10 Ekim 2022 11:58

Katliamların sanıklarından İlhami Balı ile ilgili yeni belge, çelişkileri artırdı

2016 yılında arandığı dönemde tedavi gördüğü belirtilen Suruç ve 10 Ekim Ankara katliamlarının firari sanığı İlhami Balı'nın, tedavi görmediğine ilişkin belge yayımlandı.

Fotoğraf: MA

Paylaş

2015 yılında Suruç Katliamı ile başlayan katliamlar zinciriyle ilgili soruşturma süreçlerindeki çelişkilere sık sık yenileri ekleniyor. Suruç İçin Adalet Platformu , Suruç ve 10 Ekim Ankara katliamlarının firari sanığı İlhami Balı'yla ilgili yeni bir belge yayımladı. Balı’nın 2016 yılında arandığı dönemde tedavi gördüğüne ilişkin hastane kayıtlarıyla ilgili dosyaya çelişkili bilgiler geldi.

Daha önce dava dosyasına Sağlık Bakanlığı kurumlarınca iletilen belgelerde İlhami Balı’nın 2016 yılında Cihanbeyli Devlet Hastanesi Dahiliye Yoğun Bakım Servisinde tedavi gördüğü şeklinde bilgi verirlmişti. Aynı bakanlığın otomasyon sistemini kullanan Cihanbeyli Devlet Hastanesi bu bilgileri inkar ederek, İlhami Balı’nın 2016 yılında hastanelerinde tedavi görmediği şeklinde bilgi verdi.

Belgeyi yayımlayan Suruç İçin Adalet Platformu, açıklamada "Ortada bir tuhaf çelişki olduğu açık. Sağlık Bakanlığı’nın aynı bilgisayar sisteminden alınan bu bilgiler arasındaki çelişkinin ne anlama geldiği derhal açıklanmalı, sorumlular tespit edilmelidir. Sağlık Bakanlığı’nı bu tuhaflığa derhal bir açıklama getirmeye çağırıyoruz" dedi.

10 Ekim Ankara Katliamı'nın 7. yıl dönümünde yapılan açıklamada, 2015 katliamlar zincirinin sanıkların ve asıl sorumluların korunduğuna dair pek çok gelişme yaşandığını belirtti ve şu noktalara dikkat çekti:

"GERÇEKLERİ GİZLEYEREK KATLİAM DOSYALARINI KAPATAMAZSINIZ"

"Ülkede yaşanan en büyük kitle katliamlarından biri olan 10 Ekim Ankara katliamının üzerinden tam 7 yıl geçti. Bu yedi yılda bir yandan katliamlarla ilgili davalar devam ederken, öte yandan kamuoyunda 2015 yılında yaşanan katliamlar zinciri çok tartışıldı, tartışılmaya devam ediyor.

Yargılama sürecinde katliam mağdurlarının taleplerinin kabul edilmemesi, yargılamaların deliller toplanmadan hızla tamamlanmaya çalışılması ve hatta delillerin saklanması ve özellikle bir kısmı kamu görevlisi olan gerçek faillerin ortaya çıkarılmaması kamuoyunu tatmin etmedi.

Oysa yargılamaları takip edenlerin de en başından beri söylediği gibi talepler dikkate alınarak katliam faillerinin birbirleriyle bağlantılı olduğu açık olan Diyarbakır katliamı doğru düzgün soruşturularak, failleri ortaya çıkarılmış olsaydı Suruç katliamı, Suruç soruşturması geçekten hak ettiği şekilde yapılsa 10 Ekim Ankara katliamı yaşanmayacaktı. Buna rağmen katliam davalarında tüm taleplere rağmen delillerin büyük bir kısmı toplanmazken, dosyaya gelmesi gereken en önemli delillerin de mahkemelerden ve kamuoyundan gizlendiği ya da yok edildiği görüldü.

Yargılama süreçlerinde ne zaman kritik bir delile ulaşılmaya çalışılsa bir şekilde tuhaflıklarla karşılaşıldı. Daha önceki açıklamalarımızdan hatırlanacağı üzere Suruç katliamı dava dosyasında kamera kayıtlarının bir kısmının silindiği anlaşılmıştı. Şimdi ise firari sanıklardan İlhami Balı’nın 2016 yılında arandığı dönemde tedavi gördüğüne ilişkin hastane kayıtlarıyla ilgili dosyaya çelişkili bilgiler geliyor. İkisi de Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurumlardan Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü, Ulusal Sağlık Sistemi kayıtlarına göre İlhami Balı’nın 2016 yılında Cihanbeyli Devlet Hastanesi Dahiliye Yoğun Bakım Servisinde tedavi gördüğü şeklinde bilgi verirken, aynı bilgisayar otomasyon sisteminin kullanıldığı Cihanbeyli Devlet Hastanesi bu bilgileri inkar ederek, İlhami Balı’nın 2016 yılında hastanelerinde tedavi görmediği şeklinde bilgi veriyor. Yani ortada bir tuhaf çelişki olduğu açık. Sağlık Bakanlığı’nın aynı bilgisayar sisteminden alınan bu bilgiler arasındaki çelişkinin ne anlama geldiği derhal açıklanmalı, sorumlular tespit edilmelidir. Sağlık Bakanlığı’nı bu tuhaflığa derhal bir açıklama getirmeye çağırıyoruz.

Yargılama süreçlerinde karşılaştığımız bu sorunların tesadüf olmadığını ve nedenlerinin ne olabileceğini ülke tarihini ve benzer dosyaları takip eden bizler ve kamuoyu bilmekteyiz. Bütün bu tuhaflıklar esasen katliam faillerinin ve özellikle katliamlara göz yuman, yol veren, azmettiren kamu görevlilerinin suçlarını örtbas etmeye çalışmalarından kaynaklanmaktadır. Ancak bizler katliam davalarının takipçileri olarak tuhaf çelişkiler ile kurulmaya çalışılan bu düzen ile dosyaların kapatılmaya çalışmasına izin vermeyeceğiz.

Tüm bu gerçek failleri gizleme çabalarına rağmen bir kez daha hatırlatıyoruz ki, tüm sorumlular hesap vermeden katliam dosyalarının kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, 2015 yılı haziran ve kasım ayları arasında yaşananlar ve katliamlar zincirinin failleri tam olarak ortaya çıkarılmadan, ülkede yeni katliamların ve katliamlara yol açan siyasi iklimin önlenemeyeceğini açıktır.

Nitekim gerçek failler ortaya çıkarılmadığı için 2015 yılındaki katliamları yaratanlar, bugün hala aynı süreçleri devam ettirmeye çalışıyorlar. Bu nedenle 10 Ekim katliamında hayatını kaybedenleri saygıyla anarken, bütün kamuoyunu da katliam davalarını takip etmeye, tüm katliamların faillerinin ortaya çıkarılması mücadelemize destek vermeye çağırıyoruz." (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer : Maaşlar 10 gün bile yetmiyor

SONRAKİ HABER

Ege'de 10 Ekim anması: Emek, barış ve demokrasi kazanacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...