14 Mayıs 2025 23:53

TMMOB İzmir İKK Kadın Çalışma Grubu: Kadın bedeni üzerindeki politik müdahaleleri reddediyoruz

TMMOB İzmir Kadın Çalışma Grubu, kadın cinayetlerinden çıplak aramaya, doğum politikalarından İstanbul Sözleşmesi’nin feshine dek birçok başlıkta iktidarın kadın politikalarına karşı ses yükseltti.

TMMOB İzmir İKK Kadın Çalışma Grubu: Kadın bedeni üzerindeki politik müdahaleleri reddediyoruz

Fotoğraf: ANKA

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Kadın Çalışma Grubu tarafından kadınların yaşam hakkına yönelik girişimler protesto edildi.

İzmir Mimarlık Merkezi önünde basın açıklamasında bulunan grup adına açıklamayı Ebru İşcan Ayaz okudu. Açıklamada, “Bu düzen bizi susturamaz. Türkiye’de kadınlar, yıllardır sistematik eşitsizlik, şiddet ve baskıyla kuşatılmış bir hayatın içinde yaşamaya çalışıyor. AKP iktidarının aldığı her yeni kararla, çıkardığı her yeni yasayla, haklarımız biraz daha budanıyor, varlığımız daha da görünmez kılınıyor" ifadelerine yer verildi.

2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesine de tepki gösterilen açıklamada, “Kadınlar bir kez daha kamusal yaşamdan dışlanarak ev içine hapsedilmek isteniyor. Aile üzerinden şekillenen politikalar, kadınları yalnızca anne, eş, hizmetkâr rolleriyle tanımlıyor; devlet kendi normlarına uymayan kadınları ötekileştirmeye devam ediyor" denildi.

"Ocak ve Şubat aylarında, 49 kadın cinayeti işlendi"

Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin artışına dikkat çekilen açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

"Kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığı bir ortamda, İstanbul Sözleşmesi’nden tek imzayla çıkılması, şiddeti önlemesi gereken devletin artık failleri koruyan ve cezasızlıkla ödüllendiren bir yapıya dönüştüğünü açıkça gösterdi. 2025 yılında, yalnızca Ocak ve Şubat aylarında, 49 kadın cinayeti işlendi. Bahar Aksu’nun, Behiye Taşkın’ın, Su Dilem Yazıcı’nın adları her gün büyüyen bir kara listeye eklenirken, Pınar Gültekin’i canice katleden Metin Avcı’ya verilen haksız tahrik indirimi, adaletin kadınlar için artık geçerli olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. “Önlem alacağız” diyenler yalnızca sessiz kaldı. Boğaziçi Üniversitesi’nde 6 yaşındaki çocukların evlendirilebileceği beyanda bulunan ve pedofiliyi normalleştiren yobaza karşı düzenlenen protestolarda 97 öğrencinin gözaltına alınması, kadın ve çocuk haklarını savunmanın bu düzende nasıl suç sayıldığının yeni bir göstergesidir. Biz kadınlar bugüne kadar susmadık, bugün ve bundan sonra da susmayacağız. Ayrıca, gasp ettiğiniz İstanbul Sözleşmesi’nden de vazgeçmeyeceğiz."

"Politik dayatma yapılıyor"

Kadın bedenine yönelik politik müdahalelere de dikkat çekilen açıklamada, “Sezaryen doğum şeytanlaştırılıyor, vajinal doğum kutsanıyor. Tıbbi tercih değil, politik dayatma yapılıyor. Hayır. Beden bizim, karar da bizimdir” sözlerine yer verildi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu protestoları sırasında yaşanan hak ihlallerine değinilerek, “Gözaltına alınan çok sayıda kadına çıplak arama dayatıldı; kadın bedeni bir kez daha devletin denetim ve cezalandırma aracı haline getirildi. Bu uygulamalar yalnızca bir hak ihlali değil, açıkça sistematik bir işkencedir” denildi.

LGBTİ karşıtı yasa tasarısına ve Aile Bakanlığı’nın toplumsal cinsiyet kavramlarını dışlayan genelgesine de tepki gösterilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Bu belgeyle iktidar, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine açıkça savaş açarak, Kadınları ve LGBTİ+ bireyleri görünmez kılmaya çalışarak yalnızca yaşam tarzımızı değil, var oluşumuzu da tehdit etmektedir.”

Son olarak kadın emeğinin ve liyakatin görmezden gelinerek doğurganlık üzerinden yapılan teşviklerin eleştirildiği açıklama, şu sözlerle tamamlandı:

“Buradan bir kez daha AKP iktidarına sesleniyoruz: Bizlere dayattığınız bu düzeni kabul etmiyoruz. Ne makbul kadın tanımlarınıza sessiz kalmamızı ne de korkmamızı bekleyin. Eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelemizden geri adım atmayacağız. Yaşasın kadın dayanışması. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz. Bedenimiz, hayatımız, kararlarımız bizimdir." (ANKA)

ABONE OL

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İran’a yönelik saldırılar birçok ülke tarafından kınanırken ABD ve İsrail müttefikleri ise destek verdi. Türkiye’nin de içinde bulunduğu bazı ülkeler ise ABD’yi doğrudan kınamayarak ‘endişe’ dile getirmekle yetindi. Kongre onayı dahi olmadan gerçekleştirilen saldırı ABD içinde tartışmaya yol açtı.

ABD Başkanı Trump ise saldırının “tarihi” olduğunu iddia etti, “Artık barış zamanı” dedi. Trump İran boyun eğmezse “gelecekteki saldırılar çok daha büyük ve kolay olacak” sözleriyle tehdit etti. Trump’a teşekkür eden İsrail Başbakanı Netanyahu da “Önce güç gelir, sonra barış gelir” mesajı paylaştı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Soykırımcı İsrail’e her türlü desteği verdiği yetmezmiş gibi bir de İran’ı tehdit eden Trump, Nobel barış ödülü istiyor.

Evrensel'i Takip Et