Taha Elgazi: Göç idaresinin kararları siyasi niteliktedir
Suriyeli insan hakları savunucusu Taha Elgazi ve eşi, kimlikleri üzerindeyken gözaltına alınıp günlerce haber verilmeksizin sınır dışı edildi. Hak savunucuları sürece tepki gösterdi.

Fotoğraf: Evrensel
Sığınmacı Hakları Platformu, Suriyeli insan hakları savunucusu Taha Elgazi ile eşinin hukuksuz biçimde sınır dışı edilmesine ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Platform, Elgazi’nin cuma akşamı, eşinin ise ertesi gün evlerinden alınarak Geri Gönderme Merkezine (GGM) götürüldüğünü ve uzun süre Elgazi çiftinin nerede olduğu, neden gözaltına alındıkları bilgisine ulaşılamadığını duyurdu. Aileler ve yakınlarının yaklaşık üç günlük belirsizlik sonrası, 19 Mayıs Pazartesi sabahı çiftin sınır dışı edildiğini öğrendikleri belirtildi.
Mazlumder Genel Merkezi’nde yapılan açıklamayı Sığınmacı Hakları Platformu adına Yıldız Önen okudu. Önen, hukuksuz geri gönderme uygulamalarına derhal son verilmesi ve Elgazi ailesinin haklarının iade edilmesi çağrısında bulundu.
Uluslararası hukukun açık hükmü olan geri gönderme yasağına rağmen kaynak ülkelere zorla iade işlemlerinin yapıldığını belirten Önen, bu uygulamaların giderek kurumsal ve sistematik bir hal aldığını söyledi.
Önen, Türkiye’de göçmen politikalarının beklenenin aksine sertleştiğini, yetkililerin mevcut yasalara aykırı uygulamalardan çekinmediğini söyledi. Bu kapsamda Suriyeli insan hakları savunucusu Taha Elgazi ile eşinin sınır dışı edilmesi son örnek olarak gösterildi.
‘Gözaltına alındığında kimlikler üzerindeydi’
Taha Elgazi ve eşi ile ilgili yapılan sınır dışı işlemi hukuka aykırı olduğuna dikkat çeken Önen, “Taha, Suriye’de yaşadığı dönemde, Esad rejiminin zulmüne uğradı ve Halep Cezaevi’nde tutuklu kaldı. Bu deneyimlerin ardından Türkiye’de özellikle Suriyeli göçmenlerin karşılaştığı zorluklara dikkat çekmeye çalıştı ve bu konuda aktif çalışmalar yürüttü. 2018 yılında Türkiye vatandaşlığına geçen Elgazi ve eşi otarihten beri yasalara saygılı bir aile olarak yaşamaya devam etti. Bir süre önce vatandaşlıklarının iptal edildiğine dair duyum geldi. Ancak, herhangi karara ve bilgiye erişemedi. Gözaltına alındıklarında Türk vatandaşlığı kimlikleri üzerlerindeydi. Kendisine sözlü olarak aktarılan bilgiye göre sınır dışı kararı da “vatandaşlığının iptal edildiği, bu nedenle kaçak sayıldığı” şeklinde gerekçelendirildi. Eşine ise “Göç idaresi tarafından geçici koruma kimliği verileceği” söylenerek gözaltına alındı. Vatandaşlığın iptali bir idari karar olduğundan kişilerin buna mahkeme yoluyla itiraz edebilmesi gerekir. Ancak vatandaşlık iptali sonrası prosedür idare tarafından tamamlanmadığından aileye bu fırsat da tanınmamış oldu” diyerek süreci anlattı.
‘Yapılan açık bir hukuksuzluktur’
Basın açıklamasında konuşan Halim Yılmaz, Elgazi’ye yapılanın hem hukuken hem de vicdanen kabul edilemez olduğunu söyledi. Yılmaz, Elgazi’nin 2013-2014’ten bu yana Türkiye’de yaşadığını, 2018 yılında vatandaşlık aldığını ve yıllardır mültecilerle ilgili alanlarda kamu kurumlarıyla ve sivil toplumla işbirliği içinde çalışan tanınmış bir insan hakları savunucusu olduğunu hatırlattı.
