Ölüm yine göz göre göre geldi!..
Yıllarca eşinden şiddet gören, boşanmasına rağmen bu şiddetten kurtulamayan Iraz Ekinci de bu kadınlardan biri.
Eskişehir’de boşandığı eşi Yalçın Erginbaş tarafından başından vurulan Iraz Ekinci 18 Eylül 2012 tarihinde hayatını kaybetti. Ekinci’nin ölümü ile ilgili ilk dava 22 Ocak 2013’de görüldü. Mahkemede bir Türkiye klasiği yaşandı ve sanık Erginbaş’ın, akli dengesinin yerinde olmadığını iddia edildi. Davadan bir gün önce Eskişehir Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Erginbaş’ın intihara meyilli olduğu ve psikolojisinin bozulduğu öne sürüldü.
Ancak Erginbaş’ın amcasının gardiyan olduğu, yeğeninin bulunduğu cezaevinde gardiyanlık yaptığı ve Erginbaş’a yardım ettiği iddia ediliyor. Iraz Ekinci’nin ablası Ayşe Sönmez,
ve eniştesi Cengiz Sönmez ile Iraz’ı, evliliğini, ölümünü ve Iraz Ekinci davasını ve yaşadıklarını konuştuk…
Bize Iraz’ı ve evliliğini biraz anlatabilir misiniz ?
A.S: Kardeşim 16-17 yaşlarında evlendi. Evlendikten 2- 3 gün sonra başladı şiddet. Kocası küçük şeylerden tartışma çıkarıp kardeşimi dövüyordu. Odalarında iki pencere vardı biri yola bakan, diğeri bahçeye. Yola bakan pencerenin güneşliği açılmayacak. Kenarında iki parmak açıklık olsun “bu güneşlik niye açık” diye dayak yedi kardeşim. Baca temizlenmiş evin içi kokuyor, o bahane oldu dayak yedi. “Halıyı niye kaldırdın?”, “Niye yıkadın?” Ceviz kabuğunu doldurmayacak konular. Canı dövmek istesin, bir bahane çıkartıp dövebiliyordu kardeşimi.
Bu süreç ne kadar devam etti, kaç yıl evli kaldılar?
A.S: İlk kızı yirmi günlüktü, kardeşimi dövmüş. Ertesi sabah o uyurken kardeşim otobüsle geldi. 2 ay babamlarda kaldı. Sonra amcam aracılığıyla bunlar yeniden birleştirildi. Eşi arabaya binerken ön tarafa oturmasını istemiş. “Oturdum abla hiç düşünemedim. Ağzımı, dudaklarımı patlattı” dedi. Sol elle direksiyon hâkimiyetini sağlayıp sağ eliyle yumruklayarak döve döve götürmüş. Bu iki üç ay sürdü. Kardeşime arsenik vererek “bunu içeceksin, canına kendin kıyacaksın” demiş. “İçmiyorum abla ama içmedikçe dayak yiyorum” diyordu kardeşim. Benimle görüşmesi yasaktı, faturadan belli olmasın diye çağrı atıyor ben arıyordum onu. “Çok kötü haldeyim şuram morluk içinde, buram patlak içinde” diyordu. O orada, ben burada ağlıyordum.
Geri gelene kadar sürdü bu. Kardeşim 11 Ocak 2006’ya kadar bu şiddete maruz kaldı.
6 yıl evli kaldı. 6 yıl boyunca da şiddet gördü.
Öldürüldüğü gün Iraz’ı en son görenlerdensiniz. O gün neler oldu?
A.S: Bizim eve mevlide geldi. Altıyı on geçe falan çıktı benim evden. Küçük kızımla ben kardeşimle beraber minibüs bekledik 15-20 dakika kadar. Kardeşim minibüse bindi, minibüs ilerledi. Meğer taksi minibüsün arkasındaymış.
Takip mi ediliyormuş?
A.S: Takipteymiş. Arkadaymış, bizim o düşüncemiz yok ki düşman güdülmüyormuş. Biz güdemedik düşmanımızı. Gerçekten düşman güdülmüyor. Geldik hazırlandık düğüne yürüdük. Kaçta çıktık evden bilmiyorum. Düğünün yapıldığı yere yaklaşmıştık ki amcam aradı eşimi. “Iraz nerede?” diye sordu. “Gitti” dedik. “Iraz evine gitmemiş, Iraz’ı arayın” dedi. Eşimden aldım telefonu aradım, telefon iptal edildi. 2. kez aradım yine iptal edildi. Eşime “bu çocuğun başına bir iş geldi, mutlaka açardı telefonu” dedim. “Amcamı ara güzelce sor” dedi. Amcamı aradık “Allah aşkına ne olduysa söyleyin” dedik. Amcam kızına vermiş telefonu. Kızı eşime “ablamı vurmuşlar, Yalçın ablamı vurmuş” demiş...
