Bir ÖTK macerası: Boğaziçi örneği
ÖTK’ler aracıyla örgütlenen herhangi bir eylemlilik eğer geniş kitlelerin karar süreçlerine dahiliyetini sağlamazsa ÖTK’lerin bir araç olarak ortaya çıkan avantajını fesheder.

Fotoğraf: Evrensel
Dağlar Eren TEKŞEN
Boğaziçi Üniversitesi
19 Mart’tan bu yana İstanbul merkezli üniversite öğrencilerinin düzenlediği birçok eylemde Boğaziçi öğrencileri de aktif olarak katıldı. Ülkedeki resmi olarak tanınan ve temsilcilerini öğrencilerin seçtiği tek ÖTK yapısını bulunduran Boğaziçi Üniversitesi bu eylemlere kapıldığında hali hazırda kurulu olan ÖTK’sının faydasını gördü. Bölüm temsilciliği aracılığıyla öğrencilerin talepleri etrafında mücadelelerini örgütlediği koşullar 19 Mart eylemlilikleri gelince de hareketin daha kontrollü ve hedefli şekilde merkezileşmesine yol açtı. Ancak hareket sönümlenmeye başlayınca birçok öğrenci grubunun ÖTK’nın yapısına dair farklı perspektifleri Boğaziçi’nde ÖTK’yı yeniden ele almamızı gerektirecek nitelikte.
Boğaziçi Direnişi bize ne öğretti?
Boğaziçi Direnişi döneminde üniversitedeki öğrenci hareketine damgasını vuran birçok mücadele inisiyatifi 2020-2021 yıllarında popülerdi. Tüm Boğaziçi öğrencilerine açık olan bu inisiyatifler, yapısı inisiyatifin çizdiği, tabii ki süreç içinde değişime uğrayabilen çerçeve içinde mücadelenin örgütlenebilmesi için bir imkân taşıyordu. Boğaziçi Direnişi’nde öğrencilerin politik bilinç seviyesinin ve direnişe aktif katılımı belki de 19 Mart eylemlerinden daha yüksekti. Ancak mücadele inisiyatiflerinin öğrenci kitlelerinin gönüllü inisiyatifiyle ayakta kalması uzun vadeli mücadelenin sürdürülmesini zorlaştırdı. Mücadele deneyiminin birikerek sonraki mücadelenin yükseldiği dönemde birikimin üstüne inşa edileceği bir yapıyı var edemedi. Kendine farklı ideolojik çizgiler çeken mücadele inisiyatifleri mücadele eden kitleleri böldü ve birbirinden yalıttı. Eylemlilik çizgisinin kitlesel ve birlik içinde oluşturulduğu koşulları yaratamayan inisiyatifler kendini çözerek tarihe karıştı.
Kalıcı ve birleşik demokratik mekanizmalar: ÖTK’lar!
Önceki dönemin inisiyatiflerin yarattığı bölünmüşlük ve öğrencilerin önceden belirlenen bir politik çizgiye kendini uydurmasının yarattığı sorun sonucu ODTÜ öğrencilerinin 1970’lerin sonunda ortaya attığı temsilcilik mekanizmasını da örnek alan mücadeleci öğrencilerin mücadeleyi bu mekanizmayla vermesindeki ısrar ve Boğaziçi’nde resmi olarak da seçimin yapılıyor oluşu Boğaziçi öğrencilerinin birleşebileceği ve hep birlikte kendi hareketlerinin karakterine karar verebilecekleri ortak bir ortam yarattı. Talepleri etrafında örgütlenen öğrencilerin kendi arasından seçim yaparak temsilci çıkarmasından ziyade zaten periyodik olarak yapılan seçim sonucu mücadeleci ancak demokratik bir şekilde temsilcilikleri işletmeyen temsilciler ÖTK’nın taşıdığı potansiyele ulaşmasını geciktirdi. Bölüm temsilcilerinin aldığı kararlarda ilkel de olsa Whatsapp oylamalarının kullanıyor olduğu dönem ilk kez tüm temsilcilerin bölümlerinin iradesine göre hareket ettiği bir dönem oldu. Bu dönem ÖTK’nın ilkel de olsa neredeyse tüm bölümlere ulaştığı, bölümlerdeki dönem gruplarının toparlandığı ve tartışmaların sadece temsilciler arasında değil de geniş kitleler arasında verildiği bir döneme ulaştı. Sola eğilimli öğrencilerin kümelendiği bir oluşum olarak bilinen ÖTK ilk kez bölümdeki öğrencilerin de fikrini alarak eylemlerine, yayınlayacağı açıklamalara karar veriyordu. Ne yazık ki tartışmaların çok yönlü muhakeme edilmesi, farklı fikirlerin toparlanması ve değerlendirilmesi açısından yüz yüze buluşmalar, toplantılar yapılması tüm bölümlerde mümkün olmasa da öğrencilerin iradesi oylamalar sayesinde kısmen toplanıyordu ancak sınırlılıklarını koruyordu.
