05 Mart 2013 07:42

Belaid’e saldıranlar ölünce ‘saygı’ gösterdiler

Tunus Emekçileri Partisi’nin Sözcüsü Jilani Hammami, Le Temps gazetesine konuştu. “Devrim, hükümetin devrilmesi ve Cebali’nin teknokrat hükümet girişimi aracılığıyla yeni bir evreye girmiştir” diyen Hammami, kendi ideolojisine uygun bir anayasa yapmaya çalışan Ennahda’nın girişimlerine karşı, Tunus halk

Belaid’e saldıranlar ölünce ‘saygı’ gösterdiler
Paylaş
Faouzi Ksibi

Tunus Emekçileri Partisi’nin Sözcüsü Jilani Hammami, Le Temps gazetesine konuştu. “Devrim, hükümetin devrilmesi ve Cebali’nin teknokrat hükümet girişimi aracılığıyla yeni bir evreye girmiştir” diyen Hammami, kendi ideolojisine uygun bir anayasa yapmaya çalışan Ennahda’nın girişimlerine karşı, Tunus halkı ve bütün demokrasi güçlerine uyanık kalmaya devam etme çağrısı yaptı


Kesinlikle doğru bir tespit. Bu süreç kesintisiz olarak devam eden bir süreçtir. 14 Ocak 2011’de başlayan ve bugüne kadar devam eden bu süreç önümüzdeki dönemde de devam edecektir. Bu ayrım, her etapta belirlenen hedefler ve talepler etrafında gerçekleşecektir. Şu anda devrim, hükümetin devrilmesi ve Cebali’nin teknokrat hükümet girişimi aracılığıyla yeni bir evreye girmiştir. Bu yeni durum, bize, krizi aşmak için ciddi bir şekilde çaba harcayanlarla, diktatörlük zamanında olduğu gibi halkın fikrini almadan, tepeden inme bir şekilde önlemleri dayatanları, yandaşlarını kayıranları ve parti çıkarlarını öne alanları birbirinden ayırma imkanı sağladı. Bunlar bir kutbu oluştururken, diğer kutbu Halk Cephesi ve bazı politik güçler, dernekler, sivil toplum örgütleri oluşturmaktadır. Bu ayrışma, program, gelecek hükümetin icraatları, ekonomik ve sosyal meseleler, demokrasi, anayasanın yazımının tamamlanmasının takvimi, geçiş döneminin bir an önce sona ermesi için seçim takviminin belirlenmesi ve güvenliğinin sağlanması, adalet, asayişin sağlanması konularında, Şükrü Belaid cinayetinin faillerinin, emri verenlerin ve tetikçilerinin bulunmasını gerçekten isteyenlerle, bu cinayeti örtbas edip bundan yararlanmak isteyenler arasındaki ayırım da devam edecektir. Devrimci güçler ve karşı-devrimci güçler arasındaki ayrışma, kesintisiz bir süreçtir.

Bu söylediklerinizle Belaid’in ölümünden çıkar elde ettiklerini mi söylüyorsunuz ?

Belli bir programı ve ilkeleri olan bir partinin lideri ve Halk Cephesi’nin bir militanı olduğu için Şükrü Belaid’e saldıran politik güçler, ölümünden sonra tutumlarını değiştirerek ona olan saygılarını ifade ettiler. Bu tutum değişikliği, bir yandan politik bir cinayeti mahkum etmelerini, öte yandan terör bataklığına saplanmaktan korkularını ifade ediyor. Buna rağmen bu partilerin Belaid’in ölümüyle ortaya çıkan durumu kendi çıkarlarına kullanma niyetlerini unutmamamız gerekiyor. Bunların cinayet meselesini gündemden düşürme ve bütün dikkatleri hükümete çevirme girişimlerini görüyoruz. Bu partiler daha çok parti çıkarlarının savunulması, koltukların paylaşılması ile meşguller.

Ennahda tarafından yapılan son gösterileri nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Her şeyden önce, cenaze töreninin ertesinde düzenlenen bu son gösteriler, Tunus’taki politik gerilimi daha da arttırmaya yönelik, toplumu kutuplaştırma niyetini açığa çıkaran tepkilerdir. Bu gösterileri düzenlemek için Ennahda’nın geçerli bir nedeni yoktu, zira cenaze töreni bu kutuplaşmayı derinleştirmek amacıyla yapılmadı. Törenin çağrısı, Halk Cephesi, UGTT ve birçok demokratik örgüt tarafından yapıldı. Yani cenaze töreni hiçbir grup tarafından istismar edilmedi.