Evlenirsen öldürürüm tehditleri vardı. Kardeşim “abla yapar mı?” diyordu. “Isıracak köpek dişini göstermez” diyordum. Gösteriyormuş.
Devlet hastanesine götürmüşler... Yollar bitmek bilmedi... Hastaneye vardık, ameliyatta dediler. Doktor durumunun ciddi olduğunu söyledi. “Allaha dua edin” dedi...
9 gün direndi, 9. günün gecesi hayatını kaybetti kardeşim.
Daha önce böyle bir şey yaşayacağınızı düşünüyor muydunuz?
C.S: Ben kendisiyle konuştum bu konuyu, Ayşe Paşalı olayından sonra. “Kardeşim bak geliyorsun gidiyorsun dikkatli ol, ikinci bir Ayşe Paşalı olmasın” dedim. Gülümsedi “zarar verecekse bana zarar versin. Amcama, sana, Fatih abime neler yaptı. Artık yeter. Biri zarar görecekse ben göreyim” dedi.
Iraz’ın çocuklarını görebildiniz mi yaşananlardan sonra?
A. S: Iraz kendi çocuklarını göremiyordu ki biz görelim. Kendi hasret gitti çocuklarına. En son evlendikten 1 ay sonra büyük kızını okulun bahçesinde görmüş. Kızına sormuş tekrar geleyim mi diye o da kafasını sallayarak gel demiş. Sonra nasıl duydularsa Iraz’ın kızlarını görmeye gittiğini öğrenmişler. Çocukların psikolojisi bozuluyor anneleri kızlarını görmesin dediler. Bir annenin yokluğu çocuğunu etkiler de varlığı psikoloji bozmaz. Öğretmenlere baskı yaptılar. Kardeşim de başkalarına zarar vereceğim korkusuyla kızlarını görmek için bir daha okula gitmedi, kızları da bir daha göremedi.
Sizler de bu şiddetten nasibini almışsınız. Biraz anlatabilir misiniz?
C.S (Enişte): 9 Nisan 2006’da Iraz çocukları, anlaşmalı boşanacaklar diye görüş için alıyor. Emek Mahallesi’ne amcasının evine götürüyor. Büyük kızın burnu kanamış ben burada oturuyordum. Telefon etti. “Enişte saat 4’e çok az kaldı yürüyerek getiremiyorum, kızın burnu kanıyor, arabayla gelip bizi alabilir misin” dedi. Gittim. Evlerinin orada bir arka sokağa arabayı çektim. Iraz yanına amcasının kızını almıştı, çocukları teslim etmesini beklerken bir bağrışma koptu. Üstlerine yumulmuşlar. Feryada koştum, baktım Iraz çok kötü durumda, bağırdım “yapmayın, etmeyin” diye hemen üstüne kapandım. “Sen benim hanımımım üstüne kapandın, sen benim hanımımım üstüne yattın” diye tekme tokat bana vurmaya başladılar. Ona vurmasınlar bana vursunlar diye kendimi hiç savunmadım. Mahalleden hiç kimse karışmadı, müdahale etmedi. Onlar bırakana kadar dayak yedik.
Hiç tehdit edildiniz mi?
C.S: Evet edildim. Ve sırada ben olduğumu da biliyorum, onlardan da bunu duydum. Iraz, ikinci kez evlendikten sonra bir gün bir telefon aldım. Bu Yalçın, “Iraz evlenmiş” dedi. “Evlendi, evlenmek kadar boşanmak da hak” dedim. “Sen Iraz’ı sattın. Kaç para aldın?” diye soruyor bana. Böyle bir şey var mı, kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz? En sonunda küfür etti bana. Bunu mahkemeye taşıdık, dosyaları var. Suçsuz çıktı, ispatlayamadım. Annemi şahit gösterdiğim halde ispatlayamadım, yalancı şahit bulmuş. Yargılama süreci bitti, biz suçlu çıktık. Olay kamuya bırakıldı, masraflar devlete bırakıldı. O yine sıyrıldı yalancı şahitle.
