11 Mayıs 2025 05:16

TÜPRAŞ işçisi peyderpey yoksullaştı

Birçok arkadaşımız geçimini sağlamak için ek iş yapmak zorunda kalıyor. Türkiye’nin en kârlı şirketinde çalışsalar da yoksulluk sınırında bir yaşam sürmeye mecbur bırakılıyorlar.

TÜPRAŞ işçisi peyderpey yoksullaştı

Fotoğraf: Evrensel

TÜPRAŞ işçisi

Aliağa’da kira fiyatları 25-30 bin TL arasında değişiyor ve bu, TÜPRAŞ işçilerinin ücretlerinin yüzde 50’sini yalnızca barınma masrafına ayırması anlamına geliyor. Haftalık pazar alışverişi 2 bin TL’den 8 bin TL’ye, aylık market harcamaları ise 10 bin TL’ye ulaştı. Bir çocuğun eğitim masrafı aylık 5 bin TL’yi, faturalar 4 bin TL’yi kişisel bakım giderleri 1000 TL’yi buluyor. Sadece temel ihtiyaçlar ve evde oturmakla geçen bir ayın gideri 28-30 bin TL’yi aşıyor. Aileyi gezdirmek, dışarıda yemek yemek ya da keyfi bir harcama yapmak artık hayal oldu.

Eskiden kamu işçileri asgari ücretin 4.4-5 katı ücret alırken, bu oran peyderpey düşürüldü. Bugün TÜPRAŞ ile benzer koşullara sahip Star Rafinerisi ve PETKİM işçilerinin maaşları hâlâ bu düzeydeyken TÜPRAŞ işçileri geride bırakıldı. TÜİK’in enflasyon verileri ise sahadaki gerçeklerle örtüşmüyor, bu da işçilerin alım gücünü daha da azaltıyor.

Geçmişte TÜPRAŞ işçileri, yüksek alım gücü ve itibarıyla tanınırdı. İşçilerin kapıları her yerde açılır, krediye ihtiyaç duymaz, kız istemeye gittiğinde “TÜPRAŞ işçisi” etiketi yeterli olurdu. Ancak günümüzde işçiler, tatil için çadır kamplarını tercih ediyor. Bir otel tatili 70 bin TL’den başlarken, bu harcamayı karşılamak mümkün değil.

Bir işçi arkadaşım geçenlerde “Eskiden Migros’a girer, fiyatına bakmadan alışveriş yapardım. Şimdi üç harfli marketlerde fiyat araştırması yapıyorum. Kaliteli yerlerden giyinirdim, artık çarşı pazarda en ucuzunu arıyorum. Çocuklarım için birikim yapamıyorum, çünkü ay sonunu getiremiyorum” diye anlattı yaşadıklarını

Aliağa’da 3+1 bir evin fiyatı 4-5 milyon TL’den başlıyor. Birikim yapmak imkansız hale gelirken, çocuklarımıza yabancı dil eğitimi aldırma hayallerimizden bile uzaklaşıyoruz. İngilizce kurslarının yıllık ücretleri 40 bin TL’yi buluyor.

Birçok arkadaşımız geçimini sağlamak için ek iş yapmak zorunda kalıyor. Zeytinyağı, ceviz ya da incir satan işçiler, Türkiye’nin en kârlı şirketinde çalışsalar da yoksulluk sınırında bir yaşam sürmeye mecbur bırakılıyorlar.

Geçmişte 25 yıl çalışıp emekli olan bir işçi, kıdem tazminatıyla bir ev alıp sıfır bir araba sahibi olabiliyordu. Günümüzde ise kıdem tazminatına getirilen tavan uygulamasıyla bu mümkün değil. Şu anki kıdem tazminatı tavanı sonucu, 25 yıl çalışan bir işçi, yalnızca 1 milyon 166 bin TL alabilir, ki bu miktar, bir sıfır araba almaya bile yetmiyor.

