14 Mayıs 2025 15:33

İmamoğlu, hakimlik sorgusundaki ifadesi nedeniyle ifade verdi: Bunun adı siyasi pusudur

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik soruşturma kapsamında Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı  Ekrem İmamoğlu 'kamu görevlisine hakaret' soruşturması kapsamında ifade veriyor.

İmamoğlu'nun 23 Mart günü Sulh Ceza Hakimliğindeki sorgusu sırasında, hakkında tutuklama talep eden Cumhuriyet Savcılarına yönelik ifadeleri suç sayılmıştı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu'nun, "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçlamasıyla alınan ifadesinde, yargı görevlilerine hakaret içerikli beyanlarda bulunduğunu ifade etti. Başsavcılık, Ekrem İmamoğlu hakkında 'kamu görevlisine hakaret' suçundan resen soruşturma başlattı.

İfadesi bir saat sürdü

Soruşturma kapsamında İmamoğlu’nun Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla saqat 14.30 sıralarında Savcılığa ifade vermeye başladığı belirtildi.

Saat 15.30 itibarıyla Ekrem İmamoğlu’nun ifade verme işlemleri tamamlandı. 

Pehlivan ifadesini paylaştı

Avukatı Mehmet Pehlivan, sosyal medya hesabından İmamoğlu'nun ifadesinde öne çıkan başlıkları paylaştı.

"Baştan kurgulanmış bir suç isnadı"

Buna göre, İmamoğlu, "Ne emniyette ne savcılıkta bana yöneltilmeyen, daha önce adı dahi geçmeyen iddialar, haritalar, görseller ve hiçbir ilgim olmayan örgüt beyanları dosyaya eklenmişti. Bu tablo, bir yargılama değil, baştan kurgulanmış bir suç isnadıyla karşı karşıya bırakıldığımın açık göstergesiydi" dedi. Sözlerinin hakaret olmadığını ifade eden İmamoğlu, "Ben şahısların ailelerine, özel hayatlarına, onurlarına dair bir hakarette bulunmadım. Bir kamu görevine, bu görevi kötüye kullanarak siyasete müdahale edenlere karşı kamu adına eleştiri getirdim" ifadelerini kullandı.

“İftira ve algı operasyonları”

Pehlivan'ın paylaşımında yer alan İmamoğlu'nun ifadesine öne çıkan başlıklar şöyle:

"Bu soruşturmanın gerçek bağlamı, uzun süredir yürütülen yargı tacizi ve meşru siyasi rekabetin yerini iftira ve algı operasyonlarına bıraktığı bir zeminde şekillenmiştir.

Seçim sürecinde "İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder" diyen kişi, bu kaybın iktidarına yönelik olduğunu fark edince, hukuk dışı yolları kullanarak kamu gücünü siyasal bir araç haline getirmiş ve bu yolla kaçınılmaz sonunu ertelemeye çalışmıştır.

Daha önce adı geçmeyen terör örgütü beyanları dosyaya eklenmişti"

Emniyette hakkımdaki suçlamanın, Meclis’te grubu bulunan bir siyasi partinin yöneticisiyle yapılan görüşmenin terör örgütüne yardım olarak nitelendirilmesi olduğunu öğrendim. Mecliste grubu bulunan yasal bir partinin yetkilisiyle yapılan görüşmeleri terör faaliyeti olarak nitelendirmiş olmalarını hukukla açıklayabilmek mümkün müdür?

Hakimlik sorgusu başladığında, sevk yazısında gerek emniyet ve gerekse savcı önündeki ifade esnasında bana daha önce hiç sorulmayan soruların, terör örgütüyle alakalı bir dolu görselin, haritaların, terör örgütü yöneticilerinin beyanlarının evraka eklendiğini gördüm.

"Bunun adı siyasi pusudur"

Mesleğini icra ederken tarafsız ve bağımsızlıkla hareket etmek zorunda olan, Türk Milleti adına yetki kullanan kamu görevlilerinin bu davranışını nasıl nitelendirmek gerekir? Elbette bunun adı kumpastır elbette bunun adı siyasi pusudur.

Hakimlik sorgusuna çıktığımda, önüme konulan evraklarla birlikte aslında yalnızca adalet değil, aklım ve vicdanım da sorguya çekilmişti. Ne emniyette ne savcılıkta bana yöneltilmeyen, daha önce adı dahi geçmeyen iddialar, haritalar, görseller ve hiçbir ilgim olmayan örgüt beyanları dosyaya eklenmişti. Bu tablo, bir yargılama değil, baştan kurgulanmış bir suç isnadıyla karşı karşıya bırakıldığımın açık göstergesiydi.

"İtibarsızlaştırma operasyonu"

Terör örgütüne yardım gibi ağır ve onur kırıcı bir suçla ilişkilendirilmeye çalışılmak, sadece hukuk dışı bir girişim değil, aynı zamanda hayatımı, emeğimi ve milletime karşı taşıdığım sorumluluk duygusunu hedef alan bir itibarsızlaştırma operasyonudur.

Ben şahısların ailelerine, özel hayatlarına, onurlarına dair bir hakarette bulunmadım. Bir kamu görevine, bu görevi kötüye kullanarak siyasete müdahale edenlere karşı kamu adına eleştiri getirdim.

Beni değil, temsil ettiğim değerleri ve milletin iradesini yargılamaya çalıştıklarını çok iyi biliyorum. Ancak unuttukları bir şey var: Bu milletin vicdanı, kurguya değil hakikate inanır." (Politika Servisi)

ABONE OL

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İran’a yönelik saldırılar birçok ülke tarafından kınanırken ABD ve İsrail müttefikleri ise destek verdi. Türkiye’nin de içinde bulunduğu bazı ülkeler ise ABD’yi doğrudan kınamayarak ‘endişe’ dile getirmekle yetindi. Kongre onayı dahi olmadan gerçekleştirilen saldırı ABD içinde tartışmaya yol açtı.

ABD Başkanı Trump ise saldırının “tarihi” olduğunu iddia etti, “Artık barış zamanı” dedi. Trump İran boyun eğmezse “gelecekteki saldırılar çok daha büyük ve kolay olacak” sözleriyle tehdit etti. Trump’a teşekkür eden İsrail Başbakanı Netanyahu da “Önce güç gelir, sonra barış gelir” mesajı paylaştı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Soykırımcı İsrail’e her türlü desteği verdiği yetmezmiş gibi bir de İran’ı tehdit eden Trump, Nobel barış ödülü istiyor.

Evrensel'i Takip Et