İzmir’de binler Denizlerin anma etkinliğinde buluştu: Üç yiğit devrimcinin bayrağı bizlere emanet
Emek Partisi İzmir İl Örgütü ve Emek Gençliği Denizleri düzenlenen etkinlikle andı. Anmada; "Bizler 6.Filoyu denize dökenlerin yoldaşları ve mücadelenin mirasçılarıyız" denildi.
İzmir- Emek Partisi İzmir İl Örgütü ve Emek Gençliği; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı idam edilişlerinin 53’üncü yılında düzenlenen etkinlikle andı. Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Merkezi Açık Hava Tiyatrosunda yapılan konserde Moğollar ve Miraz sahne aldı.
Anma konserine Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan, Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, il yöneticileri, Türkiye İşçi Partisi İl Yönetim Kurulu Üyeleri, ESP İl Yönetimi, DEM Parti Bornova İlçe Yöneticileri, CHP Karabağlar Kadın Kolları ve Gençlik Kolları, İzmir Barosu Genel Sekreteri Zöhre Dalkıran, TİHV Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, Gıda İş Genel Sekreteri Ufuktan Öden, İletişim İş Genel Başkanı Gürkan Emreoğlu, Genel Maden İş Ege Bölge Temsilcisi Gürsel Köse, TEKSİF Sendikası Genel Başkan Danışmanı Makum Alagöz ve Ege Bölge Temsilcisi İbrahim İpek, BES İzmir Şube Başkanı Deniz Çetin ve YK Üyeleri, Eğitim Sen 1-4 ve 5 No’lu Şube Yönetim Kurulları, Tüm Bel-Sen 1 No’lu Şube Yürütme Kurulu, SES 1 ve 2 No’lu Şube Başkan ve Yöneticileri, Sağlık İş İzmir Şube Başkan ve Yöneticileri, Ege 78’liler Demokrasi ve Dayanışma Derneği, Menderes Kültür ve Yaşam Derneği, Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu ile çok sayıda üniversite öğrencisi, işçi ve emekçiler katıldı.
Fotoğraf: Evrensel
Öte yandan 152 gündür grevde olan Temel Conta işçileri ile 114 gündür direnişlerini sürdüren Digel işçileri de alana pankartlarıyla girdiler.
Etkinliğe katılan kitle, “Faşizme ölüm halka hürriyet”, “İş, ekmek, özgürlük”, “Yusuf, Hüseyin, Deniz sürüyor sürecek mücadelemiz”, “Denizlerden Erdal’a gençlik emeğin saflarında”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm” sloganları attı.
“Mücadele sürüyor ve bayrak yere düşmedi”
Etkinlikte açılış konuşmasını yapan Emek Gençliği MYK Üyesi Deniz Gökmen, bugün Denizleri anmak ve onların mücadele mirasını sırtlanmak üzere toplanıldığını kaydederek, “68 hareketinin devrimci önderleri Denizler, bağımsız ve demokratik bir Türkiye mücadelesinde canları pahasına en ön saflarda olmaktan geri durmadılar. Onlar üniversite öğrencilerinin eylemlerinden boykotlarına, işçi grev ve direnişlerinden, köylü mücadelelerine kadar her mücadele alanının bir parçası ve öznesi oldular. Denizlerin inanç ve kararlılıkları, emperyalistler ve onların yerli işbirlikçilerinin karşısında, devrim ve sosyalizm mücadelesini bağlılıklarıyla gün geçtikçe bilendi. Ve diyebiliriz ki bu inanç ve kararlılık onları bu soluksuz mücadelenin birer simgesi haline getirdi. 12 Mart darbecileri sandılar ki; emperyalizme, savaşa, faşizme karşı yiğitçe dövüşen bu 3 genci idam ederse mücadeleyi kökünden kazırlar. Ama yanıldılar. Denizlerin şahsında devrim ve sosyalizm mücadelesinde yitirdiğimiz tüm yoldaşlarımıza buradan göndereceğimiz mesaj mücadelenin sürdüğü bayrağın yere düşmediğidir” diye konuştu.
