15 Mayıs 2025 03:00

‘Yeni süreç’te 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı: Ana diliyle ilgili adımlar barışı kalıcılaştırır

PKK’nin silah bırakma kararının ardından yeni bir sürece girilirken, 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı toplumsal barışın en önemli unsurlarından, en temel taleplerden dil meselesi yeniden gündemde.

‘Yeni süreç’te 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı: Ana diliyle ilgili adımlar barışı kalıcılaştırır

Fotoğraf: MA

Dilan Temiz
[email protected]


15 Mayıs 1932’de Celadet Ali Bedirxan öncülüğünde bir grup Kürt aydını, “Hawar” isimli Kürtçe derginin ilk sayısını çıkardı. 2006’dan bu yana ise her 15 Mayıs, Kürt Dil Bayramı olarak kutlanıyor. Kürtçenin korunması, geliştirilmesi ve kamusal alanda daha fazla yer bulması için bir anlam taşıyan bu gün, bu yıl yeni bir siyasal atmosferde karşılanıyor.

1 Ekim’de başlayan diyalog süreci, 12 Mayıs’ta PKK’nin silah bırakma açıklamasıyla yeni bir aşamaya girdi. Gözler bundan sonraki adımlara çevrilmişken, temel taleplerin başında Kürtçenin resmi dil statüsü kazanması ve ana dilinde eğitim hakkı geliyor.

DEM Parti Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eş Sözcüsü Cemile Turhallı, PKK’nin silah bırakması sonrasındaki süreçte toplumsal barışın teminatının dil barışı olduğuna dikkat çekti.

Turhallı, gelinen sürecin toplumsal barış açısından önemli bir eşik olduğunu belirterek, “Toplumsal barış, dil barışıyla sağlanabilir. Dillerin kamu otoriteleri tarafından eşit kabul edilmesiyle bu mümkün hale gelir. Türkiye’deki tüm toplulukların, etnisitelerin çoğulculuğunu gözeten kurucu bir söyleme ihtiyaç var” dedi.

“Bu bir pazarlık konusu değil, evrensel haktır”

Turhallı, dil politikalarının sadece kültürel değil, aynı zamanda siyasi ve hukuki bir mesele olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: “Biz çok dilliliği toplumsal birliğin teminatı olarak görüyoruz. Tek dillilik değildir birliği sağlayan; aksine tek dillilik, ayrışmanın ve çatışmanın temel nedenidir. Ana dilde eğitim bu bağlamda atılacak en büyük adımlardan biridir ve bu adımlar barışı kalıcı hale getirecektir. Bu bir pazarlık konusu değil, demokratik ve evrensel bir haktır.”

Turhallı, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere de dikkat çekerek, ana dilinde eğitimin ve dil haklarının bu sözleşmeler kapsamında güvence altına alınmış haklar olduğunu hatırlattı: “Birleşmiş Milletler Azınlık Hakları Bildirgesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Konseyinin Azınlıkların Korunması Sözleşmesi gibi belgelerde yer alan Türkiye’nin koyduğu şerhlerin kaldırılması gerekiyor. Devletin pozitif yükümlülüğü, yurttaşlık haklarını güvence altına almaktır.”

“Altı öğretmenle adım atılmış sayılamaz”

Bakan Tekin’in ana dilinde eğitime istinaden söylediği “Bu konuda atılması gereken her türlü adım atıldı” ifadelere yanıt veren Turhallı, “adım attık’ dediği şey, yılda iki ya da üç öğretmen atamak mı? Yirmi milyondan fazla Kürt yurttaşın yaşadığı bir ülkede, halkın yüzde 60-70’i ana dilinde eğitim talebinde bulunurken, bu kadar sınırlı bir adımı gerçek bir karşılık olarak görmek mümkün değil. Ve bu yıl Kürtçe öğretmen ataması için ayrılan kontenjan 6.  Bu, çözüm üretmekten uzak, inkarcı bir yaklaşımdır. Daha ciddi, yapıcı, daha gerçekçi, daha eşitlikçi adımlar atması gerekiyor bu noktada” dedi.

“Toplumsal sahiplenme şart”

Barışın sadece yasal düzenlemelerle değil, geniş toplumsal sahiplenmeyle kalıcılaşabileceğini vurgulayan Turhallı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Barışın gerçek teminatı, toplumun tüm kesimlerinin – işçilerden kadınlara, gençlerden çiftçilere kadar – bu süreci sahiplenmesidir. Karadenizli bir emekçinin, Akdeniz’de tarlada çalışan bir kadının, emeği sömürülen herkesin bu sürece destek vermesi barışın toplum tabanında kök salmasını sağlayacaktır.”

Evrensel'i Takip Et