KESK davasında tüm tutuklulara tahliye!

Davanın ilk duruşmasında sendikacıların avukatları adına konuşan Av. Yusuf Alataş, yargılamanın “silahların eşitliği ilkesiyle” bağdaşmadığını, savcıların şüphelilerin sadece aleyhine değil lehine de delil toplama sorumluluğu olduğunu hatırlattı. Alataş, 94 klasörden oluşan bin 144 sayfalık iddianameye de gönderme yaparak, savcıların psikolojik bir savaş yürüttüğünü söyledi. Alataş ayrıca, Akil İnsanlar Komisyonuna seçilen ve davada tutuksuz yargılanan KESK Genel Başkanı Lami Özgen’i, yine komisyonda yer alan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan’ın savunmasını ironi olarak değerlendirdi.

DÜNYANIN GÖZÜ BU DURUŞMADAYDI

22 kişinin 10 aydır tutuklu bulunduğu davanın ilk duruşması öncesi KESK’liler adliye önünde arkadaşlarına ve yöneticilerine destek verdi. Duruşmayı izlemek için birçok ülkeden, uluslararası konfederasyon ve sendika temsilcisi de Ankara’ya geldi. “KESK’e dokunma” yazılı pankart ile adliye önünde toplanan kamu emekçileri tutuklu arkadaşlarının fotoğraflarının bulunduğu flamaları taşıdılar. Tutuklu sendikacılarının fotoğraflarını da adliye esnafına asan emekçiler, “KESK’li tutsaklar onurumuzdur” sloganları attılar. Desteğe gelenler arasında yargılanan sendikacıların yakınları, KESK’in de üyesi olduğu uluslararası sendikaların yöneticileri, insan hakları örgütleri, CHP’li, BDP’li ve bağımsız milletvekilleri de yer aldı.

Duruşma öncesi adliye önünde konuşan KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul, “Bu dava emekten, demokrasiden, barıştan yana olanların davasıdır” dedi. Tombul, emek ve demokrasi mücadelesinden asla vazgeçmeyeceklerini söyledi. Daha sonra eyleme destek veren uluslar arası sendika temsilcileri de konuşarak, bu davada KESK’in yanında olduklarını ifade ettiler.

SALON TIKLIM TIKLIM

Duruşma salonu tıklım tıklım doldu. Tutuksuz yargılanan KESK Genel Başkanı Lami Özgen’in de katıldığı duruşmada Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, tutuklu bulananlara yoklama yapılmasını istedi. Bazı tutuklu KESK’liler isminin okunmasının ardından Kütçe “Ezi livirim (Burada)” diye yanıt verdi. Kimlik tepsilerinin yapılmasında ise Mahkeme Başkanı Köksal, “Buradaki herkes kimlik tespitinde sorulara Türkçe olarak cevap verecek kadar konuşabiliyor. Yasal olarak Türkçe cevap verme zorundasınız. Daha sonra savunma sırasında dileyen anadilinde konuşur” uyarısında bulundu ve kimlik tespitleri Türkçe olarak yapıldı.

‘DAVA SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ İLKESİNE AYKIRIDI!’

Mahkeme Başkanı’nın iddianameyi özetle okumasının ardından tutuklu sendikacıların avukatları adına söz alan Av. Yusuf Alataş, tarihi bir dava ile karşı karşıya olduklarını söyledi. Alataş, iddia makamıyla savunma arasında bir ilkenin olması gerektiğine vurgu yaparak, “Hukuki yararı olmadığı düşüncesiyle şüphelilerin itiraz hakkı tanınmadı. Silahların eşitliği ilkesiyle bağdaşmayan bir uygulamadır. Savcıların delil toplarken sadece şüphelilerin aleyhine değil lehine de delil toplama sorumluluğu var” diye konuştu.

