Key teknik işçileri: Derme çatma evlerde yaşıyoruz
Bir yandan kendilerinin de “Devlet nerede” diye sorduklarını belirten işçiler, diğer yandan olası bir Marmara depreminden endişe ettiklerini söylüyor.

Kaynak: Fotoğraf: Google Street View
Eren YÜCEBOY
İstanbul
Ülkenin 10 ilini etkileyen ve on binlerce yurttaşın ölümüne, çok daha fazlasının ise yaralanmasına yol açan depremden sonraki tartışmalar işçilerin de gündeminde. İstanbul’un Tuzla ilçesinde Tepeören’de kurulu rezervuar iç takımı üreten Key Teknik fabrikası da bu fabrikalardan biri. Bir yandan kendilerinin de “Devlet nerede” diye sorduklarını belirten işçiler, diğer yandan olası bir Marmara depreminden endişe ettiklerini söylüyor. İşçiler ekonomik koşullarının depreme dayanıklı binalarda yaşamaya elvermediğini söylüyor.
Depremle birlikte ilk reflekslerinin dayanışma göstermek olduğunu anlatan işçiler, “Depremden hemen sonraki gün fabrikada neredeyse bütün işçi arkadaşlarımızla birlikte aramızda para toplamaya başladık. Kimisi 50 verdi, kimisi 500. Kimin gücü ne kadara yettiyse o kadar ekledi ve topladığımız paraları AFAD’a bağışladık” diyor.
Sonrasında ise devlete duyulan güvenin sarsılmasıyla birlikte dayanışma biçimlerinin değiştiğini ifade eden işçiler şunları söylüyor: “Olayın ilk günü, sıcağı sıcağına, çok haber takip edemedik. Devlet nerede, ne yapıyor, depremzedelere nasıl yardım ediyor bilemedik. Ama sonrasında gördük ki ortada ne devlet var ne de devletin bu zamana kadar topladığı deprem vergileri. O yüzden bundan sonra topladığımız paraları bizzat tanıdığımız depremzedelere gönderdik. Burada çalışan Adıyamanlı bir arkadaşımız var. Onun depremde mağdur olan, evsiz olup Erzurum’a taşınmak zorunda olan yakınları vardı mesela, onlara gönderdik.”
"BİZ DE DEVLET NEREDE DİYE SORUYORUZ"
Özellikle ilk iki günden sonra “Devlet nerede” sorusunun fabrikada da sorulduğunu dile getiren işçilerden biri, “Molalarda deprem bölgesinde çekilmiş hangi videoya baksak insanlar feryat figan ağlıyorlar çünkü. Onların orada ‘Devlet nerede’ diye sorması, bizim de burada ‘Devlet nerede’ diye sormamıza sebep oldu. O insanların sorusu bizim de sorumuz oldu. Çünkü bugün onların başına gelen, yarın bizim de başımıza gelebilir” diyor.
İşçi, AKP’ye oy veren işçilerin iktidarın deprem bölgesine müdahalelerine ilişkin düşüncelerini şöyle aktarıyor: “AKP’liler bile savunamaz hale geldiler. Çoğu zaman susuyorlar. Biz AKP’yi eleştirdiğimizde diyecek bir şey bulamıyorlar. Anca kader diyorlar, deprem Allah’tan geldi diyorlar ama AKP iyi yaptı, devletimiz depreme iyi bir şekilde müdahale etti diyemiyorlar. Nadiren çıkıp da bunu dedikleri zaman tepkiyle karşılaşıyorlar. ‘Sus, bari bugün şu parti için iyi bir şey söyleme’ diyorlar. ‘Daha ne olması lazım bu partinin kötü bir parti olduğunu anlamanız için’ diyorlar. Cevap veremiyorlar tabii.”
Olası bir İstanbul depremine dair ise endişe duymak dışında ellerinden bir şey gelmediğini belirtiyor bir işçi: “Bizim çoğumuzun evi Tuzla’da. Bir kısmının ise Pendik ya da Gebze’de. İstanbul’un yakınından geçen fay hattı çok etkilermiş buraları. Benim sağım solum bütün mahalle, kendi evim, derme çatma binalar. Bugün iyi kötü bu devirde, kiralar bu kadar fırlamışken başımızı sokacak bir yer bulduk diye seviniyoruz ama depreme dayanıklı mıdır dersen, değildir. Elimizden fazlası gelse, daha iyisine çıkmaya gücümüz yetse çıkarız. Ama para olmayınca elden de pek bir şey gelmiyor.”
"ÖNLEMLERİ BİZ ALDIRTABİLİRİZ"
Bir başka işçi ise itiraz ediyor elimizden bir şey gelmez fikrine. Bu itirazı sadece depreme ilişkin değil. “Tek başımıza durduğumuz sürece tabii ki elden bir şey gelmez” diyen işçi şöyle devam ediyor: “Benim tek başıma verdiğim 300 lira hangi depremzedenin hangi ihtiyacını karşılar? Yetmez bir şeye. Ama burada onlarca işçi bir araya gelip topladığımızda o parayı, o zaman birilerinin ihtiyacını karşılamaya yetiyor. Yani çözüm burada yatıyor, işçilerin bir arada olması lazım. Bugünden başlayarak kendi mahallelerimiz, fabrikamız için, başımıza gelmeden, geç kalmadan işçi komiteleri kurup önlem almamız lazım. Biz alamıyor muyuz önlemi? Alabilecek olana aldırtmamız lazım o zaman. Sadece deprem için de demiyorum. Depremden önce kaynıyordu bizim fabrikamız. Hepimizde promosyon hakkımız için, arkamızda durmayan Çimse-İş’in değişmesi için homurdanmalar vardı. Depremde canımız yanınca bu homurdanmalar biraz durulur gibi oldu. Ama bizim talebimiz hâlâ duruyor. Deprem önlemlerinin alınması için de birilerini zorlamak için de promosyon hakkımız için de bir arada olup öyle hareket etmemiz lazım.”
Evrensel'i Takip Et