Yargı gündeminde yine ‘af’ var: "Sadece cezaevlerinin boşalması hedefleniyor"
2020 ve 2023'teki örtülü afları hatırlatan İzmir Barosu Cezaevi Komisyonu Üyesi Av. Ömer Tör, infaz düzenlemelerinin sadece cezaevlerini boşaltmayı amaçladığını ve pek çok soruna yol açtığını anlattı.

Fotoğraf:Pixabay
Eylem Nazlıer
[email protected]
İstanbul – İnfaz düzenlemeleri ve pandemi döneminde gerçekleşen şartlı tahliyeler, tartışma konusu olmaya devam ediyor. Özgür Özel’e saldıran Selçuk Tengioğlu’nun 2020’de şartlı tahliye ile serbest bırakıldığının öğrenilmesi ve 60 bin mahkumun tahliyesine neden olacak bir infaz düzenlemesi iddiaları da afları yeniden gündeme getirdi.
Özellikle 2020’deki şartlı tahliyelerin ardından yaşanan kadın cinayetleri örneklerinde olduğu gibi şartlı tahliye edilen kişiler; cinayet, yaralama, gasp, hırsızlık gibi suçlarla kısa sürede tekrar cezaevine giriyor. Konuyla ilgili Evrensel’e konuşan İzmir Barosu Cezaevi Komisyonu Üyesi Avukat Ömer Tör, infaz düzenlemelerinin sorunlarını anlattı.
"Cezaevleri boşaltılmaya çalışılıyor"
Türkiye’de ceza infaz sisteminin şartlı tahliye ve denetimli serbestlik üzerine kurulu olduğunu dile getiren Av. Tör “Suç işleme oranları önlenemiyor. Dolu cezaevlerine çözüm geçici tahliyelerde aranıyor” dedi. Tör, hükümlülerin tahliyesine ilişkin yükümlü olan idare ve gözlem kurullarının “toptancı” kararlar aldığını işaret etti: “Adli suçlar söz konusu olduğunda neredeyse herkese ‘iyi halli’ denerek binlerce hükümlünün tahliyesi sağlanıyor. Ancak örneğin siyasi tutuklular tahliye edilmiyor. Kurullar, yargı bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkı açısından sorunlu. Bu yapıdan idarenin istemediği bir karar çıkması mümkün değil, o nedenle bağımsız izleme kurulu üyeleri bulunmalı.”
"İnfaz düzenlemeleri topluma yararlı olmadı"
Kadın cinayetleri ve çocuklara yönelik suçlarda daha sıkı düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu belirten Tör, “Toplumda bu suçlara düşük ceza verildiği algısı var ancak belirtilen suçların cezaları yüksek, infaz koşulları daha ağır. Cezasızlık algısı, yargılama sürecinden kaynaklı” dedi.
İnfaz Kanunu’nda sürekli değişiklik yapmanın değil, cezaların öngörülebilir ve caydırıcı olması gerektiğini vurgulayan Tör, “2020 ve 2023’te yürürlüğe giren infaz düzenlemelerinin topluma bir yararı olmadı. Cezanın caydırıcılığı ortadan kaldırıldı. Bu infaz düzenlemeleriyle salıverilen hükümlüler suç işlemeye devam etti. Örneğin 30 Mart 2020 öncesinde işlediği suçtan 6 sene ceza alan bir hükümlü, bir gün bile cezaevinde kalmadı” diye konuştu.
"Denetimli serbestlik imza atmaktan ibaret"
İnfaz rejiminde yapılan sürekli değişikliklerin “Cezanın tamamının çekilmediği” algısını yarattığını ifade eden Tör, “Esas mesele bu cezaların infazındaki güvensizlik. Önemli olan yüksek ceza değil, kanunda yazan cezanın uygulanmasıdır” dedi. Tör, çok sayıda suç kaydı olan kişilerin cezaevinde olmamasının asıl nedeninin de yargılamaların hızlı ve etkili şekilde yürütülmemesi olduğunu vurguladı.
Tör’e göre denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme süreçlerine dair bir eksik de hükümlülerin topluma kazandırılması açısından etkin olmaması: “Cezaevlerinden salıverilen kişi sayısı yükselince izleme ve rehabilitasyon sistemleri iflas etti. İmza atmanın da tek başına olumlu bir etkisi yok.”
