Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ve Maden-İş Genel Başkanı Nurettin Akçul’a sorular
Türkiye Maden İşçileri Sendikası üyesi işçilerin son çare olarak açlık grevine gitmelerini sendikal hareket açısından irdelemek ve tartışmak gerekir.

Fotoğraf: AA
Kadir YALÇINKAYA
Eskişehir’in Mihalıççık ilçesinde aralık 2022 yılında TMSF tarafından Yıldızlar Holdinge devredilen madende işçiler başta ücret alacakları olmak üzere, yaşadıkları hak gasplarına karşı kendilerini madene kapatarak açlık grevine başladılar. Daha sonra Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın devreye girmesiyle açlık grevi sonlandırıldı. İşçiler eylemlerini maden işletmesinin önünde oturma eylemine çevirdiler. Dokuz aydır alacaklarının peşine düşen işçilerin alacakları takvime bağlanmış durumda. İşçilerin alacaklarını alıp almayacaklarını ise önümüzdeki süreçte görmüş olacağız.
Türkiye Maden İşçileri Sendikası üyesi işçilerin son çare olarak açlık grevine gitmelerini sendikal hareket açısından irdelemek ve tartışmak gerekir. Buradan çıkan ilk sonuç, Yıldızlar Holdinge ait iş yerinde toplu iş sözleşmesi yapan Türkiye Maden-İş Sendikası yöneticileri, işçilerin aylarca haklarının gasbedilmesine göz yummuşlar. Yukarıdaki ağabeylerini üzmek ve işverenle arayı bozmak istememişler. Sendikal bürokrasinin vaziyeti böyle. İşçiler dokuz ay boyunca alacaklarını alamıyor, kendi oturdukları koltuklarda maaşlarını tıkır tıkır alan sendika yöneticileri işverenlerle arayı bozmak istemiyor. Hem de aldıkları maaşlar işçilerin ödediği aidatlarla alınıyor. Kim bilir işçilerin kaç katı maaş alıyorlardır, açıklasalar da öğrensek...
"KİMİN UMURUNDA?"
İşçilerin ücretleri ödenmemiş. Yer altında çalışmalarına rağmen sanki yer üstünde çalışıyorlar gibi gösterilip ücretlerinin yarı yarıya azaltılması sendika yöneticilerinin umurunda mı? Kravatlarını takıp son model arabalarla gezmek, istediğini yiyip içmek, düzenli maaş almak varken ne gerek var işçilerin sorunlarıyla uğraşmaya! İşçiler icralık olmuş, evine ekmek götürmemiş kimin umurunda? Anlaşılan işçiler bu kadar sorun ve sıkıntıyla yüz yüze kalmalarına rağmen, olur böyle şeyler denilip geçilmiş.
Madenciler grizu patlamalarında, göçüklerde öldüklerinde hatırlanıyor. Ya da yaşanan depremden sonra canla başla kurtarma çalışmalarında... Hangi koşullarda çalıştıkları ise hatırlanmaz. Evden çıktıklarında helallik alarak o gün gelmeyeceklerini düşünerek kazma sallarlar kara elmasa. Yıldızlar Holding madencileri 1700 metre derinlikte açlık grevi yaparak seslerini yeryüzüne duyurmaya çalıştılar.
Yer altında madencilerle görüşen Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay “Yerin altı da vatan, üstü de ama sizler ekmek paranızı yerin altından çıkartıyorsunuz. Ben zaman zaman ifade ediyorum. Ülkeyi yönetenler, sivil toplumda görev yapanlar, sendikacılar yerin altına madene girmeden maden işiyle ilgili bir karar veremez” diyor. Peki Ergün Atalay’ın yaşanan sorunlarda ve sıkıntılarda hiç payı yok mu? Fazlasıyla var. Amasra’daki patlamada adeta kendisini iktidara siper etmişti. Maden-İş Sendikası da öyle. Şimdi timsah gözyaşları dökmek pek inandırıcı olmuyor.
"İŞÇİLER İCRALIK OLMUŞ AMA..."
Al birini vur ötekine. Maden-İş Genel Başkanı Nurettin Akçul Aydınlık gazetesine verdiği demeçte, süreç boyunca sendika ve üyelerinin olağanüstü şartları ve iş yerinin somut problemlerini hep göz önünde bulundurarak sabırlı olduğunu, iş yerinin de menfaatlerini gözeterek çözüm odaklı yaklaştıklarını vurgulamış. Ardından, “Gelinen aşamada, işverene zarar verme kastı içermeyen, tepki mahiyetinde mağduriyete son verilmesi amacıyla barışçıl eylem kararımızı aldık” diyor. İşçiler dokuz aydır aç, sefil, icralık olmuş, ama beyefendi işverene zarar vermeyen, barışçıl eylem kararı aldık diyor. Tam bir yüz karası durum. İşveren dokuz aydır işçilerin haklarını gasbediyor, işten ayrılanların kıdem tazminatını ödemiyor, yer altında çalışanları yasa dışı biçimde yer üstünde çalışıyor gösteriyor ki yarı ücret ödesin, Toplu iş sözleşmesi uygulanmıyor, sendikacılar buna göz yumuyor ve işverene zarar vermemek için barışçıl eylem diyor. İş birlikçilikte gelinen son nokta. Yahu bir kez de işçilerden yana tutum alın da günahlarınız azalsın.
İHTİYAÇ AMANSIZ BİR MÜCADELE
Şimdi işçiler alacakları için maden önünde bekleyişlerini sürdürüyor. Okullar açılacak, okul masrafları var. Kış geliyor ısınma problemi var. Kira derdi, geçim derdi, yaşam derdi ağır basıyor. İşçiler dokuz ay alacaklarını almamış, sorun devam ediyor. Acaba Türk-İş ve Maden-İş genel başkanları dokuz ay boyunca maaş almasaydı ne olurdu? Çocuklarına ekmek götürmeseler, kiralarını ödemeseler, icralık olsalar ne olurdu? Ücret alamadıkları için manava, kasaba, çarşıya, pazara gidemeselerdi ne olurdu? Hem de işçi kadar ücret alarak bütün bu sürece katlanırlar mıydı? İşçiye “Yerin altı da üstü de vatan” diyen Atalay, hamasetle karın doymuyor, icradan kurtulunmuyor. Maden-İş Başkanı Akçul barışçıl eylemlerle, işverene zarar vermek istemiyoruz demekle işçilerin alacakları ödenmiyor. İşçi sınıfı sendikal bürokrasiye karşı mücadele etmedikçe, rahatsız etmedikçe onlar koltuklarında rahat oturmaya devam edecekler. Maden işçileri de diğer sınıf kardeşleri de sendikal bürokrasiye karşı mücadele etmeden sorunların çözülmesi mümkün olmayacak. Evet sermayeye, onların iktidarına ve sendikal bürokrasiye karşı amansız bir mücadelenin içine girmeliyiz ki geleceğimizi kaygısız, insan onuruna yakışır çalışma koşulları ve insanca bir ücret elde edelim.
Evrensel'i Takip Et