Ennahda cephesinde ortaya çıkan anlaşmazlık gerçek bir anlaşmazlık mı yoksa parti içerisinde gerçek bir demokrasi olduğunu göstermeye yönelik bir manevra mıdır sizce?

Ben daha çok ikinci ihtimale inanıyorum. Aslında bütün temel meselelerde Ennahda içerisinde genel bir uzlaşma var ve söz konusu görüş ayrılıkları, sadece meseleye farklı yaklaşımları yansıtıyor. Sorun, Cebali’nin de Gannuşi’nin de kendi yaklaşımlarının parti çıkarlarına daha uygun olduğuna inanmalarından ibarettir. Cebali’nin diğerinden farkı, hükümetin başında üstlendiği sorumluluklardan dolayı, krizin vahametinin farkında olmasıdır. Buna karşın krizden çıkmak için bir çaba harcamayıp, iktidarının bilançosunu halka itiraf etmezken; bu yolda devam etmenin partisini ve ülkeyi sosyal patlamalara belki de yeni bir devrime doğru sürükleyeceğini anlamıştı. Ülkedeki durumun ulaştığı kritik boyutlardan dolayı, geri adım atmanın, diyalog söylemlerini güçlendirmenin çıkarları için gerekli olduğuna inanmıştı. Ennahda’yı, devleti ele geçirmek gibi bir niyeti olmayan bir parti gibi göstermeye çalışan ve Tunus halkının yanı sıra bu hayallere inanan bazı politik güçlerin de güvenini kazanmaya çalışarak, Ennahda’yı bir demokrasi maskesiyle örtmeye çalışma yutturmacasının manevralarıdır. Yani iki yaklaşım da birbirinin benzeridir, aralarındaki görüş ayrılığı da tamamen yüzeyseldir.

Ulusal Çözüm Kongresi hakkında Halk Cephesinin tutumu nedir ?

Halk Cephesi, bu inisiyatifi yaymak ve gerçekleştirmek için tartışma toplantıları düzenliyor. Bizim üzerimize düşen görev; sendika konfederasyonu UGTT ile yakın iş birliği içinde Ulusal Çözüm Kongresi talebini geniş kitlelere yaymak için uygun araçları yaratmaktır. Bu girişimin amacı krizin nedenleri ve belirtilerinin tartışılması ve özellikle bir çözüm programının oluşturulmasıdır. Yani Halk cephesi; ekonomik, politik ve sosyal önlemlerin ve politik koşulların tamamının oluşturacağı bu programa dayalı olarak, yeni hükümetin doğasını ve niteliklerini belirleyecektir.  

Projenize soğuk bakan partiler hangileri ?

Politik ve ekonomik krizin tek sorumlusu olan iktidardaki üçlü ve Hamadi Cebali’nin “teknokrat hükümet” girişimine destek veren tüm partiler bir biçimde bizim girişimimizin önünde engel teşkil ediyorlar. Krizin konusunda yeni bir çözüm sunmayan, Ennahda ve diğer partilerle açık ya da gizli bir şekilde pazarlık yaparak hükümette bir sandalye kapma yarışındaki partiler bunlar. Bunlar için bütün mesele, program konusunda herhangi bir tartışma yürütmeden yeni hükümetin görünümü, şu ya da bu bakanlığın yetkilerinin genişletilmesi ya da daraltılmasıdır.

İSLAMİ CEPHE, MEVCUT DURUMUN İFADESİDİR

Ennahda’nın yaptığı gösterilerde İslami Cephe oluşturulmasıyla ilgili olarak atılan sloganlar, Ennahda’nın Selefiler ve demokrasi güçleriyle ilgili taktiğinin değiştiğini mi gösteriyor ?

