlendirme (ÇED) dosyası için en az bir yıl beklenmesi gerektiğini söyleyen Ordu Çevre Derneği (ORÇEV) Başkanı Ertuğrul Gazi Gönül, “Projenin tüm etkilerinin görülmesi için ÇED sürecinin 1 yılı tamamlaması gerekiyor. Mevsimsel etkiler görülmeden hazırlanan ÇED raporu rapor olmaz “matbu evrak” olur. ÇED süreleri zaten firmalar tarafından dikkate alınmıyor. Dava açılıp yürütmeyi durdurma alınsa bile 1 ay sonra tekrar ÇED süreci başlatılıyor. Ordu’da 5 veya 6 davamızda böyle oldu. Ayrıca bugün mahkeme kararları da dikkate alınmıyor. Yabancı sermayenin önündeki yasal engeller kaldırılıyor. İliç’te olduğu gibi. Türkiye’nin enerji üretim kapasitesi 118 bin MW, tükettiğimiz 50 ile 55 bin MW. Ancak sermaye sömürüye doymuyor. ÇED süresinin kısaltılmasının tek açıklama sömürü düzeni olarak açıklanabilir. Bizim görevimiz ise Anayasa’nın 56. maddesinde dendiği gibi “ödev” edinmek, direnmek. Yasanın TBMM’den geçmemesi için mücadeleyi yükseltmemiz, sömürüye hayır dememiz gerekiyor” diyerek süper talan yasasına karşı mücadeleye çağırdı.

‘Haklarımızı direnerek almak zorundayız’

Çıkarılan her yasanın sermayenin yararına olduğunu söyleyen Çine Yaşam Platformu (ÇİYAP) Sözcüsü Ahmet Uslu, “Eskiden de her şey sermaye yararına olsa bile siyasiler bir şekilde bunu ar edep edip gizlerdi. Şimdi bu gizliliğe de gerek duymuyorlar. ‘Kamu yararı’ dedikleri şeyde de aslında iktidarı ele geçirmiş bir grup şirketin yararı kastediliyor. Bu kavramları iyi tahlil etmeliyiz. Bu türden her düzenlemede ‘ülkede hukukun kırıntısı kaldıysa bu yasa teklifi meclisten geçmez. AYM’den döner’ gibi sözler ediliyor. Artık bu sözlerin de bir anlamı yok çünkü ülkede hukukun kırıntısı yok! Halk, gasp edilmiş hukuki haklarını direnerek almak zorunda. Hukuksal korumanın kalmadığı bir ortamda insanları hukuk varmış gibi oyalamak sadece şirketlerin, sermayenin işine yarar. Dün Ömerler Köyü’ne gittim. Taş ocağı şirketi çalışmalarına başlamış. Oysa köyde yapılan toplantıda köylüler buraya kazma vurdurmayız. Kepçenin önüne çıkarız derlerken, iş hukuka havale edilip, yürütmeyi durdurma kararı beklemeye evrilince, şirket maalesef sahaya girdi. Halkın sadece direnişle yaşam alanlarını koruyabilecek bir hukuksuzluk iklimindeyiz. Gasp edilen hukuku da halk kazanacak!” diye konuştu.

‘Tüm yurttaşları mücadeleye çağırıyoruz’

Bu yasal düzenlemenin yeni bir talan girişiminin altyapısını hazırlamak olduğuna dikkat çeken Aydın Çevre Platformu (AYÇED) Başkanı Mehmet Vergili, “Halk tüm ülkede madenlere, enerji şirketlerine karşı ciddi şekilde karşı koyuyor. Bunu durdurmak, etkisini azaltmak, yangından mal kaçırır gibi talana açmak istiyorlar her yeri. ÇED sürecinden kaçınmak, faaliyetin çevresel etkilerini göz ardı etmek anlamına geliyor. Bu da doğal olarak insana, canlı yaşamına, tüm doğaya yapılacak en büyük kötülüklerden biri. Buna karşı tüm ülke yurttaşlarını mücadeleye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

‘Daha da işlevsizleştirilecek’

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneğinden Süheyla Doğan ise henüz taslağın içeriği tam olarak bilinmese de, ÇED süreçlerinin daha da kısaltılacağının beklendiğini vurguladı. Doğan, “Zaten şirketlerin ayak oyunları ile sürekli arkasından dolanılan, kazanılan davaları boşa düşüren 2009/7 sayılı Genelge ile birer komedi haline gelen ÇED süreçleri, yeni düzenleme ile daha da işlevsizleştirilecektir. İktidar, yaptığı tüm düzenlemeler ile her gün şirketler için daha da dikensiz gül bahçesi yaratmaktadır. Bu düzenlemelere karşı ekoloji örgütleri olarak hep birlikte güçlü bir mücadele yükseltmeliyiz” dedi.

‘İzin süreçleri formaliteye indirgenecek’

Bu kanun hazırlığının bir kez daha iktidarın doğa, halk sağlığı ve kamu yararını değil; uluslararası enerji ve maden tekellerinin taleplerini öncelediğinin bir göstergesi olduğunu söyleyen Yeşil Artvin Derneği ise, “Bu yasa ile birlikte, maden ve enerji yatırımlarında çevresel denetimler devre dışı bırakılacak, halkın katılımı yok sayılacak, izin süreçleri formaliteye indirgenecektir. Karadeniz’in vadilerinde, dağlarında, derelerinde halkın tüm direnişine rağmen yapılan HES’ler, taş ocakları ve maden projeleri doğayı geri dönülmez biçimde tahrip etmiştir. Bu yasa ile bu yıkımın ‘süper’ versiyonu hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Türkiye’nin mevcut kurulu gücü, halihazırda talebin çok üzerindedir. Buna rağmen, yeni projelerle tarım alanlarımız, ormanlarımız, su kaynaklarımız enerji şirketlerine peşkeş çekilmek istenmektedir. ÇED süreçlerinin halktan kaçırılması, yargı kararlarının yok sayılması, kamu denetiminin ortadan kaldırılması, Türkiye’yi emperyalist ülkelerin enerji çöplüğü haline getirme riskini taşımaktadır” şeklinde konuştu.

ABONE OL

Evrensel'i Takip Et