Ne yapıyorsunuz, uzak durmaya mı çalışıyorsunuz?
C.S: Uzak durmaya çalışıyoruz. Bir düğün oluyor ya önce gidiyoruz ya sonra gidiyoruz. Bir cenaze varsa çok yakınsa gidiyoruz, uzaksa sonradan baş sağlığına gidiyoruz. Annemi, eşimi, ailemi üzmemek için. Köyü haritadan sildim. Köyüme de tek gitmemeye çalışıyorum. Yıllar hep böyle kaçarak geçti. Kaçarak, kaçarak, kaçarak…
DEVLET KORUMAK İÇİN TALEP BEKLEMEMELİ
Şiddet gören, tecavüze uğrayan, öldürülen hep kadın. Kadınlar sizce bu konuda ne yapmalı? Kadına yönelik şiddeti sona erdirmek için devlet ne yapmalı?
C.S: Kadının bu imkanlarda yapabileceği hiç bir şey yok. Kadın aciz.
Iraz’ın koruması var mıydı? Eşinden şiddet gördüğü için korunma talebinde bulundu mu ya da şiddet gördüğünü herhangi bir makama bildirdi mi?
A.S: Herhangi bir talepte bulunmadı ama mahkemelerde şiddet gördüğü bildirildi. Kardeşimin dayak yediği biliniyordu. Devlet koruma verebilirdi. Devlet koruyacaksa kadını, onun bunu istemesini beklememeli.
CEZALAR CAYDIRICI OLMALI
Siz kadın cinayetleri sonucu kardeşinizi kaybettiniz. Kadın cinayetleri o kadar çoğaldı ki, hemen hemen her gün bir kadının kocası, sevgilisi tarafından öldürüldüğünü öğreniyoruz. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
A.S: Cezaların artırılması, caydırıcı olması lazım. Cezalar hafif geliyor, o ondan cesaret alıyor, öbürü ondan cesaret alıyor. Cezalar daha ağır olursa belki. Davalarda sanıklara psikolojisi bozuk denerek rapor verilmemeli. Bunların bu kadar kolay olmaması lazım. Akıllı insan ki benim evimin önünde bize bakıyor, benim kardeşimi geçirdiğimi görüyor takip ediyor ve kardeşimi yalnız olduğu durakta başından vuruyor. Asla onun psikolojisinin bozuk olduğuna inanmıyorum. Onda merhamet ve vicdan eksikliği var. Gittiği adli tıpta merhamete, vicdana etki edecek ilaç varsa, ona o ilaçları versinler.
Adli Tıptan 6 günlük bir rapor aldım. Iraz 20 günlük rapor aldı. Ertesi gün de 11 yaşındaki oğlumu dövdüler ama kimin yaptığını ispatlayamadık. Komşumuz tarafından gece bulundu, dayak yediğimin ertesi günü. Onlar tarafından yapıldığını biliyoruz ama ispatlayamadık.
Bir gün adliyede ikinci katta duruşma saatimizi beklerken 10 kişi etrafımızı çevirdiler, biz üç kişiyiz. Yalçın, Iraz’ın amcasının oğlu Fatih’e kafa attı, burnu kırıldı. Benim gözüme yumruk attı. 5 ay gibi komik bir ceza aldı. Mağdurken suçlu olduk, çünkü bizde para yok. En sonunda Iraz’ı kaybettik. Şu an karşılaşalım yine küfürler, yine tehditler gelecek.
Benim başıma bir şey gelirse bunlar sorumludur. Cumhuriyet Savcılığında suç duyurum var kapımda polis gözetiminde duruyorum yıllardan beri. Bundan sonra da öyle durmaya devam edeceğim.
A.S: Türkiye kanunlarında kadının kendini savunabileceğini sanmıyorum. Başımıza geldi, kardeşim kendini savunamadı. Bu kadar olay yaşadık kanıtlayamadık, anlatamadık. O taraf hep haklı çıktı. Kadına devletten sağlam bir destek olması lazım ki kadınlar ölmesin yoksa kadın kendini koruyamaz, koruyamadı.
Cezaların mutlaka artırılması gerekiyor. Ağırlaştırılmış müebbet verilmeli eşini, eski eşini öldürenlere. Hiçbir ceza indiriminden yararlanmaması gerekiyor. Ülkemizde bu yok.
Evrensel'i Takip Et