“Bizler 6.Filoyu denize dökenlerin yoldaşları ve mücadelenin mirasçılarıyız”
Fotoğraf: Evrensel
Ülkemizdeki emperyalist tekellerin ve onların yerli işbirlikçilerinin gençlerin yaşamından çalmayı, baskı ve sömürü politikalarıyla gençliğin geleceğini yok etmeyi hedeflediklerini belirten Gökmen, “Savaş naralarını en gür haliyle duymaya devam ettiğimiz bu süreçte, onlar ellerini ovuşturarak edilecek kârın, oluşacak yeni pazar alanlarının hayallerini kuruyorlar. Tek adam iktidarı da buradan kendi payını büyütmenin hesabını yapıyor. Savaş tekellerine devlet teşviği yağdırıyor. İktidarın iki yüzlü Filistin politikası da kendini burada belli ediyor. Bir yandan Filistin halkı için timsah gözyaşı dökerken, diğer yandan Siyonist İsrail devleti ile ticareti hız kesmeden deva ettiriyor. Yanı başımızdaki Suriye toprakları emperyalist tekellerin cirit attığı paylaşım haritası olarak şekilleniyor. Gençliğin karşısına bunların sonucunda derinleşen yoksulluk, yok olan bir gelecek ve sermayenin kanlı üretim düzeni çıkıyor. Ve bizler bu sistemin karşısında 6. Filonun önünde secde edenlerin değil, anti-emperyalist ve bağımsız bir ülke mücadelesi veren, secde edilen 6. Filoyu denize dökenlerin yoldaşlarıyız, onların mücadelesinin mirasçılarıyız” ifadelerini kullandı.
“Gençliğin önüne koyulan baskı ve korku barikatlarını yerle bir ettik”
Baskı ve yasaklarla sürdürülmeye çalışılan saray rejiminin; kayyumlar, seçme ve seçilme hakkına dönük saldırılar ve gözaltı-tutuklama furyası ile biriken tepki ve öfkeyi sindirmeye çalıştığını vurgulayan Gökmen, “Ancak Türkiye’nin genç kuşakları yani bizler bu planın aksini 19 Mart eylemlerinde açıkça gösterdik. Gençliğin önüne örülmeye çalışılan bu yasak, baskı ve korku barikatlarını yerle bir ettik. İstanbul Üniversitesi’nden, ODTÜ’ye, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden, Ege Üniversitesi’ne geniş eylemler ve boykotlar örgütlendi. Gençlik iktidarın hukuksuz politikaları ve inşa etmeye çalıştığı faşist düzene karşı tepkisini ortaya koydu. Selam olsun kampüslerde, sokaklarda bu mücadeleyi verenlere. Selam olsun hukuksuz politikaları reddedenlerin iradesine” diye konuştu.
“Bu sistemin çarkına çomak sokacak olan işçilerdir”
İktidarın baskı ve yasaklarının temelinde sermaye sınıfının çıkarlarının yattığını kaydeden Gökmen, “Uygulanan Şimşek ekonomi programı gençliğin bugününü, yarınını yani hayatını çalıyor. Bundandır ki bu sistemin çarkına çomak sokacak olan güç işçilerdir. Bundandır ki iktidar en ufak işçi grevinden, eyleminden bu denli çekinir pozisyondadır. İşçi sınıfının mücadelesi uygulanan tüm politikaların zeminini derinden sarsacaktır. Ve bugün hayatımızın her alanında yaşadığımız anti demokratik uygulamalar, talep ettiğimiz her şey bu sistemin işleyişi ile doğrudan ilgili olduğunu gösteriyor. Bizler işçi sınıfın değiştirici gücünü biliyoruz. Ve gençlik süren bu sistemin karşısında safını belli ediyor. Safımız işçi sınıfının safıdır, geleceğimiz işçi sınıfının geleceğidir diyor. Denizlerin bizlere bıraktığı mücadele mirası da bizlere bu yolu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
“Bugün en acil görev faşist rejimin inşasına dur demektir”
Bugün Denizlerden devralınan başka bir düzeni kurma mücadelesinin yurdun dört bir yanında, kampüslerden, lise sıralarına, fabrikalardan, mahallelere Emek Gençliği’nin saflarında sürmeye devam ettiğini dile getiren Gökmen, “Bu üç yiğit devrimcinin bayrakları biz genç komünistlere emanet. Ve bizler bu mücadeleyi tıpkı onlar gibi Marksizm ve Leninizm’e sıkı sıkıya bağlılıkla, sabır ve kararlılıkla sürdüreceğiz. Denizler’in, Erdallar’ın, İmranlar’ın mücadelesini geri adım atmadan sürdüreceğiz. Bugün önümüzdeki en acile görev bu faşist rejim inşasına dur demek ve başımızdan defetmek, bağımsız ve demokratik bir Türkiye’yi inşa etmektir. Ve bu üç yiğit devrimcinin sözlerini yineliyoruz: Yaşasın Tam Bağımsız ve Demokratik Türkiye! Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Bağımsızlık Mücadelesi! Yaşasın Marksizm, Leninizm’in Yüce İdeolojisi! Yaşasın Devrim ve Sosyalizm” diyerek sözlerini tamamladı.
