24 Mart 2023 03:50

Şair Tuğrul Keskin: Ürpererek şiire sığınacağız aşkta ve kavgada

Şair Tuğrul Keskin, yeni şiir kitabı Ürperti'yi anlattı.

Tuğrul Keskin (Fotoğraf: Candan Murat Özcan)

Paylaş

Ramis SAĞLAM
İzmir
 

“Ansızın yüreğinde açan bir çiçek bulur, adına da yürek çiçeği der ama solar” diyor Yürek Çiçeği şiirinde Şair Tuğrul Keskin. Kırk yılı aşan edebiyat yolculuğunun 16. durağında Keskin, “Ürperti” kitabı ile toplumsal olarak geçtiğimiz sürecin şiirsel tanıklığını yapmaya devam ediyor. Bundan önceki kitaplarında olduğu gibi yeni kitabında da yaşadığı günlerin tanıklığını yapıyor dersem Keskin’e haksızlık etmiş olurum. Çünkü Keskin, sadece tanıklık etmeyi değil değiştirmeyi, isyanını da şiirlerinde olduğu gibi yaşamına da yansıtıyor. Geçtiğimiz zamanların tanıklığında acıyı, kederi, umudu, kavgayı tabii ki aşkı Ürperti’de güzele, yarına olan saldırının karşısında, Keskin şair kimliğiyle dimdik duruyor. Bu zamanları ve Ürperti üzerine Tuğrul Keskin ile konuştuk.  

"ÜRPERTİYLE SAFLARA ÇAĞIRIYORUM KARDEŞLERİMİ!"

Geçtiğimiz günlerde “Ürperti” raflardaki yerini aldı. Sizin de söylediğiniz gibi “koyu karanlık günlerden” geçiyoruz. Bu söylemini açarak başlayalım…

Aslında çok açık; üstümüze Orta Çağ’ın bütün kiri, karanlığı boca edilmiş sanki... Nereye dönsem yüzümü, nereye baksam bir başka çığlık, bir başka inilti yükseliyor her evden. Ülke tarihimizin çok az Orta Çağ’ın dönemecinde bu seviyeden bir yıkımı gördük. Bu karanlık günlerden, bu yıkımlardan, bu boğulmalardan daha da acı olanı, ülkenin bir kısmı hâlâ içinde bulunduğu karanlığın farkında değil. Bunun için ki elimizde tuttuğumuz bilimin, bilginin çırağı hep yanar vaziyette olmalı. Her saniye bir başka karanlık noktaya doğru döndürmek zorundayız o ışığı; şimdi savaştığımız karanlık güç, her zaman savaştığımız güçlerden daha semirmiş, çok daha serpilmiş bir güç olarak duruyor karşımızda. Onlarca yıldır bu ülkenin bütün servetini emerek semirmiş bir karanlık/mendebur güç, işte bu gücün biraz da yapay biçimde yarattığı koyu karanlığı yırtmak için yeni bir ‘Ürperti’yle diyorum; yeniden bir ürpertiyle saflara çağırıyorum kardeşlerimi! 

Böyle bir dönemde şairin sorumluluğu nedir?  

Kuşkusuz şairlerin de içinde bulunduğu bütün insanlara şiddetli bir mücadele sorumluluğu yükler böylesi zorlu günler. Belki yazma ve anlatma yetilerinden ötürü kimi şairler bir adım önde durabilirler, ama bir adım, daha fazlası değil. O sorumluluk alanı; bütün yurttur. Yurdun sokaklarıdır, meydanlarıdır, caddeleridir, salonlarıdır. Aydınlıkla karanlık nerede karşı karşıya geliyorsa orasıdır!  

"ÜRPERMEK BESLER UMUDU"

Ürperti’nin toplumsal karşılığı nelerdir?

Ürperti’deki şiirler, toplumsal hafızamız ve bireysel acılarımızdan süzülerek gelmiş; birlikte yaşadığı insanların, halkının, halkların acılarını anlamaya çabalayan, o acıların ve acılı o halkların dili olmaya özenen şiirlerdir. Bütün bir toplumun yaşadığı derin sancı, bir şairi ürpertmiyorsa eğer, orada büyük bir sıkıntı var demektir. Çünkü insan; olaylar, olgular, durumlar karşısında ürperdikçe ancak, yeni ve aşkın şartları yaratabilir. Bu olgu ülkemizin koşulları için de özel yaşantılarımız için de böyle. Ürpermek besler umudu ve bazen aşkı; gerçeği görmek ve gerçek uğrunda savaşmak da ürpermekle başlar çoğu zaman. Yukarıda sözünü ettiğin karanlık güçler, emperyal odaklar dünyamızın dağlarını delerek, sularını kurutarak, ormanlarını yakarak ve bütün bir yeryüzünü kanatarak güçleniyorlarsa eğer, yaşamdan yana, doğadan yana, iyilikten yana insanlarda yeryüzünde sevgiyi, aşkı ilmek ilmek örerek, çoğaltarak; eşitliği, paylaşmayı egemen kılarak başa çıkacaklar acılarla, eşitsizliklerle, yıkımlarla... Şiirden başka hangi neyle gerçek olabilir ki bu düş? Öyleyse ürpererek şiire sığınacağız aşkta ve kavgada!  

Toplumsal ürpertilerimiz şiirlerinize nasıl yansıyor? 

Ürperti, bunca cefayı, hukuksuzluğu, acıları, yıkımları, kırımları merkezine alan, bütün bu olguları, olayları, durumları şiirin diline taşıma iddiasında olan bir kitap. Hal böyle olunca; yaşadığımız kentlerin içinde bulunduğu durumlardan tutun da yoldaş acısını ‘Şair öldü’ çığlığıyla Dersim’in kana doymuş toprağına eken bir yüreğin acısına; Dersim’deki acıyı sırtlanıp, karanlıkta yol yürümekten usanmış bir şairin ‘Şimdi çiçeğe durmak zamanıdır, şimdi ayağa kalkmak…/ Ülkem, anayurdum, can çiçeğim!’ diye haykıran mücadele kararlılığına; kapitalizmin doğaya ve her tür canlıya düşman karakterine karşı ‘Kuşlara inandımdı bir vakit’ diye çığlık atan doğanın ve doğadaki diğer canlarımızın sesine dil olmaya çabalıyor Ürperti… Bütün bu alanlarda mücadele ve eylem kararlığı gösterirken, şiirin de kendisine özgü bir dili olduğunu ve şiirin ancak o dille var olacağını hiç unutmadan elbette. 

ÖNCEKİ HABER

İnşaat Mühendisleri Odasından yapı denetim sisteminde değişiklik önerisi

SONRAKİ HABER

Radyoloji, ultrason ve MR’da randevu skandalı: Paran varsa 1 hafta, paran yoksa 6 ay sonra gel

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...