İddianamede ‘suç’ olarak gösterilen toplantılarla ilgili neden KESK’le irtibata geçilip toplantı detaylarıyla ilgili bilgi alınmadığını da soran Alataş, “Delillerimiz göz ardı edildi.” dedi. İddianamenin kasıtlı olarak bin 144 sayfa ve 94 klasör olarak hazırlandığına dikkat çeken Alataş, mahkemeyi, medyayı ve kamuoyunu etki altına almak amacıyla iddianamenin şişirildiğini söyledi. Alataş, ABD’de bir El-Kaide üyesinin yargılanması örneğini vererek, “O davada iddianame 7 sayfadan oluştu. Bizde ise kasıtlı olarak şişiriliyor. Sadece 320 sayfa KCK, PKK nedir diye şişirilmiş. 15 toplantının yer aldığı iddianamede aynı toplantılar defalarca yer almış. Bu kadar çok sayfa olması adil yargılamanın önünde engeldir. Eğer bu kasıtlı yapılmamışsa bizim savcılarımızın ciddi bir eğitime ihtiyacı var” dedi.

BİR ACAYİP İRONİ!

Şüphelilerin sendikal faaliyetlerinin terör faaliyeti olarak iddianamede yer aldığını söyleyen Alataş, hangilerinin terör faaliyeti olduğuna dair ve terör faaliyetlerinin kapsamı konusunda hiçbir açıklamanın yapılmadığını belirtti. Şüphelilerin suçsuz olma ihtimallerinin göz önünde bulundurulmadığını vurgulayan Alataş, soruşturmanın önyargılarla yürütüldüğüne dikkat çekti. KESK Genel Başkanı Lami Özgen’in Akil İnsanlar Komisyonu’nda olmasına atıf     yapan Alataş, “Nasıl bir ironidir ki bir başka Akil İnsan Öztürk Türkdoğan da Lami Özgen’i savunuyor” dedi.

Duruşmada savunmalar Kürtçe, Zazaca ve Türkçe yapıldı. Savcı tüm tutuklu sanıkların tahliyesini istedi. Aradan sonra karar açıklandı ve tüm tutuklular tahliye edildi.  (AnkaraEVRENSEL)

GENİŞ KATILIM

KESK’lilere adliye önüne gelerek verilen destek yoğun oldu. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), İsveç Memur Sendikaları Konfederasyonu (TCO), Alman Öğretmenler Sendikası (GEW), İngiltere Öğretmenler Sendikası (NASUWT), Yunanistan Orta Öğretim Çalışanları Federasyonu (OLME), Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTOS,) Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEOS), Yunanistan ilkolkul Öğretmenleri Sendikası (DOE), Öğretmenler Birliği (DLF), Fransa Öğretmenler Sendikası (SNES-FSU), İsveç Öğretmenler Sendikası (Lararförbundet) temcileri ile BDP’den Erol Dora, Sırrı Sakık, Demir Çelik, İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, CHP’den Veli Ağbaba, Sezgin Tanrıkulu, Süleyman Çelebi’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda milletvekili, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, ÖDP, ESP, Halkevleri gibi  birçok parti ve kitle örgütü yöneticileri adliye önünde KESK’lilere destek oldu.

10 AY SONRA HAKİM KARŞISINDALAR

KESK’e dönük yapılan operasyonlarda tutuklanan KESK üyeleri 10 ay sonra ilk kez duruşmaya çıktı. Adana ve Ankara’da gerçekleşen duruşmalar öncesinde Adana’da KESK bileşenleri yaptıkları yürüyüş ile tutuklamaları protesto etti. KESK’e 25 Haziran günü yapılan operasyonlar sonrasında açılan davanın ilk duruşması görüldü. Bir ayağı Adana’da gerçekleşen duruşma öncesinde KESK üyeleri baskı ve tutuklamaları protesto etti. Eğitim Sen önünde bir araya gelen Adana, Mersin, Hatay KESK bileşenleri buradan sloganlar atarak adliye önüne kadar yürüdü. KESK adına basın açıklamasını okuyan Muzaffer Yüksel, yapılan operasyonlarla KESK’in bertaraf edilmek istendiğini söyledi. Arkadaşlarının aradan geçen on ay sonunda ağır ceza mahkemelerinde yargılandığına dikkat çeken Yüksel, sendikal faaliyetlerin yasa dışı faaliyetler olarak gösterildiğini aktardı. Yüksel, KESK olarak baskılar karşısında asla yılmayacaklarını belirtti. (AdanaEVRENSEL)