Nazar'ın içindeki emek
İçeride harlanan ateşin narına karışan alın teri, tezgahta pazarlanıyor. Emeğin kızılı, boncuğun mavisinde yansıyor. Ateş ve çelikle cama şekil verenler, umudu şekillendiriyor.
İzmir — İzmir’in Kemalpaşa ilçesine bağlı bir köy Nazarköy. Torbalı'dan görmek için yola çıktık. Torbalı'nın Kuzey doğusunda yer alan Nif Dağı boylu boyunca karşımızda duruyor. Aracımızla dağı tırmanıyoruz. Yukarıya doğru çıktıkça yeşilin binbir tonu ve kızılçam ormanının güzelliği ile mest oluyorsunuz.
Nihayet Nif dağını Karabel geçidi ile aşıyoruz. Aşağıda solda sık ormanlar ve ağaçların arasında tek tük görünen evleri ile Nazarköy belli belirsiz gözüküyor. Torbalı-Kemalpaşa yolundan sola sapıyoruz ve hemen köyün girişinde buluyoruz kendimizi.
Araçla yavaşlayarak sola doğru çıkıyoruz. Hemen girişte göze çarpan bir araç trafiği var. Otopark levhaları ve çeşitli restoran, lokanta reklamları ve sizi buyur eden çalışanlar.
Köyün içine doğru girdikçe araç ve insan yoğunluğu artıyor. Bir aracın zor geçeceği köy sokağından içeri doğru gidiyoruz. Sağlı sollu insan kalabalığı ve takı, boncuk, nazar boncuğu, magnet vb. satan dükkan ve tezgahlar.
Fotoğraf: Kemal Yadırgı/Evrensel
Bir köye değil de sanki bir alışveriş merkezine gelmiş gibi hissediyorsunuz. Otopark yeri tabelasını takip ederek ilerliyoruz. Kalabalıktan ilerlemek giderek zorlaşıyor. Nihayet köyün üstünde bir yere park ediyoruz.
Köyün içine doğru iniyoruz. Köyün ortasında yer alan nazar boncuğu ağacı dikkatimizi çekiyor. Hemen solda nazar boncuğu üretim atölyesi tabelasını takip ederek ilerliyoruz. Girdiğimiz sokak köyün eski ismi olan "Kurudere" ismini taşıyor. Kurudere Kanyonu'na gider yazısını görüyoruz.
Sokaktan biraz ilerleyince solda yüksekçe bir yerde baraka gibi bir yapı görünüyor. Üzerinde "Boncuk atölyesi" yazıyor.
Fotoğraf: Kemal Yadırgı/Evrensel
İçeriye tahta kapıdan girdiğinizde metal çubuk seslerini duyuyorsunuz. Dört işçi yanan kümbet şeklindeki cam fırınının etrafında dairesel bir şekilde oturuyor. Bir ellerinde ucunda cam olan metal çubuk, diğer ellerinde ateşten yumuşamış olarak gelen camı şekillendirmek için kullandıkları bir metal çubuk var. İçerisi çok sıcak. Ocağın içi en az 800- 1000 derece civarı. İşçiler çıplak ayaklarını altlarına kırarak ateşle adeta dans ediyorlar.
Bir yandan izlerken diğer yandan sohbet ediyoruz Ramazan Şahin ile. Şahin, "1942’den beri köyümüzde boncuk üretimi bu şekilde yapılıyor. Ancak son yıllarda köydeki 16 atölyeden 13’ü kapandı" diyor. Nedenini sorduğumuzda, "Maliyetler çok arttı. Dolarla alıyoruz camı, boyayı, renkleri" diyor.
“Peki siz bu işten iyi kazanıyor musunuz?” diye soruyoruz; "Yok, biz zor geçiniyoruz. Aracılar kazanıyor. Fabrika gibi olsa bu işte çalışılmaz, dayanmak zor. Biz boncuk başına çalışıyoruz, istediğimiz zaman işi bırakıyoruz" diyor.
İçerisi o kadar sıcak ki dayanılır gibi değil. Ramazan Şahin'e ve çalışanlara kolay gelsin diyerek atölyeden dışarı atıyoruz kendimizi.
Fotoğraf: Kemal Yadırgı/Evrensel
Dışarıda başka bir dünya var. Tezgahlarda, evlerin duvarlarında, ağaçlarda göz kamaştıran nazar boncukları ilgi ile izleniyor. İnsanlar nazar boncuklu ağacın önünde fotoğraf çekiyor. Havada mayıs rengi, bahar esintisi, nazar gözü var.
İçeride harlanan ateşin narına karışan alın teri, tezgahta pazarlanıyor. Emeğin kızılı, boncuğun mavisinde yansıyor. Ateş ve çelikle cama şekil verenler, umudu şekillendiriyor.
Evrensel'i Takip Et