08 Nisan 2013 09:42

Sudan; Emperyalizmin dalaşma alanı

İç karışıklıkların bir türlü bitmediği Sudan, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin geçen hafta gerçekleştirdiği ziyaretle yeniden gündeme geldi. Gözlemciler bu geciken ziyaretin Katar’ın baskısı ile gündeme geldiğini söylüyor. Katar’ın her iki Sudan’la olan ilişkileri oldukça güçlü

Sudan; Emperyalizmin dalaşma alanı
Paylaş

Ali Karataş / Yusuf Ertaş

İç karışıklıkların bir türlü bitmediği Sudan, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin geçen hafta gerçekleştirdiği ziyaretle yeniden gündeme geldi. Gözlemciler bu geciken ziyaretin Katar’ın baskısı ile gündeme geldiğini söylüyor. Katar’ın her iki Sudan’la olan ilişkileri oldukça güçlü. Güney Sudan petrolünün ihracı sorun teşkil ediyor. Mursi’nin ziyaretinin ardından Güney Sudan petrolünün, Mayıs ayında Sudan üzerinden ihraç edilmeye başlanması konusunda anlaşmaya varıldığının açıklanması altı çizilmesi gereken bir gelişmedir.

Türkiyeli okuyucunun yabancısı olduğu, Afrika’nın yüzölçümü itibariyle en geniş ülkesi Sudan’la ilgili kısa bilgiler verelim. Kızıl Deniz’e kıyısı olan bu yoksul Afrika ülkesi Mısır, Etiyopya, Eritre, Kenya, Uganda, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Libya ile çevrilidir. Ülkenin kuzeyinde genellikle Müslüman Araplar ve Nubianlar, bugün ayrı bir devlet olan güneyinde ise Hıristiyan ve Animist (yerli dinler) Afrikalılar yaşamaktadır.

1956 senesinde bağımsız olana kadar İngiliz ve Mısır etkisinde kalan Sudan’ı İngiliz sömürge yönetimi, Kuzey ve Güney olarak iki parça halinde yönetti. II. Paylaşım Savaşından sonra Güney’in, Arap-İslam kültürünün egemen olduğu Kuzey’e entegre edilmesi Kuzey-Güney çatışmasının ateşlenmesinde milat oldu.

İKİ BÜYÜK İÇ SAVAŞ

Sudan’da iki iç savaş yaşandı. Bunlardan ilki 1956-1972 döneminde 500 bin kişinin ölümüne neden oldu. Sonucunda, Güney’e daha fazla otonomi verildi. 1983’te Güney’de petrolün bulunması ile ülkenin stratejik konumu değerlendi. O dönemde İslami düşüncenin lideri Turabi, yönetimde üstünlük kurdu. Ülkede İslami yönetimin arttığı bahanesiyle, Güney’de yoğun olarak yaşayan Siyah Afrika kökenli Hıristiyan ve Animist inanca mensup halk, John Gurang’ın önderliğindeki Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM/A) önderliğinde yeniden silahlı mücadeleye başladı. İki taraf arasında yaklaşık 20 yıl süren ve kesin galibi olmayan savaşta iki milyon kişi öldü. Nihayet 2005’te barış anlaşması yapıldı. Buna göre 6 yıl sonra Güney’deki özerk yönetim, bölge halkının Sudan’dan ayrılmak isteyip istemediğini referanduma götürecek, petrolden elde edilen gelir yarı yarıya merkezle bölüşülecek, petrol ve su kaynakları itibariyle zengin Abyei Bölgesinin kaderi daha sonra belirlenecekti. 2011’de yapılan referandum sonucunda Güney Sudan ayrılarak ayrı bir devlet haline geldi.

