10 Mayıs 2025 22:56

Emek Partisi Malatya İl Örgütü ve Emek Gençliği Denizleri andı: Denizler’den devraldığımız mirası büyüteceğiz

Emek Partisi Malatya İl Örgütü ve Emek Gençliği, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı andı. Anmada, “Denizler’den devraldığımız mirası büyütmek en büyük görevimizdir” denildi.

Malatya – Emek Partisi Malatya İl Örgütü ve Emek Gençliği; Akçadağ'ın Ören Mahallesi'nde, idam edilişlerinin 53.yılında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı anma etkinliği düzenledi. Etkinlikte saygı duruşu, konuşmalar, şiir dinletisi, müzik dinletisi oldu, Denizlerin son sözleri okundu. Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, etkinliğe canlı bağlantıyla katıldı.

Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, “53.yılında biz bir kez daha 68'in bu yiğit devrimcilerini; antiemperyalist mücadelenin öneminin büyüdüğü, sömürüye ve sömürgeciliğe karşı güçlü bir mücadele ihtiyacı duyduğumuz bir süreçte anıyoruz” dedi.

“Sömürü ve sömürgecilik, emperyalizm ve kapitalizm çağının ikiz kardeşidir”

Erdoğan'ın antiemperyalist bir siyasetin tek çıkış yolu olarak, içerideki yoğun emek sömürüsüne dayanan Erdoğan-Şimşek Programı'nı ve bu coğrafyadaki neo-Osmanlıcı siyaseti gösterdiğini söyleyen Bayhan, “Oysa bu ülkenin işçi ve emekçileri açısından görülmesi, kavranması gereken çok çarpıcı gerçekler var. Çünkü sömürü ve sömürgecilik, yani emeği olabildiğince ucuza sömürmek ve ülkenin, bölge ülkelerinin, başka ülkelerin beşeri, doğal, yer üstü ve yer altı kaynaklarını yağmalamak ve onları da ucuza sömürmek çağımızın ikiz kardeşi gibidir. Emperyalizm ve kapitalizm çağının ikiz kardeşidir. Bunlar birbirinden ayrılamaz iç içe geçmiş boyuttalardır. Bunların antiemperyalist politika olması mümkün değildir” dedi.

Denizlerin idam sephasında söyledikleri son sözlerle tutarlı bir antiemperyalist kavramının olduğunu gösterdiklerini söyleyen Bayhan, “Aynı zamanda yaşadıklarından çıkardıkları sonuçlarla, onların eleştirisiyle, değerlendirmesiyle bu antiemperyalist mücadelenin; bizim ülkemizde ve bu coğrafyada Türk, Kürt, Arap'ıyla, bütün inançlardan ve kimliklerden, etnik kökenlerden, sömürülen ve ezilen işçi sınıfı başta olmak üzere, ezilen halkların ittifakıyla, bunların öncülüğünde bir mücadeleyle sürdürülmezse başarıya ulaşamayacağımızı vurguladılar ve bunu ilan ettiler”dedi.

“Türkiye işçi sınıfının ve ezilen halkların kararlı bir şekilde mücadele etmesini sağlamak en temel ilkemiz oldu”

Denizlerin bilimsel sosyalizmin ilkelerine sıkı sıkıya bağlanmak gerektiğini idam sephasında haykırdılarını belirten Bayhan, “Onun için aynı zamanda bir dönemi kapatıp bir dönemi başlattılar, bize çok büyük, çok onur duyacak bir miras bıraktılar. Ama biz onunla yetinemeyiz ve yetinmedik. Bizim partimiz ve partimizin mücadele birikimi, anlayışı, o birikimi daha da ileriye taşımak ve sömürücülerle sömürgecilerin bu siyam ikizi olan ittifakına karşı gerçekten Türkiye işçi sınıfının ve ezilen halkların kararlı bir biçimde mücadele etmesini sağlamak, bütün gücümüzü bütün olanaklarımızı bu mücadeleyi büyütmek için çalışmak en temel ilkemiz oldu”dedi.

“Gençlik mücadelesi, işçi-emekçi mücadelesinden bağımsız düşünülemezdi”

Fotoğraf: Evrensel

Bayhan'ın konuşmasının ardından Emek Gençliği adına konuşan Dila Aksu, 68 hareketinin antiemperyalist bir karakterinin olmasının yanında gençlik hareketi ile işçi-köylü hareketinin birbirine bağlı ilerlediğini söyledi. Aksu, “İnsanca bir yaşam ve çalışma koşulları için on binlerce işçinin örgütlendiği grevler; üniversiteli öğrencilerin özerk ve demokratik üniversite için üniversite işgalleri, boykotları, forumları, toplantıları; liseli öğrencilerin eşit ve parasız eğitim talepleri etrafında örgütlendiği eylemler döneminin öne çıkan hak mücadeleleridir. Aynı zamanda gençlik, kurtuluşun işçi ve emekçi sınıfın birleşik mücadelesinde olduğunu görmüştü. Çünkü gençlik mücadelesi, işçi-emekçi mücadelesinden bağımsız olarak düşünülemezdi”dedi.

Emek Partisi İl Başkanı Şerif Demirel ise, “Türkiye'deki 68 kuşağı Denizlerin önderliğiyle ve İbrahim Kaypakkaya'nın, Mahir Çayan'ın, diğer devrimci yoldaşların birlikte işçilerin, köylülerin mücadelesiyle bütünleştirdikleri bir halk hareketi olması nedeniyle hala anılır olan bir mücadele oldu ve aynı zamanda anılır olan devrimciler oldular”dedi.

Menderes dönemi ile tek adam iktidarının kıyaslandığında aynı özellikleri taşıdığını söyleyen Demirel, “Menderes, ülkeyi tamamen emperyalizme teslim eden, ülkedeki gelişecek işçi ve emekçi hareketinin, gençlik hareketinin önüne geçmeye çalışan, muhalefete söz hakkı tanımayan, bu dönemde olduğu gibi muhalefet liderlerine nasıl saldırılar yapılıyorsa o dönemde de aynı şekilde İnönü'ye çeşitli şekillerde saldırılar düzenlendiğini görürüz”dedi.

“Devrim ve sosyalizm mücadelesini büyütmek açısından bize çok görev ve sorumluluklar düşüyor”

Fotoğraf: Evrensel

Son olarak Demirel, “Bu süreç içerisinde antiemperyalist mücadeleyi büyütmek, işçi sınıfının mücadelesini büyütmek, devrim ve sosyalizm mücadelesini ilerletmek açısından bize çok görev ve sorumluluklar düşüyor. Kadınlar, gençler, köylüler, emekçiler olarak hepimizin Denizlerin mirasını devralan, o mirasın arkasında duran ve ona sahip çıkan bir özellikle hareket ederek örgütlülüğü geliştirmek ve halk hareketini geliştiren bir duruma dönüştürmemiz gerekiyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Etkinlik, konuşmaların ardından şiir ve müzik dinletisiyle son buldu. (Evrensel)

Evrensel'i Takip Et