Bayhan'dan Masquerade katliamında yakınlarını kaybedenlerle basın toplantısı
EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Beşiktaş'taki Masquerade adlı gece kulübündeki yangında yaşamını yitirenlerin yakınlarıyla birlikte basın toplantısı düzenledi.
İLGİLİ HABERLER

EMEP Milletvekili Bayhan: Bu iş cinayeti göz göre göre gelen bir katliamdır

Masquerade duruşması bugün: Bu cinayetin sorumluları en ağır cezayı almalı

Beşiktaş yangını davasında bir sanık tahliye edildi
Emek Partisi (EMEP) İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Beşiktaş'ta Masquerade adlı gece kulübünde 29 işçinin yaşamını yitirdiği yangına ilişkin basın toplantısı düzenledi. TBMM'deki basın toplantısına katliamda yakınlarını kaybedenler de katıldı.
EMEP Milletvekili İskender Bayhan, "Bugün burada, aramızda bir büyük acının -ne yazık ki- hesabını sormak için bir araya gelen ama henüz bu konuda somut bir adım atılamayan bir iş cinayetinin, bir işçi katliamının yaşamını kaybeden isimlerinin, işçi kardeşlerimizin yakınları var” ifadelerini kullandı. Bayhan, “Onlarla birlikteyiz. Onlarla birlikte bu basın toplantısını yapacağız” dedi.
Basın toplantısında hayatını kaybeden işçilerin isimleri ve yakınları tek tek anıldı. Mehmet Okumuş’un kardeşi Tuğba Okumuş, Şivan Dolu’nun ablaları Zülfiye Dolu ve Fatma Getizmen ile eşi Düzgün Getizmen, 17 yaşındaki Çocuk İşçi Efe Demir’in babası Adem Demir, Adem Özçelik’in eşi Müzeyyen Özçelik ile çocukları Seçkin Serdar ve Anıl Özçelik, Gökhan Akbulut’un ağabeyi Yusuf Akbulut, Barış Güngör’ün ağabeyi Emrah Güngör, Muhammed Ali Yıldırım’ın ağabeyi Veli Yıldırım ve Binali Çayır’ın kardeşi Akın Çayır da toplantıya katıldı.
“Bu dava, üstü örtülen işçi katliamları davalarının arasında yer almasın”
Bayhan, “Bir yıl, bir buçuk ay oldu bu katliam yaşanalı. Kendilerine buraya geldikleri, bizimle birlikte oldukları ve bu iş katliamının hesabının sorulması, adalet arayışı ve sorumluların cezalandırılması için bir araya geldikleri için teşekkür ediyorum. Bu mücadelede birlikte olacağımızı, basın toplantısının adaletin tecellisine hizmet etmesini umuyorum. Onlarla birlikte olmak bizim görevimiz, sorumluluğumuz” dedi.
Davanın üstünün örtülmesini istemediklerini dile getiren Bayhan, “Diliyorum ki bu dava, unutulan işçi katliamları arasında yer almasın. Mücadeleyle hesabı sorulan, iş cinayetlerinin önüne geçecek bir örnek olsun” diye konuştu.
"Bunun hesabı sorulsaydı Kartalkaya Katliamı yaşanmazdı"
Konuşmasında Kartalkaya Oteli’nde yaşanan katliamı hatırlatan Bayhan, "Eğer Masquerade Club’ta yaşanan katliamın hesabı sorulsaydı, belki de Kartalkaya Katliamı yaşanmayacaktı. Türkiye’de işçi katliamlarının hesabı sorulmadıkça yenilerinin önü açılıyor. Soma, İliç gibi örnekleri saysak basın toplantımız yetmez” dedi.
Kâr hırsı sebep oldu
Eğlence merkezinin bayrama yetişmesi için ramazan ayında başlatılan hızlı tadilat sürecinin bu katliamın başlangıcı olduğunu belirten Bayhan, "Ramazan ayında dahi kâr ve rant hırsı yüzünden başlayan bir süreç, büyük bir felaketle sona erdi” dedi. Bayhan, “İş deneyimi olmayan garsonlar tadilatta çalıştırıldı. Ortaklardan biri altı marangoz getirdi, hepsi hayatını kaybetti. Kamera kayıtları sadece 45 saniye. Yangın 45 saniyede yaşandı, itfaiyeye rağmen tek bir işçi kurtarılamadı” diye konuştu. Bu tablonun, ihmalin ve kıyımın göstergesi olduğunu vurgulayan Bayhan, "Delil aramaya gerek yok, itfaiye bir kişiyi bile kurtaramıyorsa ortada büyük bir suç var” dedi.
Tüm sorumluların yargılanması gerektiğinin altını çizen Bayhan “Sahiplerinden başlayarak tüm sorumlular; belediye, itfaiye, emniyet, İçişleri ve Çalışma Bakanlığı görevlileri yargılamaya dahil edilmeli” çağrısını yaptı.
Aileler kasıtla ceza istiyor
Bayhan, “İddianamede sanıklar için 2 yıl 6 aydan 22 yıl 6 aya kadar hapis isteniyor. Ama aileler kastla, ölüme kastla cezalandırma istiyor. 45 saniyede 29 işçinin ölmesi bir cinayet. Bilerek, isteyerek, birikmiş ihmallerle olmuş bir iş cinayeti. Başka açıklaması yok. Kamu sorumluluğu çok sınırlı tutulmuş. İçişleri Bakanlığı tamamen dışarıda bırakılmış. Belediyeden de en az sayıda sorumlu iddianameye alınmış. Yeni suç duyuruları mahkemece dikkate alınmıyor. Ailelere ‘Siz suç duyurusunda bulunun’ deniyor” diye konuştu.