ÖNEMLİ ETKEN PETROL

Sudan’da yaşanan iç savaşın nedenlerini sadece Müslüman Araplar, Hıristiyan-Animist güçler arasındaki etnik-din savaşı olarak tanımlamak yeterli değildir.  Petrolden kaynaklanan uluslararası stratejik dengeler, sorunda önemli bir yer tutmaktadır. 1983 senesinde bulunan petrol birçok ülkenin ilgisini çekmektedir. Petrol Çin-Hindistan-Malezya tarafından çıkarılmakla birlikte az da olsa, Fransa’nın da payı bulunmaktadır. Rezervlerin  yüzde 80’i Güney Sudan’da bulunmaktadır.

Ülkemizde son dönemin yükselen İslamcı ÇALIK grubu da bu ülkede petrol imtiyazlarına sahiptir ve AKP iktidarının Ömer El Beşir’i desteklemesinde bu faktör belirleyici rol oynamaktadır. Yaklaşık 7 milyar varili bulduğu tahmin edilen petrol, ülkeye yönelik stratejide ABD, İsrail başta olmak üzere Çin ve bölge ülkelerinin  yeni bir düzenleme yapması sonucunu doğurdu.

AYRILMANIN ARKASINDA ABD VAR

Sudan’daki iç savaşın bu kadar uzun ve dramatik boyutlara ulaşmasında başından itibaren güneyli ayrılıkçıları destekleyen ABD politikaları belirleyici oldu denebilir. Ayrılıkçı gruplarla yapılan her barış görüşmesi imza aşamasında ABD müdahalesi ile akamete uğradı. Sudan’a erken gelen 11 Eylül politikalarıyla 2001 Şubat’ında  Ömer El Beşir, yönetimin etkili ismi İslamcı Turabi’yi tutuklatıp devre dışı bıraktı. Bu operasyona destek veren Amerikan yönetimi nihayet Güney’deki ayrılıkçılara baskı yaparak  Sudan yönetimiyle  barış yapılmasını onayladı. Sudan’da 1989’da askeri darbe gerçekleştikten sonra 1993 yılında  Ömer el Beşir devlet başkanlığına getirilmiştir. O zamandan beri el Beşir iktidardadır.

Sudan, hem enerji geçiş yolu stratejik Süveyş kanalının giriş koridoru Kızıldeniz’e kıyısı olması hem de sahip olduğu zengin petrol yatakları  nedeniyle ABD emperyalizmin ilgisini çekmekte ve stratejik planlamada ciddiye alınmaktadır. İlaveten Çin’i Afrika’dan söküp atmak Kızıldeniz’e kıyısı olan Sudan’dan geçtiği için ayrı bir önem taşımaktadır.

Diğer yandan ekonomik gelişimini devam ettirebilmesi için dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve küresel güç adayı Çin’in enerji ve geçiş yollarını güvenceye alması gerekiyor. Bu anlamıyla  ham madde ticaretine, enerji yatırımlarına verdiği kredilerle Afrika ülkelerinde önemli bir güç haline gelen Çin’in, Afrika’da kalıcı olabilmesinde Sudan önemli bir ülke.  

NOT: Bu yazının hazırlanmasında Ahmet  HACALİŞİ  K.’nin Karalahana.com sayfasındaki yazısından faydalanılmıştır.


DARFUR SORUNU

Başkent Hartum’un 1300 km batısındaki Darfur bölgesi geçtiğimiz yıllarda büyük katliamlara tanıklık etti. Yerel ve Arap kabilelerin hayvancılıkla geçindiği bölgede su kaynakları ve otlakların paylaşımı konusundaki uyuşmazlıklar, kuraklığın etkisi ile büyümüş, 2003 yılında, yerel bir isyanın ardından, bölgedeki kabileler “ToroBoro” ile Sudan hükümeti tarafından kurulan ve desteklenen milis kuvvetleri (janjavid) arasında çatışmalar başlamıştır. Bu çatışmalarda Darfur nüfusunun üçte biri -yaklaşık 2 milyon insan- zorla yerinden edilirken, yüz binlerce insan öldürüldü. Halen 1,5 milyon kişi yerleştirildikleri mülteci kamplarında yaşamaktadır. Türkiye’nin ağırladığı Kuzey Sudan’nın Devlet Başkanı Ömer El Beşir bu katliamdan sorumlu tutulmaktadır.


