6 Şubat 2013 09:17

Aktif patriot pasif barış

Arif Koşar

Savaşların arkasında ekonomik nedenlerin aranması artık klasik bir reflekstir. Savaşın ‘ekonomik gerekçelerle’ olmadığının ‘kanıtlanması’ da iktidarların klasik reflekslerinden birisi haline gelmiştir. Elbette hiçbir savaş, ekonomik hesaplara indirgenecek kadar tek boyutlu değildir. Siyasal (ki bu da ekonomik olandan bağımsız değildir) ve ideolojik ihtiyaçlar ve orta vadeli stratejik hedeflerle de yakından bağlantıdır.

Bugün Amerikan ve İngiliz tekellerinin petrol kuyularına yumulduğu Irak’ta 10 yıl önce gerçekleştirilen işgalin bölgedeki enerji kaynakları ve geçiş yollarını kontrol altına almayı hedefleyen bir stratejinin sonucu olduğunu bilinir. Bu, tartışmaya yer bırakmayacak biçimde ortak fikir haline gelmiştir.

İşte bu ekonomik hesapların bir başka yönü daha var... Silahlanma ve silah tekellerinin çıkarları... Savaşları koşullama, düşmanlık ve çatışmaları besleme, dünya genelindeki silah ticareti, garanti bir kâr realizasyon alanı olma konularında silah tekellerinin de, haklarını yemeyelim, epeyce bir payı vardır.


KRİZDEN ETKİLENMEYEN SEKTÖR

Dünyada silah üretimi ve ticareti 1929 krizinden bu yana tarihin gördüğü en büyük kapitalist krizlerden birisi olan 2008 krizinden de neredeyse etkilenmedi. Devletler, 2008 yılında silah alımını azaltmak bir yana daha da arttırdı. Savunma Sanayi İmalatçılar Derneğinin (SASAD) 2008 verilerini dikkate alarak hazırladığı raporda yapılan tespitler dikkat çekici: “Küresel kriz sebebiyle dünya ülkeleri 2008 yılının ikinci yarısından itibaren finansal açıdan zorluklar yaşamıştır. Finansal kriz ile hemen hemen tüm sektörlerde, ülke ekonomileri çöküntüye girmiş, ekonomik büyümeler bir hayli düşmüş; üretim, ihracat ve işsizlik konularında sorunlar yaşanmıştır. 2009 yılının ikinci yarısından itibaren alınan bazı önlemlerle krizin etkileri yavaş yavaş azalmaya başlamıştır. Diğer ülkeler gibi Türkiye de küresel krizden payını almıştır. Savunma Sanayi haricindeki neredeyse tüm sektörler krizden etkilenmiştir. Küresel krizin etkilerinin ciddi boyutlara ulaştığı 2008 yılının verileri incelendiğinde, savunma sanayi sektörünün ülke savunması açısından stratejik bir öneme sahip olması; başka bir anlatımla sektörün farklı dinamiklere sahip olması sebebiyle krizden pek etkilenmediği görülmüştür.” Türkiye’deki savaş sanayi de krizden etkilenmeyen ender sektörlerden birisi... Üretim ve ihracatını arttırmış. 2007 yılına nazaran ciro yüzde 15, ihracat ise yüzde 37 oranında arttı. Sektörün Türk Silahlı Kuvvetlerine yaptığı satış toplamı 1.75 milyar dolar, ihracat ise 576 milyon dolardır.