Meydana gelen olaylardan sonra, mevcut krizin hangi ölçülerde İslamcı güçleri birleştirebileceğini kendi kendimize sormamızı gerektiriyor. Aslında bazı konularda Ennahda ve Selefiler arasında açık bir iş birliği zaten mevcuttu. Ne zaman halk kitleleri mücadele meydanlarına inse ya da bir bölgede bir isyan hareketi ortaya çıksa, hemen gündemi değiştirecek bir provokasyon ortaya atılıyor. Öte yandan Ennahda ile aynı fikirde olmayan diğer İslamcı fraksiyonlar da var ve Ennahda bunları sadece kendisi için bir oy deposu olarak görüyor. Mevcut siyasi kriz bu fraksiyonların birbirine yaklaşmalarını hızlandırabilir. Ennahda içerisinde; genel tutumu, söylemleri, düşünceleri, ideolojik bakışıyla Selefilerle giderek yakınlaşan bir grup da mevcut. Ennahda’nın mitinginde dile getirilen İslami Cephe, mevcut durumun ifadesinden başka bir şey değildir.

DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN BİRLEŞMESİ İHTİYACI ARTIYOR

İslamcı Partiler arasındaki yakınlaşma demokrasi cephesini zayıflatma amacını mı taşıyor ?

Bu partiler arasındaki yakınlaşma demokrasi güçlerini zayıflatamayacaktır. Tam tersine sosyal adalet, özgürlükler, demokrasi, eşitlik, kalkınma, işsizlik, alım gücünün arttırılması, kamu hizmetleri vs. gibi yani genel olarak yaşam koşullarının iyileştirilmesi konularında demokrasi güçlerinin en geniş cephesini oluşturmak için saflarımızı sıklaştırmaya, neden olacaktır. Bu durum devam ettikçe, demokrasi güçlerinin güçlerini birleştirmesi ihtiyacı daha da artıyor. Şimdiye kadar bazı partiler söylemlerinde bunu ifade etseler de pratikte tereddüt ediyorlar ve Cebali’nin teknokratlar hükümeti önerisinde olduğu gibi kolayca kafaları karışabiliyor ve asıl amacı Ennahda’yı içine girdiği krizden kurtarmak olan manevranın bir parçası haline gelebiliyorlar.

Ülkenin çeşitli noktalarında ortaya çıkarılan silah depoları ve gençlerimizin Suriye cehennemine gönderilmesinde hükümetin sorumluluğu konusunda ne düşünüyorsunuz ?

Bu konularda Ennahda, iki nedenden dolayı bizi masum olduğuna inandıramaz. Birinci neden, güvenliği tehdit eden bu koşulları ortadan kaldırma sorumluluğu, hükümeti elinde bulunduran Ennahda’ya aittir. Koşullar ne olursa olsun, Ennahda’nın politik sorumluluğu inkar edilemez. Kabine değişikliğinin sürekli ertelenmesi, Tunus halkının ekonomik ve sosyal taleplerinin yerine getirilmemesi, kurucu meclis tarafından yeni anayasanın yazımının geciktirilmesi ile ülkedeki gerginliğin giderek sertleşmesinin sorumlusudur. İkinci neden; başta Gannuşi olmak üzere Ennahda’nın yöneticilerinin söylemlerinde her zaman kaydettiğimiz üzere, bu Selefi gruplarla kurulan dostane ilişkilerdir. Bu da onların tavırlarının nedenini anlamamıza yardımcı oluyor. Ennahda’nın bu tutumu, Selefi grupların birçok eyleminden ve silahlanmalarından Ennahda’nın da haberdar olduğu izlenimini veriyor. Son olarak Ennahda’nın, içişleri bakanlığının hassas birimlerine sızma girişimlerine ilişkin bilgiler ortalıkta dolaşıyor. Sızmaya çalıştıkları birimler sadece bu bakanlıkla sınırlı değil, belediyelere, valiliklere ve idari birimlere varıncaya kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor.

Ennahda’nın sorumluluğunun aynı zamanda cezai bir sorumluluk olduğu sonucunu çıkarabilir miyiz ?

Elde edilecek bilgiler, Ennahda’nın bazı olaylardaki parmağının ortaya çıkmasını sağlayacak ve hatta Belaid’in katillerinin bulunması bize bu konuda yeni bazı veriler sunacaktır. Ancak bunlar ortaya çıkıncaya kadar Ennahda’nın en azından politik bir sorumluluğu olduğu konusunda hiç şüphemiz yok. Demokrasi güçleri, güçlerini birleştirip birbirine yakınlaştıkça, İslamcı cephe korkuya kapılıp kontrolü elden kaçırıyor.