İSLAMCI ORTAKLAR MI YOKSA GÖNÜLSÜZ MÜTTEFİKLER Mİ?

May ALI / Al Ahbar

Arap ülkelerine ve diğer ülkelere bir düzine seyahatin ardından, Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi Perşembe günü Sudan’ı ziyaret edecek. İslami karakterli Sudan hükümetinin, Mursi rejiminin doğal bir müttefiki olması gerekir. Ancak, Mısır’da Hürriyet ve Adalet Partisinin (İhvan)  iktidara gelişinden bu yana beklentilerin aksine, Hartum’la olağan diplomatik ilişkilerin sürdürmesi ile yetinildi. Resmi olarak iki ülke arasında güçlü bağların korunması istenmesine rağmen Hartum ile Kahire arasında ilan edilmemiş bir siyasi krizin belirtileri var. Gecikmiş olan ziyaret bunun temel göstergesidir. Bazı kaynaklar Mursi’nin eski rejimin dışlayıcı uygulamalarını sürdürmesi nedeni ile Sudan iktidarının Mursi’den hoşnut olmadığını ileri sürdü. Mübarek, Sudan’ı temel bir güvenlik sorunu olarak ele almıştı ve Mısır için stratejik bir varlık olarak görüyordu. Gözlemciler ziyaretin, Hartum hükümeti ile çok güçlü bağlara sahip Katar’ın emriyle geldiğini ifade ediyor. Katar, özellikle Sudan dosyasının Mübarek rejimi ile Doha ilişkisinde bir çekişme noktası olduğundan bu yana iki taraf arasında aracılık yapmaya istekli gibi görünüyor. Ancak, Sudan hükümeti Mursi’nin ziyaretini yedi ay geciktirdi. Sudan konusunda uzman olan Hani Reslan, “Mursi’nin Hartum’a ziyareti Sudan liderliğinin çağrısı üzerine gerçekleştiği açık. Beşir rejimi Mısır’da Müslüman Kardeşlerle yeni bir sayfa açmayı hedefliyor. Bunların her ikisi de siyasal İslam ile bağlantılı” dedi. Reslan, Hartum’un Mursi hükümeti ile sağlam bağları tutmaktaki ısrarının “her iki rejimin çıkarına” olduğunu söyleyerek sözlerine devam etti. “İki ülke, önemli bölgesel stratejik çıkarları paylaşıyor. Bunlardan en dikkat çekeni Nil nehri. Şu anda, Nil’e kaynak ülkeler (Uganda, Etiyopya, Kongo, Burundi, Tanzanya, Ruanda, Kenya, ve Eritre) Mısır ve Sudan’ın nehir üzerindeki kontrolünü sağlayan 1959 antlaşmasının değiştirilmesini hedefliyor.” Koparılan yaygaraya rağmen iki ülke arasındaki koordinasyon en düşük düzeyde. Mursi, ziyarette, ilişkiler gelişirse kara mayınlarını görüşmek zorunda kalacak. En ciddi kriz konusu ise her iki tarafın da kendine ait olduğunu iddia ettikleri bir sınır bölgesi olan tartışmalı Hala’ib Triangle’dır. Mübarek’in devrilmesinden bu yana Sudan iktidarı, Mısır’ın kararsız iç durumunun bilincinde olarak Hala’ib sorununu büyütmeyi reddetti. Sudan Hükümeti sınır anlaşmazlıklarının Mısır’da iç durum istikrara kavuşana kadar ertelenmesi gerektiğini yeniledi. Birçok soru işareti barındıran diğer bir sorun da Hürriyet ve Adalet Partisi’nin silahlı Sudan grup liderlerini Mısır’da karşılaması ve onlara ofis açmalarına izin vermesi. Sudan bu konuda hoşnutsuzluğunu ifade etti ve Mısırlı yetkililere resmi bir şikâyet gönderdi.