Fotoğraf: Evrensel
Konuşmanın ardından ilk olarak Miraz ezgileriyle sahne alırken, akabinde ise sinevizyon gösterimi yapıldı.
“Denizlerin bayrağı Türkiye’nin dört bir yanındaki mücadele alanlarında taşınıyor”
Ardından konuşma yapan EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, 152 gündür grevde olan Temel Conta işçilerini, 114 gündür direnişte olan Digel Tekstil işçilerini ve toplu sözleşme mücadelelerini sürdüren İzmir Büyükşehir Belediyesi işçilerini selamlayarak konuşmasına başladı. Ardından 53 yıl önce idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı anan Aslan, “Onlar Türkiye halklarının özgürlüğü, Türk ve Kürt halkının eşit koşullarda bir arada yaşaması için hayatlarını verdiler. İdam sehpasına başları dik çıktılar. Onları bir kez daha sevgiyle, saygıyla anıyoruz. Denizleri darağacına gönderen 12 Mart’ın sahipleri, o karanlık rejimin sahipleri bugün hatırlanmıyor ancak Denizlerin ismi, Türkiye sınırlarını aşarak, dünyanın dört bir yanında milyonlarca insanın mücadelesinde yaşamaya devam ediyor. Denizlerin bıraktığı bayrak, bugün metal işçilerinin, belediye işçilerinin, üniversiteli gençlerin, barikatlarda hakları için direnenlerin ellerinde dalgalanıyor. O bayrak, Boğaziçi’nde, Hacettepe’de, Ege Üniversitesi’nde ve Türkiye’nin dört bir yanındaki mücadele alanlarında taşınıyor” diye konuştu.
“Türkiye işçi sınıfına, gençliğine ve halklarına hesap verecekler”
Fotoğraf: Evrensel
Bu düzenin işçi sınıfına yoksulluktan, iş cinayetlerinden, güvencesizlikten başka hiçbir şey sunmadığını kaydeden Aslan, “Sadece Nisan ayında 150 işçi hayatını kaybetti. Dün Afgan işçi Nourtani’yi yakarak öldürenler, bugün 10 yıllık alacağını, hakkını isteyen işçi kardeşimiz Erol Eğrek’i, Çalık Holding’in önünde katletti. Nice işçi, bu düzenin vahşetinin kurbanı oldu. Bu düzenin işçiye verecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Ancak bunun hesabını Türkiye işçi sınıfına, gençliğine, Türkiye halklarına mutlaka verecekler” diye konuştu.
Tek adam rejiminin grev yasaklarını çöpe atan metal işçilerinin, üniversite öğrencilerinin, kadınların, halkın iradesinin karşısında yenileceğini vurgulayan Aslan, “Her gün televizyonlara çıkıp ‘Yeni Türkiye” dedikleri şeyi anlatıyorlar. Açlık yok diyorlar, sefalet yok diyorlar, Kürt sorunu yok, basın özgürlüğü var diyorlar. Ama biz biliyoruz ki gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar. Bugün Türkiye’de cezaevlerinde yüz binlerce mahkûm var.
Eğer özgürlük varsa, bu insanlar neden hapiste? Basın özgürse, neden gazeteciler cezaevinde?
Neden belediyelere halkın seçtiği başkanlar yerine kayyumlar atanıyor? Neden her ay yüzlerce işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor? Neden çocuklarımız MESEM’lerde makineler arasında hayatta kalmaya çalışıyor? “Yeni Türkiye” dedikleri şey; sefalet, yoksulluk ve baskıdan başka bir şey değildir. Ama gerçek yeni Türkiye; işçilerin ve emekçilerin mücadelesiyle demokratik, özgür, eşit bir Türkiye olacak” ifadelerini kullandı.
