Emniyetin tehdit, fişleme ve muhbirleştirme operasyonları meclis gündeminde: Emek Gençliği üyeleri sistematik hedefte
EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Emek Gençliği üyelerine ve demokratik üniversite mücadelesi veren öğrencilere yönelik baskı, tehdit ve muhbirleştirme girişimlerini Meclis gündemine taşıdı.

Fotoğraf: Evrensel
Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Emek Gençliği üyelerine ve demokratik üniversite mücadelesi veren öğrencilere yönelik baskı, tehdit ve muhbirleştirme girişimlerini Meclis gündemine taşıdı. Bayhan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yazılı olarak yanıtlaması istemiyle soru önergesi sundu.
Bayhan, son dönemde Emek Partisi’nin gençlik örgütü olan Emek Gençliği üyeleri ve üniversite öğrencilerinin kendilerini İstanbul Emniyeti’nden olduğunu iddia eden kişiler tarafından sistematik biçimde hedef alındığını, özel yaşamlarına müdahale edildiğini, tehdit edildiklerini ve muhbirliğe zorlandıklarını ifade etti.
YTÜ öğrencisine muhbirlik baskısı
Bu vakaların son örneğinin Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) öğrencisi bir Emek Gençliği üyesine yönelik olduğunu belirten Bayhan, söz konusu öğrencinin yaşadığı semtte iki kişi tarafından durdurularak özel hayatına ilişkin detaylı bilgilerle tehdit edildiğini ve muhbirlik teklif edildiğini aktardı.
İskender Bayhan, “Bu kişiler, bilgileri okul yönetiminden edindiklerini iddia ederek öğrenciye ‘Okulda ÖTK seçimleri yaptırmaya çalıştığınızı biliyoruz, siyasetin karışmasını istemiyoruz’, ‘Boykot komitesindekilerin kim olduklarını biliyoruz’, ‘Bugün Hokka’da arkadaşlarınla oturuyordun’, ‘Emek Gençliği’nden olduğunu biliyoruz, bildiri dağıttığını biliyoruz’, ‘Sen 1 verirsen devlet sana 10 verir’ şeklinde tehditkar ifadeler kullanmışlardır” dedi.
Bayhan, yaşanan bu olayın yalnızca kişisel verilerin hukuksuz biçimde elde edilmesi ve özel hayata müdahale anlamına gelmediğini, aynı zamanda demokratik hakların kullanımının engellenmesi, ifade ve örgütlenme özgürlüklerinin baskı altına alınması gibi ağır hukuk ihlallerini de içerdiğini vurguladı.
Benzer uygulamaların İstanbul Üniversitesi’nde de görüldüğünü belirten Bayhan, “Öğrencilerin aileleri, kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından aranarak tehdit edilmekte, aileler üzerinden gençlerin demokratik faaliyetlerden uzaklaştırılması hedeflenmektedir. Öğrencilere ‘örgütlü insanlarla gezdiği’, ‘bu şekilde fişleneceği’, ‘eğitim hayatının zora gireceği’ gibi ifadeler kullanılarak baskı kurulmaktadır” diye konuştu.
İktidarın gençlik mücadelesini bastırma ve demokratik üniversite talebini kriminalize etme politikalarının, emniyet güçlerinin doğrudan tehdit, fişleme ve muhbirleştirme pratikleriyle derinleştiğine dikkat çeken Bayhan, üniversite yönetimlerinin bu süreçte nasıl bir rol oynadığının ise kamuoyundan gizlendiğini ifade etti.
Bayhan’dan Yerlikaya’ya 10 Net Soru
“Üniversiteler özgür düşüncenin, ifade hakkının ve örgütlenme özgürlüğünün yaşama geçirildiği alanlardır. Bu alanların, kolluk güçleri aracılığıyla baskı ve tehdit mekanizmalarıyla kuşatılması kabul edilemez” diyen Bayhan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya şu soruları yöneltti:
- Geçtiğimiz günlerde bir YTÜ öğrencisini yaşadığı semtte durdurarak tehdit eden ve muhbirlik teklifinde bulunan kişiler İstanbul Emniyeti’ne bağlı polis memurları mıdır? Eğer öyleyse, bu kişilerin kimlikleri ve görev tanımları nedir?
- İstanbul Emniyeti, öğrencilerin demokratik faaliyetlerini izleme, fişleme, tehdit etme ve muhbirlik teklifinde bulunma gibi faaliyetlerde bulunmakta mıdır? Bu tür uygulamalar İstanbul Emniyeti’nin görev tanımına ve yasal yetkilerine uygun mudur?
- Bu kişilerin, sokak başında hukuksuz şekilde bir öğrenciyi durdurup sorguya çekmesine ilişkin başlatılmış idari ve adli bir soruşturma var mıdır? Varsa süreci ve kapsamı nedir?
- İstanbul Emniyeti’nin, Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) yönetiminden öğrencilere ilişkin kişisel bilgileri temin ettiği iddiası doğru mudur? Doğruysa, YTÜ yönetimi bu bilgileri Emniyet birimlerine hangi yasal dayanakla ve kimin talimatı doğrultusunda iletmiştir?
- İstanbul Emniyeti’nin, YTÜ öğrencilerinin kimlerle görüştüğü, nerelerde bulundukları gibi özel hayat kapsamındaki bilgileri takip ettiği ve bu bilgileri üniversite yönetimi ile paylaştığı iddiaları üzerine herhangi bir inceleme veya soruşturma başlatılmış mıdır? İstanbul Emniyeti bu tür bilgileri hangi hukuki yetkiye dayanarak toplamaktadır?
- Söz konusu kişilerin okul yönetiminden bilgi almadıkları varsayıldığında, öğrencilere dair bu bilgileri kimler sağlanmıştır? Bu bilgilerin temin edilme biçimi araştırılmakta mıdır? Bu süreçte sorumluluğu bulunan kişi veya kurumlar hakkında ne tür yaptırımlar uygulanacaktır?
- İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin ailelerinin, kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından aranarak tehdit edilmesi olaylarına ilişkin Bakanlığınızın bilgisi var mıdır? Bu kişiler kimdir? Soruşturma başlatılmış mıdır?
- Demokratik faaliyetlerde bulunan öğrencilerin kriminalize edilmesi ve tehdit edilmesi, Anayasa’da güvence altına alınmış olan ifade ve örgütlenme özgürlüklerine aykırı değil midir? Bu tür olayların tekrarını önlemek ve hukuka uygun davranışı tesis etmek amacıyla Bakanlığınız ne gibi önlemler alacaktır?
- Gençlik örgütlerinin demokratik faaliyetlerini baskı altına almayı hedefleyen bu tür hukuksuz girişimler hakkında İçişleri Bakanlığı olarak kamuoyuna açıklama yapacak mısınız? Bu tür uygulamaların sorumluları hakkında ne gibi adımlar atmayı planlıyorsunuz?
Son olarak İskender Bayhan, Emek Gençliği başta olmak üzere yasal siyasi partilerin gençlik örgütlerinin faaliyetlerinin sistematik biçimde baskı altına alınarak engellenmek istenmesinin açık bir suç olduğunu belirterek şu soruyu yöneltti:
“Bu doğrultuda, bu suç fiillerini gerçekleştiren kişi ya da kurumları tespit etmek ve hukuki sorumluluklarını yerine getirmeleri için gerekli işlemleri başlatmak Bakanlığınızın görevi değil midir? Bu kapsamda, söz konusu hukuksuzluklara karışanlar hakkında idari ve adli soruşturma başlatılması için somut bir adım atacak mısınız?” (Haber Merkezi)
Evrensel'i Takip Et