22 Nisan 2013 11:55

Gazeteciler ilk kez ana dilinde savunma yaptı

‘KCK’ basın davasında ilk kez ana dilinde savunma yapıldı. 26’sı tutuklu 46 gazetecinin yargılandığı davanın 4. duruşmasının ilk oturumu  Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi’nde bulunan 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.Duruşma ana iddianameyle birleştirilen Mikail Barutçu ve İsmet Kayhan hakkındaki iddianamen

Gazeteciler ilk kez ana dilinde savunma yaptı
Paylaş
Eda Yıldırım

Duruşma ana iddianameyle birleştirilen Mikail Barutçu ve İsmet Kayhan hakkındaki iddianamenin okunmasıyla başladı. Ardından savunmaya geçildi. Ana dilinde savunmaya ilişkin düzenlemenin ardından ilk kez savunma veren gazeteciler, tercüman aracılığıyla konuştu. Savunma öncesi gazetecilere ana dillerinde kimlik tespiti yapıldı. Ardından 46 kişi hakkında ilk olarak gazeteci Ertuş Bozkurt  ortak savunma yaptı. Musa Anter’in “Ben Türkiye’nin 55 yıllık tarihinin tanığıyım” sözüyle savunmasına  başlayan Bozkurt, “Biz de Kürt sorununun hem tanığı hem de tanığıyız” dedi. ‘Kürt gazeteciliği’nin  115. yılını kutladıklarını ifade eden Bozkurt, “115 yıl boyunca emek ve bedel ödeyen herkese çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

‘YARGILANAN GAZATECİLER DEĞİL’

‘KCK’ basın davasında düşünceyi ifade ve örgütlenme özgürlüğünün yargılandığını belirten Bozkurt, “Bu dava basın ve gazetecilik mesleğinin suçlanmasıdır. En önemlisi de Kürt Özgür Basınını top yekun mahkum etme girişimidir” dedi. Bozkurt, “Henüz işin başında ifade etmek isteriz ki, biz hukuki bir savunma yapmak durumunda değiliz. Bu anlamsız, haksız, hukuk dışı suçlama karşısında savunma yapmamız hem mesleğimiz ve temsil ettiğimiz değerler açısından hem de hakikate olan bağlılığımız nedeniyle anlamsız olacaktır” dedi.

‘AKP’NİN TASFİYE STRATEJİSİNİN ÜRÜNÜ’

Davanın, AKP’nin Kürt muhalefetini tasfiye stratejisinin  ürünü olarak ortaya çıktığını vurgulayan Bozkurt, “Bu gerçek, en açık ifadeyle Başbakan R. T. Erdoğan, yardımcısı Beşir Atalay, İçişleri eski Bakanı İ. N. Şahin’in kamuoyuna yapılan onlarca açıklamasında yer almıştır ve kamuoyu bizzat bunun tanığıdır. Sadece Beşir Atalay’ın, “KCK operasyonları Bakanlar Kurulu toplantısında ‘entegre çözüm projesi kapsamında planlanmıştır’ sözü bile bu işin siyasi mahiyetini ortaya koyması için yeterlidir” dedi.

Bozkurt, 28 sayfa olarak hazırlanan ortak savunmanın 10'uncu sayfasına kadarını sunabildi. Ardından duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, resmi tatil olduğundan dolayı yarın duruşmanın görülmeyeceğini belirterek, duruşmayı 24 Nisan Çarşamba gününe erteledi.


TGS ve GÖP  gazetecilerin tutukluluğunu protesto etti. Duruşma salonu önünde yapılan açıklamada konuşan GÖP Temsilcisi Kaan Karcıllıoğlu, hem Ergenekon hem de ‘KCK’ basın davasını izlediklerini belirterek, “Her iki davada da gazetecilik faaliyeti yargılanıyor. Gazetecilik faaliyeti cezalandırılıyor” dedi. RSF Avrupa Bürosu Direktörü Johan Bihr, davaya destek vermekten son derece memnun olduklarını dile getirdi. Tutuklu gazetecilere ilişkin yasal düzenlemeler yapıldığını ancak bunların yeterli olmadığını ifade eden Bihr, “RSF’nin düşünce ve ifade özgürlüğü sıralamasında 178 ülke arasında Türkiye 154. sırada. Son yıllarda  gazetecileri hapseden ülkelerin başındadır” diye konuştu.

‘TÜRKİYE’YE BASKI UYGULAYACAĞIZ’

Almanya Gazeteci Sendikası Yöneticisi Joachim Legatis de, gazetecilerin hiçbir şekilde yargılanamayacağını söyleyerek, “Gazetecilik serbest bir meslektir. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar gazetecinin tutuklu olduğu görülmemiştir” diye ifade etti. Gazetecilerin tutukluluğunu kınadıklarını belirten Belçika Parlamentosu Milletvekili Jean Claude Defusse ise, gazetecilerin tutukluluğuna son verilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti. Belçika Parlamentosu Milletvekili Andre du Bus de Worraffe de, ve  Fatoumate Sidibe de, konuyla ilgili Belçika Parlamentosunda bir önerge imzaladıklarını belirterek, “Belçika ve Avrupa Hükümetlerine Türkiye’ye yönelik baskılarını genişletmeleri çağrısında bulunuyoruz ki bu sayede Türkiye basın ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskılardan geri adım atsın” dedi. Kars Milletvekili Mülkiye Birtane, Türkiye’de pek çok alanda olduğu gibi basın alanında da düşünce ve ifade özgürlüğü olmadığını söyledi. Birtane, özellikle müzakere sürecine uygun olarak gazetecilerin serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.


KIRSALDA MI SINAVA GİRDİ?

‘KCK’ basın davasında 2001 yılında kırsala çıktığı iddia edilen gazeteci İsmail Yıldız’ın aynı yıl ÖSS’ye girdiği ortaya çıktı. Bir önceki duruşmada avukatlar tarafından  Yıldız’ın ÖSS’ye giriş kayıtları istendi. ÖSYM tarafından mahkemeye gönderilen belgede Yıldız’ın  2000, 2001, 2001, 2003’te Malatya’da sınava girdiği belirtildi. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Taliban doğruladı: Biz kaçırdık

SONRAKİ HABER

Mersin’de kadın cinayetleri kınandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa