27 Nisan 2011 13:48

‘Gençlik düzen partilerinin oy deposu olmayı kabul etmeyecektir’

Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blok’unun İstanbul 3. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Abdullah Levent Tüzel ile görüştük. Tüzel, Blok içinde yer alan Emek Partisi’nin de Genel Başkanıydı.Neden Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku’ndan aday oldunuz ve şu süreçte Blok’un anlamı nedir?

‘Gençlik düzen partilerinin oy deposu olmayı kabul etmeyecektir’
Paylaş

Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blok’unun İstanbul 3. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Abdullah Levent Tüzel ile görüştük. Tüzel, Blok içinde yer alan Emek Partisi’nin de Genel Başkanıydı.

Neden Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku’ndan aday oldunuz ve şu süreçte Blok’un anlamı nedir?

Türkiye baskı ve şiddetle yönetiliyor. Ağır sömürü koşullarında yaşıyoruz. Yamalar yapılsa da darbe Anayasası ile yaşıyoruz. 8 yılı aşkın bir süredir iktidarda bulunan AKP hükümeti döneminde halkımızın sorunları daha da arttı. Yerli ve yabancı tekellerin hizmetindeki hükümet ve diğer partilerin karşısında bir halk seçeneği oluşturmak için bir araya geldik. Anti demokratik seçim barajını ve diğer engelleri aşacak arayışların sonucu olarak bir blok oluşturduk ve seçimlere bağımsız adaylar olarak giriyoruz. İsminden de anlaşılacağı gibi bu Blok, ezilen ve sömürülen güçlerin birliğini ifade ediyor. Emeğin hakkını, demokrasi ve özgürlüğü kazanmak için sürdürdüğümüz mücadeleyi seçim sürecinde birleştirmiş olduk. Bu güç birliği, işçi ve emekçilerin, üreticilerin, küçük esnafın hakkını savunmak için, sesimizin daha gür çıkması için... İşçi sınıfımız ağır koşullar altında çalışıyor. İşçiler iliğine kadar sömürülüyor. Sömürüye, kuralsız çalıştırmaya, sendikasız, sigortasız, düşük ücretlerle kölelik koşullarında çalışmaya karşı çıkan milyonlarca işçinin sorunlarını dile getirmek, işsizlerin taleplerini haykırmak, birlikte örgütlenmek ve mücadele için bir araya geldik. Burjuva düzen partilerinin halkı aldatmaya yönelik propagandasını boşa çıkarmak ve halkımıza bir alternatif göstermek için böylesi bir çözüm yolu geliştirdik. Türkiye’nin, işçi ve emekçilerin, Türk, Kürt, Alevi, Sünni... her inançtan ve her dilden halkımızın sorunlarını birlikte çözmek için böylesi bir birliğe ihtiyaç vardı. Türkiye’nin kanayan yarası olan Kürt sorununa barışçı ve demokratik çözüm yolunu genişletmek; eşitlik, kardeşlik ve özgürlük için güçlerimizi birleştirmek için önemli bir adım attık. Bunu daha da büyütmeliyiz. Ezilen ve sömürülen tüm halkımızı bir araya getirecek yeni yol ve yöntemler bulmalıyız. İşte Blok, bu ihtiyacın ürünü olarak ortaya çıktı. Bunu daha da büyütmeli, güçlü bir halk hareketine, halk cephesine doğru ilerletmeliyiz. Başta Alevi yurttaşlarımız olmak üzere, her inançtan yurttaşlarımızın baskı görmeden yaşamaya hakları var. Kimsenin inancından dolayı ayrımcılıkla karşılaşmadığı, devletin dinle, inançlarla arasına mesafe koyduğu bir düzene ihtiyacımız var. Devlet din işlerinden elini çekmelidir. Her inançtan yurttaşlarıyla aynı düzeyde bir ilişki içinde olmalıdır. Laik ve demokratik bir düzen için güçlerimizi birleştirmek zorunlu ve gerekli bir çalışmaydı. Halkımızın seçeneksiz olmadığı, ezilen ve sömürülen milyonlarca insanımızın AKP, CHP, MHP gibi düzen partilerine, onların koyduğu engellere, yüzde 10 barajına mahkum olmadığını ortaya koymak için güçlerimizi Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nda birleştirdik.

AKP hükümetinin 8 yıllık döneminde gençliğe yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Emek Demokrasi ve Özgürlük Blok’unun meclisteki temsiliyeti gençlik açısından ne ifade ediyor ve gençler neden bloğun adaylarını desteklemeli?

