Tuncer Bakırhan: Konu HDP olunca sistemden çok karşı çıkılıyor

Birkan BULUT
Ankara

Emek ve Özgürlük İttifakı bu ay sonunda düzenleyeceği kitlesel bir etkinlikte, ortak mücadele deklarasyonunu kamuoyuyla paylaşacak. Uzun süredir devam eden görüşmelerin ardından 6 parti ve örgütün yola çıktığı ittifakın yolunu, hedeflerini ve tartışmaları HDP’nin STK ve Siyasi Partilerle İlişkiler Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan  ile konuştuk.

Bir avuç yandaşın iktidar olanaklarından yararlanarak zevk ve sefa içinde yaşadığı bugünün Türkiye’sinde, büyük halk yığınları çalışma ve yaşam koşullarının hiçbir dönem olmadığı kadar zorlaştığını belirten Bakırhan, halkın demokratik hak ve özgürlüklerin olmadığı bir cenderede hayatta kalma mücadelesi verdiğini söyledi. Bakırhan, ortaklaştıkları ilkeleri “Emek ve Özgürlük İttifakı, Türkiye’nin demokratikleşmesi hak ve özgürlüklerin tam olarak sağlanması, emekçi ve yoksulların çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi, Kürtlerin, Alevilerin ve diğer inanç ve kimliklerin eşit yurttaşlık taleplerinin sağlandığı, kısaca ülkedeki kimliklerin, sınıf ve cinsiyetlerin özgürce yaşayacakları koşulların sağlanması için gerekli olacak ilkelerde ortaklaşmıştır. Emekliler, çalışanlar, EYT sorunu, barınma, kadınlar, gençler, Kürt meselesi, çevre, adil vergi ve toplumsal barış için savaş karşıtlığı ile yargının bağımsızlığı ve liyakat gibi pek çok üst başlığımız var” diye özetledi.

İTTİFAKIMIZIN SEÇİM YA DA VEKİLLİK GİBİ GÜNDEMİ YOK

Sosyalist Güçbirliği ile Emek ve Özgürlük İttifakı arasında bazı eleştirilerin gündeme geldiğini, hatta milletvekili pazarlığı gibi ithamların da olduğunu sorduğumuzda, Bakırhan, tartışmaları şöyle değerlendirdi: “Üzülerek belirtmeliyim ki, kendilerini sol-sosyalist olarak tanımlayan kimi çevreler söz konusu Kürtler ve HDP olduğunda; kıyasıya mücadele ettiğimiz sistemden daha çok karşıtlık yapıyor, bu çevrelerin amacını anlamakta güçlük çekiyorum. İnsanların baskı ve yoksulluktan inim inim inlediği bu süreçte, tek gündemlerinin HDP ve Kürtler olması manidardır. Bileşenlerimiz ve ittifak güçlerimizin seçim ya da vekillik gibi bir gündemi olmamışken ve başka bir beklenti içerisinde de değilken suni tartışmalar yaratanlar kendilerine anlamsız gerekçeler üretmektedir, ancak Kürtler de yoksul emekçi halk da amacın farkındadır. Kürt fobisi ile yatıp kalkanlar bunu itiraf edip rahatlasınlar; haksız temelsiz eleştirilere gerek yok. Bizlerin ortak zeminde buluşma ve birlikte çalışma konusundaki ısrarımız her şeye rağmen samimiyetle devam edecektir.”

‘BİRLİK VE MÜCADELE BELİRLEYİCİ OLACAK’

Bir seçim ittifakı olmadığını vurgulayan Emek ve Özgürlük İttifakının nasıl bir ortak mücadele hattı kurmayı hedeflediğini sorduğumuzda Bakırhan, emekten, barıştan, demokrasiden yana olduklarını söyledi. Önümüzdeki dönem birlik ve mücadelenin en etkin belirleyici güç olacağını ifade eden Bakırhan, ezilen sömürülen kitleleri ve toplumsal mücadele yürüten zeminleri buluşturarak ortak talepler etrafında güçlü bir mücadeleyle aydınlık demokratik Türkiye yaratmayı hedeflediklerini söyledi. Bakırhan, ittifakın halkın egemen olduğu bir toplumsal mücadelenin adresi olmaya kararlı olduğunu vurguladı.

‘SUNİ VE SIĞ TARTIŞMALARI SONLANDIRALIM’

İttifakın büyümesine ilişkin yapacakları çalışmaları sorduğumuzda Tuncer Bakırhan, iç ve dış ittifaklarla oluşan bu ceberut sistem ve iktidarı, halkların egemenliğine dayanan bir demokrasi birlikteliğinin oluşturulması ve mücadelesinin değiştirebileceğini dile getirdi. Bunun için devrimci demokratik güçlerin bir arada olmasının çok önemli olduğunu ifade eden Bakırhan, “Tam da yapmaya çalıştığımız budur. Ortak mücadele zemininde yürümektir. Halkın ve emekçilerin bizden beklediği geçmişten gelen birtakım görüş ayrılıklarını bir tarafa bırakarak ortaklaşmayı sağlayacak; suni ve sığ tartışmaları sonlandırarak mücadele etmemizdir” dedi.

‘İTTİFAK PARTİ VE KURUMLARLA SINIRLI OLMAYACAK’

Bu ittifakın siyasi parti ve kurumlarla sınırlı olmayacağını belirten Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplumsal bir ittifak olarak muhalif çevrelerin yer aldığı olabildiğince geniş bir zeminde yaygınlaşacaktır. 24 Eylül’den sonra temel çalışma alanı bu zeminin geliştirilmesi üzerine olacaktır. Bizim dışımızdaki şu ana kadar oluşan ittifaklar, sistemin devamı durumundadır ve restorasyonun ötesine geçmeyecek bir tutum içerisindedir. Bunlar ihtiyacı karşılayacak niteliğe sahip değildir. Toplum güveneceği, umudunu büyütecek ve kavgasız insanca bir yaşamın inşası için elini taşın altına sokabilecek bir seçenek arayışındadır. İşte o beklenti ve arayışın karşılığı Emek ve Özgürlük İttifakıdır. Layık olacak ve birlikte başaracağız, buna eminim.”