08 Nisan 2013 04:11

Özgen: Akiller listesinde olmam trajikomik

KESK Genel Başkanı Lami Özgen, Akil İnsanlar Komisyonunun 62 üyesinden biri. Akil İnsanlar Komisyonu’na çağrılan 4 sendikacıdan biri olan Özgen, komisyonda  kamu emekçilerini temsil eden tek sendikacı. Ama Özgen’i farklı kılan bir diğer durumu ise halen ‘KCK’den yargılanıyor olması.Kürt sorununun ç&oum

Özgen: Akiller listesinde olmam trajikomik
Paylaş
Eda Yıldırım

Kürt sorununun çözümüne yönelik başlatılan diyalog sürecinin toplumun farklı kesimlerine anlatılması için kurulan Akil İnsanlar Komisyonunu KESK Genel Başkanı Lami Özgen’le konuştuk. Özgen, aynı zamanda ‘KCK’ye üye olmakla yargılanıyor. ‘KCK’ sanığıyken Akil İnsanlar Komisyonuna önerilmesini trajikomik olarak değerlendiren Özgen, listede yer almasının ‘KCK’ operasyonlarının siyasi yanını da ortaya koyduğuna dikkat çekerek, “Yani bir yandan örgüt üyeliği yada iddia makamı ve hükümetin deyimiyle bölücülükle suçlanıyorum. Bir yandan da bu başlayan diyalog sürecine paralel gelişen barış zemini geliştirmeye yönelik oluşturulan komisyonun içinde yer alıyorum. Bu trajedi sadece benim değil, Türkiye toplumunun trajedisidir ” dedi.  

KÜRT SORUNU YENİDEN TANIMLANMALI

Akil İnsanlar Komisyonunun çözüm sürecine katkı sunma noktasında önemli bir noktada durduğunu vurgulayan Özgen, komisyonun çözüm sürecindeki misyonunu yerine getirebilmesi için ilk olarak Kürt sorununun doğru dillendirilmesi gerektiğini vurguladı. Başbakanın sorunun varlığını klasik anlamda ‘terör sorunu’ olarak ifade ettiğini belirten Özgen, “Sorun salt terör ve terörizmle ilişkilendirilerek açmaz bugüne geldi. Sorunun Kürt sorunu olduğunu ve bu sorunun doğru dillendirilmesi ve komisyonlarında bu çerçevede faaliyet yürütmesi lazım. Örneğin sorun terör olarak ifade edilirse bu komisyon Kürt illerine gittiğinde ne görüşme yapabilir, ne çalışma yürütebilir ne de bu sürece bir katkı sunabilir” diye konuştu. Komisyonun ilk toplantısında Başbakana da bu uyarıyı yaptığını dile getiren Özgen, “Başbakan, yasal açıdan silahın, şiddetin denk düştüğü yerin bu olduğu, buradan hareketle böyle gördüklerini ifade ettiler. Ama tabi yasal boyutta ona denk düşse dahi tanımlamanın açık, net ve somut olması lazım ki, yani bu komisyonlar gittikleri yerlerde kendi çalışmalarını rahatlıkla sürdürebilsinler” dedi.

‘KOMİSYON HER KESİMİ TEMSİL ETMİYOR’

İlk toplantının istişare ve değerlendirme toplantısı olduğunu ifade eden Özgen, komisyonun bileşen açısından her kesimi temsil etmediğini kaydetti. Akil İnsanların Türkiye’deki farklı toplumsal kesimleri kapsayacak şekilde oluşturulmadığını belirten Özgen, başta kadın temsiliyetinin az olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti: “Ağırlıklı olarak hükümete direk ya da dolaylı destek veren bir kesimden oluşuyor. Belki hükümetin burada kendi yaklaşımı muhafazakar ve milliyetçi kesimleri ikna etmek ya da onlarla daha rahat bağ kurmak olabilir. Ama onun dışında kalan ve gözetilmesi gereken geniş bir yelpaze de var. Toplumsal barış sürecinde ikna edilmesi gereken sadece muhafazakar ve milliyetçi kesim değil. Bunun içinde sosyal demokratlar var. Aşırı milliyetçi Türkçü kesim var. Yine belli oranda sol sosyalist kesim var. Bileşen ona göre oluşturulmalıydı.” Sürecin taraflarının da netleştiğini söyleyen Özgen, “Yani sonuçta devlet İmralı’da Öcalan’la bir görüşme yürütüyor. Ama bunun paralelinde BDP’yle AKP bunun siyasal alandaki direk muhatapları ve yürütücüleri. Bu yüzden sonraki süreçlerde taraflık ilişkisi yani kaygılara, farklı siyasi beklentilere mahal bırakmaksızın ortak şekillendirmek tutumu öne çıkabilmelidir.”


İLK RAPOR BİR AY SONRA

Komisyonun görevinin toplumun farklı kesimlerine diyalog sürecini anlatmak, kaygılarını, sorularını, önerilerini raporlaştırmak olduğunu ifade eden Özgen, komisyondaki her bölgenin çalışma şekli ve yönetimi açısından kendi programını oluşturma bağımsızlığına sahip olduğunu söyledi. Özgen ‘Akil İnsan’ların bundan sonraki yol haritasını da şöyle anlattı: “Kendi bölgemize ilişkin birçok başlıkta bir program oluşturacağız. Komisyonların yaptığı çalışmalar bir aylık ara raporla hükümete sunulacak. Ve ara görüşmeler olacak. İki ay zarfında komisyon çalışmalarını bitirip bir araya getirecek. Ardından raporlaşma süreci yaşanacaktır. Şuan komisyona biçilen süre ya da ömür iki aylık bir zaman dilimidir.”


‘KESK OLARAK HEP BARIŞI SAVUNDUK’

KESK’in mücadeleye başladığı 1990’lı yıllardan itibaren emek ve demokrasi mücadelesini birlikte yürüttüğünü söyleyen Özgen, “90’lı yıllardan itibaren biz KESK olarak Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümünü, tarafların diaoloğu ve iç dinamikler yoluyla gelişen bir çözüm süreci olması gerektiğini ifade ediyorduk” diye konuştu. Toplumsal barışın geliştirilmesine yönelik birçok eylem ve etkinlik yaptıklarını da belirten Özgen, “Bu süreçte de belli zorluklarımız var. Bu zorluklarımız salt barış süreciyle ilgili değil, bize karşı yürütülen emek politikalarından kaynaklanan sorunlarımız var. Ama bu faaliyetlere paralel olarak barış süreciyle ilgili taleplerimizi de hayata geçireceğiz” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Sudan; Emperyalizmin dalaşma alanı

SONRAKİ HABER

Tarım işçileri köleliğe karşı sesini yükseltiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...