AKP, CHP, MHP ve diğer düzen partilerinin sömürü ve baskıdan başka halka sunabilecekleri bir şey yok. 87 yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca ülkeyi yöneten bu partiler gençliğe düşman gözüyle baktı. Hak arayan, bağımsızlık, demokrasi ve özgürlük diyen gençlerin karşısına polisi ve askeri dikiyorlar. Baskı, işkence, hapis ve idamlar gençleri susturmak için gerçekleştirildi. Kaderini işçi ve emekçilerle birleştiren gençler her dönem hedef haline getirildi. Uysal, düşünmeyen, kul ve köle bir gençlik, sömürüyü, baskıyı, ayrımcılığı kutsayan, ırkçı ve şoven, tekçi bir gençlik istiyorlar. Buna karşı çıkan gençliği dün olduğu gibi bu gün de hedef seçiyorlar. Son yaşananlar bir kez daha bunu gösterdi. Bu bir devlet politikası. Hangi renkten olursa olsun, tüm burjuva düzen partilerinin gençlere dayattığı bu. Bunların yönettiği Türkiye’de Bilal’ler yirmisinde “gemicik” sahibi olurken, her 4 gençten biri işsiz. Her geçen gün daha fazla sayıda genç; açlık, sefalet, işsizlik girdabına sürükleniyor. Kürt ve Türk gençleri karşı karşıya getiriliyor. Şiddete ve savaşa son verilmiyor. Onların çocukları her türlü imtiyazı ve muaffiyeti kullanırken halk çocukları askerde, dağ başlarında çatışmada ölüyorlar. Gençlerin durumu dünden de kötü. AKP hükümeti eğitimi, sağlığı hepten paralı hale getirdi. Kültür, sanat, spor lüks hale getirildi. Gençlik karanlık bir geleceğe sürükleniyor. İşçi ve emekçi çocukları okuyamaz duruma getirildi. İnşaatlarda harç parası biriktirmek için ölüm pahasına çalışan gençlerin başına gelenleri görüyoruz. Dershane parası ödeyemeyen anneler hapse atılıyor. Bilimsel, demokratik, parasız ve anadilde eğitim hakkı isteyen gençlerin başına gelmeyen kalmıyor. Gençlik için kaygılanmamak, endişe duymamak mümkün değil. Biz, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku adayları olarak her şeyden önce barış için mücadele ediyor. Yaşam hakkını her şeyin önünde tutuyoruz. Herkese parasız, bilimsel, demokratik ve anadilde eğitim hakkı diyoruz. Her gencin sağlıklı, eğitim hakkından yararlanmış ve iş bulmuş olması gerek. Bunun mücadelesini sürdürüyoruz. Sömürü ve baskıya karşı halkın ve gençliğin temsilcileri olarak mecliste yer alacağız. Biz gençlerin özlemini çektikleri, mücadelesini verdikleri özgürlükler dünyası için mücadele ediyoruz. Bu düzen gençleri sadece bir oy deposu olarak görüyor. Gençlik düzen partilerinin oy deposu olmayı kabul etmeyecektir. Gençler sadece oy vermekle kalmamalı, eşitlik ve özgürlük için ayağa kalkmalı, her tarafta mücadelenin başına geçmelidir.

1 Mayıs ve 6 Mayıs gençlik açısından neyi ifade ediyor? Bu dönemde 1 mayıs ve 6 Mayıs’ta gençlerin alanlara çıkması neden önemlidir?

1 Mayıs İşçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü. İşçi sınıfının ve tüm ezilenlerin bayramını kutluyorum. Bu yıl 1 Mayıs’a Kuzey Afrika ve Ortadoğu halklarının ayaklandığı bir dönemde giriyoruz. ABD, Avrupa ve dünyanın dört bir yanında işçi mücadeleleri var. Neoliberal politikalara karşı gelişen güçlü bir birikim oluşuyor. Kapitalizme karşı gençler dünyanın dört bir yanında ayağa kalkıyor. Bunlar umut verici gelişmeler. Ülkemizin işçi sınıfı davasına bağlanmış bir gençliğe ihtiyacı var. Üniversite geçliğinden sonra liseli gençlikte ayağa kalktı. KPSS, YGS, ALES sınavlarının hepsi bir rezalete dönüştü. Sınavlar gençleri canından bezdirdi. Şifre skandalı ve diğer uygulamalar karşısında gençlerin gösterdiği haklı tepkinin 1 Mayıs’a taşınması lazım. Tüm gençleri 1 Mayıs’a talepleriyle, kitlesel olarak katılmaya çağırıyorum. 6 Mayıs’ın Türkiye gençliği için çok özel bir önemi var. 6 Mayıs, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişlerinin yıl dönümü. Denizlerin ideallerine ve mücadelesine sahip çıkmak, emperyalizme, sömürü ve baskıya karşı örgütlenmek ve mücadele etmekle mümkündür. Kürt halkının taleplerini sahiplenmek de bunun vazgeçilmez bir parçasıdır. Bu nedenle 1 Mayıs’ta ve 6 Mayıs’ta gençlik talepleriyle ve güçlü eylemlerle alanlara çıkmalıdır.

ÖNCEKİ HABER

İsveç’te “Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu”yla dayanışma gecesi

SONRAKİ HABER

Mağdur edilen 278 kişi için sınav tekrarı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...