Doç. Dr. Mustafa Kemal Coşkun: Barış akademisyenleri göreve iade edilmeli
Barış Akademisyenlerinden Doç. Dr. Mustafa Kemal Coşkun, PKK’nin fesih kararına atıfta bulunarak “Barış bildirisine imza attıkları için üniversiteden atılan arkadaşlarımız hemen göreve dönmeli” dedi.

Fotoğraf: DHA
Sevim Saylam
[email protected]
“Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı barış bildirisinin imzalanmasının üzerinden 9 yıl geçti. 11 Ocak 2016’da 1128 akademisyenin imzasıyla kamuoyuna duyurulan ve sonrasında imza sayısı 2212’e ulaşan bildiri nedeniyle 406 akademisyen kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) kamu görevinden ihraç edildi. Sözleşmesi yenilenmeyenler, istifaya zorlananlar ya da başka biçimlerde tasfiye edilen akademisyenlerle sayı 552’ye ulaştı. İktidar ihraçları akademiye yönelik politik tasfiye olarak kullanırken geçen 9 yılda ihraç edilen 406 akademisyenden yalnızca 4’ünün göreve iadesi kesinleşti.
“Suça ortak olmayan rektörler de oldu”
Mustafa Kemal Coşkun'un kişisel arşivi
PKK’nin fesih ve silah bırakma kararını, barış akademisyenlerinin son durumunu Doç. Dr. Mustafa Kemal Coşkun ile konuştuk. Coşkun ihraç edildikten sonra göreve dönebilen 4 akademisyenden biri. Ankara Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde görev yapan Doç. Dr. Coşkun, barış akademisyenleri için sürecin tümünün hukuksuzluklarla ilerlediğine dikkat çekti. Tüm imzacıların üniversiteden atılmadığına dikkat çeken Coşkun, “Bunun bir nedeni var. Hükümet suça ortak etmek için rektörlerden isim listeleri istedi. Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş liste verdi. Fakat ODTÜ, Hacettepe gibi liste vermeyen, direnen üniversiteler de oldu. İktidar bildiriye kimin imza attığını biliyor, suça ortak arıyordu” dedi.
“Dosyalar aynı, mahkeme kararları farklı”
Dosyaların aynı olmasına rağmen farklı mahkemelerin taban tabana zıt kararlar verdiğini de hatırlatan Coşkun bu farklılığa dair “Burada yargı değil, siyaset karar veriyor demektir” değerlendirmesinde bulundu. Bu hukuksuzluğun sadece akademisyenlere değil ülkede muhalif olup iktidarı eleştirenlerin tümüne yöneldiğini dile getiren Coşkun “Bu ülkede sorun hukukun üstünlüğünün bir türlü inşa edilememesi. Yargı zaten siyasallaşmış, yasamanın gücü zaten elinden alınmış. Her şeyi yürütmeye bıraktığın zaman bu zaten totaliter bir iktidara işaret etmiyor mu?” diye sordu.
“Kararlı durduk, imzalarımızı geri çekmedik”
Göreve iade kararı sonrası Ankara Üniversitesi yönetiminin 2 ay boyunca kendisine oda vermediğini hatırlatan Coşkun üniversitelerine geri dönen akademisyenlerin okul yönetimlerinden büyük bir tepki görmediklerini söyledi: “Bunun sebebi tamamen ahlaki üstünlük ve kararlı duruşumuzdu. Atılmadan önce dekan ‘İmzalarınızı geri çekerseniz atılmayacaksınız’ diye konuştu benimle. Asla imzamızı çekmeyeceğimizi söyledik. Birçok insanın göze alamadığı şeyler bunlar, atılacağımızı bile bile imzaladık” dedi.
“İade kararları için yasaya gerek yok”
PKK’nin fesih kararına dikkat çeken Coşkun, “Öncelikle üniversiteden atılan arkadaşlarımızın hemen göreve dönmesi lazım. Bunun için yasaya gerek yok. Çünkü süreç mahkemelerde devam ediyor zaten. Hakimler hemen değerlendirip olumlu yönde dönüşe yönelik karar vermeli. Ayrıca tutuklu olan barış ve Gezi direnişi savunucularının da hemen tahliye edilmesi gerekir. Örneğin Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden çıkarılması gerekir” ifadelerini kullandı.
Geçmiş yıllarda farklı siyasi partilerin KHK’li akademisyenlerin sorunlarını gündeme getirdiğini ancak bunun yeterli olmadığını aktaran Coşkun “Mağduriyet giderek artıyor. Doğrudan Danıştay başkanı ile bu işin adil, yasalara uygun şekilde çözümlenebilmesi için bir girişimde bulunmak gerekiyor” dedi.
“Akademik özgürlük hiç olmadı ki”
Bugün olduğu gibi geçmişte de Türkiye’de akademik özgürlükten söz edilemeyeceğini vurgulayan Coşkun “Akademik özgürlük olsa kimse KHK ile atılmazdı. Kimse yazdığından, çizdiğinden yargılanmaz, sorgulanamazdı. Türkiye’de tasfiye yeni olmadı. Büyük DTCF tasfiyesi gibi daha önce de tasfiyeler yapıldı. Akademi maalesef hiçbir zaman özerk, özgür olamadı” ifadelerini kullandı.
Bunun akademisyenlerin de eksikliği olduğuna dikkat çeken Coşkun “Akademisyen mücadele etmezse akademik özgürlük de olmaz. O yüzden genç akademisyenlere söyleyeceğim şey kendilerini sadece akademide var etmesinler. Bir sendikası olsun; örgütü, partisi olabilir. Sadece akademiye kapılıp kendilerini orada var etmesinler” çağrısını yaptı.
“Mahkeme kararları uygulanmadı”
İhraç süreci sonunda toplamda 169 akademisyen için göreve iade kararı verilirken, 172 dosya reddedildi. 44 dosyada ise sekiz yıl geçmesine rağmen halen bir karar çıkmadı. Mahkeme kararıyla iade edilen akademisyenlerin bir kısmı üniversiteler tarafından göreve başlatılmadı. Bazıları ise göreve başladıktan sonra Bölge İdare Mahkemelerinin (BİM) verdiği yürütmeyi durdurma ya da ret kararlarıyla yeniden ihraç edildiler.
Evrensel'i Takip Et