TÜPRAŞ işçileri, yüksek kârlılığıyla dikkat çeken bir şirkette çalışırken yoksulluğa mahkum ediliyor. Maaşların erimesi, grev yasakları ve sahte enflasyon verileri bizim hayatımızı zorlaştırıyor.


Özelleştirme öncesi gıpta edilen bir iş yeriydi

TÜPRAŞ Aliağa işletmesinde 1992 yılında işbaşı yapan ve 2015 yılında emekli olan bir işçi yıllar içinde ücretlerde yaşanan erimeye dikkat çekiyor: “Ben işe başladığımda hepimiz aynı kök ücreti alıyorduk. Kayıplardaki en büyük sebep kök ücrette yıllara göre yüzde 65, 85 ve 100 uygulaması oldu. Yani şimdi işe giren bir işçi kök ücretin tamamını üç yıl çalıştıktan sonra alabiliyor.”

Şimdi emekli olan işçi, “Ben işe girdiğimde dahi TÜPRAŞ işçisinin kayıpları 1980 darbesi sonrası yapılan toplu iş sözleşmeleriyle (TİS) erimeye başlamıştı. Biz aldığımız ücretlerle geçim korkusu çekmeden yaşayabiliyorduk. TÜPRAŞ işçisi olmak ayrıcalıktı” ifadeleriyle özelleştirme öncesi dönemin yaşam koşullarını aktarıyor.

“2005’te özelleştirmenin ardından ilk hamleler ücretlerin düşürülmeye çalışılmasıyla geldi. Anlattığım skala sistemi yeni giren işçilerde büyük kayba neden oldu. Doğma büyüme Aliağalıyım. Bugün Aliağa’da 20-25 bin lira kiraları ödeyemez hale geldi işçiler, bizim ücretlerimizin asgari ücretin 5-6 katı olduğu dönemlerle kıyaslandığında şimdi gelinen durum çok vahim” yorumunu yapan TÜPRAŞ işçisi kendisinin işe girebilmek için gıpta ettiği rafineriden emekli olduğu yıllara kadar iş yerinde giriş çıkışların sıklaştığını ve bunun başlıca sebebinin alınan ücretlerin temel ihtiyaçlara dahi yetmemesi olduğunu vurguluyor.

İşçilerin iş yerindeki örgütlülüğünün de giderek azaldığını, birlik olma ve eylemlerdeki kararlılığın da yıllar içinde zayıfladığını düşündüğünü belirten işçi şöyle devam ediyor: “TÜPRAŞ işçilere tehdit mesajı attığında ben de destek vermek için yanlarındaydım. Bizim zamanımızda bu tarz mesajlara kendi aramızda gülerdik. Tutulan tutanakları birbirimize gösterirdik. Şimdi ise işçilerin birbirlerine ve sendikaya olan güvenleri maalesef zayıflamış durumda. Geçinebilmek için çıktıkları eylemde işten atılmamanın pazarlık haline gelmesi, sendikanın da patronla mücadele edemediğini gösteriyor. İşçiler birlikte oldukları güce yaslanarak hareket etmeli, sendikayı da ancak böyle kararlı ve mücadeleci bir hale getirebilirler.”

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Vergi kamburu!
İşçinin yılda en az iki aylık ücreti vergiye gidiyor

Vergi kamburu!

Türkiye’nin en büyük holdingleri, milyarderler listesinin üst sırasında yer alan patronlar neredeyse sıfır vergi verirken, tüm vergi yükü işçilerin sırtında. Sadece 2025’in ilk üç ayında işçilerin ödediği vergi, patronların ödediğini 20’ye katladı. Enflasyon ve vergi dilimi uygulamasıyla ücretlerden yapılan kesintilerin artması nedeniyle işçinin eline geçen kuşa döndü.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
10 yıldır alamadığı tazminatını isteyen işçi Erol Eğrek, Çalık Holding binasında darbedilerek öldürüldü

Evrensel'i Takip Et