SUDAN’DA YÖNETİMİN DEĞİŞİMİ VE SONRASI

Rusya Al Yavm

Sudan İktidarı, muhalefetle ulusal bir anlaşmaya ulaşmayı hedefleyen yoğun görüşmeler başlattı. Bu görüşmelerin sonucunda ülkeye yeni bir anayasa kazandırmak da hedefleniyor. Ama yine de Beşir’in elinde gizli bir gündem olduğu şüphesi var.  Sudan geçen iki yıl boyunca küçük gösterilere sahne oldu. Gösterilerin sebebi gıda maddelerinin yükselmesi ve hükümetin yakıta desteğini azaltması. Temmuz 2011’de petrol üreticisi Güney Sudan’ın ayrılması, ekonominin zorlanması  enflasyonun artması, gıda ve yakıt fiyatlarının  artmasında başlıca neden.  Sudan Devletleri arasındaki gerginliğin zorlukları devam ederken, sınırdan petrol ihracatı konusunda Kuzey Sudan ile yeniden anlaşıldı. Hartum bu anlaşmadan milyar doları aşan ücretler almayı umut ediyor. Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir, buna yanıt olarak kriz başladığından bu yana ilk kez Güney Sudan’ın başkentine ziyarette bulunmayı planlıyor. Geçen yıl boyunca Beşir, başkent Hartum’daki ve doğu illerindeki öfkeli gösterilerden ve ulusal konferans partisi merkezinin yakılmasından sonra Sudan’ın “Arap Baharı” dan etkileneceğinden korktu. Sudan muhalefeti, gösterileri destekleme konusunda birbiriyle yarıştı. Muhalefet, 1989’dan beri ülkeyi yöneten “kurtuluş” iktidarından kurtulma çağrısı yaptı. Lakin 40 milyon nüfusu bulunan ülkede yüzlerle ifade edilen gösteriler bir devrimi gerçekleştirecek bir genişliğe ulaşmadı.  Arap baharı ülkelerinde olduğu gibi hürriyet talepleri olmadı. Aralarında Sudanlıların da olduğu siyasi analistler ve yazarlar Sudan’da başka taleplerin gündeme gelmemesini Arap Baharı ülkelerindeki gelişmelerin sonucunda siyasi  İslam’ın iktidara gelmesine bağlıyorlar. Çünkü 20 yıldan beri iktidarda olan “kurtuluş” hükümeti İslami bir iktidar kurmay hedeflemekteydi. Al Ahram stratejik araştırmalar merkezinin Sudanlı müdürlerinden Hani Reslan, Rusya Al Yavm kanalına yaptığı açıklamada Güney Sudan’ın ayrılmasından sonra Beşir’in bütün siyasi tutukluları bırakmasını “yeni anayasanın oluşturulması sürecinin” başlangıcı olarak tanımlıyor. Ülke içinde bu gelişmeler olurken, Sudan iktidarı dış destek aramaya başladı. Ömer el Beşir, Arap ve batı ülkelerinden ondan fazla devlet gezdi. Bu arada Mısır Cumhurbaşkanı Mursi Hartum’a ziyarette bulundu. Söylentiler Mursi’nin ziyarette bulunması için Katar’ın baskı yaptığı yönünde. Gözlemciler, siyasi İslam ülkeyi birleştirdiği için Beşir’in İhvan ile yeni bir sayfa açmak isteğini söylüyor.  İki ülke arasındaki iyi ilişkiler ülkelerinin çıkarı için değil “iktidarların çıkarı için”. İki ülke arasında stratejik çıkar ilişkisi, yaşanmakta olan Nil suyu sorununu da  başarıyla çözebilir.

evrensel.net
ÖNCEKİ HABER

Grev sanatına ne oldu?

SONRAKİ HABER

Özgen: Akiller listesinde olmam trajikomik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...