SİLAHLAR ABD’NİN KONTROLÜNDE

Dünya silah üretiminde ABD açık ara önde... Silah, insanların ‘temel’ ihtiyaçlarını karşılayan bir ‘meta’ değil... Devletler için üretiliyor ve büyük oranda onlara satılıyor. Ayrıca ABD ile ittifak halindeki ülkelerin ‘dostluk’ göstergelerinden birisi de silah ticareti... Yani ABD’nin en çok silah sattığı ülkeler Arap müttefikleri... Sadece Suudi Arabistan ABD ile 33.4 milyar dolar değerinde silah anlaşması yaparken, onları 4.5 milyar dolarla Birleşik Arap Emirlikleri izledi. Umman da ABD ile 1.4 milyar dolarlık silah anlaşması yaptı. Dostlarının bu katkılarıyla ABD’nin 2011 yılındaki silah satışı (2012 verileri henüz açıklanmadı) bir önceki yıla göre üçe kat arttı. 2011 yılında dünya genelinde 85.3 milyar değerinde silah alımı içinde ABD’nin payı yüzde 77.7; yani tam 66.3 milyar dolar. Çok şey söylenebilir ama şurası kesin ki ABD için silah üretimi ve ticareti, herhangi bir ‘ticari’ konunun çok ötesinde. ABD’de savunma harcamaları 2011’de 699 milyar dolar iken, 2012’de 677.2 milyar dolar oldu. Bu rakam neredeyse Türkiye’nin milli geliri kadar... Yani, ABD’de devlet garantili silah alımı ve satımı ekonominin önemli ve vazgeçilmez bir parçası...


OBAMA SİLAHI SAVUNMUŞTU

Ortadoğu’da savaş, hatta savaş olasılığı sürdükçe ABD’li silah tekellerinin bayram ettiği kesin. ABD’de silah lobisinin gücü biliniyor. Okullarda yaşanan ve çocukların hedef alındığı vahşetler sonrasında bireysel silahlanmaya yönelik sınırlandırma girişimleri ise işte bu silah lobisi tarafından engelleniyor. Başkan Obama da, sınırlandırma işareti verir gibi yaptıktan sonra “Silahın ABD’lilerin kültürel ve tarihsel bir mirası olduğunu”, “bundan vazgeçilemeyeceğini” açıklamak durumunda kaldı. Irak’a ve Afganistan’a yönelik müdahale, Ortadoğu’daki çatışma ve istikrarsızlıklarda diğer siyasal ve ekonomik hesaplarla birlikte silah tekellerinin de özel bir desteği ve yönlendirmesi olduğu uzunca bir süredir söyleniyor/biliniyor. Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü (SUBAE) küresel silah ticaretiyle ilgili 2011 yılı raporunu 2012 yılı içerisinde yayınladı. Rapora göre, dünyada silah ithalatına yapılan harcamalar, 2007-2011 yılları arasında, bir önceki 5 yıllık döneme göre yüzde 24 arttı. İthalatın yüzde 44’ünü Asya ülkeleri gerçekleştirirken, aynı oran Ortadoğu ülkeleri için yüzde 17, Amerika ülkeleri için yüzde 11 ve Afrika için yüzde 9 oldu.


ONGAN: SİLAH TEKELLERİNE YENİ ALANLAR AÇILIYOR

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Ongan: Silahlanmanın ne anlama geldiği açık. Silahlanma yönünde birçok ülkede büyük bir çaba söz konusu. Ayrıca ‘eski’yenlerin yerine envanterden düşüp yenilerinin alınmasıyla de savaş sanayine yeni alanlar açılıyor. Kârların azalmasıyla birlikte dünya ekonomisi yapısal bir krize girdiği zaman, silahlanmayla kamu harcamaları arttırılıyor. Bu silah tekellerinin devletler tarafından beslenmesi demek. Ayrıca krize karşı sermayenin önemli hamlelerinden birisi. Siyasi amaçlar için de bu silahlanma önemli. Diğer yandan her savaş, silah sanayiini hareketlendiriyor, kârları artırıyor. En tipik örneği Libya’da yaşandı. Bu ülkeye müdahale için emperyalist ülkeler birbirine girdiler, yarış yaptılar adeta. Fransa’nın Mali’yi işgali de benzer bir örnek. Yeni bir paylaşım alanı oluşturuluyor. Ortadoğu’da bilindiği gibi çok karmaşık bir alan. Türkiye’de ön almak istiyor. Büyük devlet olmaktan bahsediliyor, ancak bu ileri karakol olmanın ötesine geçmiyor. Bu doğrultuda Türkiye’de silahlanmaya giderek daha çok harcama yapılıyor. Dünya genelindeki silahlanma, emperyalistler arasındaki bir savaşın da göstergelerinden birisi. Zaten gündemde. Lokal savaşlar da oluyor, bu lokal savaşlarda emperyalist çıkarlar da karşı karşıya geliyor. Topyekün bir savaşın koşullarını hazırlıyorlar. (İstanbul/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et