Yazar ve Şair Ahmet Çakmak: Benim hayatım gerçekten roman ve yazdıkça yazdırıyor
Yazar ve Şair Ahmet Çakmak ile yeni kitabı "Kuyruklu Hikâyeler"e dair konuştuk.

Ahmet Çakmak | Fotoğraf: Şerif Karataş/Evrensel
Şerif KARATAŞ
İstanbul
“Kuyruklu Hikâyeler”, Şair ve Yazar Ahmet Çakmak’ın yeni öykü kitabı… “İki Dilde Kederlenmek”, “Eski Kent Kırgınlıkları”, “İnsanın Kimsesi” isimli şiir kitaplarına; “Çütkafa’nın Kitabı” ve “Ben û Sen” isimli romanlara imza atan Çakmak, bu kez de öyküleriyle okurunun karşısında. Everest Yayınları’ndan çıkan kitapta 21 öykü yer alıyor. Çakmak ile yeni kitabını konuştuk.
Öyküleriniz oldukça kısa ve sade. Kimi öykülerinizde konuyu tiye alarak anlatıyorsunuz. Böyle bir üslubu tercih etmenizdeki nedenleri nasıl açıklarsınız?
Dünyada geçmişten bugüne, üslupçular dışında, tüm şair ve yazarların amacı metinlerinin sade ve anlaşılır olması değil mi? Sadelikte derinliği ve doğallığı yakalama çabası. Sade olanla basit olanı herhalde ayırabiliyoruz. Metindeki sadelik, var olması gereken sözcüklerle inşayı gerçekleştirmek; metne katkısı olmayan ne varsa, onu dışarıda bırakmaktır. Birçok okuyucunun da söylediği “Kuyruklu Hikâyeler”deki bu özelliği sizin de görmüş olmanız sevindirici.
Şiir kitaplarımdan sonra ilk düzyazı (roman) türünde yazdığım “Çütkafa’nın Kitabı” (1915, Diyarbekir) kitabında kısmen yaptığım, ağır meseleleri bile ironiyle (Siz tiye almak diyorsunuz) anlatma, “Ben û Sen” (anı-roman) ve şu an konuştuğumuz kitapla daha belirginleşti. Öyle anlatmayı önemsiyorum. Okuyucunun metni okurken nerede gülüp nerede üzülmesinin karışması metinle özdeşleşmemesi, mesafeyle yaklaşmasını amaçlıyor; en ağır konunun baskısını, yükünün ve acısının ironik anlatımla daha hafifleyebileceğine inanıyorum. Şiir de zaman zaman kullansam da anlatıya dayalı yazdığım metinlerde galiba daha belirginleşti bu durum.
"SON TAHLİLDE GERÇEKÇİ BİR YAZARIM"
Gerçek hayattaki kahramanları öykülerinize taşıyorsunuz…
Öykü kahramanlarımın kimi özellikleri, davranışları tarafımca değiştirilse de tamamen hayatın içinden. Yaşadığım, gördüğüm ve duyduğum şeyleri hissettiğim oranda yazıyorum. Kahramanlarımdan birinin zaman zaman kendisini yazdığımdan habersiz metinde anlattığım gibi yanımdan geçip gitmesi, bazen de özellikle alakasız bir konuda onu durdurup bir şeyler sorma isteği, beni acayip ruh hallerine çeker. Çünkü her ne kadar gerçeküstü ve zaman zaman fantastik ögeler kullansam da son tahlilde gerçekçi bir yazarım. Ele aldığım yaşanılmış ya da yaşanılması muhtemel olayları, edebi metin özelliklerinden taviz vermeden yazmaya çalışırım. Biçimi önemli bulsam da biçimci arayışlarım sınırlıdır.
Bu öykülerde sizin hayatınızdan izler olduğunu söylemek mümkün mü?
Yazdığım üç kitapta da otobiyografik izler olduğunu söyleyebilirim. Nasıl yaşadığımı bilenler zaten anlattığım gibi yaşadığımı bilirler. ‘Hayatım roman gibi’ derler ya, benim hayatım gerçekten roman ve yazdıkça yazdırıyor kafir.
Yeni kitapta okuru Diyarbakır’ın dışına çıkarıyorsunuz. İstanbul’daki farklı mekanlara konuk ediyorsunuz…
Biliyorsun uzun süre Amed’ten uzakta yaşadım. Birkaç yılım da İstanbul’da geçti. Kitabın ilk bölümünün hikayeleri masasını cebinde taşıyan, yaşadıklarını, gördüklerini ve duyduklarını yaşayan yazarın, tıpkı çok sevdiği Sait Faik gibi, o günlerine ve oradaki hayatın kenar köşede kalmış yaşamlarının tanıklıklarına dair. İçinde, sürekli doğduğu şehirle yaşayan anlatıcı yazarın yaşadığı şehirle, her daim gözünde tüten doğduğu şehirdeki yaşamını bilinç akışıyla kısmen bir araya getirme çabası da diyebiliriz.
SURİÇİ’NİN YÜZYILLIK KRONOLOJİSİ
“Kuyruklu Hikâyeler”in daha önce yayımlanmış olan “Çütkafa’nın Kitabı” ve “Ben û Sen’in” devamı niteliğinde olduğuna dair değerlendirmeler de yapıldı. Siz bu değerlendirmelere katılıyor musunuz?
Elbette yazdığım ilk şiirden son şiire, ilk romanım olan “Çütkafa’nın Kitabı”ndan, “Ben û Sen”e, oradan “Kuyruklu Hikâyeler’e kadar yazdığım tüm metinler, Amed Suriçi’nin yüzyıllık kronolojisinin anlatıma dayalı metinlerle, kurgulanarak arka planında sağlam bir sosyoloji de katarak bir zemine oturtma çabasıdır. Buna daha baştan karar vermiştim. Şu an yayımlamayı bekleyen yeni roman ve şiir dosyalarım da bu minval üzeri yazılmış ve demlenmeye bırakılmıştır. Ama önceki metinlerimin gerisine, estetik ve yenilik olarak geri düşmeden, özgünlüğü elden bırakmadan ve hayata sunduğu önerileri her geçen gün çoğaltarak… Şu ana kadar kitaplara dair gelen tepkiler doğru yolda olduğumun sevincini yaşatıyor bana.
Evrensel'i Takip Et