23 Mart 2013 11:37

Çıkarlar ego ve politikaya gelip geldi

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iki ülke arasındaki krizi bitirmeyi tercih etmesinin arkasında üç neden yatıyor: Çıkarlar, çıkarlar, çıkarlar.İsrail-Türkiye ilişkilerinin ego oyunları ve iç politikaya kurban edildiği 3 yılın ardından, iki lider, krizin verdiği z

Çıkarlar ego ve politikaya gelip geldi
Paylaş
Barak Ravid*

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iki ülke arasındaki krizi bitirmeyi tercih etmesinin arkasında üç neden yatıyor: Çıkarlar, çıkarlar, çıkarlar.
İsrail-Türkiye ilişkilerinin ego oyunları ve iç politikaya kurban edildiği 3 yılın ardından, iki lider, krizin verdiği zararın, ilişkilerin yenilenmesinin yaratabileceği faydalardan çok da büyük olduğunu anladılar.
Netanyahu, Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinde, siyonizmin bir tür ırkçılık olduğu yönündeki ifadesinden geri adım atarak, sadece İsrail yönetiminin Gazze politikalarını kastettiğine dair açıklamasından memnun olduğunu söyledi. Erdoğan da, İsrail’in Gazze’deki politikalarını eleştirdiğini ancak açıklamasının hatalı yorumlandığını söyledi. Erdoğan, Netanyahu’ya İsrail ve Türkiye ile Türk ve Yahudi halkları arasındaki uzun süreli ilişkiye değer verdiğini ve daha da ilerletmek istediğini söyledi.
Netanyahu, başbakanlık koltuğundaki son döneminde özür dilemeyi kabul etti. Bu süreçte, Netanyahu’ya yardımcı olan isim, İsrail Başsavcısı Yehuda Weinstein’dı. Onun açtığı dava nedeniyle, Eski Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman istifa etti ve hükümeti özür dileme konusunda rahatlatmış oldu.
Eski Savunma Bakanı Ehud Barak, Netanyahu’ya Türkiye ile krizi sonlandırması için baskı yaptı. Ankara ile görüşmelerin gizli bilgisine sahip olan İsrail Genel Kurmay Başkanı Benny Gantz ve Mossad Şefi Tamir Pardo da Türkiye’den özür dilemeyi destekliyordu. Gantz, ilişkilerin düzeltilmesine dair yapılacak anlaşmanın, İsrail askerleri hakkında, Mavi Marmara davası nedeniyle açılan davaların düşmesini içermesi gerektiğini söylüyordu.
Erdoğan da buna yanıt verdi. Marmara krizinden bu yana, Türkiye Başbakanı, davadan vazgeçmeyi reddediyor ve Türkiye’nin gelecekte de bu davadan vazgeçmeyeceğine garanti veriyordu. Erdoğan, ayrıca, İsrail’i küçük düşürmek istiyor ve Netanyahu’dan televizyondan yayınlanacak bir özür bekliyordu. Bunların yanı sıra, Gazze Şeridi’ndeki ablukanın derhal kaldırılması talebini defalarca tekrarladı. Sonuçta, istediklerinin yarısını elde etti.
Türkiye Başbakanı, İsrail’e yönelik sert eleştirilerine son vereceğine dair ABD Başkanı Barack Obama’ya söz verdi.Erdoğan, siyonizmin bir insanlık suçu olduğu yönündeki açıklamasına gelen güçlü Amerikan tepkisine şaşırmıştı. Amerikalılar bu konuda ciddiydi ve onu kamusal alanda azarladılar. Gerçekte, Netanyahu’nun özür mesajı, Erdoğan’ın, açıklaması nedeniyle ondan özür diledikten sonra geldi. Obama’nın İsrail ziyareti sürerken, Türkiye Başbakanı yanlış anlaşıldığını söyledi.
Ancak her iki lideri de bu krize son vermeye götüren neden, Suriye krizinin ciddileşmesi oldu. Türkiye’nin gözü, güney komşusundaki gelişmelerin üzerinde. Erdoğan’ın birkaç gün önce, Suriye’de de bazı güçleri olan Kürt hareketiyle tarihi bir anlaşma imzalaması tesadüf değil.
İran’ın nükleer sorununun zirve yapması beklenen bir süreçte, büyüyen tek şey ortak çıkarlardır. Erdoğan, Uluslararası Atom Ajansı’na Dimona’daki nükleer reaktöre araştırma yapma çağrısında bulunabilir ancak onu asıl endişelendiren, Fordo ve Natanz’daki santrifüjler. İsrail ya da ABD bu sorunu “çözdüğünde”, 2007’de Suriye’de yaptığı gibi gözyaşı dökmeyecek.
Başkan Obama, geçtiğimiz 3 yıl içinde Netanyahu ve Erdoğan’la yaptığı her görüşmede, bu konuyu gündeme getirdi. Obama ve Netanyahu arasında gelişen ilişki, Erdoğan ve Obama arasındaki yakın ilişkiyle birleşerek bu pazarlığın sonuç vermesini sağladı. iki ülke arasındaki krizin sona ermesi, Obama’nın İsrail ziyaretinin amaçlarından biriydi ve geride bıraktığı en büyük başarı oldu.
Anlaşmanın yeniden sağlanması için Amidror ve Ciechanover ile birlikte çaba sarf eden isim, Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’ydu. Daha önce, İsrail büyükelçisi olarak da görev yapan Sinirlioğlu, İsrail’le ilişkilerin rehabilite edilmesi için 3 yıl boyunca yoğun çaba sarf etti.  
Cuma günü Netanyahu ile Erdoğan arasında gerçekleşen telefon konuşmasının ardından Sinirlioğlu Amidror’u aradı ve neler hissettiğini sordu? Amidror’un yanıtı, “Yeni doğmuş ve anne-babasının ona nasıl bakacağını görmek için bekleyen bir bebek gibiyim” oldu.

*www.haaretz.com
Çeviren: Mehmet Özer

ÖNCEKİ HABER

Başbakan Mikati istifa etti

SONRAKİ HABER

AB’ye Kıbrıs dersleri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...