EMEP Milletvekili Sevda Karaca: Saray oligarşisi ve Cumhur İttifakı’yla demokratik Anayasa yapılamaz
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sevda Karaca, kalıcı barış için somut adım atılması çağrısı yaptı, halkın sürece katılımının önünün açılması gerektiğini vurguladı.
Okan Evrim
[email protected]
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, TBMM’de yaptığı basın toplantısında PKK kongresinden sonra yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
EMEP Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, Kürt sorunun çözümü için ekim ayından bu yana devam eden sürece dair değerlendirmelerde bulundu. İktidarın Öcalan’ın çağrısıyla PKK’nin kongre toplayıp fesih ve silah bırakma kararının ardından adım atması gerektiğini belirtti. "PKK fesih kongresini toplasın sonra bakarız" yaklaşımını eleştiren Karaca, "İktidar, şimdi olacaklardan ve olmayanlardan sorumludur.” dedi.
'Amaç muhalefeti bölmek, yaşadığı güç kaybının durdurmak'
Karaca, iktidarın bu zamana kadar süreci Kürt sorununun barışçıl çözümü ve ülkenin demokratikleştirilmesi için değil, muhalefeti bölüp baskı altına almak ve Anayasa değişikliği ile baskı rejimini kalıcılaştırmanın aracına dönüştürmek için geçirdiğini ifade etti.
Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün gerçek nedeninlerinin üstünün kapatılmak istendiğini belirten Karaca, "İktidar sürecin adını ‘terörsüz Türkiye’ koydu. PKK kongresini de bu sürecin nihayete ulaşması biçiminde sundu. Süreci bir yandan Suriye ve bölge politikası bakımından önemli bir dayanak olarak gördüğü HTŞ’yi güçlü kılıp meşruiyetini arttırmak için kullanıyor. Bir yandan da içeride muhalefeti bölüp, yaşadığı güç kaybını durdurmanın bir aracı olarak kullanmak istediğini herkes biliyor" diye kaydetti.
İktidarın asıl hedefinin demokratik-barışçıl çözüm değil; süreci kendi çıkarları temelinde kullanmak ve kontrol altında tutmak olduğunu ifade eden Karaca “Bakın işte Lozan tartışmasını, 1924 anayasası tartışmasını yine gündeme sokmalarının da nedenlerinden biri bu" dedi. İktidarın bu süreci istismar edip kendi çıkarları için kullanmasının önüne ancak demokratik haklar ve talepler mücadelesinin yükseltilerek geçilebileceğini vurguladı.
'Komisyon kurulması önemli'
Karaca, Devlet Bahçeli’nin Mecliste komisyon kurulması sözlerini de şöyle değerlendirdi: “Bugün antidemokratik uygulamaların mekanı haline gelen Meclis’in bir prototipi olarak kurmak yönünde bir öneri yapıyor. Biz Emek Partisi olarak, Mecliste tüm partilerin temsiliyetiyle, demokratik, halkın sürece katılımı ve talepleriyle etki etme gücünün tanındığı bir komisyonun kurulmasının, bu komisyonda çalışmalar yapılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Ama bu yetmez. Çünkü 40 yıldır her kesimden yoksulun, işçinin, emekçinin, kadının, gencin canını yakan, iktidarların her türlü demokratik hak arayışının önüne set çekmesine gerekçe haline getirilen Kürt sorunun çözümünün esas muhatapları Kürt halkıdır, Kürt ve Türk emekçileridir, ezilenlerdir, emek ve demokrasi güçleridir. Bu yüzden, tartışmaları halkın bilgisine, katılımına açmak olmazsa olmazdır."
'Askeri operasyonlar durdurulsun, siyasi operasyonlara son verilsin'
Karaca, bugün gelinen noktada ihtiyaç duyulan adımları 5 başlık altında şöyle sıraladı:
- "Zaman kaybetmeden PKK Kongresinde alınan tasfiye ve silah bırakma kararlarının uygulanabilmesi için askeri operasyonları durdurması, muhalefeti sindirmek için yargıyı bir silah olarak kullanarak yaptığı siyasi operasyonlara bir son vermesi, gerekli demokratik ve hukuki düzenlemeleri Meclise getirmesi gerekir.