“Türk ve Kürt halkları özgür, bağımsız, demokratik Türkiye’yi hep birlikte kuracaktır”
Fotoğraf: Evrensel
İktidarın eşitlikten, özgürlükten bahsettiğini ancak Kürt halkının eşit, özgür yaşama talebini görmezden geldiklerini kaydeden Aslan, “Bu iktidar, Kürt halkının yıllardır sürdürdüğü özgürlük ve demokrasi mücadelesini yok saymakta, taleplerini terörize ederek bastırmaya çalışmaktadır. Bugün barıştan söz ediliyorsa, bu halkların mücadelesi sayesindedir. Ve biz biliyoruz ki, mücadele devam ettikçe, silahlar sustuğunda, Türk ve Kürt halkları eşit, özgür, bağımsız ve demokratik bir Türkiye’yi hep birlikte kuracaktır” şeklinde konuştu.
“Halkın sofrasından eksilen her lokma, sermayeye kaynak olarak aktarılıyor”
Bugün asgari ücretin açlık sınırının bile altında olduğunu dile getiren Aslan, “Emekliler bırakın insanca yaşamayı, hayatta kalma mücadelesi veriyor. Vergi yükü ise tamamen işçilerin, emekçilerin sırtındadır. Sermaye grupları, büyük şirketler, holdingler vergi affıyla ödüllendirilirken; işçilerden, emekçilerden her kuruş vergi kesiliyor. Beşli çete dediğimiz o ayrıcalıklı sermaye gruplarına hiçbir yük getirilmezken, halkın sofrasından eksilen her lokma sermayeye kaynak olarak aktarılmaya devam ediyor. İnsanca bir yaşamı, insanca yaşayacak bir ücreti, vergide adaleti Türkiye’nin dört bir yanında mücadele ile kazanacağız. Bunun başka bir yolu yok” ifadelerini kullandı.
“İktidarın anti-emperyalizm söylemi yeşil doları görene kadardır”
Denizlerin, yalnızca bu ülkenin değil, tüm Ortadoğu halklarının, Filistin halkının mücadelesine omuz verdiğini, mücadeleyi Filistin’de savaşarak büyüttüklerini kaydeden Aslan, “Ama bugünkü iktidar, bu tek adam rejimi, sözüm ona anti-emperyalist bir söylemi ağızlarına dolarken, ABD’nin, İngiltere’nin, tüm emperyalist güçlerin önünde diz çökerek ticaret anlaşmalarını sürdürüyor. Onların anti-emperyalistliği yeşil dolara kadardır, banka hesaplarına kadardır. Esas anti-emperyalist mücadele bayrağı ise bugün gençliğin ellerinde, sokaklarda, meydanlarda dalgalanıyor” diye konuştu.
“Ancak birleşik bir mücadele ile tek adam rejimini tarihin çöplüğüne atabiliriz”
Son olarak bugün yoksulluk, sefalet, iş cinayetleri, kadın cinayetleri, çocuk istismarı gibi yaşanılan sorunların çözümsüz olmadığını vurgulayan Aslan, “Ancak örgütlü, kitlesel bir mücadeleyle, genel grev genel direnişlerle, birleşik ve kararlı bir mücadeleyle bu tek adam rejimini de, onun Şimşek programını da yırtıp tarihin çöplüğüne atabiliriz. Bunun için daha büyük birlikteliklere, daha güçlü örgütlenmelere ihtiyacımız var. Gençlerimize özel bir çağrıda bulunmak istiyorum. Gençlerin enerjisiyle, gözünü budaktan sakınmaz tavrıyla İşçi sınıfının örgütlenmesinde görev ve sorumluluk alması gerekiyor. Fabrikalarda, atölyelerde, şantiyelerde gençliğin enerjisiyle mücadeleyi büyütmelisiniz. Bu salonda bulunan tüm işçi arkadaşlarımızın partili bir mücadelede birleşmesi gerekir. Kadınlar kendi kurtuluşlarının ancak işçi sınıfının genel mücadelesiyle birlikte mümkün olduğunu bilerek, her aşamada bu mücadelenin içinde yer almalıdır. Bir söz söyleniyor ya meydanlarda: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz” diyerek sözlerini tamamladı.
Fotoğraf: Evrensel
Aslan’ın konuşması ardından etkinlik Moğollar konseri ile sona erdi. (Evrensel)
Evrensel'i Takip Et