Ankara üniversitelerinden ortak 8 Mart sempozyumu
ODTÜ, Bilkent ve Hacettepe felsefe toplulukları, 8 Mart kapsamında “Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Feminizm” başlıklı sempozyum düzenledi.

Fotoğraf: Evrensel
İLGİLİ HABERLER

8 Mart 2024 | İl İl 8 Mart eylem ve etkinlikleri
Zeynep ALGEDİK
Ankara
ODTÜ Felsefe Topluluğu, Bilkent Felsefe Topluluğu, Hacettepe Felsefe Topluluğunun ortaklaşa hazırladığı “Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Feminizm” başlıklı sempozyum Goethe Enstitüsünde gerçekleşti.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında gerçekleştirilen sempozyumda feminizmde politik öznellik, materyal feminizm, ekofeminizm, istanbul sözleşmesi, aileleşme, Türkiye siyasetinde kadına yönelik şiddet gibi pek çok konuya ilişkin sunumlar yapıldı.
"DEVLETİN ‘AİLE’Sİ TAŞERON FİRMA"
Orta Doğu Teknik Üniversitesinden Fulden İbrahimhakkıoğlu’nun “İstanbul Sözleşmesi, Hınç Siyaseti, Aileleşme” başlıklı sunumunda kadınlara biçilen rollerden bahsederken bir diğer yandan erkeğin tek rolünün ise erkek olduğunu ifade ederek, kadının bugünkü toplumsal pozisyonuna işaret etti. Makbul bir kadın ve aile yapısının hakim kılınmaya çalışıldığını, böylelikle LGBTİ’lere ve kadınlara yönelik saldırıların da bu biçimiyle şekillendiğini anlatan İbrahimhakkıoğlu, devletin, aile yapısını ‘taşeron firma’ olarak kullandığını ifade etti. İbrahimhakkıoğlu, kadının aile içerisindeki pozisyonunun devlet eliyle daha da sabitlendiği ve böylece hasta bakımı gibi çeşitli ev içindeki yükün devletin omuzlarından alınıp kadının omuzlarına yüklendiğinden bahsetti. Sunumu içerisinde Nietzsche ve Beauvoir’dan da pek çok kez alıntılar yapan İbrahimhakkıoğlu, çeşitli argümanlarını bu alıntılarla da destekledi.
Dikkat çeken sunumlardan bir diğeri ise Hacettepe Üniversitesinden Selda Taşdemir Afşar’ın “ Türkiye’de Siyasette Kadınlara Yönelik Şiddet” başlıklı sunusuydu. Türkiye’de siyasete atılan kadınların yaşadıkları şiddeti görünür kılmak, bilgi üreterek ve çözüm önerileri sunarak ortadan kaldırılmasına katkı sağlamak hedefiyle 2022 yılında UN WOMEN desteğiyle Yeryüzü Kalkınma Kooperatifi’nin başlattığı araştırmanın sunumunu Yeryüzü Kalkınma Kooperatifi üyesi olan Selda Taşdemir Afşar gerçekleştirdi.
Katılımcıların tamamen anonimleştirildiği bu çalışmada derinlemesine görüşmelerde farklı siyasi pozisyonlarda 30 kadın, anahtar kişi görüşmelerinde yine farklı siyasi pozisyonlarda 24 kadın katılımcı bulunuyor. Kadınların siyaset arenasında iç içe geçmiş, ekonomik şiddetten psikolojik, cinsel ve fiziksel şiddete kadar farklı şiddet biçimlerine maruz kaldığını kaydeden Afşar, kadınların siyasete başlamadan önce de bu şiddetlere maruz kaldıklarını, siyaset içerisindeki konumunun ise yalnızca kotayı doldurmak, görünürde, sembolik bir kadın temsilinin olduğunu ifade etti. Ayrıca kadınların siyaset içerisinde aralarındaki dayanışmanın da zayıflığından bahseden Afşar, erkeklerden beklenenin her daim az olduğu bu alanda, kadınların hep daha fazla niteliğe sahip olması gerektiğine dair söylemler içeren araştırmada kadın siyasetçilerin standartlara uymadığı koşullarda farklı siyasi pozisyonlara sürgün edildiğini söyledi. Afşar’ın sunumunda, araştırmanın siyasette kadına yönelik şiddet ile mücadele önerileri olarak kadın bakış açısına sahip kadın siyasetçilerin artması, siyasette kadına yönelik şiddete ve ayrımcılığa karşı yasal düzenlemelerin yapılması, parti içindeki kadın örgütlenmesinin güçlenmesi ve desteklenmesi, partiler üstü kadın dayanışmasının güçlenmesi ve desteklenmesi gibi çeşitli öneriler yer alıyordu.
Fotoğraf: Evrensel
"ÜNİVERSİTELERİN ORTAK ETKLİNLİK DÜZENLEMESİ DEĞERLİ"
Sempozyum konuşmacılarından Fulden İbrahimhakkıoğlu sempozyumu şu şekilde değerlendirdi: “Tek bir öğrenci topluluğu bile organize olup etkinlik düzenleyemezken 3 farklı topluluğun bunu yapmış olması çok büyük bir başarı. Özellikle de Ankara’daki en iyi felsefe bölümleri ODTÜ, Hacettepe, Bilkent ve Ankara Üniversitesidir. O yüzden çok büyük bir başarı olduğunu düşünüyorum bu sempozyumun gerçekleşmesinin.Yalnızca onların kabul edilebilir bulduğu, resmi politikalarla çelişmeyen yapıda etkinlikler olurken; toplulukların bir araya gelip kesişimsel feminizmden, veganlıktan, ekofeminizmden, siyasette şiddetten ve bu tarz muhtelif konulardan bahsedilen bir sempozyumun gerçekleştiriliyor olmasını ben çok değerli buluyorum açıkçası.”
İbrahimhakkıoğlu değerlendirmesi esnasında ODTÜ’de de birçok 8 Mart etkinliğinin iptal ettiğini söylerken Rektörlüğün önderliğinde etkinliklerin gerçekleştiğini hatırlattı. Bu etkinliklerden biri olan 8 Mart için düzenlenen fotoğraf sergisinden bahseden İbrahimhakkıoğlu, “Bir e-mail geldi bize, kadın akademisyenlerin fotoğraflarını çekeceğiz, sergi olacak 8 Mart için, diye. Ben de kabul ettim.” dedi.
Fotoğraf sergisinin Cumhuriyetin 100.yılı, 100 kadın gibi bir isimle sergileneceğini öğrenen İbrahimhakkıoğlu, 8 Mart için hazırlanan bu serginin cumhuriyetle ne ilgisi olduğunu sorduğunu, daha sonra sergi tanıtımı için hazırlanan videoda kadın fotoğraflarının gösterildikten sonra Atatürk portresi ve ‘Dünyada her şey kadının eseridir’ yazısının gösterildiğini ifade etti. Bu video hakkında İbrahimhakkıoğlu, “Ben bunu çok ironik buldum. Çünkü zaten ataerki böyle bir şey. Siz kadınları gösterip ardından ‘Bütün bunlar Atatürk sayesinde’ şeklinde bir anlatı verilmesi Cumhuriyet öncesinde verilen kadın mücadelelerini de tamamen hiçe saymaktır” dedi.
Evrensel'i Takip Et