Halkın katılımının dayanaklarını yaratmamız gerekir'
- Halkın katılımı, taleplerinin bu sürecin bir parçası haline getirilmesi, iktidarın süreci istismar etmesinin önüne geçmek için de hayatidir. Bu tartışmalarla Kürt sorununun tartışılmasına alan açıldığı gibi, aynı zamanda işçi ve emekçilerin her hak mücadelesinde sallanan sopayı, terör sopasının ortadan kaldırılmasını da konuşuyoruz. İşçi ve emekçilerin iş, ekmek, örgütlenme haklarının, grev haklarının, insanca yaşam haklarının demokratik hakların ayrılmaz parçası olduğunu; ezilen, yok sayılan, örgütleri ellerinden alınan geniş emekçi halk kesimlerinin en demokratik taleplerinin de barış mücadelesinin bir parçası olduğunu söylüyoruz. Bu yüzden sendikalar, emek meslek örgütleri, emekçiler, kimliği varlığı yok sayılanlar dışlanarak süreç yürütülemez. Halkın katılımının dayanaklarını yaratmamız gerekir.
- Yaşadığımız sürecin ülke için tarihi bir dönüm noktası haline gelip gelemeyeceğini emek ve demokrasi güçlerinin alacağı tutum, yürüteceği mücadele belirleyecektir. Eğer iktidarın hesapları boşa çıkartılmak isteniyorsa Kürt sorununun demokratik çözümünden yana olan tüm siyasi partilerin, ülkedeki bütün emek ve demokrasi güçlerinin zaman kaybetmeden halkın sürece katılımı için harekete geçmesi gerekiyor. Bu, seyirci kalarak ne olacağını yaşayıp göreceğimiz bir süreç değil, barıştan ve demokratik halkçı çözümden taraf olarak, tarafımızı gösteren talepler için mücadele ederek demokrasi ve eşitlik savaşı vereceğimiz bir süreçtir.
'Kayyımlar iptal edisin, ana dilinde eğitim hakkı tanınsın'
- Meclis çatısı altında ve bütün mücadele alanlarında; operasyonlara son verilmesi, siyasi tutsakların derhal serbest bırakılması, kayyımların iptal edilmesi, silah bırakanların da dahil olabileceği demokratik siyaset kanallarının yaratılması, halkın örgütlenme hakkını gasp eden uygulamalara bir son verilmesi, Anayasada eşit yurttaşlık ve ana dilinde eğitim için gerekli düzenlemelerin yapılması gibi demokratik hak ve talep mücadelesini hep birlikte yükseltmek zorundayız. Kayyım atamalarının, CHP’li belediye başkan ve meclis üyelerinin de aralarında yer aldığı siyasi tutuklamaların, her türlü demokratik hak ve eyleme yönelik yasaklamaların, basın ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin, Kürt dili ve kültürüne yönelik yasaklamaların son bulması temel taleplerimizdir.
'Saray oligarşisi ve Cumhur İttifakı’yla Anayasa yapılamaz'
- Kalıcı barış için hiçbir somut adım atmadan kendilerini barış kahramanı ilan edenler, mevcut anayasada kırıntı halindeki demokratik hakları bile ayaklar altına alıp, kendilerini demokratik-özgürlükçü anayasa yapıcıları ilan edemezler. Bizim bu konudaki tutumuz açık ve nettir: Saray oligarşisi ve Cumhur İttifakı’yla bu ülkenin sorunlarını çözecek demokratik bir Anayasa yapılamaz. Biz anayasal düzenlemeler için çıtayı bugün var olan ve memleketteki tüm antidemokratik uygulamaların damga pulu yalayıcısı haline getirilen meclise koymuyoruz. Anayasal düzenlemeler için öncelikle barajsız, demokratik seçimlerle oluşacak yeni bir meclise ihtiyaç var. Seçim barajı kaldırılsın, halk temsilcileri ile doğrudan mecliste sözünü söyleyebilsin, demokrasiyi ayaklar altına alan ve çoğunluk diktasını kurumsallaştıran meclis iç tüzüğü yerine temsilcilerin söz hakkının en geniş biçimde kullanılabilmesine olanak sağlayan bir düzenleme yapılsın. Halkın seçtiği temsilcilerden oluşan böylesi bir kurucu meclis eliyle, halkın en geniş katılımıyla hazırlanan ve halk onayına sunulan, halkın mutlak egemenliği ve iktidarını, demokratik hak ve özgürlükleri güvence altına alan anayasa süreci bizim “evet” diyeceğimiz anayasanın garantisi olacaktır."
Evrensel'i Takip Et