16 Mayıs 2025 00:00

Roja zımane Kurdi piroz be! Kürt Anadil Günü kutlu olsun!

Dil çalışmalarının her seferinde bir korku sebebi ya da bölücülük olarak algılandığı sanrı hâli başta Kürtçe olmak üzere tüm tanınmayan diller için ağır bir tehdit.

Roja zımane Kurdi piroz be! Kürt Anadil Günü kutlu olsun!

Fotoğraf: MA

Silmen GÜVEN

Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi

1930’lu yılların başında başta Celadet Ali Bedirxan ve bir grup Kürt aydını tarafından Kürtçe üzerine yapılmaya başlanan çalışmaların sonucunda 15 Mayıs 1932 tarihinde Şam’da çıkartılmaya başlanan “Hawar” isimli derginin etrafında bu çalışmalar düzenli hale getirilmiş 11 yıl boyunca toplamda 57 sayısı yayımlanmış olan bu dergi Kürtçe için bir milat kabul edilmiş en nihayetinde 2006 yılında 15 Mayıs Kürt Anadil Günü olarak kabul edilmiştir. Bu derginin dolayısıyla ona atfedilen değerin önemini biraz daha yakından anlamak için bu derginin Kürt edebiyatının kültleşmiş isimleri olan Cegerxwin ve Osman Sabri gibi isimlerin edebiyat hayatına başlamasında dolayısıyla onları takip eden edebiyatçı nesiller için bir ışık olduğunu belirtmek gerekir.

Gelelim günümüze. Günümüzde ise 15 Mayıs çeşitli Kürt şehirlerinde her sene geniş katılımlarla kutlanmaktadır. Bu günde başta Anadilde Eğitim Hakkı ve Kürtçe’nin resmi statüsünün tanınması gibi çeşitli konularda talepler yüksek sesle belirtilmektedir. Yıllardır bu talepler görmezden gelinmeye çalışılsa da Kürt halkı yıllardır bu taleplerinin mücadelesini sürdürmektedir. Geçmiş yıllarda tekçi anlayışlar “Türkçe konuş çok konuş” tarzı tutumlarla, kamusal alanda yok saymayla, cezalarla, Kürt diline darbe vurmaya çalışmışlardır. Tüm bu tekçi anlayış, yaklaşım ve adımlara karşın anadil mücadelesi “Anadil ana sütü gibi helaldir” denerek sürdürülüyor.

Anadil ana sütü gibi helaldir

Türkiye toplumu gibi renkli çok kültürlü ve çok dilli bir yapıda bu çeşitlilik zengin ve özgün bir mozaikte bu varlığın tehdit unsuru olarak görülmesi, başta Kürtçe olmak üzere dillere yapılan baskının Türkiye’deki çeşitli halkların dillerinin unutulmasına ve yok olmasına sebep olmaktadır. Kendi yetiştiğim coğrafya olan Antakya üzerinden durumu biraz özetleyecek olursak, başta kendi kuşağım olmak üzere yeni nesilde Arapça’ya karşı bir antipati, basit görme ya da gereksiz kullanışsız görme hâkim. Tabii ki bu başlı başına yeni neslin suçu değil. Başta aileler olmak üzere önceki nesillerde başlayan sinme ve kültürünü terk etme, korkunun “aman çocuğum dışarıda Arapça konuşma” veya “çocuğuma Arapça öğretmiyorum çünkü Türkçe’yi şiveli konuşmasını istemiyorum” diyerek çocuklara işlenmesi; kamusal alanda bir temsili ve yeterli eğitim olanağı olmayan Arapça gibi diller için yok oluş anlamına geliyor.

Dil çalışmalarının her seferinde bir korku sebebi ya da bölücülük olarak algılandığı sanrı hâli başta Kürtçe olmak üzere tüm tanınmayan diller için ağır bir tehdit. Anadilde eğitim konusunun bir tehdit olmadığını dünyanın gelişmiş ve sosyo-ekonomik anlamda müreffeh bölgelerinde anadilde eğitim hakkının sağlanmasıyla, çok dilli eğitim sistemlerine sahip olmasıyla görebiliriz. 21. yüzyılda bu hak temel insan hakları arasında yer almaktadır. Dünya nüfusunun yarısından fazlası çok dilli bir sisteme sahiptir.

Tekçi politikalarla yok sayılmaya çalışılsa da Kürtçe ve diğer tanınmayan diller ezilen halklar tarafından sahipleniliyor, ölüme terk edilmiyor. Barışın bu kadar yakın olduğu bu günlerde başta Kürt halkı olmak üzere tüm halklar için anadilde eğitimin, çok dilliliğin bir tehdit olduğu sanrısından arındığı, anadilin ananın ak sütü gibi helal olduğu ve bu konuyu son tartıştığımız 15 Mayıs olması dileğiyle Kürt Anadil Günü kutlu olsun. Roja zımane Kurdi piroz be!

ABONE OL

Evrensel'i Takip Et