19 Mart Eylemleri ve ÖTK’nın olanakları
19 Mart eylemleriyle uzun zamandır bir çeşit bunalım içinde olan, ömrü boyunca AKP iktidarı dışında bir iktidar görmemiş gençlik kesimleri için bir kopuşu temsil ediyordu. Boğaziçi öğrencileri de bu eylemlere Boğaziçi ÖTK’sı koordinasyonuyla katıldı. Eylemlerin sönümlenmesine rağmen sürekli yeni eylem çağrıları devam etti. Eylemlerin hedefsizliğinden yakınan öğrenciler kolaylıkla eylem kırıcılıkla da suçlanarak durumun yarattığı “olağanüstü hâl” bahane eden dar grupçu eğilim taşıyan öğrenciler, kitlelerin fikirlerini almadan hareket etmeyi meşru bir yol olarak ilan etti, genel kurulun tartışmaların her gün yüzlerce mesaj biriken bir Whatsapp grubunda sürüyor olması ciddi bir problem yarattı. Örneğin sanki Boğaziçi öğrencilerinin çoğunluğu İstanbul’un 1 Mayıs’ının konumunun Taksim olması gerektiğini düşünüyor ve bu çizgiyi savunuyor gibi yayınlanan açıklama sadece temsilcilerin bulunduğu bir Whatsapp grubunda meselenin farklı yönlerinin tartışmayarak geçiştirilmesi ve postun çıkılmasıyla sonuçlandı. Ayrıca eylemlerin basın açıklamalarının yazılması, yürüyüş rotasının belirlenmesi gibi teknik kısımlarını odağa alan eğilim temsilcilerin kendi bölüm arkadaşlarını eylemliliklere katmayı, kitleselleşmeyi arka plana atarak önemsizleştirdi. Şu anki haliyle eski mücadele inisiyatiflerini andıran Boğaziçi ÖTK’sı diğer birçok üniversite demokratik ÖTK’yı kurmaya çalışırken tezat bir durum oluşturuyor. Güncel olarak mühendislik bölümlerinin temsilcilerinin ÖTK Genel Kurulunun bir iç grup tarafından dayatmacı bir tarzda yürütüldüğü ve fakülte/bölüm örgütlenmesinin geçersiz kılındığına dair tespitiyle beraber durum böyle devam ederse mühendislik temsilcilerinin genel kurulu terk edeceği dahi belirtildi.
Hareketi hangi tutumun ilerleteceğini düşünmeliyiz
Öyle ya da böyle hazırlıklı veya birden yakalandığımız eylemlilik süreçleri önümüzde daha çok yaşanacağa benziyor. Eylemlerden güçlenerek çıkmak ise neyi neden yaptığımızın tartışmalarının en geniş kitlelerle örgütlenmesi, yığınların politik bilincinin ve özdeneyimi doğrultusunda mücadelede etkin bir rol almasının imkanları mücadeleci öğrencilerin kesintisiz bir biçimde geniş kitleleri mücadelenin aktif bir parçası yapmayı denemesinde saklı. Bıkmadan usanmadan tartışmalarımızı sözümün ulaşmadığı, ulaşsa da hâkim olmadığı yerlere ulaştırmamız gerekiyor. Ancak bu şekilde mücadele darlaşarak yok olmaz, sonraki harekete daha kalabalık, birleşik ve bilinç seviyesi daha yüksek şekilde başlayabiliriz. ÖTK’ları ise bu amaç doğrultusunda bir araç olarak değerlendirmek önem kazanıyor.
Evrensel'i Takip Et