Kadın cinayetlerinde ve cinsel suçlarda yaşanan artışta tepkinin yargı sistemine dönmesi gerektiğini ifade eden Tör, “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, 6284 sayılı Yasa’nın hedef alınması ve olumsuz içtihat değişimleri kazanılmış hakları geri götürüyor. Üstelik Yargıtayın kararları da geçmişe göre daha geride” diye konuştu. Suç oranlarının düşürülmesi için cezaları artırmanın yeterli olmadığını belirten Av. Tör “Devlet vatandaşının sağlıklı ve onurlu bir yaşam sürmesini sağlarsa suçların en az yarısı ortadan kalkabilir. İşlenen suçların önemli bir bölümü ekonomik temellidir. Bununla birlikte adil yargılama ve caydırıcı infaz sistemi de olmazsa olmazdır” dedi.
Türkiye’de afların tarihçesi
Türkiye’de bugüne kadar af ya da ceza indirimi getiren 60’a yakın yasal düzenleme yapıldı. Sırasıyla 7 Ocak 1922, 26 Aralık 1923 ve 26 Ekim 1933’te çıkarılan aflarla cezaların bir kısmı affedildi. 1960 darbesinin ardından 23 Şubat 1963’te ve 3 Ağustos 1966’da kabul edilen af düzenlemeleriyle 5 yılı geçmeyen hapis cezaları için af getirildi. 15 Mayıs 1974’te çıkarılan genel afla, cezaevleri büyük ölçüde boşaltıldı. 1991’de Turgut Özal’ın Terörle Mücadele Yasası’na eklettiği maddeyle kısmi bir af uygulamaya konuldu.
22 Aralık 2000’de ise ismini Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit’ten alan “Rahşan affı”yla 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlara ilişkin cezaların 10 yıla kadar olan kısmı affedildi. Cezaevlerinin mevcudu 70 binden 40 bine kadar düştü. Ancak üç yıl içinde yeniden 64 bine ulaştı.
AKP döneminde ise doğrudan “genel af” çıkmasa da infaz düzenlemeleri kamuoyunda “örtülü af” olarak nitelendirildi. Özellikle 2020 ve 2023 yıllarında çıkarılan yasalarla on binlerce mahkum tahliye edildi. 2020’de kabul edilen infaz düzenlemesiyle yaklaşık 90 bin kişi serbest kaldı. Temmuz 2023’te yapılan yeni infaz düzenlemesiyle yaklaşık 80 bin kişi daha tahliye edildi.
Pandemi affıyla çıkıp yeniden suç işlediler
2020’de cezaevlerinin boşaltılmasının ardından yeniden suç işlendiğine dair onlarca örnekse Tör’ü doğruluyor:
- Mardin’de Abdulkadir Pulent, 2020’de tahliye olduktan sonra evli olduğu kadını öldürdü.
- Manisa’da pandemi affıyla serbest kaldıktan sonra birlikte yaşadığı kadını öldüren Necati A. da ilk eşini yaralamış, ikinci eşini öldürmüştü.
- İstanbul’da Tahsin Yüksekova, 2020’de salıverildikten sonra eşi Seyhan Yüksekova ile annesi Zülfiye Yüksekova’yı öldürdü.
- Gaziantep’te yaralama suçundan tutuklanan Müslüm Aslan ise dört ay sonra serbest bırakıldı ve 10 yaşındaki kızını öldürdü.
- Diyarbakır’da Nurcan Polat, Burdur’da Sevil Altun, Antalya’da Rabia Doğan aynı şekilde eşleri tarafından katledildi.
- Sakarya’da İsmail Karapekmez, 11 Temmuz 2020’de eşi Zeynep Karapekmez ile kayınvalidesi Melahat Ünlütürk’ü öldürdü.
- İstanbul’da Serkan Kaymaz, cezaevinden izinli çıktığı gün eşini ve iki çocuğunu öldürdü.
- Balıkesir Edremit’te Recep Kırtay, cezaevinden izinli çıkarak Çiğdem Kırtay’ı öldürdü.
- Samsun’da Faruk Yavuz, cezaevi izninde eşi Kamile Yavuz’u 25 kez bıçaklayarak öldürdü.
Evrensel'i Takip Et