8 Nisan’da verdiği soru önergesine çalışma bakanının dört buçuk ay sonra ‘Soruşturma başlatılmıştır’ yanıtını verdiğini hatırlatan Bayhan, "İçişleri Bakanlığı ise ‘Görevimiz kapsamında bir durum yok’ cevabını verdi. Bu cevaplar mücadele edilmezse nereye varılacağının ispatı” dedi.
Bayhan, “Bir yıl, bir buçuk ay geçti. Bu soruşturmadan mahkemeye yönlendirilen tek bir sorumlu var mı? Yok” diyerek tepki gösterdi.
“Çalışma bakanı zengin dost sofralarında”
Bayhan, davaya dair kamu idarelerinin yaklaşımını da şu sözlerle özetledi:
“Ama nasıl olsa soru önergelerine böyle yanıtlar verip geçiştirerek bakanlık koltuğunda oturulabiliyor bu memlekette. Böyle de Çalışma Bakanlığı yapılabiliyor. Bunca iş cinayetinin yaşandığı bir ülkede, çalışma bakanı olmak sadece saraylarda nutuk atmakla, zengin sofralarında, sermayedarların kâr ve rant hırsının peşinde iftar açmakla, akşam yemeği yemekle yapılabiliyor.”
Bilirkişi raporlarına da değinen Bayhan, “Davanın 8. duruşması yapılıyor. İlk bilirkişi raporu kabul edilmedi, ikinci kez hazırlanmak üzere yenilenmesi isteniyor. Ve bu yeni rapor henüz ortada yokken, geçersiz sayılan ilk rapora dayanarak tahliye kararı veriliyor. Sanıklardan birinin tutuklanmasına yeniden karar verilmiyor” diye konuştu. Bu durumun hukuki sürecin ciddiyetsizliğini yansıttığını ifade eden Bayhan, bilirkişi raporuna hem ailelerin hem de sanık avukatlarının itiraz ettiğini belirterek "Katliamın sorumlularının avukatları lehine rapor bozuluyor. Şimdi hazırlanacak yeni raporun nasıl şekilleneceğini hep birlikte göreceğiz” dedi.
"Olası kastla öldürme suçu sadece işletme sahiplerine yöneltilmiş"
Bayhan, kamuoyuyla çarpıcı bir bilgiyi daha paylaşarak “Olası kastla adam öldürme suçlaması sadece işletme sahiplerine yöneltilmiş. Bu, açık bir tercihtir. Ancak süreç içerisinde bu suçlamanın da düşeceği, cezaların hafifletileceği yönünde ciddi bir endişe taşıyoruz” dedi. Bu endişeyi somut bir örnekle açıklayan Bayhan:
“Mahkeme sırasında, yaşamını yitiren 19 yaşındaki işçi kardeşimiz Onur Aladağ’ın babası Bayram Aladağ, sanık avukatlarına sesini yükselttiği için özel bir numaradan aranarak tehdit edildi. O numarayı bilsek burada paylaşırdım ama özel numarayla arandığı için mümkün olmadı” ifadelerini kullandı. Bayhan, mahkeme sürecinin atmosferine de dikkat çekerek şunları söyledi: “Yüreği yanan bir babanın sesini yükseltmesi bile tehdit edilmesine neden oluyorsa, böyle bir ortamda adaletin tecelli edip etmeyeceği ciddi bir soru işaretidir."
İşçi ailelerinin yalnızca sanıklardan değil, mahkeme heyetinin yaklaşımından da endişe duyduğunu belirten Bayhan, “Bilirkişi raporu iptal edildiği halde, ona dayanarak tahliye kararı veriliyor. Ailelerin cezanın ağırlaştırılması ve kapsamın genişletilmesi talepleri dikkate alınmıyor, ama sanık avukatlarının talepleri doğrultusunda kararlar alınabiliyor. Şimdi hazırlanan yeni raporun, yaşamını yitiren işçileri suçlayacak bir içerikte olması ihtimali ailelerde büyük bir korkuya yol açıyor" diye konuştu.
"İhmaller ortaya konulsun, tüm sorumlular yargılansın"
İddianamenin dahi işçileri sorumlu gösteren bir üslupla kaleme alındığını aktaran Bayhan, “Bu ortamda, mahkeme heyetinin gerçekten adaletin peşinden gidip gitmeyeceği konusunda çok haklı kaygılar var. Türkiye’de, en büyük işçi katliamlarında bile adalet ancak mücadeleyle, dayanışmayla elde edilebildi. Mahkemeler, bu kâr ve rant düzeni karşısında vicdanlarını yitirmiş durumda” dedi.
Bayhan, konuşmasının sonunda çağrı yaparak, “Tüm sorumluların -A’dan Z’ye, İçişleri Bakanlığı da dahil olmak üzere- yargı kapsamına alınmasını, ihmaller zincirinin eksiksiz ortaya konmasını ve bir yıldır beklenen bilirkişi raporunun artık netleşerek adil bir dava sürecinin başlamasını talep ediyoruz" dedi.
Bayhan, son olarak İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a seslenerek şu uyarıda bulundu:
“Bu dava, eğer işçi ailelerinin taleplerinin karşılık bulduğu ve hak edenlerin gereken cezayı aldığı bir dava olarak sonuçlanmazsa, bu durum ömür boyu vicdanınızda kara bir leke olarak kalacaktır. Biz bu kara lekenin oluşmaması için mücadele edeceğiz. Umarım siz de bu kara lekeyi taşımamak için bir adım atarsınız.” (İşçi Sendika Servisi)
Evrensel'i Takip Et