Tayin ediliş biçimi ve kurucu meclisin bileşimini göz önüne alırsak konuşmanız içinde bahsettiğiniz seçim kurulunun gerçekten bağımsız olabileceğine inanıyor musunuz ?

Gerçekten de bu kurulun kuruluşu ile ilgili yasa ve bu yasanın uygulanışı iki sorunu gün yüzüne çıkardı. Birinci sorun, kurul üyelerinin seçiminin kurucu meclis içindeki güç dengelerine bağlı olması. Bu durum, kurulun bileşimini doğrudan etkileyecektir. İkinci sorun, bu kurul ile bu kurulun kontrolü altına verilen idari kurumların yetkilerinin 27. maddeye göre kurulun yetkilerinden daha geniş olmasıdır. Bu özellikler, bu kurulun bağımsızlığı ve adilliğinin lekelenmesine neden olmaktadır.

Anayasanın son şeklini alması yakın mı ? Tunus halkının beklediğine değecek mi ?

Birçok başlığa sahip olan son tasarıda olduğu gibi; yasaların kaynağı olarak şeriat, cinsler arasındaki eşitlik ve birbirini tamamlayıcı olarak tanımlama meselesi, kutsal değerlere saygı, devrimin dokunulmazlığı üzerine yasa, evrensel insan haklarının dahil edilmesinin reddedilmesi, anayasanın temel ve genel ilkelerinin değiştirilmesine imkan tanıyan 97. ve 98. maddeler... vs. konularında sonu gelmeyen ertelemeler, sabote etme girişimleriyle Ennahda zaman kazanmaya çalışıyor. Kurucu Meclisteki çoğunluğunun kendisine uygun bir anayasa hazırlama hakkı verdiğine inanan Ennahda; Kurucu Meclisin Tunus halkının dayattığı, temel hakları garanti altına alan ve ilerici, eşitlikçi, adil ve tüm vatandaşlarının refahını temin eden bir Tunus devletinin temelini oluşturan demokratik bir anayasa talep ettiğini unutuyor. Tartışmaların ilerleme kaydettiği her seferinde Ennahda milletvekilleri yukarıda saydığım konulardan birini yeniden masaya getirerek başa dönülmesine neden oluyorlar. Kurucu Meclis, meşruiyetinin sadece sandıklardaki oylara dayanmadığını ve aynı zamanda halkın taleplerine olumlu cevap vermeye dayandığını ancak bu doğrultuda devam ettiği takdirde tamamen kaybedeceğini anlamalıdır. Kuşakların uğruna mücadele ettiği ilkeler ve değerlerin gerçekleştirilmesine engel olarak kendi ideolojisine uygun bir anayasa yapmaya çalışan Ennahda’nın girişimlerine karşı, Tunus halkı ve bütün demokrasi güçleri uyanık kalmaya devam etmelidir.

Programdan bahsetmişken, Halk Cephesinin programının içeriği nedir ?

Programımızda, her şeyden önce, Kurucu Meclisin boş gevezeliklere son vererek bir an önce yeni anayasanın yazımını bitirmeye çalışmasını, yargı kurumunun, bağımsız enformasyon kurumunun, seçim sisteminin ve seçim yasasının derhal oluşturulmasını talep ediyoruz. Bunun yanı sıra demokrasiyi korumak ve şiddetin ve politik finansmanın kontrol altına alınması için her türlü önlemin alınmasını talep ediyoruz. Derhal ekonomik ve sosyal tedbirler alınmalıdır. Çok iyi bir politik programa sahip olsa bile bu koşul yerine getirilmeden hiçbir hükümet başarılı olamaz. Zira, yoksullar, işsizler ve kötü yaşam koşullarında hayatını devam ettirmeye çalışanlar karınlarını bu programla doyuramazlar. Daha fazla bekleyemeyecek olan bu acil ihtiyaçları yerine getirmek için; fiyatları kontrol altına almak ve dondurmak, yatırımları arttırmak, ekonomik hayatı canlandırmak ve iş alanları yaratmak amacıyla somut önlemler alarak işsizlik problemini ve geri kalmış olan bölgeler sorununu kısmen de olsa çözmek gereklidir.

Çeviren: Hüseyin Saygılı

ÖNCEKİ HABER

Irak'ta onlarca Suriyeli asker ve memur öldürüldü

SONRAKİ HABER

50 bin kadının çalıştığı yerde kreş yok!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...