Yılmaz, Elgazi’nin “yapıcı ve insani bir perspektifle” Türkiye’deki göçmenlerin sorunlarını ilgili makamlara aktarmaya çalışan, çeşitli mahkeme süreçlerini takip eden ve kamuoyunda tanınan bir isim olduğunu belirtti. Elgazi’nin vatandaşlığı iptal edilip sınır dışı edilmesine giden süreci ise Türkiye’deki göç politikasının belirsizliğine ve keyfiyetine bağladı.
Yaşanan süreci “tam anlamıyla bir hukuksuzluk” olarak tanımlayan Yılmaz, Elgazi’ye ve eşine yapılanların ayrı ayrı her yönüyle hukuk dışı olduğunu söyledi. “Vatandaşlık iptali, sınır dışı edilme şekli ve gönüllü geri dönüş adı altında Suriye’ye gönderilmesi… Bunların hiçbiri hukuki değil” ifadelerini kullandı.
‘Aileme haber vermeme izin verilmedi’
Basın açıklamasına çevrimiçi katılan Taha Elgazi, kendisine herhangi bir suçlama bildirilmeden Aydın Geri Gönderme Merkezi’ne gönderildiğini söyledi. Elgazi, 10 Mayıs Cuma günü saat 09.30 sıralarında yaşananları, “O sırada evde değildim. Eşim beni aradı ve üç polisin geldiğini söyledi. Polislerle konuştum Gelmezsen eşini gözaltına alacağız dediler. Eve gelirken, daha binaya yaklaşmadan beş polis tarafından durduruldum. Telefonumu, cüzdanımı, anahtarlarımı aldılar. Ardından İstanbul’daki Vatan Caddesi’nde bulunan İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüm. Vatan Emniyet’te doğrudan Göçmen Kaçakçılığı Şubesi’ne götürüldüm. İçeri girer girmez ‘Gözaltındasınız’ denildi. Neden gözaltına alındığımı sordum, ancak açık bir yanıt alamadım. Üzerimde ‘2917’ kodu olduğunu söylediler. Telefon hakkım elimden alındı, ailemi ya da avukatımı aramama izin verilmedi” diye anlattı.
Elgazi, Emniyet’te sağlık kontrolünden geçirildikten sonra Arnavutköy Geri Gönderme Merkezi’ne götürüldüğünü, burada bir süre kaldıktan sonra başka bir merkeze sevk edildiğini söyleyerek, “Yaklaşık 20 dakika sonra tekrar araca bindirildim. Nereye götürüldüğümü sordum ama kimse yanıt vermedi. Yol boyunca sadece kısa bir süreliğine eşimle telefonla konuşabildim. Sabah saatlerinde Aydın Geri Gönderme Merkezi’ne getirildim. Görevli bir memur, hakkımda sınır dışı kararı alındığını söyledi. Bana, ‘burada bir hafta da kalabilirsin, altı ay da’ denildi. Sınır dışı kararının çıktığını söylediler. Eşim de ayrı bir işlem süreciyle karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle kendi rızamla geri dönüş evraklarını imzalamak istediğimi söyledim” dedi.
‘Yıllardır bu ülkede hak savunuculuğu yapıyorum’
Elgazi, gözaltı ve sınır dışı sürecinin kendisi için sadece kişisel bir mesele olmadığını, Türkiye’deki hukuk ve adalet sistemine dair kaygılar taşıdığını vurguladı. Yıllardır mültecilerin sesi olmaya çalıştığını söyleyen Elgazi, “Eğer bu çabam birilerini rahatsız ediyorsa, bu sadece benim değil, bu ülkenin adalet anlayışının sorunudur. Göç İdaresi’nin kararları artık kişisel değil, siyasal bir nitelik taşıyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduktan sonra bu şekilde muamele görmek, insan haklarına aykırıdır” ifadelerini kullandı.
Evrensel'i Takip Et