Örneklere bak, ders çıkar!
Almanya eski Adalet Komisyonu Başkanı Herta Daubler-Gmelin, kendi ifadesiyle, “Nazi Almanya’sıyla taş devrine dönen” kadınların, “yeni bir başlangıç” yaptıkları 1949 yılından beri hangi hakları elde ettiklerini anlattı. Daubler, Almanya’da kadın erkek eşitliğinin, anayasanın insan haklarıyla ilgili 3’üncü maddesinde ifadelendirildiğini, bunun devlet açısından bağlayıcı olduğunu vurguladı.
Bugün Almanya’da toplumsal cinsiyet eşitliği parti programlarına girmiş durumda ve kota uygulaması gereği kadın temsiliyeti yüzde 30’dan az olamıyor. Daubler, bu hakların kolay alınmadığını, eşitlik mücadelesinin devam ettiğini belirtti.
FRANSA: EŞİT TEMSİL YASASI
Prof. Dr. Camille Froidevaux Metterie, Fransa’da uygulanan ve “eşit temsil yasası” olarak bilinen “Parite Yasası” hakkında bilgi verdi. Matterie, özetle şunları söyledi: “Kadın ve erkeğin seçim görevleri, pozisyonları ve siyasete erişimleri eşit olacaktır ilkesi, anayasada yer aldı. Parite, yüzde 50 demek değil belki, ama kadınların aynı siyasal koşullarda seçime girmesinin önünü açtı. Yasa, toplumsal cinsiyet eşitliğinden ortaya çıkıyor. Eşit sayıda kadın ve erkek aday çıkarmayan partiler devletten daha az finans desteği alıyor. Örneğin Sarkozy’nin partisi, Parite Yasasını uygulamadığı için finansal anlamda çok şey kaybetti.”
TÜRKİYE: HAL-İ AHVAL
“Anayasal Haklar ve Cinsiyet Klişeleri: Uluslararası Standartlar Karşısında Türkiye” başlıklı oturumda konuşan Prof. Dr. Bertil Emrah Oder, “kadın-erkek eşitliğinin anayasal yazımda tartışıldığı gibi tepeden inmeci bir yaklaşımla açıklanamayacağını” belirtti. “Anayasada hiçbir zaman kadınların ikincilliğini ya da yardımcı pozisyonunu destekleyen bir düzenleme olmamıştır. Türkiye’ye baktığımızda özellikle hukuksal düzeydeki normlar, özgürlükçü değerler ve eşitlikçi değerler açısından oldukça yansızdır ve üst düzeydedir” diyen Oder’e göre asıl sorun, cinsiyetçi klişeler ve kalıplar. Bu nedenle de “daha somut ve daha açık dayanak oluşturacak geçici önlemlerin anayasaya girmesi”, “anayasada farklı özgün hak kategorilerinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin yansıtılması” gerekiyor.
Oder, “Aile içi sorumluluklarından dolayı kadın ve erkeğin eşitliği, anneliğin sosyal bir işlev olduğu, ücretli, ücretsiz izinlerin eşit düzenlemesi, iş yaşamından uzaklaşmış kadınlar için mekanizmalar, kadına ilişkin sosyal ve ekonomik hakların uygulanması cinsiyete dayalı anayasa yapıcılığı açısından önemlidir” diyor.
KADINLAR ANAYASADA NE GÖRMEK İSTİYOR?
* İnsan ve kadın haklarına dayalı, birey temelli bir anayasa olmalı; devlete, millete aileye dayalı değil.
* Kadını aileden bağımsız, eşit ve özgür olarak görmeli.
* Kapsayıcı, çoğulcu, çoğunlukçu bir anayasa olmalı. Bunun için Medeni Kanun’da yaşanan sıkıntılar da giderilmeli.
* Anayasal vatandaşlığı temsil almalı, yönetime doğrudan katılma hakkı yer almalı.
* Tüm karar organlarının oluşumunda cinsiyetler arası eşit temsil hakkı ve katılım ilkesine bağlı olma zorunluluğu getirilmeli.
* Militarizme prim verilmemeli.
* Temel hak ve özgürlükler kısıtlanmamalı.
* Kadın ve erkekler arası iş bölümünün - aile içi işbölümü de dahil olmak- üzere eşitlikçi bir yapıya kavuşturulması desteklenmeli.
* Kadınların adalete erişimleri güvence altına alınmalı.
* Seçim ve atamayla gelinen tüm organlarda kadının eşit temsilini sağlayan siyasi, idari ve hukuki yapı oluşturulmalı. (İstanbul/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et