22 Nisan 2011 13:27

Meşruiyetlerini tamamen yitirdiler

Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS), Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) ve son olarak yüksek öğrenime geçiş sınavının (YGS) çeşitli nedenlerle şaibeli olduğuna dair çok sayıda haber çıktı.Hükümet, Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK ve Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin kolektif sorumluluğunda yapılan bu

Meşruiyetlerini tamamen yitirdiler
Paylaş

Hükümet, Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK ve Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin kolektif sorumluluğunda yapılan bu sınavların güvenilir olmadığına, soruların ya da yanıtların önceden sızdırıldığına ya da sınavlar sırasında kopya verildiğine ilişkin sayısız habere rağmen sorumlular olan biteni üzerlerine alınmıyorlar.

Milyonlarca gencin geleceğini belirleyen YGS, 27 Mart 2011’de yapıldı. Tam bir güvenlik terörü eşliğinde yapılan, milyonlarca öğrencinin suçlu muamelesine maruz kalacak ölçüde arandığı sınavın üzerinden neredeyse bir ay geçti.
Kopyayı önlemek amacıyla alınan önlemler eşliğinde yapılan sınavın ardından sınav sorularının şifreli olduğu ortaya çıktı. Ve şifrelerin belli çevrelere sızdırıldığına ilişkin başta 1 milyon 700 bin öğrenci olmak üzere, aileler, basın ve eğitim alanında örgütlü sendikaların tepkileri üzerine savcılık soruşturma başlattı. İdare Mahkemesi’nde açılan davada ise ÖSYM’nin 15 gün içinde iddiaları yanıtlaması istendi.

Ancak tıpkı ÖSYM Eski Başkanı Ünal Yarımağan’ın istifasına neden olan KPSS’de olduğu gibi, bu soruşturma da kaplumbağa hızında bile ilerlemiyor. Savcılığın soruşturmanın LGS’den önce tamamlanacağına ilişkin açıklamaları da kimseyi tatmin etmiyor. Milyonlarca genç de sınavın akıbetinin ne olacağını bilmeden, endişe içinde bekliyor. Gençleri, Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan, Hükümet Sözcüsü Çiçek, Milli Eğitim Bakanı Çubukçu ve YÖK Başkanı Özcan’ın tatminkarlığı da tatmin etmedi.

En küçük bir demokratik geleneğin olduğu bir ortamda sorumluların derhal istifa etmesi gerekirdi ancak Türkiye’de suç işleyen değil, suç işlenmesine tepki gösterenler suçlanıyor. (HABER MERKEZİ)


İDDİALARIN BİNİ BİR PARA!

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir’in 1990’da Teknik ve Tekstil dergisinde 9 bölüm süren yazı dizisinde intihal (akademik hırsızlık) yaptığı ortaya çıktı. Durum fark edilince de yazılı özür diledi.

KELİMESİ KELİMESİNE TERCÜME

Demir’in, Alman Peter Latzke’nin yazdığı makaleleri 1990’da Teknik ve Tekstil Dergisi’nde 9 bölüm süren yazı dizisinde, kendi yazmış gibi gösterdi. İntihalin fark edilmesi üzerine Demir, “özür” yazısı yayımladı.

Peter Latzke’den ilk yazıdaki kısa bir anma dışında söz edilmiyor ve makaleler Doç. Dr. Ali Demir’in kendi eseriymiş gibi gösteriliyordu. Oysa, makaleler, kelimesi kelimesine tercüme idi ve bu intihal sayılıyordu.

Bu durum Leeds Üniversitesinden Prof. Mike Denton’un dikkatini çekti. Onun Loughborough Üniversitesi yönetimine başvurması üzerine konu Tekstil Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gordon Wray’a iletildi. Yapılanı akademik ahlak açısından kabul edilmez bulan Dr. Wray soruşturma başlattı. Dr. Demir’in kariyerini tümden bitirecek bir adım atmak yerine, onun Teknik ve Tekstil dergisinde bir özür yazısı yayınlatmasına karar verildi. Bu özür Teknik ve Tekstil dergisinde dizinin 9’uncu bölümünün başında yayınlandı. İddialara ilişkin Prof. Dr. Ali Demir herhangi bir açıklama yapmadı.

İTÜ’DEKİ SINAVI DA İPTAL EDİLMİŞ

ÖSYM Başkanı Ali Demir’in İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürüyken, onun kontrolünde gerçekleşen doktora sınavına ilişkin iddialar da aradan geçen süreye rağmen yanıtlanmadı. Prof. Ali Demir’in müdürlüğü döneminde araştırma görevlisi olarak görevlendirilmek amacıyla sınavda en yüksek puanlı öğrenciler, yazılı sınavda çok düşük puan aldıkları gerekçesiyle elendi. Sınava itiraz edildi, İTÜ rektörlüğü komisyon kurdu, sınav sonuçları yeniden değerlendirildi ve sınav iptal edildi. Yeni sınav yapıldı. Daha önce kazananların hiçbiri kazanamadı! (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Güvenilirlikleri kalmadı

SONRAKİ HABER

Kıraçlı işçiler 1 Mayıs'a hazır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...