ÖHD'den birçok ilde ortak açıklama: "İmralı tecridine son verin"
Özgürlükçü Hukukçular Derneği, birçok ilde düzenlediği basın açıklamalarıyla Abdullah Öcalan ve İmralı'daki diğer 3 mahpusa yönelik tecride son verilmesi çağrısında bulundu.

Fotoğraflar: MA
Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), Abdullah Öcalan'a yönelik tecride dikkat çekmek için tüm şubelerinde eş zamanlı ortak basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamalarda "İmralı tecrit sistemine son verin. Barolar ve hukuk örgütleri olmak üzere tüm hukukçuları ve demokratik kamuoyunu tecride karşı ses çıkarmaya davet ediyoruz" çağrısı yapıldı.
"DURUM GÖRMEZDEN GELİNMEKTE"
ÖHD şubelerinde yapılan ortak açıklamada, Abdullah Öcalan ile diğer 3 mahpustan 30 aydan uzun süredir haber alınamadığı hatırlatıldı, 7 Ağustos 2019 tarihinden bu yana yapılan tüm girişim ve başvurulara rağmen hiçbir avukatın İmralı Cezaevi'ne gidemediğine dikkat çekildi.
Açıklamada, "Avukatları, bu hapishanede tutulan mahpuslara taraf oldukları davalarda hukuki yardım sunamadıkları gibi, müvekkilleri ile telefon ya da mektuplaşma da dahil olmak üzere hiçbir şekilde haberleşemediklerinden, sağlık durumları hakkında da bir bilgiye sahip değillerdir. İmralı Cezaevi'nde tutulan mahpuslar Kürt olmaları ve politik kimlikleri nedeniyle bu denli insanlık dışı ve toplum vicdanı ile örtüşmeyen bir tecrit uygulamasına maruz kalmakta ve eşi benzeri olmayan bu hukuksuzluğa karşı özellikle Türkiye kamuoyunda yeterince ses çıkarılmamakta, bu durum adeta görmezden gelinmektedir” denildi.
Açıklamada, 10 Haziran 2022 tarihinde avukat görüşmesinin gerçekleşmesi talebiyle 29 baroya bağlı 775 avukatın yetki belgesiyle Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunduğu, ancak buna halen bir dönüş gerçekleştirilmediği anımsatıldı.
Yine Avrupa ülkeleri başta olmak üzere 22 ülkeden 350 avukatın 14 Eylül 2022 tarihinde, Ortadoğu’nun farklı ülkelerinden 756 avukatın ise 19 Eylül 2022 tarihinde Adalet Bakanlığına başvuru yaparak İmralı Cezaevi'nde avukat görüşü gerçekleştirme talebini sunduğu hatırlatıldı. Yapılan bu başvurulara da herhangi bir yanıt gelmediği vurgulandı.
"BARIŞ POLİTİKALARININ YERİNİ ‘GÜVENLİKÇİ’ POLİTİKALAR ALDI"
İmralı’da hukukun kabul edilemez biçimde rafa kaldırıldığı söylenen açıklamada, “İmralı’da yasalar değil politik tercihler ve kararlar yürürlüktedir. Bugün gelinen noktada ise ne yazık ki İmralı’daki tecrit her anlamıyla tüm Türkiye’ye yayılmış, Kürt meselesinin çözümünde diyalog ve barış politikalarının yerini ‘güvenlikçi’ politikalar almış” ifadelerine yer verildi.
"ULUSLARARASI KURUMLARIN KARARLARI UYGULANMADI"
Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyinin bir organı olan İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), İmralı Cezaevi ile ilgili daha önce hazırlayıp kamuoyu ile paylaştığı raporlarda, hukuksuzları tespit etmiş ve bunların giderilmesi için Türkiye’ye tavsiyelerde ve uyarılarda bulunmuştu.
Bunların hatırlatıldığı açıklamada "Ne yazık ki Türkiye bu tavsiyeleri yerine getirmek bir yana, İmralı’daki tecrit sistemini adeta meydan okurcasına daha da derinleştirmiş ve İmralı hapishanesini erişilemez, haber alınamaz bir mekan haline getirmiştir" denildi.
Açıklamada Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası hukuk kurumlarının kararlarının gereğinin yerine getirilmesi, bir hukuk devleti olarak kendi anayasasına ve kanunlarına uyması çağrısı yapıldı. (MA)
Evrensel'i Takip Et